EGEPOSTASI – HABER SERVİSİ / Egepostası’nı ziyaret ederek, Genel Yayın Yönetmeni Mithat Umutoğulları’nın sorularını yanıtlayan gazeteci Tuncay Özkan, geçen seçimlerde milletvekili seçilebilmeyi çok arzu ettiğini belirterek, “Ancak olmadı. Bundan sonra bana CHP’de ne görev verilirse yaparım. Talep etmem. Tek talebim var, CHP’nin iktidar olması” dedi.
Egenekon sürecinde Türkiye’nin içine çekilmeye çalışıldığı bataklığa karşı duruşu, yargılananların haklarına, masumiyetine, inançla ve sevgiyle verdiği destekten ötürü meslektaşlarına ve Egepostası’na teşekkür edn Tuncay Özkan, “Türkiye çok büyük badireler atlatıyor. Önümüzde çok karanlık bir yol var ama yolun sonunda aydınlık var. Bu süreci, hep birlikte, ülkeyi seven, bu ülkenin çocukları olarak yürek yüreğe, omuz omuza geçmek zorundayız. Hem mesleğimiz açısından, hem Türkiye’nin geleceği açısından çok zorlu bir süreç. Mesleğim bu süreçte çok onurlu bir duruş gösterdi. Gazeteci olarak, Türkiye’deki bütün gazetecilere ve gazete kuruluşlarına çok teşekkür ediyorum” dedi.
BAŞBUĞ’UN İSTEĞİ İlker Başbuğ’un, yargılandığı duruşma salonunda, “Size gelen aydın ve gazeteciler beni de ziyaret etsinler. Çünkü kimse bize gelmiyor. Oysa benim söyleyecek sözüm var” dediğini belirten Tuncay Özkan, “Sizin sayenizde, dışarıda bu mücadeleye destek veren İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel ve diğer meslek örgütlerimiz sayesinde, mücadelemizde çok önemli bir ivme kazandık. İçeride yalnız kalmadık, sesimizi duyurduk ki bu çok önemli bir şey. Biliyorsunuz Silivri, İstanbul’un 120 kilometre dışında. Benim eşim her gün Silivri’ye 120 kilometre gitti, 120 kilometre geri geldi. Gözden, kamuoyundan kaçırılarak dava görülmeye çalışıldı. Bu davada adalet yoktur, hukuk yoktur, insanların masumiyeti yargılanmıştır. Bu davanın içinde şu kadarcık adalet olsa, buna canımı vermeye hazırdım. Bana cumhuriyet mitingleri yaptığım için ömür boyu ağırlaştırılmış hapis cezası verdiler. Susurluk raporunu yayınladığım için 9 yıl ceza aldım. Bu süreç alçakça bir süreç. Bu sürecin içinde hukuk yok, kin var” dedi.
BİRİNCİ YILDÖNÜMÜ 5 Ağustos’un, aldığı cezanın yıldönümü olduğunu belirten Özkan, şunları söyledi:
“Bugün ağırlaştırılmış müebbbet, üstüne 16 yıl ceza verdiler. Çarşamba günü geldim, eşim telefonda bana dedi ki ‘Sana Mustafa Kemal Atatürk’ün cezasını vermişler. Hiç önemsemedim. Bunlar gelir geçer, bunlar da geldikleri gibi giderler, bu karanlık biter dedim. Eşimin sesiyle sesleniyorum. Bu karanlık biter, bu karanlığı yaratan zalimler de geldikleri gibi giderler. Bunun bir ucunda Fethullah Gülen ve cemaati var, bir ucunda Recep Tayyip Erdoğan var. İkisinden Türkiye kurtulduğunda, gerçekten kurtulmuş olacak. Bu kurtuluş için CHP’ye destek istiyorum. Herkesi CHP’de birleşmeye, omuz omuza, gönül gönüle mücadele etmeye çağırıyorum.”
Önceki dönemde kendisine CHP’nin milletvekili adayı gözüyle bakıldığının hatırlatılması üzerine Özkan, “Beklentim vardı, isteğim vardı. Olmadı, Canları sağolsun. Dün dünde kaldı cancağazım, bugün yeni şeyler söylemek lazım” dedi.
İZMİR SEVDASI İzmir’e aşkla bağlı olduğunu, İzmir’in de kendisini çok sevdiğini anlatan Özkan, “61 il gezdim. İnsanlarla kucaklaştım. Özgürlükte kucaklaşıyoruz. Türkiye’yi konuşuyoruz. İzmir Türkiye’ye karşı duyarlı. Hep şunu söylüyorum, İzmir’in aydınlığı, Mustafa Kemal’in aydınlığı. O aydınlık karanlığı yenecek. İzmir Türkiye için kurtuluş ve umudun adı olacak. İzmir halkına çok teşekkür ediyorum. Beni bağırlarına basıyorlar. Onlarla kucaklaşırken, tüm yaralarımın iyileştiğini hissediyorum” diye konuştu. Bundan sonraki süreçte milletvekilliğini düşünüp düşünmediği sorusuna da Özkan şu yanıtı verdi:
“Parti disiplini içinde, CHP içinde ne görev verilirse, onu yapmak üzere geldim. Bütün görevleri yerine getirebileceğime inanıyorum. Ama bana görev verildiğinde yapacağım. Talep etmiyorum. Tek talebim var, CHP’nin iktidar olması ve bu karanlığın kovulması. Biliyorsunuz 2007’de İzmir halkına bir söz verdim. İzmirliler, tüm sevdasıyla oradaydı. O insanlara bir söz verdim. Ben bütün bu çalışmaları inandığım için yapıyorum. Milletvekili olmayacağım dedim. Deniz Baykal milletvekilliği teklif etti. Ben halka verdiğim sözü tuttum ve olmadım. Bana göre halka söz verdiğinizde onu yerine getireceksiniz. Bugün ben söz veriyorum. Son nefesime kadar. Mustafa Kemal ülküsünden, aydınlanmacı, Cumhuriyet çizgisinden, ödün vermeden mücadeleye devam edeceğim. Benim boynumda müebbet hapis var. Yaftayla dolaşıyorum. 16 yıl üstüne hapis cezam var. Diyorum ki, Türkiye bu karanlıktan kurtulduğu gün ben aydınlığa kavuşacağım. Cumhuriyet mitingi yaptığım için bana verilen cezalar ve gazeteciliğimden dolayı verilen cezalar, benim şeref madalyam. Gururla taşıyacağım.”
Geçmişte medya patronluğuna ilişkin açıklamalar da yapan Özkan, “Önemli olan namuslu, erdemli, onurlu yaşamak. Cumhuriyeti, demokrasiyi ve özgürlüğü savunmak. Herkes için adalet istiyorum. Herkes için özgürlük istiyorum. Bana bu zulmü yapanlar içeri alınıyor, oh demiyorum. Diyemem, çünkü hukuksuzluk var. Bir insan sabaha karşı zorla evinden alınıyorsa, ellerine kelepçe vuruluyorsa orada demokrasi yoktur. Ben diyorum ki bana zulmedenler, zalimler dahil, adil yargılanmalı. Onlara hukuksuzluk yapılmamalı” dedi.