TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- TMMOB’ye bağlı Mimarlar Odası İzmir Şubesi, 2021 yılı Eylül ayında yıkılan ancak yıkım işlemlerinin başlatılmasının ardından “Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı” kararı çıkan Necatibey Ortaokulu için basın açıklaması düzenledi.
Açıklamaya, Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı İlker Kahraman’ın yanı sıra İzmir Büyükşehir Belediyesi meclis üyesi ve önceki dönem imar komisyonu başkanı Erhan Uzunoğlu, Mimarlar Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Yıldırım katıldı.
Yapılan açıklamada, okulun yıkım sürecinin mahkemece hazırlanan bilirkişi raporu kararının beklenmeden başlatılması ve korunması gereken bir yapının eleştirildi.
Necatibey Ortaokulu’nun dönemin yapı üretim tarihine ışık tuttuğunu ifade eden Kahraman, “92 yıl boyunca Necatibey Okulu’nda pek çok öğrenci yetişmiş ve yapı İzmir’in ve bulunduğu çevrenin kent belleğinde yer etmiştir. Bu özelliğiyle yapı anı değerine sahiptir. Bu sebeplerle Mimarlar Odası İzmir Şubesi Necatibey Ortaokulu sahip olduğu tarihi belge, mimari, özgünlük ve anı değeri ile korunması gerekli bir kültür varlığı olduğunu göstermek için koruma kuruluna başvurmuştur. Ancak, ne yazık ki koruma kurulu, şubemiz ile benzer bir şekilde düşünmemiştir. Bunun üzerine şubemiz kurul kararını dava etmiştir ve geldiğimiz noktada mahkemenin atadığı bilirkişiler de bizler gibi düşünerek Necatibey ortaokulunu “Korunması gereken taşınmaz kültür varlığı” olarak tanımlamışlardır. Süreç bu şekilde işlerken, karar verici hepimizin kültürüne ait bu yapıyı mahkeme süreçlerini beklemeden yıkmıştır. Geldiğimiz noktada yapının değeri anlaşılmış ancak yapı yıkılıp yok edilmiştir. Mimarlar Odası sürecin takipçisi olacak, korunması gereken kültür varlıklarımızın gelecek nesillere aktarılması ve kültürün devamlılığının sağlanması için elinden geleni yapmaya devam edecektir. Yapılan yanlışların tekrarlanmaması ve korunması, övünülmesi gereken kültürümüzün iyi örneklerinin devamlılığının sağlanması yönünde her türlü adımı atacağız” dedi.
“KARARIN BİR GEREKÇESİ YOK”
Binanın korunma kararı alması ve yıkımına ilişkin süreç hakkında bilgi veren avukat Olgun Soydan, “Dava sürecine bakıldığında gülükle kurulun bir medeniyetin hızlıca ve keyfi bir şekilde yıkıldığını görüyoruz. Geçen yıl 30 Temmuz 2021’de mimarlar odası olarak yapılan incelemelerin sonunda okulun Kültür ve Tabiat Varlıkları kanunu kapsamında “Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı” bir başvuru yaptık Kültür Bakanlığı’na. Bakanlık, bu başvurumuzu reddetti ve biz de bir iptal davası açtık. Davanın başlamasıyla 13 sayfalık bir rapor hazırlandı. Bu raporda, yapıldığı dönemi yansıtan bir yapı olduğunu, özgünlük karakterinin bulunduğu ve ayrıca bir anı değerinin bulunduğunu bu rapor ortaya koydu. Yapının cumhuriyet tarihi açısından önemli bir eser olduğunu rapor tespit etti. Tabii hızlı gelişen süreçte dikkat çekilmesi gereken bir ara dönem var, o da şu: Biz başvuru yaptığımızda bakanlık, İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na incelemesi yapılması için 5 Ağustos’ta bir talepte bulunuyor. 16 Ağustos’ta kurul 2 uzmanı görevlendiriyor. Bu uzmanlar, 24 Ağustos’ta istemin reddedilmesi üzerine tek cümlelik bir gerekçe hazırlıyor. Kararın herhangi bir gerekçesi ya da bir değerlendirme yok. Ayrıca bu mahkeme kararı beklenmeden okul, Avrupa Birliği destekli bir proje. Biz bu projeden kimlerin nasıl yararlandığını bilmiyoruz. Bunun da mutlaka araştırılması ve sorgulanması gerekir. Bilirkişi raporunun ardından mahkeme tescil yönünde bir karar verecek büyük ihtimalle. Ama mahkeme kararı beklenmeden yapı yıkılmış oldu ve kararın bir değeri kalmadı” dedi.
“BU, GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMAKTIR”
Soyan, yıkımda sorumluluğu bulunan kişilerle ilgili yargı yoluna gidilip gidilmeyeceğine ilişkin ise şunları söyledi; “Biz bu seçeneği tartışmaya devam ediyoruz davanın sonucunu mu bekleyelim yoksa şimdi mi açalım diye. Korunması gereken varlıkları tespit eden kurumlarda çalışan insanların uzman olması gerekiyor. Ama bu kişiler tek bir cümleyle kimseyi ikna etmeden tek cümleyle bir karar veriyor ve kurul kabul ediyor. Bu, görevi kötüye kullanmaktır. Biz, bu konuyu etraflıca değerlendirip harekete geçeceğiz.”
“KARARIN ARDINDAN BURADA YENİ BİR YAPI YAPILAMAZ”
Açıklamada konuşan Mimarlar Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Yıldırım ise; kent olgusunun insanlardan ibaret olmadığını ve tarihi yansıtılan binaların yıkılmasının tarih algısını yok ettiğini ifade etti ve “Bina, genç bir cumhuriyetin mimarlık anlayışını yansıtması, eğitim modelini göstermesi açısından çok kıymetli. Bizim yapını değerine ilişkin herhangi bir şüphemiz yoktu. Sadece bu değil. Karşıyaka’daki Gazi Lisesi… O da yıkıldı ve yerine yenisi yapılıyor. Bu yapılar, sıkı sıkıya sarılmamız gereken yapılardır. Kentler sadece insanlardan oluşmaz. Mimari yapıların da içinde olduğu organik mekanizmalardır. Bu mekanizmaların korunması gerekiyor. Ancak yerinde olmayan kararlarla süreç bu noktaya gelmiştir. Bundan sonra ne olabilir? Evet mahkeme tesciline karar verebilir ve koruma kararı verilebilir. Yıkılmış olsa da kararın ardından burada yeni bir yapı yapılamaz. Süreci aslında bizim de öngöremediğimiz şekilde de devam edebilir. Biz bu konuda çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Umuyorum bu hata başka başak binalarda yaşanmaz. Her zaman kanunlar ve yönetmelikler üzerinden okuyabileceğimiz kararlar değildir” dedi.
“BELKİ KENDİSİ BAŞKA YAPILARA CAN SUYU OLABİLİR”
Necatibey Ortaokulu ile aynı kaderi paylaşma riski olan binalardan birinin de 30 Ekim 202 depreminde hasar gören Büyükşehir Belediyesi Ana Hizmet Binası olduğuna da dikkat çeken Yıldırım, “Kentimizde aynı tehlikeyle karşı karşıya olan ve tartışmalara konu olan bir diğer yapı da Büyükşehir Hizmet binası. 7 Nisan’da yıkım ihalesine çıkılacak. Maalesef kent bellediğinde yeri olan bir bina içindeki demirlerin hurda değer üzerinden pazarlanacak. Umarım Necatibey, alınan her kararın doğru olmadığını gösteren bir karar olur. Belki kendisi başka yapılara can suyu olabilir” diye konuştu.
“MİNAREYİ ÇALAN KILIFINI HAZIRLAR”
Kahraman ise, üstü kapalı olarak yetkililerin herhangi bir yapıyı yıkmak istediklerinde herhangi bir gerekçeyi beklemeden kararı uyguladıkları mesajını verdi ve “Oxford şehrinin eski fotoğraflarına baktığınızda eski mi yeni mi olduğunu ağaçların boyundan anlıyorsunuz. Yıkmak iyiyse neden onlar yıkmıyor? Necatibey’de de korunma kararı var. Ama yıkıldı. Burada dikkat çekilmesi gereken nokta şu: bizim odak noktamız cumhuriyet ve cumhuriyet değerlerinin gelecek kuşaklara aktarılması. Siz yıkmaya karar verdikten sonra her türlü bahanesini bulursunuz. Minareyi çalan kılıfını hazırlar mevzusu var burada. Önemli olan tarihe sahip çıkıp bunun üzerine bir kurgu yapılmasıdır” ifadelerini kullandı.
“BU CILIZ SESİN TOPLUMDA YANKILANMASIYLA BAŞARIYA ULAŞABİLİR”
Necatibey kararının, şu an yıkım kararı yargı aşamasında olan ancak yıkım ihalesine çıkılan Büyükşehir binasının yıkım kararının ertelenmesi ya da iptal edilmesi konusunda emsal teşkil edip etmeyeceğine ilişkin soruyu da yanıtlayan Kahraman, “Şu aşamada maalesef bir şey yapamayız. Biz epey bir süredir bu yapının kıymetini, neden korunması ve neden yıkılmaması gerektiğini anlatıyoruz. Cılız bir sesle bunu söylemeye çalışıyoruz. Bu cılız sesin toplumda yankılanmasıyla başarıya ulaşabileceğimizi düşünüyoruz” dedi.
“DEPREM GERÇEĞİ BAHANE GÖSTERİLİYOR”
Cumhuriyet dönemi eserlerinin birer birer yıkım kararını da değerlendiren Yıldırım, depremin bahane edildiğini belirtti ve “Bu konuyu doğru değerlendirmek lazım. Yanlı da bakmamak gerekiyor. Cumhuriyet değerlerinin el üstünde tutulması lazım ama değerlerini görmüyorlar. Cumhuriyet eserleri cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan ve kent içinde olan yapılar. Ancak deprem gerçeği var ve bu yapılar deprem gerçeği bahane gösterilerek yıkılıyor” diye konuştu.
NE OLMUŞTU
İzmir’in Konak ilçesinde, Eylül 2021 tarihinde, 1927 yılında dönemin Valisi Kazım Dirik tarafından temeli atıldığı atılan ve 1929 yılında eğitim faaliyetlerinin başladığı Necatibey Ortaokulu için alınan yıkım kararı uygulanmaya başlamıştı. 1929 yılından bu yana eğitim veren, kent belleğinde yer etmiş olan tarihi okul için Mimarlar Odası İzmir Şubesi, yapının tescil edilmesi ve korunmasına dair gerekçeleri içeren bir rapor ile İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na başvurmuştu. Ancak Kurul, söz konusu okulun korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı niteliği taşımadığına karar vererek tescilini uygun bulmamıştı. Kurul kararının ardından Mimarlar Odası İzmir Şubesi, yıkımı engellemek adına yürütmeyi durdurma başvurusunda bulundu. Ancak yürütme durdurma istemi yanıtlanmadan okulun yıkım işlemleri ağaçların kesilmesiyle başlatılmıştı.