86. İzmir Enternasyonal Fuarı kapsamında düzenlenen Edebiyat Sohbetleri’nin sonuncusunda Nazım’ın Evinde, Vera’nın Sofrası’ndaydık.
İzmir Sanat Galerisi Bahçesi’nde Nazım Hikmet heykelinin yanı başında gerçekleşen Edebiyat Sonbetleri’nde Arif Keskiner ve Melih Güneş Nazım Hikmet’in evini yaşayan kişilerin anılarını anlattı.
Nazım Hikmet eşi Vera Tulyakova ile birlikte Moskova’da yaşadıkları eve Türkiye’den ve dünyanın pek çok yerinden konukları gelmişti.
Arif Keskiner ve M. Melih Güneş, ziyaretçilerin Nazım’ın evinde yaşadıkları düşünceleri ve duyguları “Nazım’ın Evinde ve Vera’nın Sofrasında” kitabında biraraya getirmişlerdi.
Keskiner ve Güneş, Nazım’ın evini ziyaret edenlerin duygu ve düşüncelerini gerçekleştirdikleri sohbette Fuar ziyaretçileriyle paylaştı.
“NAZIM HİÇ ÖLMEDİ”
Arif Keskiner, Nazım’ın ölümünden sonra evine gittiğinde hissettiklerini şöyle dile getirdi:
“Hala bugünmüş gibi herşey aklımda. Bizi kapıda Vera karşıladı. Sus pus oturuyoruz, bir yandan da Nazım’ı öğrenmek istiyoruz. Vera oturdu bizim sorularımız üzerine Nazım’ı anlattı. ‘Nazım hala bu evde yaşıyor’ dedi. Biz şaşkın şaşkın bakıyoruz ne demek istiyor diye. ‘Ölmedi burada benimle beraber’ diyor altını çizerek. Sonra dedi ki; ‘Ne zaman temizliğe kalkışsam eşyaların altından birşeyler çıkıyor. Elimi koltuğun altına sokuyorum, bana yazılmış bir mektup buluyorum. Ya da yine bana yazılmış iki üç satırlık bir şiir. Tam silmeya kalkıyorum, tablonun arkasından bir kağıt düşüyor. O yüzden Nazım hiç ölmedi. O burada her gün yaşıyor. “
Peki nasıl bir adamdı diye soruyoruz, “Sokakta tuttuğunu alırdı eve getirirdi, karnını doyururdu, içirirdi” diye anlatıyor. “
“TÜRKÇEMİ DİNLEMEK İSTİYORUM”
Keskiner, Nazım Hikmet’in eşi Vera ile birlikte Paris’te Abidin Dino’nun evinde kaldıkları bir gecenin anısı şöyle anlattı:
“Nazım o gece müthiş mutlu. Vera ile evli olmak ve Abidinlerde(Dino) olmak hayalini gerçekleştirmiş. Gece, Vera’ya, ‘Sen duvar dibinde yatar mısın’ diyor. Vera o geceyi bize şöyle anlatıyor: ‘Geçtim o tarafa uyku tutmadı beni. Uyuma numarası yapıp gözlerimi kapadım. Benim uyuduğumu varsayarak elini telefona attı ve bir numara çevirdi. Abidin Dino’yu arıyor. ‘Abidin, Vera uyudu. Ben konuşmayacağım, şimdi sen konuş. Seni dinleyeceğim. Türkçeye hasret kaldım. Ben sadece seni dinlemek istiyorum. Türkçemi dinlemek istiyorum’ diyor.
Bu anı bize en çok dokunanlardan biriydi”
“YAŞAR’IN RÖPORTAJLARI SANAT ESERİDİR”
Melih Güneş ise Nazım Hikmet, Yaşar Kemal dostluğu ile ilgili çeşitli anıları konuklarla paylaştı. Melih Güneş şunları anlattı:
“Nazım Hikmet biliyorsunuz 3 Haziran’da ölüyor. Sovyetler Birliği’nden bir gazeteci 50 kişi ile röportaj yapıyor. Kitap olarak yayınlayacak. Kitabın önsözünü yazmasını Nazım Hikmet’ten rica ediyor. Nazım 2 Haziran günü yazıyı gazeteciye veriyor. Bu yazıda Yaşar Kemal’in röportajlarının bir sanat eseri değerinde olduğunu söylüyor Yaşar Kemal’e böyle bir selamı vardır son yazısında.”
“NAZIM’IN ASTIĞI PERDELER DURUYOR”
Melih Güneş, Nazım’ın aramızdan bedeninin ayrılalı 54 yıl, Vera’nın bu dünyadan göçünün 17 yıl olmasına karşın yaşadıkları evin hala korunduğunu söyledi.
Güneş şairin evinin bugünkü halini şöyle dile getirdi:
“Yaşadıkları ev hala korunuyor. Bu ciddi bir kültür ve tarih bilinci. Nazım’ın büyük şahsından, şairliğinden, yaratıcılığından kaynaklanan şeyler de var.
Vera’nın ardından kızı da aynı hayranlıkla aynı gönül bağıyla bu evi herşeyi ile korumaya çalışıyor. Ben tanığım, çalışma odasında hala Nazım’ın astığı perdeler duruyor. Daktilosu aynı yerde duruyor”