EGEPOSTASI - Rüzgar enerji santrellerinin (RES) bölgenin ekolojik yapısına zarar vereceğini belirerek uzun süredir mücadele eden Karaburunlular, Başbakan ve İzmir Milletvekili Binali Yıldırım'dan yardım istedi. Türbinlerin Mordoğan’dan başlayarak Badem Bükü sırtlarına kadar, tüm yerleşimleri, köyleri, tüm canlı yaşam alanlarını kuşattığını belirterek, "Yarımada’yı örümcek ağı gibi saran yüksek gerilim hatları, gürültü, titreşim, elektro-manyetik alan ve gölgeleme etkisiyle, kısacası tıp literatürüne giren RES Sendromu nedeniyle sağlıklı yaşam hakkımız elimizden alınıyor" diyen Karaburunlular, "Sayın Başbakan ve İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, Doğal ve kültürel değerlerin korunması sorumluluğunu paylaşacak mı, İzmir 'Karaburun Yarımadası' Öneri Özel Çevre Koruma Bölgesi İnceleme ve İlan Gerekçe Raporu’na sahip çıkacak mı, bu Rapora yönelik itirazların giderilmesini ve raporun acilen onaylanmasını sağlayacak mı, bunun beklentisi içindeyiz" dedi.
Karaburun Kent Konseyi'nin "Başbakan ve İzmir Milletvekili Sayın Binali Yıldırım'a açık mektup" başlıklı yazılı açıklaması şöyle:
Sayın Başbakan,
Karaburun Yarımadası, doğal yapısıyla, ülkemizin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle koruma altındaki nadir bitki ve hayvan varlığıyla ”sıfır yok oluş bölgesi içinde” ve ”başka yerde olmayanlar” sınıflandırmasında dünyanın önemli bölgeleri arasındadır. Karaburun Yarımadası, hala yaşatılmakta olan gelenek görenekleriyle, akılcı yaklaşıldığında çok da değerli olan bir yerel kalkınma potansiyeliyle, kalan nadir bölgelerden biridir.
Yarımada halkının, kalkınmanın, zengin doğal varlıkların ve kadim kültürel yapının korunarak sağlanması konusundaki ortak görüşüyle, Karaburun Belediyesi Meclis kararı olarak Nisan 2013’te T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na Karaburun Yarımadası’nın Özel Çevre Koruma Alanı ilan edilmesi talebiyle gönderilen raporda Yarımada’nın, koruma-kullanma dengesinin kullanma lehine bozulmaması ve bütünsel bir yaklaşımla korunması gerektiği ifade edilmiştir.
Dönemin T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’: “…ekosistem ile biyolojik çeşitliliğin korunmasını ekonomik kalkınma ve kültürel değerlerin devamlılığıyla ve gelecek nesillere aktarılabilmesi açısından mutlaka Özel Çevre Koruma Alanı olarak ilan edilmesi gereken ulusal ve uluslararası açıdan önemli bir yarımada…” olarak tanımladığı Karaburun Yarımadası’nın, tüm karasal alanı ile çok önemli bir deniz alanının ÖÇKA (Özel Çevre Koruma Alanı) ilan edilmesi için İzmir “Karaburun Yarımadası Özel Çevre Koruma Bölgesi İnceleme ve İlan Gerekçe Raporu”nu Ağustos 2013’te hazırladı. Teklife, RES projeleri nedeniyle T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı hariç, dönemin ilgili tüm Bakanlıkları ve kurumları olumlu görüş vermişti.
Bizler, dünyanın karşı karşıya olduğu küresel ısınma ve iklim değişikliği sorununun ve yenilenebilir temiz enerji üretiminin bilincindeyiz. Sorun, RES’lerin nerede, ne ölçüde, nasıl ve ne pahasına, yerel dinamikler yok sayılarak kurulduğu ve kurulacağıdır. Karaburun Yarımadası’nda endüstriyel RES’ler, doğa/sosyal yaşam/tüm canlıların yaşam alanları hiçe sayılarak, yörenin sürdürülebilir kalkınma potansiyeli yok edilerek kuruluyor.
Türbinler Mordoğan’dan başlayarak Badem Bükü sırtlarına kadar, tüm yerleşimleri, köylerimizi, tüm canlı yaşam alanlarını kuşatıyor. Köylerin 150-200 m yakınına kadar kurulması planlanan türbinlerin inşaat aşamasında TIR’ların geçebilmesi için ve türbinleri birbirine bağlamak üzere yeşil alanlar ve zeytinlikler tahrip edilerek açılan/genişletilen yollar, Yarımada’yı örümcek ağı gibi saran yüksek gerilim hatları, gürültü, titreşim, elektro-manyetik alan ve gölgeleme etkisiyle, kısacası tıp literatürüne giren RES Sendromu nedeniyle sağlıklı yaşam hakkımız elimizden alınıyor.
Kısıtlı tarım alanlarımız, otlak/mera alanları RES’lerin istilasına açılıyor, tahrip edilen doğayla birlikte Yarımada’nın en önemli gelir kaynaklarından mevcut ve potansiyel turizm imkanı da yok ediliyor. Yarımada’nın değerli/nadir doğal bitki örtüsü ve yaban hayatı, koruma altındaki türler ölümcül bir tehdit altına alınıyor,
Karaburun Yarımadası’nın birçok mevkiinde, taş ocağı ve benzeri yatırım taleplerine, ÇED gerekli değildir yaklaşımıyla yol veriliyor ve endemik bir zeytin türü olan Karaburun Hurması’nın yetiştiği zeytinliklerle çevrili alanlara verilen ruhsatlarla, zeytin kanununa aykırı olması bir yana, dünyada yalnız bölgeye özel bir zeytin türünün yok olması tehlikesi umarsızlıkla karşılanıyor.
Balık çiftlikleri, uluslararası sözleşmelerle koruma altındaki Akdeniz Fokları ile denizlerin akciğeri olan Deniz Çayırları’nin yaşam alanlarını, denizel ve kıyı ekosistemini, halkın en önemli gelir kaynaklarından turizmi tehdit ve tahrip etmeye devam ediyor.
Uyarılarımız sonucu Dünya Doğa Vakfı/ WWF, ‘Gerek Karaburun özelinde ve gerekse genel olarak biyolojik çeşitlilik açısından önemli alanlarda, kapsamlı bir kümülatif etki değerlendirmesi yapılması ve bu değerlendirme sonucunda hassas/kritik olarak belirlenecek bölgelerdeki RES projelerinin kabul edilmemesi’ konusundaki önerilerini, destekçisi olduğu ve karbon sertifikasyonu yapan Gold Standard Vakfı yönetimine sundu.
Barındırdığı zengin flora ve faunanın, tükenmekte olan türleri de içermesi, Yarımada’nın hassas doğal dengesinin korunmasını bir zorunluluk haline getiriyor.
Yarımada, 20-30 yıllık ekonomik ömrü olan ağır yatırımlara feda edilmeden, doğal değerleriyle birebir örtüşen çok önemli bir kırsal kalkınma potansiyeline de sahip.
Karaburun Yarımadası’nda yaşayanlar olarak, bizden sonra gelecek kuşakların emaneti olan Yarımada’yı, onlara doğal değerleri korunarak ve biyolojik çeşitliliği bozulmadan kalkınmış bir örnek olarak bırakmak istiyoruz.
Sayın Başbakan ve İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, Doğal ve kültürel değerlerin korunması sorumluluğunu paylaşacak mı, İzmir “Karaburun Yarımadası” Öneri Özel Çevre Koruma Bölgesi İnceleme ve İlan Gerekçe Raporu’na sahip çıkacak mı, bu Rapora yönelik itirazların giderilmesini ve Raporun acilen onaylanmasını sağlayacak mı, beklentisi içindeyiz.
Karaburun Yarımadası halkı olarak, tüm yerel dinamikleriyle birlikte Sayın Başbakan’dan, Yarımada tümüyle geri dönüşü olmayan bir yola girmeden, bu beklentiye olumlu bir karşılık vermesini talep ediyoruz.