EGEPOSTASI - TV35’te gündemi değerlendiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer; son günlerde İzmir kamuoyunu meşgul eden, su kesintisi, sel ve Urla Belediye Başkanı Burak Oğuz’un FETÖ’den tutuklanması sonrası kayyum atanmasını değerlendi. Soyer kayyum ataması için “Hukuken meşru olmadığını düşünüyorum kayyumla ilgili düzenlemenin. Basit bir gerçek var. Bir belediye başkanı vefat eder, istifa eder, hastalanır her ne nedenle olursa olsun o koltuğu boşalttığı anda hukuk sistemi buna çözüm getirmiş. Seçilmiş meclisten biri seçilir ve o kişi oraya oturur. Hele ki suçla terörle iltisakı olmayan bir meclisten birini seçmeyip de dışarıdan birini görevlendiriyorsanız bu hukuken meşru değil. Urla meclisi de mi FETÖ’cü' Değilse neden onlardan birini görevlendirmiyorsunuz” dedi.
‘BİR DAHA BU SORUNU YAŞATMAYACAĞIZ’
İzmir’de üç gündür gündemde olan su kesintisi hakkında neler söylersiniz, arıza tam olarak giderildi mi'’ Sorusuna yanıt verin Soyer “Tam olarak giderildi. 22’lik denilen 2 metreden daha geniş çapı olan ana isale hattında bir patlak meydana geldi. Bu bütün İzmir’in 3 ilçesini besleyen ana hattı. Bu hattın patlaması çok büyük bir sorun. Öngörülemeyen bir şey. Arıza demek hafif kalır. Borunun patlaması söz konusu gerçekten. 60 saatlik sürecek kesintiden söz edildi. O patlak bütün kanaldaki suyun da çekilmesi anlamına geliyor. Onu besleyen kapatılması lazımdı. Çok uzun sürecek bir çalışmayı gerektiren bir felaketti. Gerçekten gece gündüz çalıştı arkadaşlar ve 40 saatte tamamlandı. Hatta su verildi. Gerçekten çok üzücü bir tablo. Hepimiz kahrolduk, üzüldük. Bundan dersler çıkarmamız gerekiyordu. 80’li yıllardan kalma bir hattan söz ediyoruz. Öncelikle bunu besleyecek ikinci bir rezerv kaynağın devreye sokulması lazım. O da Gördes Barajı. Orada bir baraj var ama su tutmuyor. Şimdi büyük ölçüde su tutmaya başladı. Öncelikli işlerimizden biri Gördes Barajı’ndan yeni bir hattın kullanılabilir hale getirmek. İkincisi teknolojik bir gelişme var. 3 ayrı ölçekte borulardaki kolezyonu, sedimantasyonu tespit ede elektro manyetik robot. Kanalın içine sokuyorsunuz, tespit edip uyduya oradan da bilgisayarınıza geliyor. Siz kanalın neresinde arıza çıkma ihtimali var görüyorsunuz. By-pass hat döşeyerek hiçbir şekilde kesintiye maruz bırakmadan suyun akışını devam ettirebiliyorsunuz. Bu iki önlemi almak üzere hemen harekete geçtik. Belki yarın bir başkası daha patlayabilir. Şu anda o hazırlıkları başlattık. İzmirlilerden özür dilemek istiyorum. Onları bu kadar zor duruma düşürdüğümüz için. Ama bir daha bu sıkıntıların yaşanmaması için, maliyeti ne olursa olsun mutlaka bu tedbirleri alıp bir daha bu sorunu yaşatmayacağız İzmirliler’e” dedi.
‘SİYASET TAM DA BU NEDENLE ÇİRKİNLEŞİYOR’
İzmir’deki su kesintisi sonrası sosyal medyadaki tepkileri ve AK Partililer’in eleştirilerini değerlendiren Soyer “Çok doğru bulmuyorum. Eleştirmek ve çözüm bulunmasını istemek çok doğal. Ama bu bir felaket, öngörülemeyen bir şey. Her yerde rastlayabilirsiniz. Ama bunun üzerinden siyaset üretmeyi doğru bulmuyorum. Siyaset tam da bu nedenle siyaset çirkinleşiyor. Siyaset malzemesi yapılmasını doğru bulmuyorum. Bir başka siyasi partinin belediye başkanı da olsa bu sorunu yaşayabilirdi. Bütün bunlar ne siyasi ne teknik ihmalden doğan bir şey değil. Dünyanın her yerinde olabilecek şeyler. Bunun üzerinden siyaset üretilmesini doğru bulmuyorum” diye konuştu.
İZMİRLİLERİ NE SUSUZ NE DE SU ALTINDA BIRAKACAĞIZ
Aynı anda Mavişehir’de yaşanan baskınlar hakkındaki soruları da yanıtlayan Soyer “Mavişehir bölgesinde yaşanan bir büyük afet aynı anda tesir etti. Orası bataklık alan. Orada bir yaşam alanı konulmuş. Her lodosta benzer sorunlar yaşanıyormuş. Ama bu sefer nedense lodosun gücünden dolayı denizin yükselmesiyle beraber suyun yükselmesine neden olmuş. Bütün ekiplerimiz müdahale etti. Sorun giderildi. Bundan sonra aynı sorunun yaşanmaması içinde çalışma yaptık. Orada muhtemelen teknik bir çözüm üretildi. Daha dorusu birkaç çözüm var, hangisinde yol alacağımız birkaç gün içinde netleşecek. Deniz kenarında yapılacak yeni bir düzenleme var. Bu sorunun tekrar yaşanmaması için ne gerekiyorsa yapacağız. Çünkü bunlar artık bu çağda telafisi mümkün olmayan zararlar yaratıyor. Biz bu sorunları gidermeye muktediriz. Gidereceğiz. Biz yağmur nedeniyle veya su baskını veya patlak nedeniyle İzmirlileri ne susuz ne de su altında bırakacağız. Teknoloji buna imkan veriyor. Her türlü bedeli ödemeye hazırız. İzmirlileri bir daha bu sorunla karşılaştırmayacağız ” dedi.
KENTİN SİLÜETİNİ BOZACAK PROJELERİ ONAYLAMIYORUM
İzmir’de bir süredir gündeme oturan Pasaport’taki gökdelen projesi hakkındaki soruları yanıtlayan ve son durum hakkında bilgi veren Soyer “Benim o konudaki tavrım başından beri çok net. Tarım arazilerinin ve kentin estetiğini bozacak kararlara karşı değilim. Kentin silüetini bozacak ve arkada o görüntü nedeniyle özelliğini kaybedecek tarihsel mekanlar varsa orada gökdelen yapılmasına karşıyım. Başından beri böyle söyledim. Pasaportta yapılması öngörülen tartışmayla ilgili beyanat vermiş değilim. Ayak üstü sorulan soruları yanıtladım. Hukuki yollar tüketilmiş ve yatırımcıyı küstürmemek lazım demiştim. Çünkü bildiğim kadarıyla hukuki süreçlerin tamamı tüketilmişti. Her şey bitmiş görünüyordu, öyle biliyordum. 2008’ten itibaren süreç tamamlanmış. Sonra edindiğim bilgiler, TMMOB davasının sürdüğü ve bilir kişi raporunun olumlu olduğu ve Kadifekale sürecini bozacağını öğrendim. Ben de iptali için karar aldım. Estetik KURUL kuruluyor. Bunun kodunun yüksekliğinin mevcut bir Hilton yüksek katlı binası var, onun üzerine çıkmaması gerektiği üzerine hazırlık yapılıyor. Bina yapılacak. Ama müzakere süreci geçirilecek. O ruhsat iptal edilecek. Rızası alınarak yatırımcının da izin verilecek. Oradaki sorun bu netlikte aşılmış olacak. Öyle ümit ediyorum. Çok şükür ki İzmir’in alt yapısı son derece iyi örülmüş. Çok katlı yapımı ancak Bayraklı arkasında mümkün. Onun dışında yüksek emsal ve kotlarla bina yapımı söz konusu değil, öyle bir plan yok. İzmir’in böyle sürprizleri olmayacak.
HİÇBİR ZAFİYET GÖSTERMEYECEĞİZ
Kaderimiz bu. Bu koltukta oturduğumuz sürece bunları yaşamaya devam edeceğiz. Hukuk, adaletten yana olduğumuz için bunları yaşıyoruz. Hiçbir zafiyet göstermeyeceğiz. Aynı kararlılıkla bunların arkasında duracağız. Bizi seçenler dürüstlük, tevazu, kibirden uzak, haktan adaletten yana siyaset için seçti. Büyükşehir belediye başkanları olarak düzenli toplanıyoruz. Adana’da toplanacağız. Bunları ele alıyoruz. Ülkenin geleceğini yerel yönetimler belirleyecek. Sorumluluğumuzun farkındayız. Çok iyi belediyecilik örneği vermemiz gerekiyor. Türkiye’de siyaset tıkandı artık. Oysa yerelde başka turizm, sanayi, yerel yönetim anlayışının mümkün olduğunu biliyorlar. Bunun için sıkı dayanışma içinde birbirimize destek verip hata yapmayacağız.
PANZEHİRİMİZ TEVECCÜH
Hem iftihar ediyorum hem bundan besleniyorum. Uğradığımız saldırıların, çirkinliklerin pan zehiri bu teveccüh. Ne yorgunluk ne moral bozukluğu bırakıyor insanda. Tekrar güç, enerji topluyor ve çalışma azmine kavuşuyorsunuz. O nedenle bu çok değerli. Gerçekten buna nazar değmesin istiyorum. Bizim en büyük gıdamız bu. Vatandaşın yüzü güldükçe, daha çok çalışma ve mücadele etme azmini yakalıyoruz. En kıymetli varlığım İzmirlilerin gösterdiği bu teveccüh. Canla başla aşkla çalışmaya devam edeceğiz onların güvenine layık olmak için.
NE YAZIK Kİ YOL ALAMIYORUZ, ANKARA’DA TAKILIYOR
O gün çok büyük umutla gittik. Cumhurbaşkanımız onun yanında büyükşehir belediye başkanları, karşılarında bakanlar. Böyle bir tablo belki hiç yaşanmamıştır. Doğrudan doğruya bakanlara taleplerimizi yüzlerine söyleme fırsatı bulduk. Fakat 11 Eylül’dü. O günden bugüne o toplantıda konuşulanların gerekler7iyle ilgili bir şey üretilemedi. Bir Buca metrosu var. Çok şükür onun onayı geldi. O gün sorduğumuz şeylerden sadece bununla ilgili gelişme oldu. Elektrik fabrikası mesela. 8 Haziran’da mazbata aldım, 35 milyon lirayı vermeyi taahhüt ettik, ihaleyi kazandık. Üzerinden 8 ay geçti, hazine bakanımıza da sordum aynı soruyu, kamu şirketinin girmesi uygun değil dediler. Bu ticari bir şirket dedik. İsterseniz bu şirket üzerinden isterseniz kamu yararı gerekçesiyle kabul edersiniz. Tescilli bina bu. Restore edip kamu için kullanabilirsiniz, ticaret yapamazsınız orada. İzmirlinin malını İzmirlinin alması gerekiyor. Biz orayı kütüphane yapacağız gençler için yaşam alanı yapacağız. Al kardeşim deyip üstüne para vermesi lazım devletin. Ne yazık ki buradan bir yol alamıyoruz. Ankara’da takılıyor. İhalenin onaylanmasını bekliyoruz. 35 milyon devlete ödeyip binayı restore edip kazandıracağız. Mantığını çözebilmiş değilim. Barınakçı barınağı, Bostanlı’daki kıyşı kenar var. Şimdi Çiğli tramvayı ile ilgili sadece onay bekliyoruz
TEK TALEBİMİZ ÖNÜMÜZÜ AÇSINLAR
Bir ihaleyi Cumhurbaşkanı onaylayacak. Ne gerek va? Belediye, bakanlıklar, hükümet niçin va? Her yerdeki ihaleyi sayın cumhurbaşkanının onayına sunarsanız sistem tıkanır. Elektrik fabrikasının ihalesini Cumhurbaşkanı niye onaylasın. Belki de art niyet yoktur. Ama sistemin tıkanıklığından bahsediyorum. Ekonomik daralma var. Buca metrosu için Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ile 80s milyar Euro kredi aldık. Fransa’dan 100 milyon liralık kredi aldık. Bunlar çok kıymetli. Yatırımlar durmuş iken İzmir o kadar büyük güven telkin ediyor ki yatırımcıya ve finansçıya, 80 milyon euroluk bir krediyi onaylıyorlar. İzmir önünde bir engel olmazsa muazzam büyüyecek, önü açık bir kent. Tek talebimiz önümüzü açsınlar.
İZMİR’E HEP BERABER SAHİP ÇIKMALIYIZ
Narlıdere metrosu belki de ülkenin en büyük yatırımı mesela. Milyar dolarla. Aksamadan finansmanı sağlanan ve gününde de açılacak. Bir milyar 70 milyon liralık bir proje Buca metrosu mesela. Biz bunu kendi kaynağımızla yapıyoruz. Narlıdere,. Buca ve Çiğli’yi de kendimiz yapacağız. İzmir çok güçlü kaynak üretebilen bir şehir. Önümüzü açsınlar biz yolumuzu yürüyeceğiz. Buca metrosu da ülkenin en büyük yatırımlarından birisi. Cumhurbaşkanımızdan ve hükümetimizden beklentimiz, İzmir8’e hep beraber sahip çıkmalıyız. Bunlar sadece CHP’nin projeleri değil. Herkesin katkısının olması lazım. Siyasi parti ayrımı söz konusu değil. İzmirlilerin yaşam kalitesini yükseltecek projeler bunlar.
AK Partili meclis üyeleriyle gayet uyumlu bir çalışma sergiliyoruz. Aldığımız kararların yüzde 9:’ı oybirliğiyle geçiyor. Kimsenin dışarıda bırakılmadığı bir İzmir hayal ediyoruz. İzmirli de bunu ölçüyor, izliyor ve değerlendiriyor. İşbirliği ve uyum içinde çalışma tercihimiz var. Meclis üyelerinin de aynı düşüncede. İzmir’de birbirimizle uyum içinde çalışma iradesini ortaya koyuyoruz, Ankara’nın buna destek olmasını istiyoruz.
SİYASİ KASIT NEDENİYLE REDDEDİŞ YOK
Bilim insanları meslek odaları belediye yönetimi elinde bulunan ulaşım master planı nedeniyle herkes karşı çıktı. Bilimsel bir temeli olduğuna inanmış olsaydı kimse karşı çıkmazdı. Ne yazık ki fazla çılgın bulundu. Davalar, karşı çıkışlar. Geçişin olduğu noktada bizim UNESCO mirasına başvurduğumuz bir Gediz deltası var. Flamingo yürüyor bu şehirde. Başka bir metropol yok. İçinde flamingo yürüyen. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Doğanın bahşettiği binlerce yıllık bir miras. Ben rahat hareket edeyim diye bu mirası yok sayamazsınız. Su, elektrik, köprü hepsi sonradan gelir. Asli görevi o kentin doğasını ve tarihsel mirasını korumaktır belediye başkanının. Benden sonraki nesillere devretmeyi başarmaktır. Oraya bir köprü, buraya bir alt geçit. Böyle bir şey söz konusu olmamalı. Siyasi bir kasıt nedeniyle reddediş yok.
SU ÇİLESİ ÇEKERKEN DANS EDİYORMUŞUM GİBİ MESAJ ATILMIŞ AMA…
Biz hepimiz birbirimize muhtacız. Bizim birbirimize ihtiyacımız var. Biz birlikte hareket etmeliyiz. Paçamızdan çekiştirmekten vazgeçmeliyiz. Bunu becerebilirsek dünya liginde oluruz. Engelleyen siyaset. Siyasetin kodlarını yeniden koyup başka siyasi anlayışı koymalıyız. Paçadan çekiştirici. Su kesintisi meselesi nedeniyle mesaj atılmış, bir taraftan ben dans ediyorum. Diğer tarafta insanlar su topluyor. Bir törende dans etmişiz. Sanki onlar su çilesi çekerken biz dans ediyormuşuz gibi. Bu gerçek değil. Ben İZSU’da yağmur altında çalışan arkadaşlara baklava dağıtıyordum.
O KREDİLERİ ÖYLE KOLAY VERMİYORLAR
Bir milyar 70 milyon. Çiğli 80 milyon dolar. İBB’nin borçlanma kapasitesi var. Avrupa İmar ve Kalkınma bankasından aldığımız 80 milyon Euro finans kurumlarının da önünü açtı. Çin, Tayvan’dan birçok yatırımcıyla konuştum. Bütün yatırımcılar saygın bir finans kurumunun ilk atışını bekledi. Onlar bu güveni görünce rahatladılar. Fransız Kalkınma Ajansının 100 milyonluk kredisi. Bunlar çok düşük faizli ve uzun vadeli krediler. Büyükşehir belediyesi o vadelerde o borcu ödeyecek durumda. Türkiye’de böyle bir kriz anında hiçbir belediye bu kadar yüksek kredi bulamaz. Kredi notumuz yüksek ve güven duyuyorlar. Alınan krediler hep zamanında ödemiş. Dosya hazırlama aşamasında şeffaflık var. Avrupa ihale sistemi o kadar ince eleyip sık dokuyor ki aldığımız nefesi takip ediyorlar. O kredileri öyle kolay vermiyorlar. Benim görev süremde inşallah o metroya bineceğiz.
2020 BÜYÜKŞEHİR’İN EN ZOR YILI OLACAK AMA…
Büyükşehir belediyesinin en zor yılını yaşayacağız 2020’de. Geçmiş dönemde alınan döviz bazlı kredilerin büyük miktarı bu yıla denk geliyor. Büyük artış dövizdeki ödemeleri çok olumsuz etkiledi. Tarihin en zor senelerinden birini yaşayacak belki de büyükşehir belediyemiz. Bunlar rahatlıkla aşılabilecek. Ama bizim de tabi ki palyatif tedbir almamız lazım. Projelerimiz de var. Ama böyle satışını yapacağımız gayri menkullerimiz de var.
İzmir büyükşehir Belediyesi yaptığı stratejik plan nedeniyle önümüzdeki 4 yıl içinde yatırımlarını yapmaya devam edecek. Sadece teknik bir sıkışıklık. Karnemiz temiz olduğu için büyük krediler veriliyor.
8 AYDIR EVİMDEN İŞİME BİSİKLETLE GİDİYORUM ÇÜNKÜ…
8 aydır her gün bisikletle gidiyorum evimden işe. Mümkün olan her yere de. Havagazında toplantı varsa bisikletle gidiyorum. Ama tabi ki Menemen’e mümkün değil. Yapmaya çalıştığım şey aynı zamanda örnek olmak istediğim şey. İzmir bisiklet kenti olmalı. Temiz, sağlıklı bir ulaşım aracı bisiklet. Bisiklet yolları yapmaya başladık. Kentin içine de sokacağız bu yolları.
ALSANCAK GARININ ÖNÜ BÜYÜK BİR MEYDANA DÖNÜŞECEK
Çiğli tramvayı projesini de Çiğlilerin takdirine aştık. Alsancak hocazadeden itibaren trafiği yeraltına alacağız. İhalesine çıkıyoruz. Alsancak Garının önü büyük bir meydana dönüşecek. 15 bin metrekare büyüklüğünde bir meydan kazanacağız. Orası trafiğin en sıkışık noktasıdır. Kent yeşil bir alan da kazanacak. İki noktada daha Karşıyaka İskelesinin önünde akan bir trafik var. Trafiği yer altına alacağız.
İzmir’in en büyük sorunu nedir, ulaşım, çöp diyebilirim. Ama hepsinden büyük problem bu şehir bir dünya şehri olabilecekken uzun yıllardır sert bir kabuğun içine sıkışmış kalmış. Dünya kenti olma hüviyetini kaybetmiş. En büyük ticaret hacmi geçmişte İzmir’den yürütülmüş oysa. 60 yıldır büzüşme var. İzmir’i tekrar bir dünya kenti yapmamız lazım. Oturduğunuz yerden yapamazsınız. İzmir’i dünyaya taşımanız, dünyayı İzmir’e davet etmeniz lazım. Gidip davet etmeniz lazım. Kentler arasında büyük rekabet var. Kentlerin dünyasına gidiyoruz. Hiçbir yatırımcı siz asılmazsanız kentinize gelmiyor. Asılmanız lazım. Büyük uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapmanız lazım. Terra Madre’ye ev sahipliği yapacağız. 2021 de dünyanın en büyük kültür zirvesine ev sahipliği yapacağız. Gidecekseniz lobi yapacaksınız. Dünyanın her yerinde İzmir ofisleri açmaya başlıyoruz. İzmir’i tanıtacaklar 7 24. Kentler lobiyapıyorlar dünyanın her yerinde. Ben bunu içime sindiremiyorum.
BANA GİT KARDEŞİM GİT, ANLAT, DAVET ET VE GETİR DEMELİLER
Bu kadar güzel iklim kuşağı, bereketli topraklar var. Efes, Bergama, flamingolar. Bir mucizenin üzerinde yaşıyoruz. Bunların hepsinin dünyada karşılığı var. Onun için UNESCO’ya başvuruyoruz. Bütün bunları İzmir’in kabuğunu kırmak için yapıyorum. Bana demeleri lazım ki, git kardeşim git, anlat, davet ve getir. Onun için gideceğim.
İZMİR ULAŞIMDA RAHATLAYACAK, BUNU GÖSTERECEĞİZ
En büyük sorun kent içi trafik. Hafif raylı sistemler, metro hatlarını yaymalıyız. Deniz ulaşımı yüzde 3. Çok az. Bunu yüzde 14,5’lara çıkaracağız, yeni iskele, hatlarla. Yaya ve bisiklet ulaşımını arttıracağız. Alt geçitlerle trafiği rahatlatacağımız noktalar var. On noktada daha yeraltına alacağımız trafik akışı var. Akıllı trafik noktalarında tespit yaptık. Küçük dokunuşlarla rahatlatacağımız noktalar var. Bunları da hayata geçireceğiz. İzmir’in ulaşımı gerçekten rahatlayacak, bunu göstereceğiz. İzmirli çok rahat edecek. Ulaşımda sıkıntı yaşamayacağız. Otoparklarla ilgili de çözümlerimiz var. Bu söylediklerimi 4 yıl içinde yapacağız.
BİRÇOK ŞEYİ ONA BORÇLUYUZ
Aziz Bey olağanüstü çalışmalar yapmış. Asla gönderme yapmam ona. Onun yoğurt yiyişi, vizyonu başkaydı. Kent için çok olumlu şeyler yaptı. Birçok şeyi ona borçluyuz. Kimseye saygısızlık etmek istemem. Asla saygısızlık ya da yaptıklarını beğenmeme adına cümle kurmam. Ama ben İzmir’in kurtuluşunun burada olduğunu düşünüyorum.
BURAK BEYİN MASUM OLDUĞUNA İNANIYORUM
Burak beyi başkanlık öncesinde birçok ortamda gördüm. Dostluğum yok. Başkan olduktan sonra tanıştık ve dost olduk. Cezaevinde ertesi gün ziyaret ettim. Yarım saat dinledim, sorularımı sordum. Kişisel olarak ben masum olduğuna inanıyorum. Bunun ortaya çıkacağına inanıyorum. Ama hukuki bir mesele. Bilmediğimiz tanık beyanları, MİT raporları olabilir. Kişisel izlenimimi paylaşayım. Esas mesele burada kayyum meselesi.
KAYYUMA KARŞIYIM, HUKUKİ MEŞRUİYET TAŞIMIYOR
Hukuken meşru olmadığını düşünüyorum kayyumla ilgili düzenlemenin. Basit bir gerçek var. Bir belediye başkanı vefat eder, istifa eder, hastalanır her ne nedenle olursa olsun o koltuğu boşalttığı anda hukuk sistemi buna çözüm getirmiş. Seçilmiş meclisten biri seçilir ve o kişi oraya oturur. Hele ki suçla terörle iltisakı olmayan bir meclisten birini seçmeyip de dışarıdan birini görevlendiriyorsanız bu hukuken meşru değil. Urla meclisi de mi FETÖ’cü' Değilse neden onlardan birini görevlendirmiyorsunuz. İnsanlar başkanlarını ve meclislerini seçmişler. Bakan açıklama yapmış, kanun böyle diyor demiş. Kanun böyle diyorsa yanlış diyor. Hukuken meşru bir şey değil yani. Kayyum düzenlemesi hukuki meşruiyet taşımıyor. Kayyuma karşıyım. Yanlış buluyorum. Üzerime ne düşerse yapmaya devam edeceğim bu anlamda. Partinin genel merkezinde de aynı anlayış var. Genel başkanımız da bizler de böyle düşünüyoruz.
BAŞARI HİKAYESİ ORTAYA KOYMAK ZORUNDAYIZ
Başkanlarımızla da iyiyiz. Düzenli buluşmaya devam ediyoruz. Türkiye’nin üzerimize yüklediği bir sorumluluk ve yük var. T ürk seçmeni, seçmenler gerçekten çok basiretli ve sağduyulu, anlamlı mesaj verdiler. Biz zafer kazanmadık aslında. Oy oranlarına bakarsanız yüzde 2 3 lük değişim var. Ama büyükşehirlerin büyük bölümünü bize vererek, sen bir yürü ben göreyim bakayım dediler. Henüz güvenmiyorlar. Ama biz başarılı belediyecilik yaparsak, vatandaşımızı mutlu edersek o zaman güvenecekler ve başka siyaset mümkün olacak. İlçe belediye başkanlarımızla da bunları konuşuyoruz. Zafer sarhoşluğu yaşamak istiyorsak el ele tutmak, dayanışma içinde olmak ve ortaya başarı hikayesi koymak zorundayız.