EGEPOSTASI-Eğitim-Bir-Sen İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Ali Musa Bina, 2017-2018 eğitim-öğretim yılı birinci kanaat döneminin sona ermesi dolayısıyla bir açıklama yaparak, eğitimcilere yönelik artan şiddete karşı Milli Eğitim Bakanlığı’nın gereken ve hızlı duyarlılığı göstermesi gerektiğini belirtti.
BAKANLIK EĞİTİMCİLERE YÖNELİK HER SALDIRININ SIKI TAKİPÇİSİ OLMALI
Sendika Başkanı Bina, öğretmene yönelik şiddetin okullarda yaygın bir sorun haline geldiğine dikkat çekerek, Bakanlığın seyirci kalmaması çağrısında bulundu:
“Öğretmene şiddet, bugün okullarda yaygın bir sorun hâline gelmiştir. Maalesef bugün öğretmenler saldırılara karşı savunmasızdır. Eğitim kurumlarında güvenlik tedbirleri yeterince alınmamakta, sorumluluk öğretmenlere ve yöneticilere bırakılmaktadır. Bakanlık, eğitimcilere yönelik her saldırının sıkı takipçisi olmalı; kendi personelinin yanında olduğunu göstermeli ve nerede duracağı belli olmayan şiddet olaylarının bir an önce son bulması için gerekeni yapmalıdır”dedi.
YAPILMASI GEREKEN ÇOK İŞ, ÇÖZÜLMESİ GEREKEN ONLARCA SORUN VAR
TEOG’un kaldırılması, yükseköğrenime giriş sistemindeki değişiklik, öğretmen performans değerlendirmesinin eğitimciler arasında tedirginlik oluşturması, yer değişikliği sürecinde yaşanan sorunların gölgesinde geçen bir eğitim dönemini geride bıraktıklarını kaydeden Eğitim Bir Sen İzmir Şube Başkanı Ali Musa Bina, diğer sorunları ise şöyle sıraladı:
“Öğretmen açığı, erkek kamu görevlilerine dayatılan darbe ürünü kılık ve kıyafet yönetmeliği, ek ders esaslarındaki eşitsizlik, ders ücretlerindeki adaletsizlik, okulların bütçe sorunu, yabancı dil pilot uygulaması, rehberlik hizmetlerinin hizmetin özüne uygun kurgulanamaması, teftiş sistemindeki dönüşümün tamamlanamadığı gibi rehberlik ayağının ihmal edilmesi, ortaöğretime geçişte yeni sürecin soru işaretleri içermesi gibi birçok konuda beklentileri karşılayan adımlar hâlâ atılmış değildir. Özetle, bir an önce yapılması gereken çok iş, çözüme kavuşturulmayı bekleyen onlarca sorun bulunmaktadır.”
ÖĞRETMENLERİN HAKLARI VE ÇALIŞMA ŞARTLARI GELİŞTİRİLMELİ
“Öğretmenler, geleceğimiz olan çocuklarımız ve gençlerimiz için ‘iyi insanın’, ‘güzel ahlakın’ canlı fotoğrafı olmak durumundadır. Sadece öğreten değil, değerleri yaşayan ve yaşatan bir kimlik olarak öğrencilerinin karşısına çıkmalıdır. Öğrencisi, insan olmanın değerini öncelikle öğretmenler üzerinden yaşamalıdır. Adil olmayı, işinin hakkını vermeyi, iş ahlakını, hakça paylaşmayı, birlikte yaşamayı ve huzuru birlikte oluşturmayı, sınıfta ve okulda öğretmenden görmelidir” diyen Başkan Bina, öğretmenlerin mali, sosyal, özlük hakları ile çalışma şartlarının geliştirilmesi gerektiğini vurguladı:
“Böyle bir öğretmen profili için öncelikle öğretmenlerin toplumdaki saygınlığının ve itibarının, bu hedef doğrultusunda oluşması ve korunması gerekmektedir. Öğretmenlerin mali, sosyal, özlük hakları ve çalışma şartları bu itibar ve saygıyı oluşturacak biçimde düzenlenmeli ve geliştirilmelidir.
Mağdurlar haklarına kavuşturulmalı, itibarları iade edilmelidir
Bylock kumpası nedeniyle açığa alınan vemasum oldukları ortaya çıkan kamu görevlilerinin de adalet beklediğine vurgu yapan Ali Musa Bina, bu kişilerle ilgili açığa alma işlemlerinin sona erdirilmesi çağrısında bulundu:
“Öncelikle eğitim gündemi olağan hâle getirilmelidir. Terör örgütlerinin bertaraf edilmesine, elemanlarının ve uzantılarının siyasal zeminden kamu düzenine, kamu personel sisteminden ekonomik sisteme bütün alanlardan tasfiye edilmesine yönelik faaliyetler, demokratik işleyişin, hukuk düzeninin ve insan haklarına dayanan toplumsal hayatın korunması amacıyla hukuk kurallarına bağlılık ve adaletin tesis edilmesi ekseninde hassasiyetle ve hızla yürütülmelidir. Bylock ile ilgili kurulan kumpas nedeniyle söz konusu programı kullanmadığı anlaşılan, yaklaşık 15 aydır açıkta olduğu hâlde hakkında hiçbir işlem tesis edilmeyen ve hâlâ açıkta bekleyen, haksız yere ihraç edildiği hâlde yargı kararları ve teknik inceleme neticesinde masum olduğu ortaya çıkan kamu görevlileri ivedilikle adalet bekliyor. Bakanlık, bylock kullanmadığı teknik olarak ispat edilen kamu görevlilerinden KHK ile ihraç edilenler için acil iade sürecini başlatmalı, yeni gelişmeler ışığında hızlı değerlendirmeler yapmalı, mülki idare amirliklerince yapılan açığa alma işlemlerinin sona erdirilmesinde aktif rol üstlenmelidir.”
Kalıcı reform için sınıflarda sadece kadrolu öğretmenler bulunmalıdır
Sendika Başkanı Bina, reel öğretmen açığının 120 bine yükseldiğini de kaydederek, eğitim reformlarının kalıcı olmasının sınıflarda sadece ‘kadrolu öğretmenlerin’ bulunmasına dayalı olabileceğinin altını çizdi:
“Son yıllarda hatırı sayılır öğretmen atanmasına rağmen önemli sayıda öğretmen ihtiyacı olduğu da bir gerçektir. Norm fazlası öğretmenlerin eş vb. gerekçelerle ihtiyaç duyulan yerlere gidemeyeceği dikkate alındığında reel öğretmen ihtiyacı 120 bin civarındadır. Bakanlık, daha fazla öğretmen istihdamı gerçekleştirmelidir. Eğitimde reformların kalıcı olması, okullarda boş ders kalmamasına ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerin bulunmasına bağlıdır.”
Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasından vazgeçilsin, atamalar kadrolu yapılsın
Kurumlarda öğretmenler arasında kadrolu-sözleşmeli ayrımı bulunmasının da iş barışını tehdit ettiğini, öğretmenlerin verimliliğini düşürdüğünü, Bakanlığa olan güveni sarstığını da ifade eden Başkan Ali Musa Bina, Bakanlığın sözleşmeli öğretmenlik uygulamasından vazgeçmesi, atamaları kadrolu şekilde yapması gerektiğini söyledi:
“632 sayılı KHK ile kadroya geçirilmeden evvel var olan sözleşmeli öğretmen sorunlarının şimdi yeniden ortaya çıktığı görülmektedir. Eğitim kurumlarında öğretmenler arasında kadrolu/sözleşmeli şeklinde ortaya çıkan ayırım kurum içi çalışma barışını bozmaktadır. Bu durum, öğretmenlerin verimliliğini düşürmekte; aynı niteliklere sahip ve aynı görevi ifa eden insanlar arasında bir nevi kast sistemi oluşturmaktadır. Sözleşmeli olarak istihdam edilenler kadrolu olanların sahip olduğu özlük haklarına sahip olmadıklarından, hak kayıpları ve mağduriyetler pek çok davaya neden olmanın yanında Bakanlığa olan güveni de azaltmaktadır. Sayı arttıkça, farklı istihdamdan kaynaklı sorunlar da artacaktır. Yer değişikliği başta olmak üzere, kadrolu öğretmenlerin sahip oldukları hakların tanınmaması, Bakanlığı yoğun bir dava sürecinin içine çekmektedir. Bakanlık, sözleşmeli öğretmenlik uygulamasından vazgeçilmeli, atamaları kadrolu olarak yapmalıdır.
Kamu vicdanını yaralayan mülakatla öğretmen atama yöntemi sona erdirilmelidir
“Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasıyla birlikte Türkiye’deki öğretmen istihdamı süreçlerine sözlü sınav aşaması da ilk kez dâhil edilmiştir. Uygulamanın başladığı ilk günden itibaren sözlü sınav kamuoyunda tartışılmaktadır. Özellikle, çok sayıda sözlü sınav komisyonu olması, sınav komisyonunda bulunanların yeterlilikleri, sınavlarda sorulan sorular gibi konular kamuoyunda sıklıkla gündeme gelmektedir. Genel olarak, binlerce adayın çok sayıda farklı komisyon tarafından kısa süreli bir sözlü sınava tabi tutulmasının hem nitelikli öğretmen seçimine hizmet etmediği hem de adalet duygusunu zedelediği şeklinde genel bir kanı bulunmaktadır” diyen Ali Musa Bina, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Tek başına sözleşmeli öğretmenlik uygulaması çok ciddi bir sorun iken, atanacak öğretmen seçiminin mülakatla yapılması, yapılan mülakatlar çerçevesinde adayların kazanma ya da kaybetme nedeninin objektif bir şekilde izah edilememesi, yıllarca emek vererek okumuş ve birçok yazılı sınavdan geçmiş öğretmen adaylarının farklı komisyonlarca bir kaç dakikalık mülakatla elenmesi adalet duygusunun zedelenmesine neden olmaktadır. Mülakat uygulaması yerine daha adil, hakkaniyetli, ehliyet ve liyakat ölçülerine göre bir istihdam modeli hayata geçirilmelidir.”
İstihdamda zorluk çekilen bölgelerde ilave özel hizmet tazminatı ödensin
Eğitim Bir Sen Başkanı Bina, zorunlu hizmet yükümlülüğünün kalıcı bir çözüm getirmediği uyarısında da bulunarak, kentlerin mahrumiyet durumuna göre ilave özel hizmet tazminatı ödenmesi önerisinde bulundu:
“İstihdamda güçlük çekilen bölgelerde en önemli sorun, kalıcı öğretmen istihdamının sağlanamamasıdır. Söz konusu bölgelerde bir öğretmenin görevde kalma süresi ortalama 1,5 yıldır. Bu durum, ilkokul dönemi başta olmak üzere, eğitim ve öğretimde ciddi sıkıntılara sebebiyet vermektedir. Bu bölgelerdeki öğretmen açığının kapatılması amacıyla zorunlu hizmet yükümlülüğü getirilmesine rağmen, bunun kalıcı bir çözüm getirmediği görülmektedir. Eğitim çalışanlarına, zorunlu hizmet bölgelerinde görev yapmaları halinde illerin mahrumiyet durumlarına göre ilave özel hizmet tazminatı ödenmesi, hem bölgenin eğitim çalışanı açığının kapatılması bakımından hem de bölgenin zorluğuna göre eğitim çalışanının yaşamış olduğu mağduriyeti gidermesi bakımından zaruret arz etmektedir.”