HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, bugün HDP Genel Merkezi'nde Parti Meclisi toplantısının açılış konuşmasını yaptı. Sancar, şunları söyledi:
"ORTADA BİR ÇÖKÜŞ VAR BU ÇÖKÜŞÜN ALTINDA KALAN BÜYÜK HALK KESİMLERİDİR"
"Seçimlerden sonra halkımıza söz verdiğimiz gibi değerlendirme, muhasebe, eleştiri, öz eleştiri sürecini elimizden gelen en yaygın biçimiyle yürütmeye çalıştık. Bu süreç devam etmektedir. Hem HDP'nin hem de Yeşil Sol Parti'nin kongreleri de gündemimizde. Bizler bir yandan seçim sonrası değerlendirme faaliyetini sürdürürken, diğer yandan ülke gündeminin bütün sorunlarıyla da ilgilenmeye bütün mücadele alanlarıyla da var olmaya gayret ettik.
Ekonomi bir büyük buhranın içinde. Ekonomideki durumu kriz diye geçiştirmek sadece sanki bundan herkes aynı şekilde etkileniyormuş gibi bir yanılsama yaratmaya yönelik. Ortada bir çöküş var bu çöküşün altında kalan büyük halk kesimleridir. Emekçilerdir, yoksullardır, halkın yüzde 95'idir. Enflasyon oranları, kira artışları, gıda sorunu ortada. İnsanlar, barınamıyor, beslenemiyor ve hayatlarını asgari insani şartlara göre yürütemiyor. Yağmacı düzenin bütün unsurları tek tek hayata geçiriliyor.
AKBELEN, CUDİ, KOBANİ DAVASI, CUMARTESİ ANNELERİ...
Bir yanda Akbelen'de orman kıyımı diğer yanda Cudi'de ormanların yok edilmesi. Öbür yanda Dikmece köyünde acele kamulaştırmayla doğa varlıklarının, zeytinliklerin talanı. Bütün bunların amacı; yağmacı, ranta dayalı, soyguncu, ilkel birikim modelini sürdürmektir.
Kobani kumpas davası, hiçbir kural tanıma kaygısı güdülmeden yürütülüyor. Orada yargılanan arkadaşlarımıza istinat edilen suçlara baktığımızda amacın hukuksal bir süreç yürütme olmadığını açıkça görebilirsiniz. IŞİD'e karşı direnişinin hesabı sorulmak isteniyor. İktidar bütün imkanlarıyla Kobani kumpas davasına yükleniyor. En son Diyanet İşleri Başkanlığı'nı bile devreye soktu.
Cumartesi Anneleri, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen her hafta cumartesi günü haklarını kullanmak için toplandıklarında, polis zorunla engelleniyorlar. Halkın temsilcilerini bile hareket imkanı tanımayan açık bir hukuksuzluk bir despotik yönetim söz konusu.
Kendi değerlendirme süreçlerimizi yürütürken, Akbelen'den Cudi'ye, emekçilerin grevlerinden Cumartesi Anneleri'nin adalet mücadelesine kadar her yerde var olmak için bütün gücümüzle çalışıyoruz.
"HDP'Yİ KAPATMA DAVASI DEMOKRATİK SİYASETİ TASVİYE ETMENİN BİR HAMLESİYDİ"
Seçim süreci HDP'ye yönelik her türlü kuşatmanın yürütüldüğü bir oyunlar ve operasyonlar bütünü olarak gerçekleşti. HDP'yi kapatma davası demokratik siyaseti tasviye etmenin bir hamlesiydi. Bizler, Yeşil Sol Parti'nin çatısı altında seçimlere girdik. Seçimlerden istediğimiz sonucu alamasak da buradayız. Türkiye'de parlamentoda üçüncü bir partiyiz. Bütün engellemelere, hilelere rağmen bir güç olarak büyüme imkanlarını halkımız bizlerden esirgemedi.
"YEŞİL SOL PARTİ'Yİ EN ETKİLİ GÜÇ HALİNE GETİRMEK İÇİN ELİMİZDEN GELEN BÜTÜN ÇABALARI HARCAYACAĞIZ"
HDP bu ülkenin umudunu oluşturan fikriyatın sembolüdür. HDP, siyasi birikimi geleceğe aydınlık bir ülke yaratma amacını da taşıyacak temel aktördür. Seçime girmedik, seçime iktidarın oyunlarını boşa çıkarmak için bu rejimin tuzaklarına düşmemek için başka bir yöntemle girdik. Şimdi bizler HDP olarak varlığımızı koruyacağız ama birikimimizi aktardığımız Yeşil Sol Parti'yi de hem toplumsal mücadelelerinin bütün alanların da hem de parlamentoda en etkili güç haline getirmek için elimizden gelen bütün çabaları harcayacağız.
"ANA GÜNDEMİMİZ HDP'NİN OLAĞANÜTÜ KONGRE KARARINI ALMASI OLACAKTIR"
Ana gündemimiz; HDP'nin olağanüstü kongre kararı alması olacaktır. Olağanüstü kongremizi toplayacağız, toplamayı tartışacağız Parti Meclisi'nin kararı burada belirleyici olacak. Bu tartışmalardan sonra HDP bütün varlığını devam ettirecek şekilde birikimini Yeşil Sol'a aktarmanın yöntemlerini de tartışacaktır. Parti Meclisi bu açıdan tarihi bir toplantı gerçekleştirmektedir. Bu toplantının başarılı geçeceğine inancım tamdır. Her alanda mücadele daveti büyüyor, bu davetin asıl yöneldiği adres de bizleriz."