Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun Avcılar'ın Ambarlı Mahallesi'nde bulunan evi, Bakanlar Kurulu tarafından 2005'te heyelan tehlikesi bulunduğu gerekçesiyle 'Afet Risk Alanı' olarak ilan edilen bölgede yer aldığı için yıkıldı.
Müezzinoğlu'nun evi, bakan evi olduğu için yıkılmadığı eleştirilerine neden oluyordu. Müezzinoğlu'nun yıllardır evinde ikamet etmediğini anlatan mahalle sakinlerinden Ayşe Yalçınkaya, “Halkın baskısından dolayı Müezzinoğlu'nun evini yıkıyorlar. Yoksa yıkılmazdı" dedi.
Kendilerine hiçbir bedel ödenmeden tapulu, iskanlı, ruhsatlı evlerinin boşaltılması için 2 haftadır elektrik ve sularının kesildiğini anlatan Yalçınkaya, “Burada 500 haneyi yok sayıyorlar. Bize tapu verdiler, ancak şimdi elinizdeki tapular bir kağıt parçasından başka bir şey değil diyorlar" şeklinde konuştu.
Bakan Mehmet Müezzinoğlu ile 25 yıldır komşu olduklarını belirten İlhan Sami Gündoğdu ise sabah saatlerinde yapılan yıkım çalışması sırasında doğalgaz hattının zarar gördüğünü söyleyerek, “Doğalgaz bomba gibi patlayabilirdi. İnsan sağlığını hiçe sayıyorlar" dedi.
"HEYELAN BÖLGESİ AMA..."
Heyelan bölgesi olarak belirlenen bölgeden Türkiye Elektrik İletişim A.Ş.'ye (TEİAŞ) ait 380 bin volt Ambarlı-Yenibosna Yüksek Gerilim Yeraltı Kablo Projesi'nin geçeceğini anlatan Kemal Aydın, “Her an heyelan olabilir diyorlar ama, heyelan olan bölgeye 380 bin volt yüksek gerilim hattı döşüyorlar" dedi.
"BOŞALAN EVLERE SURİYELİLER YERLEŞİYOR"
Evlerin boşalması ve kiraların düşmesi nedeniyle Ambarlı'ya Suriyeliler taşınmaya başlamış. Suriye'deki savaştan kaçarak Ambarlı'da 800 TL'ye kiraladıkları eve taşınan Suriyeli Muhammet, elektriği ve suyu olmayan evin bakımsız halini gösterdi. Dükkandan eve su taşıdığı anlatan Muhammet, “Tehlike var ama mecburuz, çünkü ev yok" şeklinde konuştu.
MAHALLE SAKİNİ: BU ŞEKİLDE İLGİSİZ DAVRANACAKLARSA HEYELANLA ÖLELİM
Kendilerine yeni bir yer gösterilmediğini ve ne yapmaları gerektiği konusunda yönlendirilmediklerini vurgulayan mahalle sakinlerinden Ayşe Arslan da, “Gelen tebligatlara göre ne yapılması gerektiğini öğreniyoruz. Ne yapacağımızı bilmiyoruz" dedi.
Melek Aral ise ilgisizlikten yakınarak, “Bu şekilde ilgisiz davranacaklarsa, bıraksınlar heyelanla ölelim. Devlet eliyle ölmeyelim. Biz burayı dişimizle tırnağımızla kazandığımız para ile aldık" dedi.
Elektrik ve suların "psikolojik baskı" amaçlı kesildiğini savunan Nilgün Menekşe de, “Burayı boşaltalım diye elektriğimizi ve suyumuzu kestiler. Bizim bir türlü gitmeyeceğimizi anlayan devlet psikolojik bir savaşa girdi. Kazanacaklarını zannediyor ama asla kazanamayacaklar" dedi.