CHP Genel Başkanı Özgür Özel, genel başkanlık sürecini ve yerel seçim başarısını Hürriyet gazetesinden Zeynep Bilgehan'a anlattı.
İşte o röportaj:
1- Bıraktığımız yerden devam ederek soralım… Öncelikle bugün oturduğu CHP Genel Başkanı koltuğu rahat mı? Orada oturmak nasıl bir duygudur?
Özel, “CHP Genel Başkanı’nın toplam 83 koltuğu vardır” diye yanıtlıyor: “Bunlardan birisi arkamda gördüğünüz koltuk. Diğeri TBMM’deki koltuk. 81 tane de il başkanlığında koltuğu var. Ben hareketli bir yapıya sahibim ve fiziken koltukta oturmayı hiç sevmem ama mecazen zor bir koltuk. Sorumluluğu çok ağır. Çocukken büyük bir hayranlıkla okuduğum Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü daha sonra Bülent Ecevit ile aynı koltuğa oturmuş olmak çok gurur ve heyecan verici ama tabii stresi de bir başka.”
GENEL BAŞKAN OLMAK AKLIMDAN GEÇMEZDİ
Özel, ilk söyleşimizde siyasete çocukluğundan beri meraklı olduğunu söylemişti. Gençliği Türkiye ve siyaset tarihi okumakla geçmiş. Peki CHP’ye genel başkan olma fikri de hayalinde hep var mıydı?
Yanıtı: “Siyaset kapısı 2009’da belediye başkan adaylığımla aralanmıştı. Başarılı olamadık ama 2011’de milletvekili oldum. Genel başkan olmak aklımdan çok geçmezdi. Grup Başkanvekilliği’ni çok istemiştim. Daha sonra partinin bilinen isimlerinden olunca başkanlığa çok yakıştıranlar oldu. Bazı süreçlerde ‘Ben olsam nasıl karar verirdim?’ diye düşündüğüm zamanlar da oldu. Sonra bir gün geldi ve bir karar vermek gerekti.”
KARANLIKTA OTURUP 4 SAAT DÜŞÜNDÜM
Bu kararda geçen genel seçimlerin etkisi olmuş: “Ben 14-28 Mayıs’tan çok üzüntülü çıktım. Bu moralsizliğin başta gençler olmak üzere CHP’nin sadık seçmen kitlelerinin dahi partiden kopma riski olduğunu gördüm. Bu ancak bir özeleştiri süreciyle aşılabilir diye düşündüm. Bir gün Manisa’da, evin salonunda, yarı karanlıkta oturdum ve hiçbir şey yapmadan dört saat düşündüm. Eşim Didem beni o halde görünce ‘Hayır olsun, bakalım yine başımıza ne gelecek?’ dedi (gülüyor). Bu tek kişilik bir karardı. Tek başıma uzun uzun düşünüp yüksekten boş bir havuza atladım. Ben düşene kadar havuz dolacak diye hesap ettim. Tam da öyle oldu… Değişim yürüyüşümüzde önce bir kişiydim. Sonra üç olduk, sonra yedi… Arkadaşlara ‘Bir gün 7 milyon olacağız, bugün bizimle olmayanlar bize katılacak’ demiştim.”
OYUN KURUCU TAKIM KAPTANI
Spora meraklı. Ortaokul ve lisede atletizm takımlarında, üniversitede ise takım kaptanı ve orta oyun kurucu olarak hentbol oynuyor. Özel: “Örgütten gelen çok adayımız var. İstanbul ve Ankara’da Ekrem Başkan ve Mansur Başkan’a alan açtık. Aklıma yatana destek verdim. İtirazım varsa yeniden incelettirdik. İzmir’i bizzat kendim 15 gün çalıştım. Var olan insan kaynağını değerlendirdik. Şu an partiye inanılmaz bir yönelme var.”
SENE 1994 - Özel, üniversitede orta oyun kurucusu olduğu hentbol takımının kaptanıydı.
2- HERKESTEN OY ALDIK
Özel, kasım ayında genel başkanlığı kazandığı kurultaydaki konuşması sırasında, içinden ‘Yerel seçimlere çok az vakit var ama inşallah kazanmayı başarırız’ diye geçirmiş. Sonuç; CHP, 47 yıl sonra bir seçimden ilk defa birinci parti olarak çıktı. Özel, “Birinci partinin genel başkanı olmak hem keyifli hem güçlü hem de çok sorumluluk yükleyen bir iş. Daha 10 ay önce beş parti yüzde 25 almışken şimdi yüzde 38 almak sizin ikna ettiğiniz kesimlerin sadece CHP’ye gönül verenler olmadığını gösteriyor. Bu da başka sorumluluk yüklüyor” diyor.
3- KASADAKİ 3 ANAHTAR
Partinin makûs talihini nasıl yendiğini şöyle anlatıyor: “Bu partinin hafızasında, Atatürk ve İsmet Paşa’dan emanet kasadaki üç anahtarı kullandım.
1 GENÇLER: Atatürk partiyi gençlere emanet etmiş. Çok cesur genç adaylar gösterdik.
2 KADINLAR: Kurucularımız Avrupa ülkelerinden önce kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı vermiş. Onları toplumsal hayata dahil etmişler. İkinci anahtarı kadınlar açtı.
3 BİLİM: Dogmaya değil bilime sarılmak. Atatürk’ün bilimle bilgiye olan merakını ve Türkiye’ye gelişmiş ülkelerin seviyesini yakalama hedefi koymasını örnek alarak CHP’yi çağın gereklerine uygun hale getirdik. Akıllı yöntemler kullandık; ölçme değerlendirme, anketler, odak grup çalışmaları.”
Özel, yatılı okuldaki ilk akşamını, “İlk gece herkes ağlar. İlk susan lider olur; ben ilk susanlardandım. Sözüm dinlenirdi” diye anlatmıştı.
4- AKILLI YÖNTEMLERLE ALAY EDENLER…
Bu ‘akıllı yöntemler’in neler olduğunu şöyle açıklıyor: “350 bin tekil anketle aday belirledik, 250 bin tekil anketle adayların gidişatını sahada takip ettik, uyardık. İlk açıkladığımızda yapay zekâ ve akıllı yöntemlerle dalga geçenler olmuştu. Yapay zekâ, adayların güçlü ve güçsüz yönlerini ortaya çıkardı. Sosyal medya dinlemeleri yaptık. Bazı mesajları hedefleme yöntemiyle verdik; örneğin Uşak’taki ev hanımlarına, Manisa’daki çiftçilere uygun mesajlar yolladık. Bunu kullanmayan siyasi partiler çok geride kalıyorlar. Aday belirleme sürecinde milletvekillerinin raporlarını okudum. Yapılan çok sayıda anket ve sahadaki bildirimler çok önemliydi. Seçmenin mesajını algılayıp onu neyin heyecanlandıracağına çok doğru yöntemlerle karar verdik. Haksız eleştiriler ve saldırılar oldu. Zamanında beni orantısız yerenlerin şimdi orantısız övüşünü her gün keyifle okuyorum.”
YENİ İMAJ BOYA DEĞİL WAX
CHP’deki değişimle beraber Özel’in fiziksel görünümündeki değişim de çok konuşuldu. Özel, herhangi bir estetik müdahale olmadığını, saçlarını da boyamadığını söyledi: “Ses tellerimden acil bir ameliyat oldum yoksa kalıcı ses kaybı olacaktı. 15 dakikalık diye yapılan ameliyat bir buçuk saat sürdü. Beklenenden zor geçti ve kortizon tedavisi görüyorum. Gözlerimle alakalı mercek ameliyatı da bir yıldır bekliyordu. Bozukluk numarası çok fazla olduğundan akıllı lens takıldı. Onun için de kortizonlu damla damlatılıyor. Tüm bu kortizon yüzümde, gözümde ufak şişkinlikler oluşturdu. Saçlarımı boyatmadım, sadece kestirdim. Kestirdiğim gün wax (saçları şekillendirmek ve istenilen biçimde kalmasını sağlamak için kullanılan bir ürün) sürüyorlar. Fotoğraf açılarından dolayı farklı çıkmış; kırlarım duruyor.” 43 yıldır gözlük kullanan Özel şimdi sabah uyanınca elini etajerdeki gözlüğe atma alışkanlığını bırakmaya çalışıyormuş.
ÇÖZÜM BEKLEYEN MESELELER
Özgür Özel’e göre Türkiye’nin çözüm bekleyen en önemli meselesi nedir? Yanıtı: “Gelir adaletsizliği ve dayanılamaz yoksullukla mücadele. Yurtdışında emekli maaşının 230 Euro olduğunu söylediğimde tercüme hatası olduğunu düşünüyorlar. İkincisi insanlar anayasal haklarını fiilen kaybettiler; gösteri hakkı, toplantı hakkı, protesto. Demokrasi tepki ve protesto rejimidir. Sesini yükselten herkesin sesine söz olup, anayasal haklarını geri alıp, ekonomik hakları için mücadele edebilecekleri bir zemin yaratmak… Muhalefet olarak benim buralara katkım olabilir. İnsanların hissettikleri gerçek sorunlar üzerinden siyaset yapmak lazım.”
TWITTER’I DEĞİL SOKAĞI DİNLEDİK
Akıllı yöntemlere alan açmakla beraber Twitter’la ilgili tespiti şöyle: “Sosyal medya önemli bir mecra ama Twitter’ın toplumdaki algıyı birebir yansıttığını düşünmek büyük bir hata. Twitter’daki değerlendirme, eleştiri ve kanaatlerin sahayla uyup uymadığına bakmak lazım. Sokağın sesini dinlemek başka bir şey; bunu anketle, örgütle ve yolladığın milletvekillerinin raporlarıyla dinleyebiliyorsun.”
EMEKLİLER Mİ KAZANDIRDI
- Seçim sonuçları üzerine çeşitli değerlendirmeler var; ‘CHP kazanmadı, AK Parti seçmeni oy vermedi’ gibi…
CHP 4 milyona yakın oy artırdı. AK Parti ve MHP, 3 milyon oy kaybetti. Kazanana mazbata veriliyor. Bizde şu an 408 tane var. Kazananın rengine harita boyanıyor; kırmızıya boyadık. En çok büyükşehir bizde, en çok ilçe bizde, en çok il bizde. Bir lider kaybettiği seçimden sonra ‘Hayır ben kazandım’ derse seçmenin gözünde telafi edemeyeceği bir yara alır. Seçmen ona mesajı alsın diye kaybettiriyor.
- Emeklilere o son zam yapılsaydı CHP kazanamayacak mıydı?
Belki belli sayıda seçmen etkilenebilirdi ama emekliler o son günlere gelene kadar kararlarını vermiş, AK Parti’nin kendilerine iyi gelmediğini anlamışlardı.
- Ekonominin seçime etkisi ne kadar oldu?
Başarıda tek değil birçok faktör var; seçmenin sesini dinleme, doğru adaylar, konjonktürel şartlar, AK Parti’nin kötü adaylar belirlemiş olması, seçmeni yormuş olması… Duyguları örgütleyen, insanları harekete geçiren bir şey lazımdı; gençler, kadınlar... Geçmiş dönem belediye başkanlarımızın iyi işlerini teminat gösterdik.
ŞERO’NUN GÖZÜ ARKADA KALMAYACAK
Kedi Şero ile arası nasıl? Özel: “Şero genel başkanlar dışında kimseye pas vermez. Tedavideydi. ‘Seçim kazanmadan gözüm arkada kalır’ diyordu. Ümit ediyorum yakında iyileşmiş olarak gelecek.”
KURUCULARIN REÇETESİYLE DOĞRU İLACI HAZIRLADIK
Özgür Özel, Ege Eczacılık Fakültesi’ne bölüm ikincisi olarak girip dönem ikincisi olarak mezun olmuş. Eczacılığının siyasetteki katkısını şöyle anlatıyor: “Eczacı örgütünde siyasete başladım. Orası bilimsel çalışan bir örgüttür. Türk Eczacılar Birliğini de Manisa Eczacı Odası’nı da kısa sürede kendi alanının en iyi yönetilen kurumu haline getirmiştim. Hedefim CHP’yi de Türkiye’nin en iyi çalışan kurumu haline getirmek. Bunun için büyük bir kurumsal reform çalışıyoruz. Eczacılık iyi hissetmeyen insanlara iyi gelen ilaçları vermek işidir. Biz, 47 yıllık bir özlemi bitirdik. İnsanlara bu reçete iyi geldi. Doğru ilacı hazırlamışız ama reçeteyi yazan tabii ki bu ülkenin kurucuları. Onların yazdığı o üç anahtardan oluşan reçete 100 yıl sonra yine iyi geldi. Cumhuriyet kurulurken kim omuz omuza mücadele ettiyse bu seçim kazanılırken de herkes vardı. Yıllardır kalabalıklara konuşuyorum. ‘Türkiye ittifakı’ dediğimde nasıl bir reaksiyon aldığını insanların gözünde gördüm.”
Özgür Özel ile CHP Genel Merkezi’ndeki odasında buluştuk. Özel, “Doğru ilacı hazırlamışız” diyor.
ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİKTEN KURTULDUK
Özel, konuşmalarında çok sık kullandığı ‘baba ocağı’ teriminin hikâyesini şöyle anlatıyor: “Bu metaforu yıllardır kullanırım. İl, ilçe binası açarken hep ‘Burası baba ocağı, tapusu Atatürk’te’ derim. Örgütün emekçilerinden bahsederken gırtlağım düğümleniyor; gerektiğinde 12 saat yol gelir, saatlerce beklerler. Bu seçim örgütü kazanacaklarına inandırdık, öğrenilmiş çaresizlikten kurtuldular.”