2016 yılı değerlendirmesi, 2017 yılı beklentilerine ilişkin açıklama yapan İESOB Başkanı Zekeriya Mutlu, "2016 yılında hem dünyada hem de ülkemizde ekonomik açıdan önemli zorluklar yaşanmıştır. Türkiye’nin coğrafik durumu ve siyasi konumu nedeniyle dünyada yaşanan gelişmelerden ve zorluklardan etkilenmemesi mümkün değildir. Bu nedenle 2016’da Türk ekonomisi, dış etkenlerin baskısı altında zor günler geçirmiş, ancak her şeye rağmen önemli bir dayanıklılık da göstermiştir. Türk ekonomisinin 2016 yılı değerlendirmesini yaparken, küresel etkenleri göz ardı etmek gerçekçi olmayacaktır" diye konuştu.
2016’nın küresel gelişmeleri
Mutlu, 2016 yılının hem küresel hem de ulusal boyutta oldukça zorlu ekonomik gelişmelere sahne olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Bu zorluklar dünya ticaret hacminin yavaş büyümesine ve işsizlik oranlarının artmasına da neden olmuştur. 2016'da; ABD Merkez Bankasının (FED) piyasaya para akıtmaya son vermesi ve ardından faiz artışlarına başlaması, küresel belirsizliklerin ve güven bunalımının devam etmesi, güvensizlik ortamının neticesi olarak gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışının yaşanması, İngiltere'nin ayrılma kararı sonrası AB'nin geleceğinin tartışılmaya başlanması, Suriye ve Irak'taki savaş ortamı, sığınmacılar sorununun derinleşmesi gibi gelişmelerin ön plana çıktığı görülecektir. Öte yandan, 2008 yılında başlayan ve etkileri hala görülmeye devam eden finansal krizden çıkılamadığı bir dönemde, korumacı ve müdahaleci ekonomi politikalarını savunan Trump'ın ABD başkanı seçilmesi de, yeni bir küresel iklim habercisi olarak algılanmış, belirsizlik algısını derinleştirmiştir."
Türkiye’nin durumu
Veriler ve gelişmelerin, 2016 yılında ekonomik iklimin küresel boyutta oldukça sisli ve dalgalı olduğunu ortaya koyduğunu vurgulayan Mutlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Böylesi bir ortamda küresel gelişmelerden, ekonomisinin üretim gücü yüksek, kurumsal yapıları işlevsel, tasarruf oranı yüksek, dış kaynak bağımlılığı düşük, ekonomi yönetimi yetkin ülkeler daha az, tersi koşullara sahip ülkeler ise daha fazla olumsuz yönde etkilenmiştir. Türkiye, sahip olduğu büyük coğrafya, 80 milyona yakın nüfusu ve stratejik konumu ile dünyanın önemli bir ülkesidir. Bu önemi nedeniyle Türkiye ister istemez bir çok konu ve sorunun da önemli bir tarafı olmaktadır. Nitekim Irak ve Suriye'de yaşanan karmaşık süreçte Türkiye milyonlarca sığınmacıya ev sahipliği yapmıştır. Ancak zincirin devamında bu durum, ülke içinde terör olaylarının artması, bu bölgeye yönelik ihracatın azalması ve bunlara bağlı olarak turizm gelirlerinin düşmesi gibi yan etkiler de doğurmuştur. Kısaca Türk ekonomisi 2016 yılını zorlu Ortadoğu koşullarının ve Rusya ile yaşanan krizin gölgesinde geçirmiştir. Ayrıca 15 Temmuz darbe girişimi ve ardından devlet ve ülkenin bekası için uygulanmak durumunda kalınan olağanüstü hal kaçınılmaz olarak ekonomik faaliyetlerin olağan akışında gerçekleşmesini engellemiştir."
Verilerle Türk ekonomisi
Ekonomik faaliyetlerdeki gelişmenin en somut göstergesi olan büyüme hızının, böylesi olumsuz konjonktüre rağmen, yılın ilk yarısında yüzde 3,9 gibi yüksek sayılabilecek bir düzeyde gerçekleştiğini ifade eden Mutlu, şu bilgileri verdi: "Yılın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde iç ve dış gelişmelere bağlı olarak bu hızın gerilemesi ve yıllık büyüme hızının yüzde 3 veya biraz altındaki bir düzeyde gerçekleşmesi beklenmektedir. Bu düşük oranlı beklenti, yılın dokuz aylık bölümünde sanayi üretim endeksinin sadece yüzde 1,8 oranında artması nedeniyle, makul görünmektedir. Ekonominin yavaş büyümesi sonucu 2015-2016 Ağustos döneminde toplam istihdam sadece 323 bin kişi, işsiz sayısı ise 435 bin kişi artmıştır. İşsizliğin yıl sonunda yüzde 12'lere ulaşması ihtimali bulunmaktadır. Bu durum işsizliğin ülkemizin en önemli sosyo-ekonomik sorunu olmaya devam edeceği anlamına gelmektedir. Ekonominin yavaş büyümesinin bir diğer sonucu da dış ticaret alanında görülmüştür. Nitekim yılın ilk dokuz aylık bölümünde ihracat yüzde 2,7, ithalat yüzde 6,5 oranında gerilemiştir. İthalatın daha fazla gerilemesi sonucunda dış ticaret açığı ve buna bağlı olarak cari açıkta da gerileme yaşanmıştır. Yılın son çeyreğinde döviz kurlarında yaşanan artışlara bağlı olarak dış ticaret ve cari açığın daha da gerilemesi söz konusu olabilecektir."
Kurlarda artış
2016 yılında ekonomide hatırlanacak en önemli gelişmenin, kurlarda yaşanan yüksek oranlı artışlar olacağına dikkat çeken Mutlu, "Bu artışın gerisinde dış kaynak girişinin yavaşlaması ile FED'in faiz artırma beklentisinden etkilenen sıcak para çıkışı yatmaktadır. Türkiye; 1994, 2001 ve 2008 yılında da benzer gelişmelere tanık olmuştur. Kurlardaki artış dış borcu yüksek olan özel kesim firmalarını olumsuz etkilemiştir. Dolayısıyla yüksek oranlı asgari ücret artışı, Rusya krizi, darbe girişimi ve yılın son çeyreğinde yüksek oranlı kur artışlarının altında ezilen özel sektör açısından 2016 yılı oldukça zorlu geçmiştir" dedi.
Enflasyonla mücadele
Enflasyonla mücadele açısından da 2016’da arzu edilen başarının yakalanamadığını kaydeden Mutlu, şöyle devam etti: "Nitekim Orta Vadeli Ekonomik Programda yüzde 5 olarak öngörülen TÜFE enflasyonunun yıl sonunda yüzde 8 düzeylerinde gerçekleşmesi beklenmektedir.
Yüzde 2-3 düzeyine çekilememiş bir enflasyon ile yerli girişimcilerin yabancı firmalar karşısında rekabet edebilmesi çok zor olacaktır. Bu nedenle enflasyonun yeniden yükselme trendine girme ihtimalinin yüksek olduğu 2017 yılında Hükümetimizin bu konuya ayrı bir önem vermesi uygun olacaktır."
Hükümet desteği
2016 yılının esnaf ve sanatkarlar açısından yeterince olumlu geçtiğini söylemenin güç olduğunu dile getiren Mutlu, "Yavaşlayan iç ve dış talep artışı, Gerileyen yabancı turist sayısı, kurlardaki belirsizlikler AVM’ler, akaryakıt fiyatlarındaki artış ve yükselen faizler gibi faktörler nedeniyle üyelerimiz oldukça zorlanmıştır. Bununla birlikte Hükümetimizin esnaf sanatkarlara pozitif ayrımcılık yapması ve destekler sağlaması, üyelerimizin zorlukları daha kolay atlatmasını sağlamıştır. İzmir açısından bir değerlendirme yapılması gerekirse, 2015 yılının aynı dönemine göre 2016 yılının ilk 11 aylık bölümünde esnaf ve sanatkar sayısının 4 bin 167, iş yeri sayısının ise 8 bin 12 arttığı görülmektedir. Bu veriler gerek ilimiz ekonomisi açısından gerekse üretim ve istihdam açısından esnaf sanatkarların önemini ortaya koymaktadır" diye konuştu.
"2017 zor bir yıl olacak"
2017 yılında tüm ülkeleri oldukça farklı bir küresel siyasi ve ekonomik iklimin beklediğini düşündüklerini söyleyen Mutlu, "ABD'den yayılacak olası bir Trump etkisi, AB'den yeni ayrılmaların gündeme gelebilecek olması, çok sayıda ülkede serbest dış ticaret yerine korumacılığın ve ithal ikameci büyümenin ön plana geçme ihtimali, düne kadar ucuz iş gücü nedeniyle Uzakdoğu ülkelerinde yapılan üretimlerin bu ülkelerin teknolojiyi kavrayarak batıya karşı rekabetçi tavır takınmaları, bu nedenle üretimlerin yeniden Batıya kaydırılması çabaları, bu çabalarının Çin, Hindistan ve Uzakdoğu ekonomisine etkileri, Suriye ve Irak'taki savaşın akıbeti, özellikle gelişmekte olan ülkelerden sıcak para çıkışlarının gelişen pazarlarda yaratacağı kur ve faiz artışları, ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz yükseltme kararları 2017 yılının küresel düzeyde ekonomik ikliminin başlıca belirleyenleri olacaktır" ifadelerini kullandı.
"Öngörü yapmak çok zor"
Türkiye ekonomisinin 2017 yılında yaşayacağı konjonktürün, küresel etkiler yanında uygulanacak para ve maliye politikalarına bağlı olacağını belirten Mutlu, şöyle konuştu: "Bu politikalar iç talepte yaşanacak gelişmeleri, kurların ve faizlerin istikrarını şekillendirecektir. 2017 yılında devletin genişletici maliye politikaları uygulaması, Merkez Bankası’nın enflasyona odaklanarak daraltıcı para politikasına yönelmesi tahmin edilmektedir. Sermaye hareketlerinin yönü hakkında ise en azından yılın ilk çeyreğinde, öngörü yapmak çok zor olacaktır. Olası bir Anayasa referandumunu da eklediğimizde 2017 yılının ilk yarısının ekonomide istikrar arayışı ile geçeceğini söylemek yanlış olmayacaktır."
Hedefleri sıraladı
Ekonominin büyüme hızının Orta Vadeli Programda öngörülen yüzde 4,4'ü yakalaması, istihdamın 732 bin kişi artması, tasarruf oranının yüzde 1,1 oranında artarak yüzde 14,6'ya ulaşması, enflasyonun yüzde 6,5'e gerilemesinin oldukça güç göründüğünü söyleyen Mutlu, "Temennimiz yılın ikinci yarısında yakalanacak yüksek oranlı büyüme ile birlikte bu hedeflere yaklaşılmasıdır. 2017 yılına esnaflarımız açısından bakıldığında ise 2016'dan daha iyi koşulların beklediğini söylemek olası görünmemektedir. Bu açıdan esnaf sanatkarlara yakın geçmişte hassasiyet gösteren ve önemli destekleri hayata geçiren Hükümetimizin yeni yılda da üyelerimizin sorunlarına karşı aynı duyarlılığı sürdürmelerini ümit etmekteyiz. Esnaf sanatkarların sorunları bellidir. Hükümetimizin geçen yılda pek çok sıkıntımızı gidermesi, mevcut sorunların da en kısa sürede ülke yöneticileri tarafından çözüme kavuşturulması yönünde bizleri umutlandırmaktadır. Ayrıca mevcut ekonomik koşullarda esnaf sanatkarlarımızın çok dikkatli olması, kısa vadeli stratejilerini yavaş büyüme konjonktürüyle uyumlu, uzun vadeli vizyonlarını ise yenilikçi ve rekabetçi kimlik kazanmaya yönelik olarak çizmeleri uygun olacaktır. Ayrıca dövizdeki dalgalanmalar durulmadıkça üyelerimizin döviz bazında borçlanmamaları veya kredi kullanmamaları yerinde olacaktır" diyerek sözlerini noktaladı.