Ege Postası
Geri

Sarı nokta hastalığına vitaminle koruyucu tedavi

Doç. Dr. Nur Acar, sarı nokta hastalığına yakalananlara vitamin almalarını önerdi. Çeşitli sebzelerde ihtiyaç duyulan vitaminlerin mevcut olduğuna dikkat çeken Acar, "A,C, E vitaminleri, çinko, selenyum, lutein, zeaksantin ve omega 3 gibi vitamin,...
Sarı nokta hastalığına vitaminle koruyucu tedavi
Haberler / Güncel
4 Temmuz 2013 Perşembe 10:17
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Doç. Dr. Nur Acar, sarı nokta hastalığına yakalananlara vitamin almalarını önerdi. Çeşitli sebzelerde ihtiyaç duyulan vitaminlerin mevcut olduğuna dikkat çeken Acar, "A,C, E vitaminleri, çinko, selenyum, lutein, zeaksantin ve omega 3 gibi vitamin, mineral ve antioksidanlar kullanılır. Bunların içinde lutein ve zeaksantin yaşlılığa bağlı görme problemlerinde çok önemli pigmentlerdir. Lutein, domates, havuç, kabak, karalahana, ıspanak, portakal, kivi ve avakadoda bol miktarda bulunur.” dedi.

Dünya Göz Etiler Şubesi'nde görevli Doç. Dr. Nur Acar, sarı nokta hastalığı ve tedavi yöntemlerine ilişkin bilgi verdi. Sarı nokta hastalığının tanımını yapan Acar, "Makula ya da diğer adıyla sarı nokta görme hücrelerinden oluşan, damar içermeyen, uzağı görmeyi ve renkleri algılamayı sağlayan bir bölgedir. Aydınlıkta görmeden sorumlu hücreler de burada bulunur." dedi.

Söz konusu hastalığın genellikle 55 yaş sonrası ortaya çıktığını belirten Acar, "Yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar. Görmeyi etkilemesi nedeniyle hastalığın ciddiyeti ilerledikçe yaşlı hastalar evde günlük işlerini tek başına yapma, araba kullanma ve alışveriş yapma gibi işlerini başkasından yardım almadan yapmakta zorlanırlar." diye konuştu.

Sarı nokta hastalığında ilk olarak maküladaki görme hücrelerinin damarların beslenmesinin bozulduğunu ifade eden Acar şöyle devam etti: "Fast food yiyeceklerle beslenme ve aşırı şişmanlıkda sarı nokta hastalığına zemin hazırlayan etkenlerdendir. Doymuş yağ asitlerinden zengin katı yağ ve kırmızı et ağırlıklı beslenenlerde zaman içerisinde sarı nokta bölgesinde metabolizma bozulur. Buna bağlı olarak ‘Drusen’ adı verilen metabolizma atık maddeleri birikmeye başlar. Muayene sırasında kolaylıkla tespit edilen sarı noktalardaki bu maddelerin tipi, sayısı, büyükleri aslında ileride olabileceklerin bir göstergesidir. Bu maddelerin oluştuğu bölgelerde zaman içerisinde yavaş yavaş normal sinir hücrelerinde kuruma veya hasar başlar ve sonuçta kuru tip sarı nokta hastalığı oluşur."

Hastalığın belirtilerinden de söz eden Acar, "Kuru tip sarı nokta hastalığının belirtileri son derece yavaş ve seyirlidir. Hastalar görme kalitelerinde bozulmadan ya da baktıkları alanın ortasında flu bir bölge görmekten yakınırlar. Bazı hastalar ‘Etrafı görüyorum ama tam ortayı göremiyorum’ diye yakınmalarını dile getirirler. Sarı nokta hastalığı en ileri formunda yüzde 95 oranında görme azalır. Görme yasal olarak körlük düzeyine gelir, ancak bu hastalıkta hastanın ışığı kaybetmesi söz konusu değildir. Sarı nokta hastalığında yaş tipi daha tehlikelidir ve kuru tip sarı nokta hastalığının yıllar içerisinde yaş tipe dönme ihtimali vardır. Bu nedenle kuru tip sarı nokta hastalığının erken dönemde teşhis edilerek takip altına alınması ve gerekli tedavinin başlanmasının önemi büyüktür." ifadelerini kullandı.

Koruyucu tedavinin vitaminle yapılabileceğini dile getiren Acar şunları söyledi: "Sarı nokta hastalığının kuru tipinde koruyucu amaçlı olarak A,C, E vitaminleri, çinko, selenyum, lutein, zeaksantin ve omega 3 kullanılıyor. Tüm bunlar önemli antioksidan maddelerdir. Lutein ve zeaksantin normalde sarı noktada bulunan ve normal görmede fonksiyonu olan pigmentlerdir. Yaşlılığa bağlı görme problemlerinde önemli destek maddelerdir. Lutein, domates, havuç, kabak, karalahana, ıspanak, portakal, kivi ve avakadoda bol miktarda bulunur. Normal ideal diyette bile bu kadar yüksek dozu alabilmek mümkün olmamaktadır. Sarı nokta hastalığının kuru tipinde ideal olan hastaların koruyucu amaçlı tedavi hapları almasıdır. Bunlar ağız yoluyla alınan ilaçlardır. Çalışmalar makula dejenerasyonunun kuru tipinde vitamin, mineral, omega 3 ve antioksidanlarla yapılan koruma amaçlı tedavinin hastalığın ilerlemesini yavaşlattığını göstermektedir. Yine de sağlıklı ve hareketli bir yaşam, sigara içilmemesi, omega 3’den zengin akdeniz diyeti, bol balık ve koyu yeşil sebzelerden zengin diyet alınması, hipertansiyon, diyabet gibi damar hastalıklarının iyi kontrol altına alınmış olması ve güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korunulması da dikkat edilmesi gereken noktalardır."

Görme kalitesinin bozulmaması için önerilerde de bulunan Acar konuşmasını şöyle tamamladı: "Bol bol balık yiyin. Özellikle omega 3 ve 6 açısında zengin olan alabalık, somon gibi balıkları tercih edin. Sebze ve meyve ağırlıklı beslenin. Ispanak, marul, brokoli gibi yeşil sebzeleri bol miktarda tüketin. Akdeniz tarzı beslenme idealdir. Kırmızı et, salam, sucuk gibi ürünleri tüketmeyin. Bitkisel yağları ve zeytinyağı tercih edin. Katı yağlardan uzak durun. Sigara içmeyin, fazla kilolara dur deyin. Hipertansiyon ve kalp hastalığı gibi sorunlarınız varsa tedavilerini ihmal etmeyin."

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası