EGEPOSTASI- Geçtiğimiz Eylül ayında, Menemen’de mülkiyeti belediyeye ait olan ve yaklaşık 1 milyon 600 bin metrekarelik Seyrek Villakent Mahallesi’ndeki parsellerin kat karşılığı satışı, takası, yap-işlet-devret modeli hasılat paylaşımlı kat karşılığı verilmesi, inşaat sözleşmesi yapılması için belediye başkan vekiline ve belediye encümenine yetki verilmesi konusu ilede Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı arasında iplerin bir kez daha gerilmesine neden olmuştu.
Ekim ayı meclisinde oy çokluğuyla kabul edilen yetki devri, Millet İttifakı tarafından yargıya taşınmıştı.
Yarı sürecinin başlatılmasından yaklaşık 3 ay sonra İzmir İdare Mahkemesi, 1.6 milyar lira değerindeki arazinin satış yetkisi için “yürütmeyi durdurma” kararı verdi.
Öte yandan; CHP Menemen İlçe Başkanı Ömer Güney, ‘Devasa satışın’ sınırsız ve denetimsiz bir yetki devriyle hayata geçirilmek istendiğini hatırlattı ve yargı kararını ve gerekçelerini de kamuoyuyla paylaştı.
İzmir 2. İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararındaki gerekçeler şu ifadelerle yer aldı; “Belediye Başkan Vekili ve Encümene, Menemen İlçesi, Seyrek - Villakent Mahallesi'nde bulunan, belediye mülkiyetindeki parsellerin kat karşılığı, satışı, takası, trampa yapılması, yap-işlet-devret modeli ile hasılat paylaşımlı kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapmak yetkisi verilmişse de belediye tüzel kişiliği mülkiyetinde bulunan taşınmaz malların satışına, takasına, trampasına, belediye yatırımlarının yap-işlet-devret modeli ile yapılmasına karar verme yetkisinin münhasıran belediye meclisine ait yetkilerden olduğu, nitekim bu yetkilerini belediye başkanına, encümenine veya başkan ve encümenine devredilebileceğine ilişkin açık bir hüküm bulunmadığı, belediye meclisinin, belediye başkanına ancak kararın içeriğinde açıkça belirlenmiş bir konuda, belediye tüzel kişiliği adına sözleşme yapabilme yetkisi verebileceği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, yetki devri suretiyle belediye başkanı ve encümenine devredilmesi mümkün olmayan meclis yetkilerini devreden dava konusu meclis kararında yetki unsuru yönünden hukuka uygunluk bulunmamaktadır.”
Kararda ayrıca; “ Satış sürecine geçilerek, söz konusu taşınmazların satışı suretiyle kamu yararı noktasında, telafisi güç veya imkânsız zararlara yol açılabileceği de açıktır. Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 Sayılı Kanunun 27.maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına…” denildi.
“DERDİMİZ, MENEMEN’İN HAKKINI KORUMAK”
Bu süreci, başından bu yana titizlikle takip ettiklerini ve örgütü aşarak Menemen halkını da içine alan büyük bir direncin oluştuğunu belirten CHP İlçe Başkanı Ömer Güney; açıklamasını şunları söyledi; “Derdimiz, Menemen’in hakkını korumak. Çünkü bu satış, ilçemizin kaderini çizecek bir satış. Bu kaderin, bu kadar pervasızca, kontrolsüz, sınırsız yetkilerle çizilmesine izin vermeyeceğiz demiştik. Meclis üyelerimiz, hukukçu arkadaşlarımız ve ittifak ortağımız ile birlikte konuyu yargıya taşıdık. Başvurularımız, dört ayrı İdare Mahkemesi’ne yapıldı. 2. İdare Mahkemesi iki dosyayı birleştirdi ve yürütmeyi durdurma kararı verdi. 1. İdare Mahkemesi red kararı verdi. 5. İdare Mahkemesi’ndeki başvurumuz henüz sonuçlanmadı. Bu, tabloyu değiştirmiyor. Sonuç itibariyle; yargı da bu meseleyi hukuksuz bulmuş ve ileride telafisi zor zararlar doğurabileceği kararını vermiştir. Bu zarar, elbette Menemen’in ve Menemen Belediyesi’nin uğrayacağı zarardır. Hukuki mücadelemiz devam edecektir.”
“‘BEN YAPTIM OLDU’ MAKAMI DEĞİLDİR…”
AK Parti idaresindeki Menemen Belediyesi’nin borç ödemek için kalkıştığı bu şaibeli satışın; Menemen dışında kimlere hizmet edeceğinin açık olduğunu söyleyen Başkan Güney; “ Kimin elinin kimin cebinde olacağının belli olmadığı; ne belediye meclisinin ne de ilçemiz halkının sürece dâhil edilmeyeceği bu girişimin amacına ulaşmasının önünde durmaya devam edeceğiz. Bu bir vebaldir ve onların da altında kalacağı bir vicdan meselesidir. Yargının, yürütmeyi durdurma kararı, AKP’li meclis üyelerini de bu vebalden kurtaracak önemli bir karardır. Hepimiz bu ilçede evlatlarımızı büyütüyoruz. Sağduyulu olmak ve davranmak hepimizin borcu. Belediyecilik, sat-devret, yap-boz işi değildir. Hukuk tanımadan, keyfekeder; telafisi olmayacak zararlar yaratarak yapılacak bir iş değildir. Belediye Başkanlığı, ‘Ben yaptım oldu’ makamı değildir. Çözümü, halkı ve şehri de düşünerek üretmek sorumluluğu gerekir. Dosyanın sonuna kadar takipçisiyiz“ diye konuştu.