Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı için gittiği Bükreş’te Aspen-German Marshall Fund Bükreş Forumu’na katıldı. Çavuşoğlu burada şöyle konuştu:
“Tehdit nereden gelirse gelsin mutlaka kolektif bir yanıt verilmelidir. İkincisi ise mutlaka tehditler konusunda hiçbir şekilde seçici olmamak gerektiğidir. Terör, Madrid’deki NATO Zirvesi’nde kabul edilen Stratejik Konsept’te de başlıca iki tehditten biri olarak kabul edildi.
Müttefikler aynı zamanda Türkiye’nin de yanında olmalıdır. Türkiye’nin, terörün en fazla hedef aldığı bir müttefik olduğu unutulmamalıdır. İmtiyaz ve taviz verilmeden destek olabilmek mümkündür. Bir yandan Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini desteklemeye devam ediyoruz.
Montrö Antlaşması’nı çok sıkı bir şekilde uygulayarak Karadeniz’de gerilimin artmasını engelledik. Marttan bu yana Boğazlar’dan hiçbir askeri gemi geçmedi. Türkiye üzerinden hiçbir Rusya askeri, uçağı Suriye’ye gitmedi. Tüm taraflara çağrıda bulunuyoruz elbette ama biraz da Rusya ve Belarus’a itidalli olma çağrısında bulunuyoruz her koşulda ve vesileyle.
Sadece kınamakla sorunu çözmemiz mümkün değil. Dolayısıyla mutlaka harekete geçmemiz gerekiyor. Adil bir şekilde barışın tesis edilmesini sağlamak gerekiyor. Özellikle de Ukrayna için adil bir barışa ihtiyaç var. Tam olarak bizler de bunu yapmaya çalışıyoruz. Türkiye olarak yapmaya çalıştığımız bu.
Avrupa Birliği (AB) yeni bir Güvenlik Eğitim Misyonu açıkladı Ukrayna için. Ve yine, bu misyonu başlatmadan evvel Türkiye ile herhangi bir istişare yapmayı görmezden geldi. Açıkçası bu misyonun bir parçası olmak bizim için önemli değil ama ben bunu bir örnek olarak vermek istedim. AB'nin stratejik düşünme yöntemini, dar çıkarları nedeniyle nasıl kaybettiğine dair bir örnek olarak bunu söylemek istedim.
“GENİŞLEME BALKANLAR’DAN GÜRCİSTAN’A, UKRAYNA VE MOLDOVA’YA ULAŞMALI. BU BÖLGE, TÜRKİYE OLMADAN TAMAM OLAMAZ”
Yeni Avrupa güvenliğini sağlayabilmek, tesis edebilmek için birlik ruhunu yeniden keşfetmemiz gerekiyor. Bu vizyonun doğal bir uzantısı da elbette ki AB’nin kapsayıcı genişleme sürecini yeniden canlandırmak olacaktır. Genişleme aynı zamanda Balkanlar’dan Gürcistan’a, Ukrayna ve Moldova’ya da ulaşmalıdır. Elbette bu bölge, Türkiye olmadan hiçbir zaman tamam olamaz.
Çatışmalarla gündeme gelen bölgenin ortasında güvenlik ve istikrar sağlayan bir aktör olmaya devam edeceğiz. Türkiye’nin başarısı, Avrupa’nın başarısı olacak. Başarısızlık bizim için bir seçenek değil ama yanlış bir adım atılması, Avrupa’nın tamamı için bir istikrarsızlığa neden olacaktır.”