Çocukların gelişimi için büyük önem taşıyan her renk ve çeşidi bulunan plastik oyuncakların aynı zamanda zararlı olduğu belirtilirken İzmir'de haber kameramanı Şevki Köse, 11 yıl önce baba olunca oğlu Aren'in doğal olmayan malzemelerden üretilen ve büyük bölümü Uzakdoğu menşeili oyuncaklarla oynamasını istemedi. Küçükken kendi oyuncaklarını da kendinin yaptığını belirten Köse, oğlu için sağlıklı ve çevre dostu oyuncaklar yapmak için kolları sıvadı. Tamamen ahşap malzemeler kullanarak yaptığı oyuncak araba, kamyon, bisiklet hatta mama sandalyesi kısa sürede çocukların ilgi odağı oldu. Oğlu büyüyüp oyuncaklarla oynamayı bırakmasına rağmen Şevki Köse ahşaptan başka figürler yapmaya başladı. Deniz kıyısı ve odunculardan topladığı atık ahşap malzemeleri Alsancak'taki atölyesine taşıyan Köse'nin ahşap oyma teknikleriyle yaptığı birbirinden farklı insan yüzleri görenlerin beğenisini topluyor.
"KENDİ OYUNCAKLARINI DA KENDİ YAPARDI"
Çocukların gelişen teknoloji ile birlikte daha çok kanserojen madde taşıyan oyuncaklarla büyüdüğünü söyleyen Köse, ahşaptan oyuncak yapmaya nasıl başladığını şöyle anlattı:
"Çocukken Rize'de kendime tahtadan oyuncaklar yapardım. İhtiyaçtan dolayı her türlü şeyi değerlendirirdik. Aren doğunca oyuncak lazım oldu. Aldığımız plastik oyuncakları ağzına götürmeye başladı. Rahatsız olduk ve oyuncaklarını kendimiz yapmak istedik. Çocukluğumda kendi yaptığım tahta oyuncaklarla oynadığım için onun da tahta oyuncaklarla oynamasını istedim. Aynı zamanda da eski tip oyuncaklarla tanışsın istedim. Doğaya temas etmek insanı rahatlatan bir şey. Bebekleri ve çocukları da rahatlatıyor diye düşünüyorum. Uzun süre Aren'e ahşaptan oyuncak yaptım. Bütün oyuncakları tahtadandı. Bir gün benden akvaryum istedi. Tamam güzel bir akvaryum yapalım dedim. Ama akvaryum tahtadan olmaz dedi. Onu da tahtadan yapacağımı düşünmüş. Bütün sınıfa yapmıştık bu oyuncaklardan, herkes istemişti."
"AĞAÇLARIN İÇİNDEKİ GİZLİ YÜZLER"
Oğlu Aren büyüyünce oyuncak yapmayı bırakan ancak, atölye çalışmalarını sürdüren Köse, şuan ağırlıklı olarak ahşaptan yüzler yapıyor. Ahşapla uğraşmayı çok sevdiğini belirten Köse, şöyle konuştu:
"İlk olarak Aren'e bir kamyon yapmıştım. Sonra onu geliştirerek birkaç tane daha yaptım. Hatta mama sandalyesi bile yaptım. Hiç metal malzeme kullanmayarak tamamen ahşaptan bir bisiklet yaptım. Oyuncak konusunda kendimi bayağı geliştirmiştim. Oyuncak yaptığımız malzemeleri sıfır olarak yapı marketlerden alıyorduk. Daha sonra Aren'in ihtiyaçlarına göre yaptığım şeyler de değişti. Ağaçların içinde yüzler olduğunu düşünmeye ve yüzler yapmaya başladım. Şuan ağırlıklı olarak ahşaptan yüzler yapıyorum. Çocukken ihtiyaçtan dolayı kendime oyuncaklar yapardım. Hatta bütün arkadaşlarım kendi oyuncaklarını kendi yapardı. Bu elbette bir el alışkanlığı sağlamıştır ama yüz yapma ve şekil verme anlamında daha önce bir çalışma yapmamıştım. Yaklaşık 1.5- 2 yıldır yüz yapıyorum. Ahşapla uğraşmayı seviyorum. Boş zamanlarımı bu şekilde değerlendiriyorum. Çok rahatlatıcı bir şey. İnsanın tüm stresini alan bir uğraş."
"İŞİN STRESİNİ ATÖLYEDE ATIYOR"
Köse haber kameramanlığı gibi stresli bir işine rağmen atölyeye geldiğinde her şeyi hatta yemek yemeyi bile unuttuğunu söylüyor. Ahşapla uğraşmayı bir terapi gibi gören Köse, "Atölyeye geldiğimde başka hiçbir şeyi düşünmüyorum. Ahşaba dokunduğumda bu bana terapi gibi geliyor. Stresli bir işimiz var. İşin bütün stresini, yükünü burada atıyorum. Buraya geldiğimde yemeği bile unutuyorum. Bir an önce ne yapmak istiyorsam ona ulaşmaya çalışıyorum. Bu konuda biraz aceleciyim. Ağaç kendini yönlendiriyor. Bazı ağaçtan bir 'kız,' bazısından ise 'amca' çıkıyor. Eski ağaçlar bana çok bilgelik çağrıştırıyor. Elime aldığım ağaç hangi sularda debelenmiş, nerelere çarpmış diye düşünüyorum. Belki de Sakız Adası'nda denize düştü, belki Karaburun'dan. Bazen şekillendirirken ağaç çatlıyor ama o çatlağı kapatmaya çalışmıyorum. O çatlak o yüzün façası" diye konuştu.
HEDEFİ SERGİ AÇMAK
Atölye çalışmalarını 7-8 yıldır sürdüren Köse'nin öncelikli hedefi bir sergi açmak. Yaptığı işlerin insanlar tarafından beğenilmesinin kendisine cesaret verdiğini ifade eden Köse, “Burası dördüncü atölyem. İş arasında gidip gelebilmek için işyerime yakın bir yer olmasını tercih ettim. Vakit buldukça kendimi buraya atıyorum. Arkadaşlarım yaptığım işleri çok beğendiklerini dile getiriyorlar. Bu da beni cesaretlendiriyor. Daha fazla uğraşıp kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Ben yaptıklarımı anlatmaktan ve göstermekten hoşlanmıyorum. Ama arkadaşlarım beni bu konuda çok yüreklendiriyor. Kendimi biraz daha geliştirebilir ve iddialı işler yapabilirsem, hedefim kısa süre içerisinde bir sergi açmak. Bu sene emekli olmayı planlıyorum, o zaman atölyeye daha fazla zaman ayırabileceğim" dedi.
MALZEMELERİ DENİZ KIYISINDAN TOPLUYOR
İnsan yüzleri yapabilmek için deniz kıyısından ve odunculardan atık ahşap malzeme topladığını anlatan Köse şunları söyledi:
"Malzemeleri deniz kıyıları veya odunculardan topluyorum. Hiçbirini önceden tasarlayarak yapmıyorum. Aklıma ne gelirse, neye ihtiyaç duyarsak ona göre yapıyorum. Bazı ağaçlar hiçbir şey ifade etmiyor. Öyle ki, görsem bile almıyorum. Ama bazılarının şeklini görünce içinde o duyguyu hissediyorsun. Mesela 'Bundan çirkin bir amca' olur diyorsun. İnsan figürleri ve ifade çalışmayı seviyorum. Elimden geldiğince yüzlere ifade vermeye çalışıyorum. Bunları yaparken her şeyi unutuyorum. Bir işe başlayıp aynı gün içerisinde bitirme fırsatı pek olmuyor. Tam gelip yapmaya başlıyorum, bir telefon geliyor. Tekrar işe dönmek zorunda kalıyorum. Ağacına, yaptığınız objeye göre işin süresi çok değişiyor. Bazısı uzun zaman alıyor, bazısı ise kısa. İnsanlar 'Al bak bununla bir şey yaparsın' diyerek çok malzeme getiriyor. Bazen fazla doluyor hatta içerisi koyacak yer bulamıyorum. Şu çam ağacını komşum kesti, ben kuruttum. Uzun zamandır bakışıyoruz."
AREN'İN HAYAL DÜNYASINA AHŞAPTAN BİR İZ
İlkokul 5'inci sınıfa giden 11 yaşındaki Aren, okuldan arta kalan zamanlarda atölyede vakit geçirmekten büyük keyif alıyor. Babasının yaptığı ahşap oyuncakların arkadaşları tarafından da çok beğenildiğini hatta kendileri için de istediklerini anlatan Aren, "Babamın ben küçükken yaptığı ilk oyuncaklar da çok güzeldi ama şimdi kendini çok geliştirdi. Atölyeye gelmeye pek vaktim olmuyor ama geldiğimde ben de babama yardımcı olabilmek için elimden geleni yapıyorum. Anaokuluna giderken bana bir oyuncak yapmıştı. Sadece okuldan arkadaşlarım değil evimize gelen yakınlarımızın çocukları da istemişlerdi. Okula götürdüğümde çok ilgi görmüştü" dedi. (DHA)