









İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, İBB'ye yönelik soruşturmalar kapsamında tutuklanmasının ardından CHP'nin 19-26 Mart arasında Saraçhane'de başlattığı miting ve buluşmalar devam ediyor.
İmamoğlu'nun tutuklanması sonrası şimdiye kadar 11 farklı ilçede düzenlenen bu buluşmaların ilki Şişli'de gerçekleşti; burayı sırasıyla Beylikdüzü, Başakşehir, Beyazıt Meydanı (İstanbul Üniversitesi) , Silivri, Pendik, Esenler, Gaziosmanpaşa, Avcılar, Saraçhane, Sancaktepe ve Kartal buluşmaları izledi.
Her çarşamba İstanbul'un bir ilçesinde düzenlenen "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" buluşmalarında adres bu kez Bakırköy oldu.
23 Temmuz Çarşamba (bugün) günü saat 20.30'da başlayan buluşmaya, yaz sıcağına rağmen on binlerce vatandaş katıldı.
Tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun mesajının okunduğu mitingde Özgür Özel de vatandaşlara seslendi.
İMAMOĞLU: BİR AVUÇ İNSAN KAYBEDECEK
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, İBB Başkanı İmamoğlu'nun mektubunu okumak üzere otobüse çıktı.
Çelik tarafından okunan mesajında İmamoğlu özetle şunları söyledi:
"İki hafta önce, Bakırköy’de açılan Bölgesel İstihdam Ofisimiz (BİO) de içimi mutlulukla, umutla doldurdu. Değerli yol arkadaşım, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Nuri Aslan’a, Bakırköy Belediye Başkanımız Ayşegül Ovalıoğlu’na ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.”
Bölgesel İstihdam Ofislerimiz, daha önce örneği olmayan, benim çok önem verdiğim projelerden biridir. İstihdam ofislerimizi, işsizlik ve gittikçe ağırlaşan ekonomik şartlar altında ezilen vatandaşlarımıza destek olabilmek için hayata geçirdik.
Bununla birlikte ulaşım yatırımlarımızdan Ataköy-İkitelli metro hattımız da Bakırköylü vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştıran hizmetlerimiz arasında.
Bizi içeri atarak, vatandaşın gözünde itibarsızlaştırmaya çalışarak, koltuklarını muhafaza altına alabileceklerini sandılar. Ama bu kirli ve zavallı planları ellerinde patladı.
Bugün yaptıkları her hukuksuzluk, kurdukları her kumpas, onları kaçınılmaz sonlarına daha hızlı yaklaştırıyor. Sandıktan ne kadar büyük bir zaferle çıkacağımız çok daha net görülüyor. Bu; hakkı yenen, kıymeti bilinmeyen, yok sayılan milyonların zaferi olacak.
En temel hak ve hürriyetlerinden mahrum edilenlerin, güvencesizlerin zaferi olacak. Sandıktan çok büyük bir zaferle çıkacağız. Bu; emeğinin, yatırımının karşılığını alamayanların zaferi olacak. Gençlikleri, gelecekleri, hayalleri çalınanların zaferi olacak.
Sandıktan çok büyük bir zaferle çıkacağız. Bu; demokrasinin, milli iradenin zaferi olacak. Adaletin, hürriyetin ve haysiyetin zaferi olacak. Bir avuç insan kaybedecek, büyük ve aziz bir millet kazanacak."
ÖZEL: KUCAKLAŞMAYA GELDİK
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu'nun özgürlüğü amacıyla "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" sloganıyla Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, "Özgürlüklerimize, farklılıklarımızdan güç alarak, onları birbirimizden ayrılmanın değil, birbirimize sarılmanın, dayanışmanın, birlikte olmanın gerekçesi olarak gördüğümüz uzaklaştıranlara, kutuplaştıranlara, karşı kutbu şeytanlaştıranlara, böylelikle arkasını kalabalıklaştıranlara karşı dostça sarılmaya geldik. Kutuplaştırana inat kucaklaşmaya geldik" dedi. Özel, şunları kaydetti:
"Bu ülke Alevisiyle, Sünnisiyle Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkes'iyle, nerede doğmuş olursa olsun, bu ülkeye sınırlarına bağlı, vatanına, toprağına, bayrağına bağlı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyetine sahip çıkanların ülkesidir. Hadsizler, birbirinin peşi sıra, ağzından çıkanı kulağı duymayanlar var. O kulağını duymayanlara şunu söyleyelim. Bu ülke, bir ülkenin büyükelçisinden yalan yanlış bildiği, yok efendim Osmanlı millet sistemini duyacak değil. Tutup da bu coğrafyada ulus devletler İsrail için tehditmiş. Ulus devlet mi bıraktınız. Bu coğrafyada ulus devlet, Türkiye Cumhuriyeti var. Kimseye tehdit değil ama hiçbir tehdide de boyun eğecek değil. Yurtta barış, cihanda barış diyen Gazi'nin partisi olarak Sevr'i yırtıp atan yarınki yıldönümünde huzurunda olacağız Lozan'ı yapanların partisi olarak bunlara pabuç bırakmayacağız. Kimse endişe etmesin. Elbette dinimize, Hz. Muhammed'in ümmetine saygımız sonsuz. Kimse şunu düşünmesin. Bu ülkeyi mezhepçilikle, bu ülkeyi cumhuriyetin değerleriyle değil de bambaşka sınıflandırmalarla, Misak-ı Milli sınırına saygı duymadan, Cumhuriyetin kazanımlarını görmeden, Gazi'nin çizdiği doğru hattı takip etmeden, ama macerayla ama tavizle bu ülkeyi tartıştıranların değil, bu ülke Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün cumhuriyetine sahip çıkanların olacak.
"Baba evine koşup gelenler var"
Burada kimse dışarıda değil. Kimse öteki değil. Bu ülkenin birliğiyle beraberliğiyle, kardeşiyle, bayrağıyla sorunu olmayan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'le sorunu olmayan, Türkiye'nin bütün demokratları, sosyal demokratlar, muhafazakar demokratlar, milliyetçi demokratlar, liberal demokratlar, Kürt demokratlar, kol kola omuz omuza Türkiye İttifakı'yız biz. Bu Türkiye İttifakı'nın simgesi Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Türkiye'nin baba evidir. O baba evine geçmişte ne sebeple olursa olsun ayrı düşmüş olanlar, değil mi ya onlar Türkiye İttifakı'nın demokratlarıdır. Bayrakla, Paşa'yla, Gazi'yle dertleri yoktur. Onlar ki çağrıyı duyup gelirler, kapılar ardına kadar açıktır. Çünkü o baba evinin tapusu ne Özgür Özel'dedir ne bir başkasında. O tapu bir kişiye kayıtlıdır. O da Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Bu çağrıya kulak verenler var. Baba evine koşup gelenler var."
Özel, DEVA Partisi'nden bir süre önce istifa eden İstanbul Bağımsız Milletvekili Evrim Rızvanoğlu ve Tekirdağ Bağımsız Milletvekili Cem Avşar'ı konuşmasını yaptığı parti otobüsüne çağırdı. Özel, "Çok çalışacağız hep beraber partimizi iktidar yapacağız" dedi.
"Anadolu lisesi de bizimdir imam hatip de bizimdir"
Özel, "Bir yandan birileri kaybettikleri morali, yaşadıkları sıkıntıyı atlatmak için Türkiye'de yaşanan bir başka süreci bir siyasi ittifakmış gibi göstermeye çalışıp, ertesi gün yalanlanadursunlar, bir başka partinin, bir başka iddianın listesinden seçilmişleri, iktidar safına katıp güçlenecekmiş izlenimi yaratmaya çalışsınlar, şu görülüyor. Siyasette başarının üç temel gerekliliği var. Birincisi ahlaki üstünlük. Bir tarafta siyasi tarihimizin en ahlak dışı saldırılarıyla, ailelere, çocuklara, kadınlara, haysiyete yapılan saldırı, bir yanda buna karşı sıcağa bakmadan, yaz demeden, kış demeden, tatil demeden buralara gelen sizler. Ahlaki üstünlük bizde. Psikolojik üstünlük bizde. Çoğunluk enerjisi bizde. Biz başaracağız, siz kazanacaksınız, o kaybedecek" ifadesini kullandı.
Özel, şunları kaydetti:
"Bu meydan aynı zamanda adalet arayanların meydanı. Mattia Ahmet Minguzzi. O güzel Ahmetimiz, Bakırköy'de bir pazar yerinde hunharca saldırıya uğradı, hepimizin yüreğini dağladı. Annesi kendi acısını hem yaşadı, hem hepimize hissettirdi. Sonra bir büyük mücadeleye girişti. 3 gündür bu meydanda Yasemin Hanım, evladı için adalet nöbeti tuttu. Onunla bütün Türkiye dayanıştı. Davada emsal olacak bir karar çıkmasını bekliyoruz. 30 yıl önce gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın annesi, Cumartesi Annelerinin simge ismi Emine Ocak'ı kaybettik bugün. Dua ediyoruz, Türkiye'de hiçbir ananın gözünden yaş akmadığı yarınları hep beraber inşa edeceğiz. İyi insanlar, cesur insanlar, demokrat insanlar, vicdanlı insanlar bunu yapacak, siz yapacaksınız, biz yapacağız, hep beraber başaracağız.
"Hepimizin başı sağolsun"
Eskişehir Seyitgazi'de yangın sürüyor, kontrol altına aldık diyorlardı. Ama çok acı bir haber geldi. 11 orman işçimizi kaybettik. Hepimizin başı sağolsun. Bu kolay ölümler ülkesinde, artık dünyada böyle ölümler yok. Almanya'da, Fransa'da, İngiltere'de yüz yıldır madenlerde ölen yok. Ne bazı mesleklerinin fıtratında bu var, ne orman yangınıyla mücadele ederken şehit vermenin bir izahı var. Bu acı haberi alıyoruz ki tam adalet konuşurken, acıları konuşurken. Başımız sağolsun. Bu sorumsuzluğun, bu kötü yönetimin hesabını bu millet soracak elbet.
"Tayyip Erdoğan'ı iktidarda tutmanın maliyeti"
Birileri yıllar önce Erdemliler Hareketi diye kurdukları partiyi, şimdi seçkinler kulübüne, kibirliler kulübüne dönüştürmüş durumdalar. Bu iktidar 2002 yılında geldiğinde en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu, bugün 2 çeyrek altını zor alıyor. Bu iktidar geldiğinde asgari ücret 7 çeyrek altın alıyordu, şu anda 3 çeyrek altın alıyor. En düşük memur maaşı bu iktidar geldiğinde 14,5 çeyrek altın alıyordu şimdi 6,5 çeyrek altın alıyor. Yani her emekinin cebinden her ay 6 çeyrek altın, her asgari ücretlinin cebinden her ay 4 çeyrek altın, her devlet memurun cebinden her ay 8 çeyrek altın kayıp. Bu, Tayyip Erdoğan'ı iktidarda tutmanın maliyeti. Bir tarım ülkesiyiz, gıda enflasyonunda dünya birincisiyiz. Yoksulluk ve gelir uçurumunda Avrupa'da birinciyiz. Toplumda en zengin yüzde 20, toplam servetin yüzde 90'ını alıyor. Düşünün toplumun en zengin yüzde 20'si, gelirin yüzde 50'sini alıyor. Toplumun en fakir yüzde 20'si ise yüzde 6'sını alıyor. Bu kadar büyük bir gelir dağılımı bozukluğu varken, bu ülkede bir iktidarın hiçbir şey yokmuş gibi oturması, görevine devam etmesi asla düşünülemez. Cumhuriyet Halk Partisi olarak hem emekli maaşlarının bir asgari ücret düzeyine, hem asgari ücretin 30 bin 205 TL'ye çıkarılması için, hem altı aydır bekleyen kamu çerçeve sözleşmesinin yapılması, memurların beklediği toplu iş sözleşmesinin hakkaniyetli bir zam alması için Cumhuriyet Halk Partisi Meclis'te kanun tekliflerini verdi, önergeleri verdi, büyük bir mücadele verdi. Ancak o Meclis'te ormanları maden aramasına açan, zeytinlikleri kestiren, doğayı, çevreyi katleden, yandaşa her türlü imtiyazı tanıyan bütün kanunları tıkır tıkır geçirdiler. Maden Kanunu'nu kavga, dövüş geçirdiler. Emekliyi, asgari ücretliyi, çiftçiyi, işçiyi, gençleri görmeden basıp tatile gittiler. Vatandaşın bu kadar gündemi varken, bu kadar yakıcı sorunlar varken, tatile koşanlara, denize koşanlara yazıklar olsun. Aldıkları maaşlar haram zıkkım olsun.
"İyilik kazanacak, dürüstler kazanacak, namuslular kazanacak"
Bugün İstanbul'da ortalama kira olmuş 30 bin TL, işsiz sayımız çıkmış 13,5 milyona, dünyada evde oturan, ne işte ne eğitimde olan ev gençleri yüzde 6 olmuş Avrupa'da tasalanıyor. Türkiye'de olmuş yüzde 35. 4,5 milyon genç, ev genci olarak evde, babasının eline bakarak, annesinin dizinin dibinde oturarak, hayata büyük umutsuzlukla bakıyor. Bu gelir adaletsizliğine temelden müdahale edecek, emeklinin asgari ücretlinin yüzünü güldürecek, çiftçisine de esnafına da sahip çıkacak, gençlerin umutlarını yeniden yeşertecek yasaksız bir Türkiye'yi, vizesiz bir Avrupa'yı hayata geçirecek CHP'nin iktidarı gelecek. Bunu adayımızla, parti programımızla, her geçen gün güçlendiğimiz Meclis grubumuzla, pırıl pırıl belediye başkanlarımızla birlikte başaracağız. Siz inandıktan sonra istedikleri kadar kötülük yapsınlar, zorluk çıkarsınlar, gayretlerini bütün emeklerini şeytanlığa, kumpasa versinler. Göreceksiniz iyilik kazanacak, dürüstler kazanacak, namuslular kazanacak.
"Sarayın oyununa, AK Parti'nin tehdidine inat CHP dimdik ayakta"
Bu ülkenin gençlerini de bu ülkenin polisini de biz seviyoruz. İlk seçimde sandık gelecek, Ekrem Başkan çıkacak, o seçimde cumhurbaşkanı olacak. Özgür Çelik Başkanla Bozdoğan Kemeri'ne gideceğiz. O gece gençlerle, polis hep beraber halay çekeceğiz, söz veriyoruz. Bugün çıkmış polisi hatırlamış. Ama zam demiyor, fazla mesai demiyor, hakkaniyetli personel rejiminden, insani çalışma şartlarından bahsetmiyor, hamaset yapıyor. Bir de 'Ana muhalefet polisi, savcıyı hedef gösteriyor' diyor. Erdoğan, gözünün içine bakarak söylüyorum. O baklavacıyı, evet çok üzgünüz, öz eleştiri yaptık, gerekli işlemi başlattık, iki yıl önce belediye meclis üyeliğine aday göstermişiz. O baklavacıyı olay olmadan 1 ay önce kaçak içkilerle, birtakım zararlı maddelerle yakalayıp işlem yapmadan bıraktılar mı? Bir kuyruğundan yakalayıp bir ay boyunca temasta kaldılar mı? Baklavayı getirenle alan aynı anda bir yerlerde oldu mu? Ne savcıya, ne polise lafım var. Ancak ortada baklava kutusunun üstüne yapıştırılmaya çalışılan şanlı altı ok değil, baklava kutusunun üstünde nal gibi ampul var. Erdoğan'a soruyorum esas bombayı. Sen o seçimi almak için İlçe Seçim Kurulu'na bastırdın mı? Kumpas tertip ettiniz, suç üstü yakalandınız. AK Parti'nin tehdidine, sarayın oyununa, sarayın savcısına her türlü kumpasına inat Cumhuriyet Halk Partisi dimdik ayakta. Bundan sonra oyunu sana kurdurmazlar, gösterdiğin kum havuzunda oynamazlar, bu partiye iktidara geliyor, gelecek ve senden hesap soracak.
"Birlikte olursak, elimizden kimse kurtulamaz"
Kimse ama kimse ne emekli, ne asgari ücretli ne esnaf ne memur, ne emekli astsubay, ne atanmayan öğretmen, ne staj, çıraklık mağduru, ne emeklilikte adalet isteyenler, hiçbirimiz tek başına kurtulamayız. İşçi kurtulmadan emekli kurtulmaz. Gençlerin mücadelesine emekliler destek vermezse hiçbir şey olmaz. Esnafın derdine hep birlikte dertlenmeden, çiftçinin eylemine hep birlikte sahip çıkmadan, atanmayan öğretmene hep birlikte destek olmadan teker teker kimse kendini kurtaramaz. Ama biz birlikte olursak, mücadeleyi hep birlikte yaparsak, elimizden de kimse kurtulamaz.
"Biz bu ülkeye adaleti getireceğiz"
1 milyon öğrencinin kafasını karıştırdılar, hakkını yediler, ailelerini mağdur ettiler. LGS'yi yaptılar, soruları sahip çıkamadılar. Sınav sırasında sorular whatsapp gruplarına dağıldı. Bunu söyleyenlere önce saldırdılar sonra mızrak çuvala sığmayınca soruşturma başlattılar. Sınav güvenliği bizim işimiz diyorlar. Sen FETÖ zamanında KPSS'yi çaldırdın, üniversite sınavlarını çaldırdın, liseye giriş sınavlarını çaldırdın, aldılar kendi şakirtlerine dağıttılar, bu kadar vatandaşın hakkını yediler. Namusuyla çalışıp birinci olanı da zan altında bırakan sensin, ama ben bu kadar çalıştım, gerilerde kaldım diyeni de kahreden sensin. Küçücük çocukları kahredip, 'imam hatiplilere laf ediyorlar' diyorlar.
Anadolu lisesi de bizimdir, teknik lise de bizimdir, endüstri meslek de bizimdir, imam hatip de bizimdir. Hiçbirisi senin tapulu malın değildir. Sosyal medyada 3-5 meczubun peşine takılıp kimse bir bütün olarak 1 milyon 400 bin imam hatipliyi, annesini, babasını zan altında bırakmasın. Herkesin derdi, ülkeyi kutuplaştıran, herkesi kendi arka bahçesi sayan, gencecik pırıl pırıl yüreklerin umutlarını karartan Recep Tayyip Erdoğan. Bu ülkenin bütün gençleri pırıl pırıl çocuklardır, hepsi bizimdir, hiçbirisini senin insafına bırakmayacağız. Hepsine sahip çıkacağız. Muhafazakarlar neyi muhafaza etmek istiyorsa anasının ak sütü gibi helaldir. Milliyetçi neye sahip çıkıyorsa onun da teminatı Cumhuriyet kuran bu partidir. Biz bu ülkeye adaleti getireceğiz."
"Kimseye demokrasi çatısını yıktırıp mezhep çatısı üzerinden plan yaptırmayız"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "19 Mart darbesinin üzerinden tam 125 gün geçti. Tek bir delil bulamadılar. Halen iddianameyi yazamadılar. İzmir Büyükşehir’e operasyon olmuştu… İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı 9 günde iddianame yazdı. Yolladı mahkemeye. Bu vakitten sonra, tutuksuz yargılama olduktan, iddialar olduktan sonra savcı konuşur, avukat konuşur. Mahkeme dinler, bir karar verir. Suçu olan varsa cezasını çeker. Geri kalan kimsenin haysiyetiyle oynanmaz. Ben bugün İstanbul’daki kötü örnekten ayrışan, tutuksuz yargılamaları tekrar gündemine alan, okuduğu kitaba, vicdanına, adaletin terazisine saygı duyan bütün yargı mensuplarının önünde saygı ile eğiliyorum" diye konuştu.
Özel, şunları kaydetti:
"Bu İstanbul’da yapılsaydı, İstanbul’da tutuksuz yargılama olsa, gizli tanık iftirası olmasa, millet evladı ve çocuğuyla tehdit edilmese, iftiracılarla haysiyet cellatlığı yapılmasa, eşle, babayla, evlatla, aile kurumuyla uğraşılmasa ne işi var Bakırköy’ün bu akşam bu meydanda? Ama karşımızda 30 yıllık bir öğretmen. Emekli oluyor, 1 milyon lira veriyorlar. Karşımızda sadece kalacağı lojmana 46 milyon TL masraf yaptırılan şımarmış bir yapı var. Hanımefendi havuz istemiş, havuz yaptırmış. Bozdurup, bozdurup yaptırmış. Boğaziçi’nde villa, 46 milyon lira masraf. Önce sarayını hazırlamışlar, sonra o şımarığı oraya atamışlar. 80 yıllık maaşına denk gidip de yatlara bakan, lojman diye villalarda oturan, 46 emekli öğretmenin emekli ikramiyesini bir lojmana harcayanlar var. Ülkenin Cumhurbaşkanı öyle bir yapıyı şımarttı, başımıza bela etti ki. Şimdi çıkıyor, beyaz Toroslardan bahsediyor. O savcılardan biri, beyaz Toros’a elini koyup millete diyor ki ‘Mekânın sahibi biziz. Bizden korkun. Cumhurbaşkanı kim oluyor? Onu biz tutuyoruz. Korktuğu Ekrem’i içeriye biz attık. Biz olmasak Cumhurbaşkanı’nın ne hükmü var? Ben beyaz Toroscuyum.’ Ey Erdoğan, beyaz Toroslar JİTEM’deydi. AK Toroscular, milletin başına bela ettin, Çağlayan’da oturuyorlar. Yazıklar olsun hepsine.
"Gülseren Teyzemin gözyaşlarında boğulacaksınız"
O iddianameyi yazacaksınız, o iddianame gelecek. Ondan sonra millet iftiraları da görecek. Bir tek kanıt bulamadılar. Milleti sağlığıyla, eşiyle, evladıyla tehdit ediyorlar. Biz teslim olmayacağız. Arkadaşlarımız teslim olmayacak. Biz yenilmeyeceğiz, biz teslim olmayacağız ama ant olsun siz Mehmet Murat Çalık’ın annesi Gülseren Teyzemin gözyaşlarında boğulacaksınız. Memlekette savcı var, ülkenin Cumhurbaşkanına ayar vermeye çalışıyor. Bu atanmışlar düzenini, bu şımartılmışlar, aşırı arkasında durup da olmayan yetkileri kullandırtılmışlar düzenini er ya da geç biz değiştireceğiz. Er ya da geç er ya da geç adaleti bu memlekete biz getireceğiz.
"İftira tutanağı düzenleyip dışarı salınmış"
Diyor ki Çınar isimli gizli tanık, ‘Serdar Haydanlı naylon fatura kesip İBB’den gelir elde etti.’ Bunu sabahleyin almışlar. Götürmüşler. Bu giderken telaş yapmış, Ankara‘yı aramış. İki telefon da doğru yere ulaşmış. Bunu şubeden salmışlar. Kimmiş bu Serdar Haydanlı? 4.5 G şirketinin sahibi. Teknofestleri yapan adam. Peki, naylon faturayı ne zaman kesmiş İBB’ye? AK Parti döneminde. Böyle olunca, bunu şubeden salmışlar. Bunları ben söyleyince mahkemeye çıkardılar, yalandan tutukladılar. O günden beri takip ediyoruz. Bu Serdar Haydanlı’yı geçen ay itirafçı yapıp saldılar. İletişim Başkanlığı buna özel yazı vermiş, ‘Bu adama vereceksiniz, kampanyayı bu yapmaya yetkilidir’ diye 1 milyar dolara yakın, Türk parasıyla 35 milyar lira para alan adam, geçen ay Ekrem Başkan ve arkadaşlarına iftira tutanağı düzenleyip dışarı salınmış. Bu adam eğer suçluysa ilk gün neden saldın? Suçsuzsa neden tutukladın? Dün eski İletişim Başkanı açıklama yaptı. Benim Saraçhane’de söylediğim her şeyi doğruladılar bu adamla ilgili.
"Bu milletin iki eli, bu dünyada da sandıkta da ahirette de yakanızda"
Bakın 600 milyon liralık evde oturan bozuk tohum, bir oğlana televizyon kanalı, bir oğlana spor kulübü. Bunun için kullandığı kalemlerden sadece birisi Ankara Büyükşehir’in hafriyat işi. Bu hafriyatta önce Anfa’ya, oradan Osmanlıspor’a, oradan bozuk tohumun arkadaşı Nispet A.Ş.’ye paraları devretmiş. Kendinden sonra gelen Mustafa Tuna açıkladı. Hafriyat gelirinden zarar o günkü kurla 47 milyon dolar, bugünkü kurla 1.9 milyar lira. Bunu Mansur Başkan ortaya çıkardı. Mansur Başkan 97 dosya ile birlikte çıkardı, ama Süleyman Soylu geldi, el koydu. O günden beri ne bozuk tohumun babasına, ne Nispet A.Ş.’ye, ne Osmanlıspor yönetimine, ne o dönemin Anfa’daki yetkililerine tek soru soran yok. Bizim arkadaşlarımıza 126 gündür daha iddianame koyamıyorlar. Hem vallahi hem billahi bu kadar haksızlığa, hukuksuzluğa karşı bu milletin iki eli, bu dünyada da sandıkta da ahirette de yakanızda.
"Tam ve eşit anayasal yurttaşlık"
İstanbul’da nerelisin derseniz, ben Bakırköylüyüm. Biricik teyzem, Nuran Teyzem, bu Bakırköy metro istasyonunun olduğu sokak. O sokakta, bir başında Esnaf Kefalet Kooperatifi, bir başında metro istasyonu. Teyzem o sokakta bir apartmanın dördüncü katına bundan 67 sene önce gelin geldi. Halen yaşıyor. Ali Eniştemi bu sene kaybettik. İkisi diş hekimi, bir tane eczacı üç ablam var. O yüzden Özgür Özel nereli derseniz? Biraz da Bakırköylü’yüz. Bakırköy birkaç seçimdir bize sesleniyordu. Bu seçim duyduk. Ölçtük, biçtik. Öz eleştiri yaptık. Ve bu Bakırköy’e hem istediğiniz gibi, hem de partiye yakışır bir kadın adayı getirdik, siz de yüzde 65’le arkasında durdunuz.
Bugün bir anlaşma imzalandı ve nihayet 14 yıl sonra filomuza uçak katılacak, Eurofighter. 19 Mart’a kadar hep birlikte söyledik, iyiye gidiyordu. 19 Mart'ta Ekrem Başkan’a yapılanlardan dolayı Alman Sosyal Demokratlar durdurdu. Son gittiğimde konuştum, hem Şansölye Yardımcısıyla, SPD’nin Başkanıyla, hem Milli Savunma Bakanı’yla, nihayet vetoyu kaldırdılar ve Eurofighter anlaşması yapıldı. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığında, ışık hızıyla Türkiye Avrupa Birliği üyesi olacak, gençler için yasaksız Türkiye, vizesiz Avrupa geliyor. Birileri yeni, gönülsüz ittifaklar arayadursun, başta dediğim gibi biz hep beraber Türkiye İttifakı’yız. Bu ülkenin bütün renklerini hep birlikte kucaklıyoruz. Biri çıkıyor ‘Türk, Kürt, Arap’ diyor. 11 kere bunu söylüyor. Bunun üzerinden bir çatı tarif ediyor. Türkiye’de Cumhurbaşkanı olacak kişinin ne mezhebi, ne dini, ne cinsiyeti, ayrımcılıkla, mezhepçilikle tarif edilemez. Tam ve eşit bir anayasal yurttaşlıkla, tam ve eşit bir temsiliyete ihtiyaç var. Bunun için ne mezhep çatısı ne Amerika Birleşik Devletleri’nin emperyalist tariflerinin çatısı, 100 yıl önce çatılan sarsılmaz Cumhuriyet çatısı lazım bize. Cumhuriyet çatısı. Kimseye demokrasi çatısını yıktırıp, mezhep çatısı üzerinden plan yaptırmayız, alan açmayız. Biz buradayız, kimse korkmasın. Kurduğumuz Cumhuriyet’e sonuna kadar sahip çıkacağız.
"Ülkenin bölünmez bütünlüğünün teminatıyız"
Lozan’ı tartışmaya açanlarla, Sevr kapısıyla yatıp bölük pörçük fikirlerle kalkanlara diyoruz ki; bu ülke Türk’ü Kürt’ü ile Laz’ıyla Çerkes’i ile göçmeniyle Gürcü’sü ile ülkenin tüm renkleri ile, tüm cinsiyetler, Türkiye’de var olan bütün renkler ile ve Türkiye’de var olan tüm inançlar ile tüm mezhepler ile omuz omuza, gönül gönüle, ayrılmadan, bölünmeden, birbirine düşmeden kimseye kulluk etmeden Cumhuriyet’e sahip çıkacağız. Barış sürecinin de teminatı biziz. Oturacağımız masaya oturmasını da biz biliriz. Yüzde 29’lukların devri bitti, çoğunluk biziz. Ve yüzde 100’ü kucaklayacağız. Yüzde 28,5’tan 29 Tayyip Erdoğan otur yerine, sınıfta kaldın sen, otur. Baba evi hepimizin evi, Atatürk’ü seven herkesin yeri Cumhuriyet Halk Partisi. 28,5’tan 29 Tayyip’in bir planı varsa, bu milletin çok daha güçlü bir planı var. Birlik planı var. Omuz omuza mücadele planı var. Kardeşlik planı var, barış planı var. Masaları kurmak da onun tekelinde değil, bozmak da. Cumhuriyet Halk Partisi barışı da, kardeşliği de savunuyor. Ülkenin bölünmez bütünlüğünün teminatı da o."