AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyesi Mustafa Şentop, 2007 yılında yapılan cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesine ilişkin düzenlemenin Türkiye açısından sadece o günün şartlarında bir düzenleme olmadığını söyledi. Cumhurbaşkanlığı düzenlemesinin kalıcı çözüm için atılmış bir adım olduğuna dikkat çeken Şentop, bundan geri dönüş olmayacağını vurguladı. Yeni Anayasa konusunda ise Şentop, “Asıl meseleyi tıkayan başkanlık sistemi önerisi değil, CHP ve MHP’nin cumhurbaşkanlığı seçimindeki nostaljik tutumudur. 61 Anayasası'na geri dönmek istiyorlar. Bu, Türkiye'yi tekrar rejim krizlerine, vesayetçi krizlere sürükler. Biz görüşümüzü revize ederiz diyoruz, ama diğer partiler de cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesiyle ilgili temel meseleyi benimsemek zorunda. Onun üzerine tartışılabilir.” dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, Cihan TV Network’te yayınlanan Anadolu’da Sabah programında yeni anayasa çalışmaları ve çözüm sürecini değerlendirdi. Yeni anayasa çalışmasında kendilerinin başkanlık sistemini, CHP ile MHP’nin 1961 Anayasası sistemini ortaya koyduğunu belirten Şentop, şöyle devam etti: "CHP ve MHP’nin önerisine temelde karşı çıkıyoruz. Her halükarda onların önerilerinin kabul edilmeyeceğini ifade ediyoruz. Türkiye, 2007'de referandum yaptı. Cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesi ilkesini benimsedi, Anayasa'ya koydu. CHP ve MHP ‘millete verdiğimiz yetkiyi geri alalım cumhurbaşkanını Parlamento seçsin’ diyor. Biz cumhurbaşkanın seçimi meselesini esasen hükümet meselesi değil; bir rejim meselesi olarak görüyoruz. Teorik olarak böyle değil, ama Türkiye şartlarında böyle olmuş. Cemal Gürsel’in seçimine bakınız. Ali Fuat Başgil hocanın adaylığı var. Kendisi tehdit edilerek adaylıktan vazgeçirilmiş. Daha sonra Cevdet Sunay’ın cumhurbaşkanı seçilmesi, Fahri Korutürk’ün seçilmesi... 12 Eylül darbesinin nedenlerinden biri cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılamamış olmasıdır. Rahmetli Özal, arkasından tartışılan cinayete mi kurban gittiği... Daha sonra Ahmet Necdet Sezer’in seçilmesi meselesi... Bir ay önce adaylığı var mı yok, birden birebire aday olarak ortaya çıkıyor. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül aday olduğunda yaşananlar... Cumhurbaşkanlığı seçimi çok büyük siyasi krizlere, birtakım vesayetçi müdahalelere yol açmıştır. Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilirse mesele kökten çözülmüş oluyor.”
"YENİ ANAYASA OLMAZSA, DARBE İZLERİNİ TEMİZLEYECEĞİZ"
Mustafa Şentop, yeni anayasanın olmaması durumunda temel kanunlardaki antidemokratik düzenlemeleri temizleyerek çözüm sürecine katkı sağlayacaklarını söyledi. Şentop, “Esas olarak yeni anayasa ile Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlayacağız. Bunu yapamazsak en kötü ihtimalle kanunlar üzerinden yapılacak bazı değişikliklerle antidemokratik hükümleri mevzuattan temizleyeceğiz.” diye konuştu.
Şentop konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çözüm süreci bir sürecin başlangıcı mıdır, bir sürecin sonucu mudu? Biz çözüm sürecini, AK Parti’nin 2002 yılından bu yana yapmış olduğu çalışmaların sonucu olarak ortaya çıkan bir süreç olarak görüyoruz. AK Parti demokratikleşme, temel hak ve hürriyetler alanında birçok adımlar attı. Bu adımlar sonucunda Türkiye çözüm sürecini konuşabiliyor hale geldi. Yeni anayasa AK Parti’nin 2001 parti programında ortaya attığı tezdir. Daha sonra bunun için 2007 seçimlerinden sonra o günün şartlarında hazırlık yapıldı. 2007 referandumunda çok önemli değişiklik yapıldı. AK Parti hükümete gelişinden itibaren aslında Türkiye’nin genel anlamda demokratikleşmesiyle ilgili adımlar atıyor, atmaya devam edecek. Burada yeni anayasa da esasen topyekun demokratikleşme konusunda bir adım. Şimdi AK Parti bunları Türkiye’nin bütünü için yapıyor. Yeni anayasa bunun en doğru yoludur. Dört partili komisyon anayasayı yaparsa çok güzel olur. İdeal olan budur. AK Parti yeni anayasa konusunda üzerine düşeni sonuna kadar yapma konusunda kararlı.”
En kötü ihtimalde yeni anayasanın yapılmaması durumunda mevcut anayasanın sınırları içinde temel kanunlardaki değişiklikleri, demokratikleşme yönündeki adımları atacaklarını belirten Şentop, “Bununla ilgili çalışmalarımız var. Darbe dönemlerinde yapılan antidemokratik düzenlemelerin kanunlardan ayıklanmasına yönelik çalışmalarımız var. Bunlar 12 Haziran seçimlerinden önce başladı, devam ediyor. Belli bir noktaya geldi. En kötü ihtimali dikkate alarak böyle bir çalışmayı yürütüyoruz. Esas olarak yeni anayasa ile Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlayacağız. Bunu yapamazsak en kötü ihtimalle kanunlar üzerinden yapılacak bazı değişikliklerle antidemokratik hükümleri mevzuattan temizleyeceğiz. Bunun çözüm süreciyle elbette bağlantısı var. Bu düzenlemenin çözüm sürecine katkı yapacağını düşünüyoruz. Ama şunu söyleyeyim; çözüm süreci olmasa da AK Parti bunu yapmakta kararlıydı. Bu çalışmalar, çözüm süreci ile ilgili haberler ortada yokken zaten yapılıyordu. AK Parti imkan buldukça, zemin hazır olduğunda antidemokratik düzenlemeleri ortadan kaldırmak için adımlar atıyor.” şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE VESAYETÇİ ANAYASADAN KURTULURKEN BAŞKA VESAYETÇİ ANAYASANIN TUZAĞINA DÜŞMEMELİ"
TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’ndan sonuç çıkmayacağının tutanakta bulunduğunu vurgulayan Şentop, “CHP ve MHP bir şey çıkmayacağını söyledikleri halde komisyonun devam etmesini istiyorlar. Sebebi ne olabili? Bir turşu değil ki zamanla olgunlaşsın. Birçok konuda görüşmüşüz, müzakere etmişiz. Netice itibariyle limitlerini görmüşüz. 40 maddede mutabakat vardı. Artsa artsa 100 olur mu, olmaz. Olsa olsa 50-60 civarında mutabakat olur. Anayasada 174 madde var. Her partinin kendi önerdiği metinler farklı. En kısa metin AK Parti’nin, 104 madde önermişti. Mutabakat olsun diye katıldığımız maddelerle 113'e çıkıyor. 61 madde AK Parti’nin anayasada olmasın dediği madde. 50-60 maddede anlaşmışız. Bu durumda bir şey çıktı diyebilir miyiz, diyemeyiz.” sözlerini kaydetti.
Anayasa çalışmasında problemin hukuki değil siyasi olduğunu vurgulayan Şentop, şöyle devam etti: “Siyasi tutumlarla, tavır alışlarla ilgili eğer siyasi partiler anayasa yapma meselesini darbe anayasasından kurtulma meselesi olarak alıyorlarsa, vesayetçiliğin izlerini bürokratik oligarşik anlayışın izlerini silmeyi hedefliyorlarsa, o zaman anayasa yapmak esasen kolay. Anayasa üzerinden siyaset yapmak, milletin seçimlerle vermemiş olduğu gücü anayasa üzerinden artırmaya çalışmak, trafo merkezi gibi anayasa kullanma anlayışı ile hareket ederseniz anayasa yapmak zor. Türkiye bir vesayetçi anayasadan kurtulurken başka bir vesayetçi anayasanın tuzağına düşmemeli.”
"KOMİSYONUN UZLAŞAMADIĞI ANA BAŞLIKLAR LİDERLERE BIRAKILABİLİR"
Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda ne yapılırsa yapılsın anlaşılamayacak konular olduğunu ifade eden Şentop, “Bunlar vatandaşlık, din hürriyeti, ana dilde eğitim, başlangıç ve ‘resmi ideoloji’ diyebileceğimiz başlık; cumhurbaşkanlığının yetkileri, devlet statüsü ve yetkileri diyebileceğimiz konular. Bunlar 5 başlık, 10-15 madde edebilir. Bunlarda komisyonun anlaşabilmesi mümkün değil. Bu başlıklar Türkiye’de asgari 100 yıldır tartışılıyor. Bunlarda siyasi partilerin yetkili organlarının, genel başkanlarının bir nihai karar vermesi gerekir. Biz burada geri adım atabiliriz, uzlaşma için tavizler verebiliriz gibi yaklaşım ortaya koyması lazım. 30 Haziran’a kadar çalışalım. 5 başlık dışında mutabakat sağlarsak, anayasanın yüzde 95’i hallolmuş olur. Geri kalan kısmı zorlayan bir birikim olmuş olur. Bu bakımdan çerçevelerini konuştuk. AK Parti yetkili organlarına gidecek. Netice çıkar mı bilemiyorum. Oraya gelmeden de mevcut metnin yüzde 30-40’ını yapmışsınız, bunlar dışında birçok maddede uzlaşamamışsınız, oraya getirmek mümkün olmaz.”