15 Temmuz darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele saldırı düzenleyen Özel Kuvvetler ve Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timlerinde görevli, 1'i firari 37 darbeci askerin de aralarında bulunduğu 43'ü tutuklu 47 sanığın Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandıkları davanın duruşmasına devam edildi. Mahkeme heyetince dün ek savunma hakkı verilen, helikopter teknisyenleri tutuklu sanıklardan astsubay üsçavuş Murat Gösterit, astsubay üstçavuş Aydın Özsıcak ve astsubay üstçavuş Ahmet Koçan'ın bugün, savunmalarına devam etti.
BİZİM BİLGİMİZ OLMADI
Sanık Aydın Özsıcak, "Savunmam söz konusu olayın içerisinde, öncesinde, sonrasında, elimde olmayan nedenlerle bulundum, görev ile ilgili bana bilgi verilmedi. Bana bu görevi veren Bahattin Akgül, Murat Dağlı'nın bana görev verdiği raporlarla anlaşılmıştır. Bunlar kamera kayıtlarıyla tespit edilmiştir. Helikopterin bakımından sorumluyuz ancak rotalar hakkında nereye gidileceği konusunda bilgimiz olmadı. Bize de bu konuda bilgi verilmez, doğaldır. Şahin Sönmezateş, Imsık'ta yanındaki askerlere 'Teknisyenlere dikkat edin' demiş olması da, bizim bu görevle ilgili bilgimiz olmadığını gösteriyor. Elimde olmayan nedenlerle bu olayın içinde bulunmak zorunda bırakıldım. Hiçbir amirim bana bu konuda bilgi vermedi uyarmadı, ikaz etmedi. Bilmediğim bir konu hakkında nasıl yardımcı olmuş olabilirim ki. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.
Sanık Murat Gösterit ise "İnsan bilmediği bir suça nasıl yardım eder bilmiyorum. İştirak etmediğim bir suça nasıl iştirak etmediğimi anlatmaya çalışacağım. HTS kayıtları da sabit olduğu gibi, Çiğli'ye gittiğim an telefonumu kapattım. Bu nedenle de Türkiye'de yaşananları öğrenme şansımız da kalmamıştı. Helikopterin Çiğli'den kalkacağı ana kadar yaptığımız faaliyetler hep aynıdır. Benim yardım etmemi bırakın, uçuşa katkım bile olmamıştır. Ben olmasam da o helikopter uçabilirdi. Darbeci değilim. Meslek hayatım boyunca ne zaman görev verildiyse yaptım. Görevin suç teşkil ettiğini bilseydim yerine getirmezdim. Bu nedenle savunmam bu kadar efendim tahliyemi talep ediyorum" dedi.
Sanık Ahmet Koçan, "Önceki savunmalarımı tekrar ediyorum. Ben o günkü göreve zorunluluktan geldim o gün ben müsait olduğum için beni göreve yazmışlardı. Benim hiçbir yetkim de yoktu. Böyle bir suçun olacağını bilseydim helikopterden parça alırdım, helikopter uçamazdı. Kimse de bunun farkına varamazdı. Ayrıca suç oluşturulması veya iştirak edilmesi ile ilgili hiçbir toplantı ve brifing gibi bir şeye katılmadım. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.
Sanıkların avukatları, müvekkillerinin adli kontrolle serbest bırakılmalarını talep etti. Talep kabul edilmedi. Karar duruşması için ise dava, 4 Ekim'e ertelendi.
'VİCDANLARI RAHATLATACAK KARAR BEKLİYORUZ'
Duruşma bitiminde salon önünde Ankara Barosu'na bağlı Cumhurbaşkanlığı Avukatı Muhammet Ayrın, Kocaeli Barosu'na bağlı Başbakanlık Avukatı Halit Çokan ve Şehit Polis Cengiz Eker'in avukatı Gültekin Akça ile birlikte basın açıklaması yaptı. Açıklamayı yapan Avukat Halit Çokan, "20 Şubat'ta başlayan bu dava Cumhurbaşkanımızın hayatına, kişiliğine yöneltilmiş en temel davadır. Cumhurbaşkanımıza suikast suçu gerçekleşmiş olsaydı, darbenin seyrinin değişeceği, ülkenin kaderinin etkileneceği bir dava olacaktı. Bugün belki farklı bir, farklı bir durumda olacağımız bir dava süreci olacaktı. Bu davanın uzun süreci içerisinde herkes eteğindeki taşları döktü. Bu çerçevede Cumhuriyet Savcısı iddialarını, biz iddialarımızı ve sanıklar savunmalarını yaptı. Deliller toplandı, olay yeterince açığa kavuştu. Dolayısıyla karar aşamasına geldik. Biz umarız ve temenni ederiz ki demokrasimizi güvence altına alıcı, kamuoyunu tatmin edici, vicdanları rahatlatıcı ve hepimizin rahat bir nefes çekmesine imkan verecek bir karar çıksın; tecelli etsin. Mahkemeden yegane beklentimiz budur" dedi. (DHA)