İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) tarafından, Avrupa Birliği finansal desteğiyle yürütülen ‘Güçlü Gazeteci, Özgür Medya Projesi’ kapsamında İstanbul’da ‘Gazeteci Kadınlara Yönelik Şiddet Çalıştayı’ düzenlendi. Çalıştaya İzmir, Ankara, Mersin, Diyarbakır, Artvin ve İstanbul’dan 25 gazeteci katıldı.
Türkiye’nin farklı illerinden yerel ve ulusal medyada çalışan gazeteci kadınların katıldığı çalıştayda katılımcılar sahada ve haber merkezlerinde yaşadıkları sorunları paylaştılar.
TGS'DEN HUKUKİ VE PSİKOLOJİK DESTEK
TGS Proje Yöneticisi Yudum Cura, TGS ve İGC olarak, Avrupa Birliği tarafından desteklenen Güçlü Gazeteci Özgür Medya projesi kapsamında gazetecilerin mesleklerini sürdürebilmeleri için hukuki, psikolojik ve sosyal olarak yanlarında olduklarını belirterek, işsiz ve serbest çalışan gazetecilere de telif desteği sağladıklarını hatırlattı. TGS ve İGC Basın Akademileri ile mesleki gelişimlerine eğitimlerle de katkı koymaya çalıştıklarını aktaran Cura, akademilerde bulunan stüdyo ve ortak alanların tüm medya çalışanlarının ücretsiz olarak hizmetinde olduğunu hatırlattı.
"YANINIZDAYIZ"
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, İGC Basın Akademisi’nin yeni dönem eğitimlerinin 04 Ekim pazartesi günü başlayacağını belirterek, online ve yüz yüze yapılan eğitimlerden tüm gazetecilerin ücretsiz faydalanabileceğini kaydetti. Gappi, sektördeki tecrübelerini de paylaşarak, “Özellikle gazetede yönetici konumuna geldiğinizde, eril bir dille sindirilmeye çalışılıyorsunuz. Haber toplantılarından, haber seçimlerine kadar sürekli o eril dille mücadele etmeye çalışmak biz gazeteci kadınlar için yıpratıcı bir süreç oluyor” diye konuştu. Genç gazeteci kadınların yerel medyada vitrin ya da reklam alma amaçlı kullanıldığına dikkat çeken Gappi, internet medyasında genç gazeteci kadınların haklarını alamadıklarını söyledi. “Her şeyden önce, yanınızdayız” diyen Gappi, hukuki ve sosyal olarak tüm gazeteci kadınlara desteğe hazır olduklarını kaydetti.
GAZETECİ KADIN İÇİN ŞİDDET OLAĞAN BİR DURUM
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu Başkanı Ayşe Banu Tuna kolaylaştırıcılığında dijital/ çevrimiçi şiddet, Cumhuriyet Gazetesi’nden Seyhan Avşar’ın kolaylaştırıcılığında İş Yerinde Yaşanan Şiddet ve Bianet’ten gazeteci Evrim Kepenek kolaylaştırıcılığında Sahada Yaşanan Şiddet başlıklarında görüşlerini paylaşan gazeteci kadınlar, birbirlerinin yaşadıkları şiddet olaylarına da tanıklık ettiler. Özellikle başkalarının haberlerini duyurmayı yaşam biçimi haline getiren gazeteci kadınların, kendi yaşadıkları çeşitli şiddet olaylarını ifade etmekte bile zorlandıkları anlar yaşandı. Sahada çalışan ortalama 25-35 yaş arasındaki genç gazeteci kadınlar, eylem haberlerinde yaşadıkları şiddetin artık olağan bir durum olduğunu dile getirdiler.
"İŞİMİZİ YAPMAMIZ ENGELLENİYOR"
Gazeteci Kadınların Şiddet Çalıştayında Ortak Söylemleri:
okaklarda kolluk kuvvetleri eylemci ile gazeteciyi birbirinden ayırt etmeden müdahale edebiliyor. Sık sık hak ihlallerine maruz bırakılıyoruz, işimizi yapmamız engelleniyor.
Özellikle Kürt illerinde gazeteci kadınlar, tecavüz tehditleri alıyor, can güvenliğimiz bile yok. Yurtdışı yasağı olmayan, evi basılmayan, davası olmayan bir meslektaşımız yok. Fotoğraf makinelerimize, bilgisayarlarımıza sürekli el konuluyor.
Mesleğe yeni başlayan gazetecilerin aileleri, polis tarafından aranıp genç gazeteci kadınlar üzerinde baskı kuruluyor.
Erkek meslektaşlarımız sahada fotoğraf/video çekerken bize engel oluyor, dirsek ve dizle bizi geriye itiyor. Bunu gazeteci erkeklere daha az yapabiliyorlar.
Kadın gazeteciler olarak, resmi kurum temsilcilerine, örneğin Vali ve Kaymakamlara ulaşmamız erkeklere göre çok daha zor.
Yerelde gazetecilik yaparken nitelikli eğitim almak, hukuki sorunlarımıza çözüm bulmak daha zor. Kendimizi daha yalnız hissediyoruz.
Maaşlarımız erkek meslektaşlarımıza göre çok daha düşük. Çoğu gazeteci kadına sigorta yapılmıyor, ‘sen zaten bu işi bırakıp gideceksin’ deniliyor.
Gazeteci erkekler tarafından mobbinge maruz bırakıldığımızda bunu şikayet edecek bir yerimiz de yok, çünkü yöneticiler de zaten erkek. Özellikle yerel medyada yönetici kademesinde olan kadın sayısı çok az.
Uzmanlık alanımızdaki haber konularında bile erkek gazeteciler tarafından mansplaininge maruz kalıyoruz.
Erkek gazeteciler, toplumsal cinsiyet haberciliğini kadın gazetecilerden bekliyor. Toplumsal cinsiyet odaklı haberlerin nasıl yapıldığını öğrenmeye yönelik dirençleri var.
Genellikle şiddeti uygulayanın ismi gizli kalıyor. Gazeteci kadınlar işlerinden olmamak için susmak zorunda kalıyor ya da başka bir yerde çalışmaya başladığında yaşadıklarını konuşmayı tercih ediyor.
Sosyal medyada erkek gazetecilere de saldırı oluyor ama erkek gazeteciler vatan haini gibi kavramlar üzerinden linçlenirken kadın gazeteciler güzellik/çirkinlik üzerinden, cinsiyetçi dil ve tecavüz tehditleriyle saldırıya maruz kalıyorlar.
ŞİDDETE KARŞI ORTAK HAREKET
Sorunlar su yüzüne çıkarken, birbirini hiç tanımayan, ya da çok az tanıyan gazeteci kadınların yaşadıkları şiddetin ortak olması dikkat çekiciydi. Farklı illerde, farklı konumlar ve kurumlarda çalışan gazeteci kadınların dileği tek; korku ve kaygılardan uzak mesleklerini yapabilmek.
Çalıştayın sonuç önerilerinde dayanışma öne çıkarken, özellikle sahada şiddete uğrayan bir meslektaşa kurum ve cinsiyet gözetmeden destek olunmasının önemi paylaşıldı. Hukuki olarak kanıt toplamanın önemine de değinilerek, TGS’nin hukuki destek için ilk başvurulacak adres olabileceği vurgulandı. Şiddete maruz kalan gazeteci bir kadının TGS, İGC yöneticileri ile durumu paylaşarak, birlikte çözüm üretebilineceği vurgulanan çalıştayda, kadın meslektaşların da birbirlerinden haberdar olabilecekleri iletişim platformları kurulabileceği görüşünde birleşildi.