EGEPOSTASI- İzmir Büyükşehir Belediyesi Kordon'da taşkınları önlemek için 700 metrelik sahil şeridinde kıyıya paralel geçici duvar ördü.
'Fırtına Duvarı'nın yapılmasına TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi tepki gösterdi. ŞPO tarafından yapılan yazılı açıklamada, "Kentsel alanda yaşanan sorunlara parçacıl ve palyatif müdahaleler yerine sorunun kaynağına odaklanan bütüncül müdahalelerin gerektiği açıktır. Kordon’u halka kazandıran kent mücadelesi tarihini gözetmeden ve kentlilerin mekansal aidiyetini hesaba katmadan gerçekleştirilen bu projeyi doğru bulmuyoruz" ifadeleri yer aldı.
Açıklamanın tamamı şu şekilde;
“Alsancak’ta yaşanan taşkınlara önlem” amacıyla yapılacağı belirtilen ve imalatına başlanan “geçici fırtına duvarı”na ilişkin haberler basına yansımıştır. Sözü edilen proje, İzmir’in simge alanlarından biri olan Kordon’da yer almakla birlikte, bu alan tarihte yer edinmiş bir kent mücadelesi sonucunda kazanılmış, İzmir'in en önemli açık kamusal alanlarından birisidir. 6 şeritli otoyol ve viyadük ayaklarının altında kalma ihtimali olan bu alan 90lı yılların sonunda verilen mücadeleyle kamuya önemli bir nefes alma alanı olarak kazandırılmıştır. Bu kazanım, İzmir'in sivil toplum örgütleri, TMMOB’a bağlı meslek odaları ve halk tarafından sağlanmışken, burada yapılacak 700 metre uzunluğundaki bir yenileme ve altyapı projesi hakkında kamuoyunun yeteri kadar bilgilendirilmemiş olması büyük talihsizliktir.
İzmir denince ilk akla gelen mekanlardan biri olan, İzmirli yurttaşların ve kentin toplumsal yaşam kültürünü de yansıtır şekilde kendini var eden “Kordon”a yapılacak müdahalelerde olabildiğince büyük bir hassasiyet göstermek gerekmektedir. Kordon, kentin deniz ile bağ kurduğu, kamusal bir sosyalleşme mekanı olarak yürüyüş, oturma, eğlence ve dinlence kullanımlarına olanak sağlamaktadır. Kordon’a yapılacak herhangi bir müdahalede bu kullanımların, kentin ve kentlinin deniz ile bağının nasıl etkileneceği değerlendirilmek zorundadır. Kordon’un kıyı tarafında yer alan yürüyüş yolu ile yoğunlukla oturma amaçlı kullanılan çim alanı ayıracak yaklaşık 80 santimetre yüksekliğinde New Jersey bariyerlerinin inşa edilmesi kararının Kordon’da vakit geçiren bir kentli tarafından alınmadığı açıktır. Yapılan imalat kamusal alanın kullanımını kısıtlayan, deniz ile bağını koparan ve alanın konumundan dolayı sahip olduğu özellikleri önemsizleştiren niteliktedir.
Soruyoruz:
Basına yansıyan bilgilerde, yapılacak olan projenin öncelikle iklim değişikliğinin yarattığı deniz taşkını, sellenme ve ısı adası sorunlarını azaltacağı ve bu üç önemli konuya çözüm olacağı iddia edilmektedir. Öncelikle bu üç soruna çözüm üretmek üzere hazırlandığı iddia edilen bahse konu altyapı projesine yönelik teknik analiz ve fizibilite çalışmaları yapılmış mıdır?
Yoğun ve uzun süreli yağmurlarda oluşacak sellenme ve deniz taşkınları için yağmur suyu drenaj sisteminin daha büyük bir ölçekte deplase noktaları ile kurgulanması gerekmektedir. Projede belirtilen geçirgen yüzey malzemesi ile yapılacak düzenleme ise sellenme ve deniz taşkınının büyük ölçekte olduğu zamanlarda fayda etmeyecektir. En önemli konulardan bir diğeri de tampon niteliği taşıyan bu hattın diğer bölgelere açılacak 22 kapısının olacağıdır. İnsanların özellikle kıyıda, denize yakın bölgede yürüme yatkınlığı düşünüldüğünde yılın büyük zamanında bu duvarın yaya erişiminde ciddi bir engele ve erişim sorununa yol açabileceği riski de bulunmaktadır. Bu yüzden yayaların ve engellilerin kullanacağı alanların erişim sorunu yaratmayacak şekilde planlanması gerekmektedir. Diğer ülkelerdeki benzer uygulamalar, Karşıyaka Mavişehir’de de bir örneği bulunan kıyının kotunun yükseltilmesi şeklinde olmaktayken bölgeyi ikiye ayıran bir bariyer niteliğindeki duvar uygulamasının erişilebilirlik konusunda yaratacağı olumsuzluklar da göz önünde bulundurulduğunda başarılı bir uygulama olacağı ve afetlere karşı yeterli direnci sağlayacağı konularında kuşku duyulmaktadır.
Sonuç olarak;
Kentsel alanda yaşanan sorunlara parçacıl ve palyatif müdahaleler yerine sorunun kaynağına odaklanan bütüncül müdahalelerin gerektiği açıktır. Kordon’u halka kazandıran kent mücadelesi tarihini gözetmeden ve kentlilerin mekansal aidiyetini hesaba katmadan gerçekleştirilen bu projeyi doğru bulmuyoruz"