İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Mardin'e gidip konuşma yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in yanında vatan hainliği nedeniyle idam edilen Şeyh Said'e övgüler düzüldüğünü söyledi.
Özgür Özel, Dervişoğlu'na yanıt verdi. Özel, böyle bir durumun olmadığını sosyal medya trollerinin çarpıttığını söyledi. Özel, "Ben o otobüsün üstünde birlikte falan değilim. Bunu trollerden gördüyse kusur, yok gerçek bilgi var da böyle söylüyorsa gerçekten ayıp etmiş. " dedi.
"AYIP ETMİŞ"
Özel şunları ifade etti:
Ben muhalefeti, muhalefete muhalefet etmeyi hiç doğru bulmam. Hiç de yapmadım bunu, eee, ve muhalefetten bir kötü söz geldiğinde hep "Canı sağ olsun." dedim. Müsavat Bey'le de özel bir hukukum var. Onun da yine canı sağ olsun ama biraz ayıp etmiş. Şu kadarını söyleyeyim. Ben o otobüsün üstünde birlikte falan değilim. Bunu trollerden gördüyse kusur, yok gerçek bilgi var da böyle söylüyorsa gerçekten ayıp etmiş.
"DEM PARTİ BAŞKANLARI OTOBÜSTE DEĞİLDİ"
Ben sabah kendi kararımı verdim, kalktım gittim. Uçaktan indim, bir otobüs olduğunu belediyenin önünde söylediler. Otobüsün bir parti otobüsü olmadığını, sivil bir otobüs olduğunu söylediler. "Üstüne çıkarım." dedim. Sayın Ahmet Türk dahi bana "Otobüs sizin." dediğinde "Yok, ben birlikte çıkalım." deyip eş belediye başkanlarını alıp çıktım. DEM Parti'nin, belediye, genel başkanları ne otobüsün içindeydi ne otobüsün üstündeydi.
"KONUŞMASINA DA ASLA KATILMIYORUM"
Onlar ben oraya gitmeden önce, zaten ben karanlıkta onlar güneş batarken, herhalde yarım saat önce konuşmuşlar. Onlar konuşmuşlar, ben uçaktan indim, gittim. Hava da kararmıştı, kendi konuşmamı yaptım. O konuşma sırasında açıkçası Tuncer Bey'in o katılmadığım görüşlerinden de haberdar değildim. Zaten orası Tuncer Bakırhan'a bir şey söyleme yeri değil, Ahmet Türk'le dayanışma yeri. Tuncer Bakırhan'ın söylediği cümlelerle bir mutabakatım yok. Tuncer Bakırhan'ın orada söylediği sözlerin zaten ihtiyacımız olan barış sürecine, kardeşlik sürecine katkısı da yok. Ama açıkça şunu söylemek gerekiyorsa, Erdoğan ve Bahçeli barış konuşan, sürekli barışı konuşan, kardeşliği konuşan Ahmet Türk'ü sustururlarsa bu sefer barışı ve kardeşliği daha az konuşanlar konuşmaya ya da cümlelerinde başka şeyler olmaya başlıyor. Esas sorun bu ülkenin yapması gereken mesele bir kardeşlik projesiyken siz kayyum atama falan gibi şeyler yaparsanız diller sertleşiyor. Tuncer Bey'in konuşmasını duysam da çıkıp orada bir şey demezdim ama daha sonra gördüm konuşmasını.
"ABDESTİMİZDEN ŞÜPHEMİZ YOK"
Çünkü ben uçaktan indim, gittim, konuştum. Konuşmasına asla ve asla katılmıyorum söylediklerine ama Sayın Müsavat Dervişoğlu'nun "Diğer partiler yapıyor." ediyor. Beni tanıyan, kardeşi gibi bilen, aramızda abi kardeş hukuku olan birisinin bu kadar yanlış bir bilgiyi grup toplantısı marifetiyle yaymaya katkı sağlanması gerçekten benim açımdan üzücü oldu. Ama yine de son sözümüz her zamanki gibi "Canı sağ olsun.". Ben muhalefetle kavga edecek halde değilim. Ayrıca da Müsavat Bey'e onun da çok sevdiği bir deyimle cevap vermek gerekirse, Müsavat Başkan, bizim abdestimizden şüphemiz yok ki namazımızdan olsun. Tutup da bana, Cumhuriyet Halk Partisi'nin, kurucu partinin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisinin genel başkanına o yaptığı hatırlatmayı da lüzum yok. Bundan sonraki süreçte CHP'nin çizdiği çerçeve en doğru çerçevedir ve toplumda da en geniş kabulü gören çerçevedir. Biz o çerçevede devam edeceğiz. Hepinize teşekkür ediyorum.
DERVİŞOĞLU NE DEMİŞTİ?
İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, bugünkü (6 Kasım) Grup Toplantısı'nda konu ile ilgili şunları söylemişti:
İmralı'da aylardır trafiği yürüten ve terörist başını Meclis'e davet eden zihniyet, ya ölüm ya sıtma tercihini Türk milletine göstermiştir. Tuncer Bakırhan, CHP lideriyle çıktığı otobüste repliğinde şunları söylüyor: Şeyh Saitler, Seyyid Rızalar, Sakineler ne yaptıysa onların yaptığının aynısını yapacağız. Ben ona istediği cevabı vereceğim. Cumhuriyet devleti, Şeyh Saitlere Seyit Rızalara ne yaptıysa, aynı muameleyi göreceksiniz. Yapılması gereken neyse, o yapılacaktır, mutlaka.Bir sözüm de, ana muhalefet partisi genel başkanına. Anlaşılan odur ki, oturduğunuz kumar masasından koparacak bir şey kalmadığını gördünüz. Yanınızda meydan okunan şeyin, ne olduğundan bile habersizsiniz. Üzerine giydirilen kostümle, orada arzı endam eyliyorsunuz. siz bir hukuksuzluğa itiraz etmiyorsunuz, bir millete ve onun cumhuriyetine meydan okunan bir ihanet kürsüsünü susarak onaylıyorsunuz. Buyurun hayrınızı görün. Buyurun koltuğunda oturduğunu iddia ettiğiniz Atatürk'ün manevi hatırasıyla kendi şahsi hesabınızı görün.
"BENİM DERDİM TÜRKİYE'DİR"
Benim derdim isimlerle değildir, benim derdim Türkiye'dir. Benim derdim Türkiye Cumhuriyetinin geleceğiyle ilgilidir. Oynanan oyunu doğru teşhis edip, sorumlularını da teşhir edeceğiz. Bugün Türkiye'de sahneye koyan senaryonun özünde, Erdoğan'ı yeniden seçtirmek vardır. Bahçeli de bunu itiraf etmiştir.
Bu anayasaya göre, sayın Erdoğan bir daha cumhurbaşkanı adayı olmaz, olamaz. O zaman iktidar penceresinden baktığımızda, yeni sürecin yeni stratejiyle tanzimi gerekir. Yapılan budur. Bu planın düşünceden eyleme geçirmenin şartları bellidir, ya bir anayasal düzenleme yapacaksınız, ya da bir erken seçim kararı çıkartacaksınız. İktidar açısından baktığınızda, Meclis aritmetiği içinde bu mümkün değildir. İşte tam bu noktada muhalefetin tanzim edilmesi hasıl olmuştur.
"TUZAĞA DÜŞMÜŞTÜR"
Üzülerek görüyorum ki, muhalefet partileri de bu tuzağa düşmüştür. Tek amacı Erdoğan'ın ömrünün sonuna kadar cumhurbaşkanı kalmasını sağlayacak düzenlemelere, muhalefet tarafından kapılar sonuna kadar kapatılmalıdır. Türkiye'nin bugün ihtiyaç duyduğu şeyin, anayasa değişikliği değil iktidar değişikliği olduğu vurgulanmalıdır. Velhasıl bu iktidara oyun ve tuzak kurduracak, alan bırakılmamalıdır. Muhalefet isterse bunu yapar. Biz milletimize söz verdik, herkes sussa da biz susmayacağız, oyunları bozacak tuzaklarını dağıtacağız. (HALK)