Onur Akay:Yurt dışında randevu alarak kilometrelerce yol kat edip sandık başına giden yurttaşlarımıza siz oy kullanamazsınız dendiği ve ayrıca Dışişleri Bakanlığı tarafından, CHP’nin görevlendirdiği sandık kurulu üyelerine konsolosluklara gönderilen listelerde yer verilmediği iddia ediliyor. Bu felaketin sorumlusu kim sizce'
Aytun Çıray: Cumhurbaşkanı seçimi için 54 ülkede, 103 temsilcilikte Türk vatandaşlarının oy kullanma işlemi 3 Ağustos tarihinde sona erdi. Ancak veriler bu yurttaşlarımızın seçime katılımlarının çok düşük seviyede kaldığını gösteriyor. Bunun nedeni YSK’nın icat ettiği randevu sistemi. Yapısı itibarı ile zaten seçmenin işini çok zorlaştıran bu sistem, bir dizi öngörülebilir veya öngörülemez aksaklık neticesinde tam bir hak gaspına dönüştü. Burada büyük sorumluluk hiç şüphesiz Yüksek Seçim Kurulu’nun. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) yurt dışında oy kullanacaklar için daha pratik bir yöntem uygulasaydı, hayatlarında ilk defa oy verme hakkı kazanan Türk vatandaşlarının heyecanı tam bir hayal kırıklığına ve işkenceye dönüşmezdi. İşkence diyorum, çünkü birçok vatandaşımıza ellerinde randevu aldıklarına dair belgeleri olduğu halde sırf seçmen listesinde isimleri çıkmadığı için oy kullanılmasına izin verilmemiştir. Oysa bu vatandaşlarımızın önemli bir bölümü oy kullanmak için yüzlerce kilometre yol kat etmişlerdir. Sonuç kendileri için hem manevi hem de maddi kayıp olmuştur. Bununla birlikte YSK’nın bu beceriksizliğinin beni hiç şaşırtmadığını söylememem gerekir. Çünkü bu kurumumuz 2002 Genel seçimlerinden beri seçim adaleti ve güvenliği açısından S.O.S vermekte, cumhurbaşkanı adaylarından Recep Tayyip Erdoğan’ın devlet avantajlarını alabildiğine sömürmesine göz yumması ve gerekeni yapmaması örneğinde görüldüğü gibi skandal sayılabilecek kararlar almaktadır. YSK bu görünümüyle ülkemizdeki hukuksuzluk probleminin çok ciddi bir boyutunu teşkil etmektedir.
DİL ÖNEMLİ DEĞİLSE NEDEN YIRTINDIN “ONE MİNUTE” DİYE
Onur Akay: Ortadoğu'ya güven veren bir liderin cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturması gerekiyor. Ekmeleddin İhsanoğlu ile Ortadoğu'da söz sahibi olabilir miyiz'
Aytun Çıray: AKP Hükümeti’nin 12 yıllık iktidarı Goebbels’i mezarında ters çeviren bir propagandayla insanımızın inandırıldığı veya inandırılmaya çalışıldığı gibi bir başarı hikayesi değildir. Çeşitli ölçülerde ve şekillerde belli alanlardaki noktasal başarılarla ustaca maskelenmeye çalışılan bir başarısızlık hikayesidir. Bu hakikat önümüzdeki yakın dönemde çok daha iyi anlaşılmaya başlanacaktır. Ancak bir alan vardır ki, AKP Türk Milletine ve Türkiye’ye bilançosunu bugün itibarıyla çıkaramayacağımız ölçüde zarar vermiştir. Bugün itibarıyla diyorum, çünkü bu alandaki başarısızlığın asıl faturası birkaç yıl içinde çıkacaktır. Bu faturanın çok yüklü olacağından ve insanımıza büyük bedeller ödeteceğinden çok ciddi endişelerim var. Söz konusu alan dış politika. Recep Tayyip Erdoğan ideolojik takıntılarını ve kuruntularını strateji sanan bir Dışişleri Bakanının peşine takıldı. Geldiğimiz yer tam bir bataklık. Üstelik bu bataklık sadece kendilerini değil, koca Türkiye’yi ve Türkiye’nin geleceğini içine çekiyor. Sıfır sorun kuru böbürlenmesi şimdi sıfır dost, sayısız düşman noktasına geldi. Attıkları her adım başımızı biraz daha belaya sokuyor. Aslında Recep Tayyip Erdoğan için cumhurbaşkanlığı biraz da bu beladan korunacağı bir sığınağı teşkil ediyor. Bakmayın onun şişinmelerine, kof külhanbeyliğine. Kimse onu sevmiyor artık Ortadoğu’da. Yakında dostum dediği Hamas bile onun zavallılığıyla dalga geçerse şaşırmayın. Yapmıyorlarsa onun kullanışlı olduğunu gördüklerindendir. Düşmüş bir sözde liderle karşı karşıyayız. Oysa İhsanoğlu öyle m? Aslında dış politikada Recep Tayyip’le Ekmeleddin beyi karşılaştırmak kadar münasebetsiz bir şey olamaz. Çünkü cehaletin güç sarhoşluğu içindeki küstahlık ve kibirle ancak bilgelere mahsus bilgili tevazuun hayır ve iyilik dolu vizyonunu nasıl mukayese edebiliri? Neymiş dört dil bilmesi önemli değilmiş, tercüman değil yönetici seçiliyormuş. Tamam dil bilmek önemsizse neden yırtındın o yarım yamalak telaffuzunla ‘One Minutes, One Minutes’ diye; ‘bir dakika bir dakika’ deseydin de tercümanlar tercüme etseydiler; hiç olmazsa gülünç düşmezdin. Bu seviyesine ilişkin bir örnek sadece Akdeniz demek varken ‘White Sea’ dediğini unutuyor muyu? Neyse Ekmeleddin bey sadece kendi dış politikamız açısından değil, bütün Ortadoğu ülkeleri için bir şans, bir umut! Çok şey kaybettik dış politikada… Haysiyet, insanlık, vicdan, güvenilirlik…. Kayıplarımızı telafi edebilmemiz ve pozitife geçebilmemizde Ekmeleddin beyin büyük katkısı olacak.
EKMELEDDİN BEY’İN AĞIR BASMASI ÇOK DOĞAL
Onur Akay: İzmirliler İhsanoğlu hakkında ne düşünüyor'
Aytun Çıray: İzmirliler kimi neden destekleyeceklerini çok iyi bildiklerini son 12 yıldır sürekli kanıtlıyorlar. Ekmeleddin bey İzmirlilerin terazinde iki adayla birlikte tartıldığında doğal olarak çok ağır basacak, zaten basıyor. Bunun sebepleri de zaten çok açık. İzmirliler kurucu değerlerin modern ve yenilikçi yorumlarını, bu yorumların belirlediği hakiki değişim ruhunu ve vizyonunu temsil ediyorlar. Dünyaya açıklar, barışçılar, çünkü kendileriyle ve dünyayla barışıklar. Özellikle Recep Tayyip’in kendileri ne değilse o olduğunu çok iyi teşhis ediyorlar. Ayrıca onlar kaliteliyle kalitesizi, iyi ruhla habis ruhu çok iyi ayırt ederler. Nitekim bunu şehirlerine yönelik açık ve sinsi kuşatmalara ve cezalandırmalara rağmen gösterdiler. Ahlaki cesaret İzmirlinin doğasında var ve özgürlük sevgisi. Dolayısıyla İzmirliler herhangi bir işarete gerek duymaksızın kararlarını kendi erdemleri doğrultusunda çoktan verdiler. İzmir’in erdemi, iyiliği, kaliteyi ve karakter üstünlüğünü nasıl ödüllendirdiğini bir kere daha göreceğiz. Ben de İzmir’in evladı olmaktan bir kere daha onur ve gurur duyacağım.
AKP TABANI EKMELEDDİN BEY’E OY VERECEK Mİ'
Onur Akay:Cumhurbaşkanlığı seçimlerine sayılı günler kaldı. CHP’nin ulusalcı tabanına yönelik mesajlarınız var m? AKP’nin muhafazakâr seçmeninden ne kadar umutlusunuz ve İhsanoğlu’nu destekleyecekler mi'
Aytun Çıray: Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci Ramazan ayına ve bayramına denk geldi. Ayrıca yılın insanımızın en çok mobil halde olduğu dönemindeyiz. Bütün bunlara ilaveten seçim yarışını olağanüstü hakkaniyetsiz ve adaletsiz koşullar söz konusu. Nitekim AGİT ilk defa bu kadar ciddi bir şekilde projektörlerini Türkiye’ye çevirdi. Ankara ve Antalya gibi seçim bölgelerinde muhalefetin aslında kazanmışken kaybetmesi seçim güvenliği konusunda Türkiye’nin sınıf düştüğünü, adeta diktatör-yal bir vasatta seçime gittiği fikrini uluslar arası gönüllü kurumların ve kuruluşların temsilcilerinin kafasına kazıdı. Ben uluslar arası demokrasi aktörlerinin idrak ettiği bu gerçeği CHP içindeki bütün arkadaşlarımızın çok daha keskin bir görüşle zaten kavramış olduklarından ve bu açık kavrayış gereğini tam da bağlı oldukları büyük değerlere uygun olarak yapacaklarından eminim. Biz tarihsel sorumluluğumuzun ve misyonumuzun ruhuyla uyumlu davranmayı ve küçük-dar hesapların ötesine geçmeyi bilen bir geleneğin takipçileri ve mirasçılarıyız. Bu bizlere yön veren temel unsurdur. AKP seçmenlerine gelince. Onların azımsanmayacak bir bölümü DP-AP-ANAP-DYP çizgisini takip eden kesimlerden geliyorlar. Bu kesimlerin mensup oldukları gelenekle RTE’nin ruh ve zihin dünyasının beyazla-siyah kadar farklı olduğunu er geç fark edeceklerini düşündüm her zaman. Eninde sonunda bu olacaktı. Sanırım bu noktaya gelmek üzereyiz, eğer tam olarak gelmediysek. Bu seçmenlerimizin Ekmeleddin beyin çok geniş bir yelpazenin adayı olduğunu da dikkate alacaklarını düşünüyorum.
CHP’DE ADAYLIK TARTIŞMASI BİTTİ Mİ'
Onur Akay:CHP’de farklı düşünenlerin olması gayet normal. İhsanoğlu’nun adaylığı için tartışma yapıldı ve bitti. Şimdi kenetlenme olduğunu görüyoruz. Siz neler söyleyeceksiniz'
Aytun Çıray: Şartlar böyle bir kenetlenmeyi zorunlu ve kaçınılmaz kılıyordu. Basiret, sağduyu, akıl ve bunların ürünü olan sağlam politik muhakeme ve değerlendirme bizi bu noktaya getirecekti, nitekim getirmiştir de.
ERDOĞAN NAZİ ALMANYA'SINDAN DAHA AHLAKSIZ
Onur Akay:TRT Belgesel kanalı, Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'nun da yer aldığı ve sadece bir bölümü gösterilen belgeseli, program yoğunluğu gerekçesiyle yayından kaldırdı. 'Yoğunluk' gerekçesini gerçekçi buluyor musunuz'
Aytun Çıray: Recep Tayyip Erdoğan Nazi dönemi Almanya’sında Alman halkını yönlendiren ve propaganda metotlarının çok daha yoğun ve güçlü bir şeklini çok daha ahlaksız bir şekilde hayata geçiren bir politika pratiği ortaya koydu. Gücünün büyük bölümü bu pratiğin yaydığı çıkar ağı ve korku atmosferinden kaynaklanıyor. TRT her zaman iktidarlar için kullanabilecekleri bir araç oldu. Fakat 50 yıllık TRT tarihinde kurumun böylesine ahlaksız, çirkin ve adi bir gözü dönmüşlükle kullanıldığına tanık olunmadı. 2015 yılında AKP iktidarı bitecek. CHP iktidarının en önemli icraatlarından birisi sanırım TRT’yle ilgili olacak. Bütün vatandaşların vergisiyle ayakta duran bir kurumun vatandaşların yüzde ellisinden fazlasının siyasi tercihlerine karşı açıkça cephe alması kabul edilemez. Bu yayın politikalarının sorumluları eninde sonunda yaptıklarının ahlaken, hukuken ve vicdanen mahkum edildiğini görüp yaşayacaklardır. Böylece sorunuzun cevabının tek kelimeyle ‘hayır’ olduğunu sanırım anlamış oluyorsunuz.