Gazete Duvar'dan Cihan Başakçıoğlu'nun haberine göre, Daha önce de Dokuz Eylül Üniversitesi'ndeki (DEÜ) yolsuzluk iddiaları ile gündeme gelen DEÜ Rektörü ve AK Parti eski Genel Başkan Yardımcısı Fatma Seniha Nükhet Hotar'ın adı son olarak İzmir'de A3 Haber Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci Süleyman Gencel'in tutuklanmasıyla bir kez daha gündeme geldi. Hotar tarafından açılan hakaret davasında 1 yıl 2 ay hapis cezası verilen Gencel, geçtiğimiz hafta tutuklanarak cezaevine gönderildi. Yaşanan durum basit bir “adli” davada verilen hapis cezası olarak görülse de aslında mesele 2013 yılına dayanıyordu.
DEVLET, HOTAR VE SUÇ ÖRGÜTÜ İLİŞKİLERİNİ ANLATTI
Hotar hakkında yazdığı yazılarla gündeme gelen Gencel, 2013 yılında ofisi basılarak kimliği belirsiz kişilerce darp edildi. Aradan geçen 7 yılın ardından ise Gencel'in darp edilmesine ilişkin yeni bir iddia gündeme geldi. Adı “FETÖ borsası” davasında da geçen İzmir merkezli bir suç örgütünün lideri Serkan Kurtuluş, 2020 yılında Arjantin'de yakalandı. Kurtuluş yakalanmasının ardından tutulduğu cezaevinde İzmir'deki bir çok kirli ilişkiye dair bilgiler verdi. Bunlardan biri de Süleyman Gencel'in darp edilmesi olayıydı. Gencel'in AK Partili Rektör Hotar tarafından darp ettirildiğini iddia eden Kurtuluş, bu olayı da bizzat kendisinin gerçekleştirdiğini söyledi. Arjantin'de tutuklu bulunan suç örgütü lideri Serkan Kurtuluş, Gencel'in tutuklanmasının ardından söz konusu iddialara ilişkin Gazete Duvar'a konuştu.
'TALİMATI AHMET KURTULUŞ'UN OFİSİNDE VERDİLER'
Tutuklu gazeteci Süleyman Gencel'in Hotar'ın talimatıyla bizzat kendisi tarafından darp ettirildiğini söyleyen Kurtuluş, talimatın ise öldürülen AK Parti İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş'un ofisinde verildiğini öne sürdü. Kurtuluş, şunları söyledi;
“Süleyman bey Nükhet Hotar ile ilgili haber yapmıştı. Dolayısıyla Nükhet Hotar bu haberlerden rahatsız olmuştu. Gencel'in o haberin üstüne gitmesini istemiyordu ve Gencel'in elinde kendisi ile ilgili bazı video kayıtlarının olduğunu düşünüyordu. Bunları yayınlayacağından dolayı korkuyordu. Bu yüzden Süleyman Gencel'e gözdağı vermek istiyorlardı. Gencel'i sadece darp etmek değil daha farklı şeyler de yapmak istiyorlardı. İlk etapta çok fazla ses getirebilir diye çekindikleri için darp edilmesini istediler. Bunu bizzat benden Ahmet Kurtuluş'un ofisinde Nükhet Hotar talep etti. Ben de üç kişiyi yolladım, Gencel'in darp edilmesini sağladım. Şimdi onlarla böyle bir iş işine girdiğim için pişmanım ama o zamanlar böyle düşünmüyordum. Gencel'in ofisine üç kişiyi gönderdim. Bütün bilgileri Ahmet Kurtuluş'un ofisinde verdiler. Gencel'in ev adresini, iş yeri adresini gidip geldiği yerlerin bilgilerini verdiler. Bana da olaydan sonra bütün kamera kayıtları silinecek diye garanti verdiler. Gerçekten hiçbir şey olmadı, kamera kayıtları silindi. Yapan çocuklar da hiçbir şekilde deşifre olmadı. Nükhet Hotar'ın talebiyle bütün delilleri emniyet kararttı”
'GERÇEK MAĞDUR TUTUKLANDI, SUÇLULAR DIŞARDA'
Gencel'in tutuklanmasına üzüldüğünü de dile getiren Kurtuluş, şu ifadeleri kullandı:
“Gencel'in tutuklandığını burada öğrendim. Türkiye'de hukuk olmadığı için, suçlular adaleti ve ülkeyi yönettiği için gerçek suçlular yargılanmadılar. Haklarında işlem dahi yapılmadı. Hiçbir şekilde kendisine dokunulmadı ve bu hükümet olduğu sürece dokunulmayacak. Gerçek mağdur tutuklandı ve cezaevine girdi. Mağdurlar cezaevinde gerçek suçlular dışarda ellerini kollarını sağlayarak geziyorlar ve bir şekilde ülkeyi yönetiyorlar. Türkiye'de hukukun olmadığı ve adalet olmadığı ortada.”
SERKAN KURTULUŞ KİMDİR?
Kurtuluş, ilk olarak 2016 yılında Suriye'de Rus uçağının düşürülmesi ve pilotların öldürülmesi olayı ile kamuoyunun karşısına çıktı. Türkmen Dağı'nda yaşanan olayın görüntülerinde açıklama yapan Alpaslan Çelik ile birlikte daha sonra İzmir'de bir restoranda yemek yerken yakalandı. Çelik ve Kurtuluş'a ait araçlarda yapılan aramalarda kalaşnikof marka silah, 2 tabanca ile çok sayıda mermi ele geçirildi. Daha sonra İzmir 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin yürüttüğü “FETÖ Borsası” davası ile gündeme gelen Serkan Kurtuluş, davada itirafçı olan eski AK Parti İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş’un ev hapsindeyken polis kılığında bir tetikçinin silahlı saldırısı sonucu öldürülmesinin faillerinden biri olarak anılmaya başlandı.
Sedat Peker de ifşalarında "Rahmetli Ahmet Kurtuluş iyi bir insandı. FETÖ borsası işinde bürokratlar, siyasiler ve istihbaratçılar tarafından kullanıldı ve alınan paralardan ona hiç pay verilmedi. Bu olayı tüm detaylarıyla anlattığımda zannederim ki gündem çok karışacak.. Yüksek mevkideki bürokratların ve siyasilerin kurtarılabilmesi için eski İzmir AK Parti il ikinci başkanı Ahmet Kurtuluş'u öldürttüler..." dedi.
Hakkında “suç işlemek amacıyla çıkar amaçlı silahlı suç örgütü kurmak ve yönetmek”, “maddi menfaat elde etme amacı güderek tehdit, hakaret, silahla yaralama, öldürmeye teşebbüs, kurşunlama ve kasten adam öldürme” gibi suçlamalar olan Kurtuluş 2020 yılında Arjantin'de yakalandı. İltica talebinde bulunduktan bir süre sonra suskunluğunu bozarak dikkat çekici açıklamalar yaptı. Elinde belgeler olduğunu iddia eden Kurtuluş, eski AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve şu anki Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Nükhet Hotar ile eski İzmir Emniyet İstihbarat Şube Müdürü Kudret Dikmen'in de isimlerini vererek, “Ben kendimi suçsuz görmüyorum. Öyle bir iddiam yok. Ama ben bunları tek başıma yapmadım. Tüm karıştığım bu olayları organize eden siyasiler, emniyet müdürleri, savcılar var” ifadelerini kullandı.
Hotar'dan konuya ilişkin yazılı açıklama geldi.
Hotar'ın açıklaması şu şekilde;
05/02/2024 tarihinden itibaren çeşitli basın kuruluşlarında Süleyman GENÇEL’in “HÜKÜMLÜ” olarak cezaevine sevk edilmesi süreci ile ilgili olarak maddi gerçeğe aykırı bir takım açıklamalar ve haberler yapıldığı görülmektedir.
ÖNCELİKLE VE ÖNEMLE BELİRTMEK İSTERİZ Kİ, SÜLEYMAN GENÇEL “TUTUKLU” DEĞİL “ HÜKÜMLÜ” SIFATIYLA CEZAEVİNE SEVK EDİLMİŞTİR.
Gazetecilik mesleğini icra edenlerin kamuoyuna doğru bilgi aktarma yükümlülüğü olmasına rağmen, maddi gerçeklerin gazeteciler ve basın yayın organları tarafından yok sayılması HÜKÜMLÜ sıfatı nedeniyle cezaevine teslim edilen Süleyman GENÇEL’in haksız şekilde tutuklandığı ve serbest bırakılması gerektiğinin dile getiriliyor olmasını anlayabilmek mümkün değildir. Oysa ki mesleği gazetecilik olan kişilerin HÜKÜMLÜ ile TUTUKLU sıfatı arasındaki farkı bilmeleri gerektiği ve kamuoyu ile bir paylaşımda bulunur iken kamuoyunu yanıltmamaları gerekmektedir.
Süleyman GENÇEL’in SANIK, müvekkilin MÜŞTEKİ olduğu ceza yargılamaları nedeniyle, verilen mahkumiyet kararı/kararları önce İSTİNAF,sonrasında YARGITAY aşamalarından geçerek KESİNLEŞMİŞ ve SÜLEYMAN GENÇEL’in müvekkile yönelik eylemleri nedeniyle suçları sübuta ermiştir. SÜLEYMAN GENÇEL, KESİNLEŞEN MAHKUMİYET HÜKMÜ/HÜKÜMLERİ nedeniyle HÜKÜMLÜ olarak cezaevinde bulunmaktadır.
Süleyman GENÇEL, hiçbir ilgisi ve bağlantısı olmadığı halde müvekkili çetelerle ilişkilendirmeye çalışmış, hayal ürünü, soyut, kurgu iddialarda bulunmuş ve netice de bu ve benzer eylemleri nedeniyle cezalandırılmıştır.
Süleyman GENÇEL’in iddialarının gerçeğe aykırılığı YARGI KARARLARI ile de sabit olduğu halde, görevi kamuoyuna doğru bilgi ve gerçek olayları iletmek olan gazetecilerin ve basın yayın organlarının SÜLEYMAN GENÇEL’in MAHKEMELERCE SABİT GÖRÜLEN SUÇU göz ardı edilerek, aynı yanlış ve yanıltıcı iddiaları devam ettiriyor olması şaşırtıcıdır.
Müvekkil, bugüne kadar kendisi hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiler hakkında ve şahsına yönelik hukuk dışı her türlü yakıştırma ve borsa iddialarına karşı, korkusuz ve net bir tavır göstererek şikayetçi olmuş ,iddiaları Yargıya intikal ettirmiştir.
Maddi gerçek, Süleyman GENÇEL’in suçlu ve hükümlü olması iken, hakkında bildiğimiz hiçbir soruşturma ve kovuşturma bulunmayan müvekkil ile ilgili asılsız ve gerçeğe aykırı, soyut iddiaları bir vaka gibi basın yayın organlarında paylaşmak, müvekkile karşı bir algı operasyonu yürütülmeye çalışıldığını göstermektedir.
Suçu, Mahkemelerce sabit görülen Süleyman GENÇEL’i sırf mesleği gazetecilik olduğu için basın ilke ve etikleri yok sayılarak, müvekkil hakkında asılsız isnatlarla bezeyerek haberleştirmek, gazetecilik olarak kabul edilemez.
Bilinmelidir ki, müvekkil bundan sonra da, kendisine karşı asılsız isnatlarda bulunanlara, kendisini herhangi bir kanun dışı oluşumla irtibatlandırmaya, yan yana göstermeye çalışanlara karşı hukuk nezdinde tüm gücüyle mücadele edecektir.
Prof.Dr. Fatma Seniha Nükhet HOTAR
Vekili Av. Mükerrem ÇÖLOVA ERBAHAYETMEZ
Av.Mükerrem ÇÖLOVA ERBAHAYETMEZ