Geçen 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele saldırı düzenleyen Özel Kuvvetler ve Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timlerinin de aralarında bulunduğu 43'ü tutuklu 47 sanığın yargılanmasına Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden başlandı. Yoklamayla başlayan duruşmada Pilot Albay Ali Aktürk, savunmasını yaptı. Kendisini bir şekilde 15 Temmuz talihsizliği içerisinde bulduğunu söyleyen Ali Aktürk, "Acil bir uçuş görevinin sorumluluğu gereği icra ettim. Suç teşkil ettiğine dair emarenin bulunmadığını düşündüm. Bilmeden, istemeden kendimi bu hadisenin içerisinde buldum. 16 Temmuz günü Çiğli'ye inişten sonra olayları öğrendim. Kendi isteğimde teslim oldum" dedi.
Kendilerine hem emniyette hem de cezaevinde kötü muamele yapıldığını, eşinin önce açığa alındığını sonrasında mesleğinden ihraç edildiğini de anlatan Ali Aktürk'ü, Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, sık sık savunmasını yapması için uyardı.
"SUİKAST TİMİNİ İSTANBUL'DAN İZMİR'E GETİRMİŞ"
Özel Kuvvetler'e bağlı suikast timini İstanbul'dan İzmir'e getiren helikopterin pilotu olan Albay Ali Aktürk, şunları söyledi:
"İstanbul'da özel kuvvetle gelen Şükrü Seymen, Çiğli'ye gideceklerini söyledi. Görevin mahiyetini sordum. Bana kendisinin de bilmediğini söyledi. Çiğli'deki konuşmalardan da diğer pilotlarında ne maksatla buluştuğumuzu bilmediklerini gördüm. Çiğli'de bulunduğum zamanda ülke genelindeki kalkışmadan haberim olmadı. Şarjım az olduğu için telefonumu kullanmadım. Uçuş sırasında ailemle çok konuşmam ve kısa keserim. O zamanda aradıklarında uçuşta olduğumu söyledim."
Uçuş sırasında Kara Havacılık Genel Komutanlığı'na vekalet eden Tuğgeneral Ünsal Coşkun'un kendisini aradığını ve ona Çiğli'ye yaklaştıkları bilgisini verdiğini de ifade eden Ali Aktürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Apronda yanımıza gelen general kendisini Gökhan Şahin Sönmezateş olarak tanıttı. Genelkurmay Başkanlığı'ndan emir geldiğini, askerlerin naklini yapacağımızı söyledi. Koordinatı Zeki Göçmen'e verdi. O da görevin mahiyetini sordu, ayrıntılı bilgi vermedi. Naklin helikopterle yapılacağını, görevin o askerleri oraya bırakmak ve tekrar almak olduğunu söyledi. Askerliğin doğasına dair davranış gereği bir daha görevi sormadım. Gece saat 01.40 gibi motor çalıştırdık. Kalkışa hazırdık ama kalkmadık. Görevin iptal edildiği, Ankara'ya gidileceği söylendi, biz gidemeyeceğimizi söyleyince, bizi uçuştan çıkardılar. Sonra ilk göreve dönüş olduğu söylendi. Beklediğimiz bu 35 dakika sürede helikopterler hep çalışır vaziyetteydi. Kalktıktan sonra 4 bin 500- 5 bin fit irtifalarda uçtuk. Bu helikopter için yüksek bir irtifaydı. Çiğli'de kalkış 02.15 gibi oldu. Marmaris'e inişimiz ise saat 03.29 oldu. Yerleşim yerleri vardı, sırasıyla iniş yaptık. İndirdiğimiz personel dönüş yapmadı."
KULEYLE BAĞLANTI KURAMAMIŞ
Yakıt ikmali yapmak için Dalaman'a inecekleri sırada tanıkların kulenin telsizle yaptığı uyarılara cevap vermemekle suçladığı Ali Aktürk, bu konuda ilginç bir savunma yapıp önlerindeki dağın görüşmeyi engellediğini ileri sürdü. Dalaman'daki pist hakkında önceden bilgisinin bulunduğunu da ifade eden Ali Aktürk, şöyle dedi:
"Pisti önceki görevlerden biliyordum. Yakıtın azalması sıkıntı oluşturacağından iniş yaptım. Telsiz teması helikopterin sık yaşadığı bir sorundur. Bu nedenle kuleyle telsiz teması yaşayamadım. İlk indiğimizde saat 03.51'di. Önce etrafta kimseyi görmedim. Kimseyi görmeyince motor susturduk. Kuleye askeri helikopter olduğumuzu yakıt ikmali istediğimi söyledim. İzmir'den gelip İzmir'e döneceğimizi söyledik. Kule bizden helikopterin etrafının sarıldığını teslim olmamızı istedi. Ben de yakıt ikmali yapmalarını istedim. Askeri helikopter olduğumu söyledim. Yunanistan'a yakın olduğu için Yunanistan helikopteri gibi algıladıklarını düşündüm. Etrafımızın erlerle sarıldığını gördüm. Motor susturum helikopterden indiğim sırada bizi vurabileceklerini düşünüp canımıza ve helikoptere zarar gelmesin diye kalkış yaptık. Imsık'a gitmek için havalandık ama buraya yakıt yetmeyeceğinden araziye iniş yaptık. Yakıt ikmali yaptıktan sonra personeli almak içini helikoptere bindik. Saat 04.55'di. Deniz üzerinde bulunduğumuz sırada helikoptere atış yapıldı.Çarpan mermi seslerini duyuyordum. Helikopteri düşürmek için bizleri öldürmek için aşağıdan ateş ettiler."
Kendilerinden önce Marmaris'te bir helikopter trafiğinin yaşandığını, diğer sanıklar gibi çatışmaya giren başka kişiler bulunduğunu da iddia eden Ali Aktürk, FETÖ üyeliği suçlamasını kabul etmeyip tahliyesini istedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 43'ü tutuklu 47 sanığın Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanması sürerken, sanıklardan Astsubay Abdülhamit Gülerden, savunması sırasında sık sık salonda bulunmayan kamu görevlileriyle, bazı isimlere suçlamada bulundu. Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, defalarca yaptığı uyarıya rağmen bu tavrına sürdüren sanık Gülerden'in söz hakkını elinden aldı. Gülerden itirazlarını sürdürünce, jandarmanın kontrolü ile salondan atıldı.
"ACİL GÖREV BİLDİRİMİYLE BİRLİĞE GİTTİM"
Duruşmadan atılan tutuklu sanıkn MAK timinden astsubay Abdülhamit Gülerden savunmasında MAK Tim Komutanı Binbaşı Taner Berber tarafından acil görev bildirimiyle birliğine gittiğini söyledi. Abdülhamit Gülerden, "Yapacağımız görev hakkında açıklamada bulundu. Görevin bir terör operasyonu olduğunu, Özel Kuvvetlere destek vereceğimizi söyledi. Böyle bir görevi seve seve kabul ettim. Cumhurbaşkanı'nın alınması karşımıza çıkan kişilerin etkisiz hale getirilmesi, darbe yapılması sıkıyönetimin ilan edilmesi benim şahit olduğum şeyler değildi. Gökhan Şahin Sönmezateş'in darbe ya da sıkıyönetim açıklamasını duymadım" dedi.
"ZEKAİ AKSAKALLI ADAM ÖLDÜRMEDEN YARGILANMALI"
Savunmasında emrin suç oluşturduğuna yönelik ifadesi sırasında Abdülhamit Gülerden, şehit kahraman Astsubay Ömer Halisdemir'in darbeci general Semih Terzi'yi öldürmesine de değinip, "Kahraman diye anılan Zekai Aksakallı, kanunsuz emir verip Semih Terzi'nin öldürülmesine neden oldu. Onun için cinayete azmettirmekten dava ya da soruşturma açılmadı. Bana suç işlediğimi söyleyenler, bunu yapmamıştır" dedi.
Bu sırada sanığın sözünü kesen Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Ömer Halisdemir'i buna karıştırma. Kendisi görev yerini, mabedini basmaya gelenlere karşı bu eylemini yapmıştır. Bu örneği verme, ailesinin de rızası yoktur. Bu eylemi meşru müdafa hakkıyla yapmıştır. Ailesinin rızası yok, ailesine saygı göstermenizi bekliyoruz" dedi.
Söz alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Halit Çokan da, "Haddini aşmış sanığa, lütfen savunmasını yaptırın" dedi. Sanık Abdülhamit Gülerden, uyarılara rağmen bazı kamu görevlileri ile duruşmada bulunmayan kişiler hakkında suçlayıcı ve hakaret içeren sözlerini sürdürünce Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, bir kez daha sözünü kesti.
DURUŞMA SALONUNDAN ATILDI
Sanık Abdülhamit Gülerden'ın tavrını sürdürmesi üzerine Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Bunların esas hakkındaki savunmanla ilgisi yok. Abdülhamit Gülerden, esas hakkındaki savunma için söz verildiği halde, esas hakkındaki savunma yapmadığı sürekli kişileri suçladı ve savunma kapsamında beyanlarda bulunmadı. Kendisine defalarca esas hakkında savunma için söz verildiği, savunmasına başlaması, aksi takdirde savunma hakkını kullanmaktan vazgeçmiş olacağı sözlü olarak bildirildi. Ancak sanık aynı şekilde bir kısmı mahkememizde bulunmayan ve cevap verme olanağı da olmayan kişilere yönelik saldırganca sözler sarf etmeye devam etti. Bu nedenle sanığın bu hakkına son verildi. Sanık kendisine söz verilmediği halde mahkemenin düzenini bozmaya devam ettiği için de dışarıya çıkartılmasına, yargılamadan men edilmesine karar verildi" dedi.
Bu karar üzerine sanık Abdülhamit Gülerden, duruşma salonundan çıkartıldı.
DARBECİ ASKERDEN 'KUMPAS' SUÇLAMASI
Abdülhamit Gülerden'in mahkeme salonundan atılmasından sonra duruşmada tutuklu sanıklardan MAK Teğmen Muhammet Burak İpek, savunmasını yapmaya başladı. Muhammet Burak İpek'in de Abdülhamit Gülerden gibi bazı kamu yöneticileri ve yargılamaya ilişkin konuşma yapması üzerine Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Adil şeffaf bir yargılama yapıyoruz. Özgür irademizle yargılamamızı yapıyoruz. Eleştiri yapabilirsiniz hiçbir makam eleştirilmez değil. Eleştiri yapmak isterken mahkemeyi aşağılayan sözler kullanamazsınız" dedi. Muhammet Burak İpek, 15 Temmuz günü Muğla Valisi olan Amir Çiçek'in ifadesinde yanlışlıklar yaptığını, bu yanlışlıklarında gelecekteki mahkemelerde kendisine sorulacağı şeklinde tehdit içerikli sözler kullandı.
'BİLİNMEZE GİTTİK'
Marmaris'e bir bilinmeze gönderildiklerini, sivil bir kişinin kendilerine otelin yolunu gösterdiğini ileri süren Muhammet Burak İpek, "Bizden önce oraya gelen suikastçilerin ayak bastığı yerlere götürüldük. Suikast nedir ne değildir bilmem uzmanlığım ilgi alanım da değil. Suikast filmlerine baktığınız zaman bu işin bizim yaptığımız faaliyetle uzaktan yakından ilgilisi yoktur. Üç helikopterle suikastin aksine davul zurna çalarak gittik. VIP taşıyacağımız için gizleyecek bir durumumuz da yoktu Terör operasyonu yapıyorduk. MAK olarak çevre güvenliğini alacaktık. Zaten biraz sonra ülkede darbe yapıldığı konuşulmayla başlandı. Bizler de plansız olarak komutanlarımıza uymaya başladık. Hazırlıklar bittiği sırada Sönmezateş, bize silahlı kuvvetlerin yönetime el koyduğunu söyledi. Helikopter yaklaşık 50 dakika beklediğimiz anda bile Ankara'ya m? Marmaris'e mi gideceğimiz belli değildi. O gün plansız programsız bilgisiz, VIP nakli olarak bizden önce suç işlenmiş bölgeye gönderildim. Kumpas son aşamasındaymış. Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu bizler birlik dışındaki her faaliyet için silahlarımızı yanımıza alırız" dedi.
AĞLAYINCA İFADESİNE ARA VERİLDİ
Savunma yaptığı sırada darbeci sanık Muhammet Burak İpek, ağlayınca Mahkeme Başkanı'ndan bir süre durmak için izin istedi. Bir süre yerinde oturan Muhammet Burak İpek daha sonra ifadesine devam etti. İki polis memurunun şehit edilmesi olayına değinen sanık, "Benin için en önemlisi şehitler konusu. Şehitlerimiz olduğunu teslim olduğum zaman polisten öğrendim. Gözaltında kaldığım sürede olay yerine götürülüp nereden ateş ettiğimizi göstereceğimizi bekledim. Sadece tahtadan kroki çizip nerelere gittiğimi anlattım. Polisler, şehitler meselesi yerine FETÖ mensubu olduğumu kabul etmemi istediler. Şehit polis Mehmet Çetin olayında, bu bölgenin kameraları çalışmadığı için karanlık kalmıştır. Burada görevli polislerin ifadeleri de çelişkilidir" dedi.
ANAYASA SÖZLERİ SALONU GERDİ
Muhammet Burak İpek'in "Anayasa KHK'larla ayaklar altına alınıyor" sözleri salonda gerginliğe neden oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Halit Çokan, bu sözlere itiraz etti. Mahkemenin müdahalede bulunmasını istedi. Bununu üzerine Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Anayasa bunu değerlendirir. Sen savunma sınırının dışına çıkıyorsun. Devletin meşru organlarının çıkardığı meşru uygulamaları sen hedef gösteriyorsun. Varsa bir şey gereğini Anayasa Mahkemesi yapar" dedi.
Tutuklu sanıklardan bazıları da oturdukları yerlerden müdahalede bulunmak istedi. Bunun üzerine tekrar söz alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Halit Çokan, "Biz burada baston korkuluğu değiliz. Biz de mahkemenin öznesiyiz. Savunma sınırlarını aşacak durumlar olursa sataşma olduğu zaman bizim bunu size arz etmemizden başka yol yoktur. İfadelere karşı beyanda bulunma hakkımız var. Gayri meşrulukla itham ediliyoruz. Eline silah alıp darbe yapmak isteyenler mi anayasayı ortadan kaldırmaya çalışıyor. Yoksa seçimlerle halkın oylarıyla seçilenler mi anayasayı kaldırmaya çalışıyor" dedi.
Sanık Muhammet Burak İpek'in savunmasında siyasi konulara değinmeyi sürdürmesi üzerine Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, sözünü kesip "Sen artık şov yapıyorsun. Savunmanı kesiyorum" deyip savunmasına son verdi. Ardından duruşmaya ara verdi. (DHA)