Ege Postası
Geri

TBMM Genel Kurulu’nda 2026 Bütçe Görüşmelerinde 'yargı bağımsızlığı' tartışması

TBMM Genel Kurulu’nda 2026 bütçe görüşmeleri hararetli tartışmalara sahne oldu. CHP’den DEM Parti’ye, İYİ Parti’den bağımsız milletvekillerine kadar birçok muhalefet temsilcisi, iktidarı yargı bağımsızlığını zedelemekten, Meclis’i işlevsizleştirmekten ve halkın taleplerini yok saymaktan sorumlu tuttu.
TBMM Genel Kurulu’nda 2026 Bütçe Görüşmelerinde 'yargı bağımsızlığı' tartışması
Haberler / Politika
9 Aralık 2025 Salı 22:44
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

TBMM Genel Kurulu’nda 2026 yılı bütçe görüşmeleri ikinci gününde de sert tartışmalarla devam etti. Muhalefet milletvekilleri, bütçenin “halkın değil sarayın ihtiyaçlarına göre hazırlandığını” vurgularken, yargı bağımsızlığı, ekonomik kriz, kayyum uygulamaları, hukuki güvencesizlik ve Meclis’in etkisizleştirilmesi gibi başlıklarda hükümete art arda eleştiriler yöneltti.

TBMM Başkanvekili Tekin Bingöl'ün başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurul'nda, TBMM Başkanlığı, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçeleri görüşülüyor. Bütçeler üzerinde grubu olan siyasi partiler görüş ve önerilerini dile getiriyor.

CAVİT ARI İMAMOĞLU DAVASINDAKİ TAYİNLERE TEPKİ GÖSTERDİ

CHP Antalya Milletvekili Cavit Arı, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı ile ilgili sorunların her sorunun temeli olduğuna dikkati çekti. CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun yargılandığı davaların hakimlerinin tayin edilmesine tepki gösteren Arı, şunları söyledi: 

"Birçok davada yaşanan örnekler var ama özellikle Ekrem İmamoğlu dosyalarıyla ilgili birkaç örnek vermek istiyorum. Dün görülen davasında 59. Asliye Ceza Mahkemesi’nde diploma ceza davasındaki hakim değiştirildi ve Kahramanmaraş’a sürgün edildi ve yine İstanbul 5. İdari Mahkemesi Başkanı ve üyeleri yazdıkları müzekkerelerin cevaplarını göremeden Bölge İdare Mahkemelerine tayin edildi. Anadolu 7. Ceza Asliye Mahkemesi hakimi 5’inci duruşmasından sonra Samsun’a gönderildi. İstanbul BAM 24. Ceza Dairesi başkanı ve üyeleri karar veremeden diğer dairelere gönderildi. Yapmak istediğinizi de milletin gözüne soka soka yapmaya devam ediyorsunuz. Bağımsız hareket etmek isteyen hakim mi arıyorsunuz yoksa sizin talimatınıza uygun mahkumiyet kararı verecek hakim mi arıyorsunuz?

Modern hukuk sistemlerinde, delilden şüpheye gidilir ancak bugün görüyoruz ki önce şüpheliler gözaltına alınıyor hatta tutuklanıyor ve onlardan delil yaratmaya çalışıyorsunuz. İşte belediyelerimiz üzerine yapılan baskılar ve operasyonlar da bu yöntemle devam etmekte. Örneğin, Antalya’da Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek haksız ve hukuksuz şekilde tutuklu bulunmakta. Ancak Antalya’da yürütülen soruşturma ne zaman ki AKP ile bağlantısı olan kişilere dayandığında o soruşturmanın orada kaldığını gördük. Bu uygulama da vicdanları yaralamıştır çünkü bu işlemlerde AKP’li kişilerin olduğunu herkesin bildiği ve o kişilere dokunulmaması bu soruşturmalardaki samimiyeti ve tarafsızlığı maalesef yok etmiş durumdadır. Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek sağlık sorunları yaşamaktadır, 14 ilaç ile girdiği cezaevinde 21 ilaç kullanır duruma gelmiştir. Geri dönülmesi mümkün olmayan sağlık sorunları yaşıyor. O nedenle öncelikle tahliyesine, hiç olmazsa ev hapsiyle bu sürecin devam etmesini talep ediyoruz.

Yargıda tarafsızlığı ve bağımsızlığı nasıl sergiliyorsunuz? Daha yakın tarihte Meclis Genel Kurulu’nda bir oylama yapıldı, İsmail Ergüneş isimli bir şahsı HSK’ya aday gösterdiniz ancak bu şahıs seçilemedi. Gaziosmanpaşa AKP İlçe Başkanı yaptınız. Daha bir hafta önce HSK’ya üye yapılacaktı, Gaziosmanpaşa’ya AK Parti İlçe Başkanı yaptınız. Böyle mi sağlıyorsunuz tarafsız ve bağımsız yargıyı? Geçmiş dönemde de AKP içinde il başkanlığı, belediye meclis üyeliği yapmış bine yakın kişi bugün hakim, savcı. Bu yöntemle mi tarafsız yargıyı sağlayacaksınız? Bu nedenle size kimse inanmıyor, güvenmiyor. Daha 3 sene önceye kadar yüzde 85’lerde yargıya güven varken önce yüzde 37’lere, bugün de yüzde 20’lere düşürdünüz, çünkü ülkede tarafsız ve bağımsız bir yargı bırakmadınız." 

DENİZ YÜCEL: ”HALKIN YARARINA OLAN HER ŞEYİ REDDETTİNİZ”

CHP İzmir Milletvekili Deniz Yücel de AKP iktidarı döneminde Meclis'in denetim yetkilerinin ve yasama faaliyetlerinin etkisizleştirildiğini söyledi. Yücel, yeni sistem nedeniyle ülke çapında yaşanan felaketlerden sorumlu olduğunu belirttiği Bakanların Meclis karşısında hesap vermediğini ve Cumhur İttifakı'nın Meclis çalışmalarını sadece kendi iktidarlarının ömrünü uzatmak için kullandığını ifade ederek, şöyle konuştu:  

“AKP’nin 23 yıllık iktidarında etkisizleştirdiği kurumlardan biri de TBMM’dir. Önce denetim yetkileri tırpanlandı, sonra yasama faaliyetleri teknik ve içerik olarak niteliksizleşti. En sonunda da millet iradesinin tecelli ettiği Gazi Meclis, 2017 Anayasa değişikliğiyle, tek adamın her şeye karar verme, millet iradesinin üzerinde olma isteği ve hayali ülkemizi demokrasi ve ekonomi alanında her geçen gün daha da kötüye götürdü. Bir prosedür haline indirgenen bütçe hakkı sakatlanmış, yasama faaliyetleri etkisizleştirilmiş, milli irade adına yapılan denetim yetkisi elinden alınmış bir Meclis’le karşı karşıyayız.

Ülkedeki toplumsal kuralların belirlenmesinde yaptığı yasalarla etkin bir rol oynaması beklenen Meclis, bugün sadece bir onay makamı haline getirilmiştir. Geçmişte sözlü soru ve gensoru gibi mekanizmalarla denetleyen Meclis, bugün gerçek anlamda denetim yetkisini dahi yitirmiş durumdadır. Bolu Kartalkaya’da 78 insanımızın yanarak can vermesinde sorumluluğu olan Turizm Bakanı da İliç maden kazasında 9 madencimizin hayatını kaybetmesinde ihmali olan Çevre ve Şehircilik Bakanı da güvencesiz bir şekilde çalıştırılan çocuk ve kadınların iş cinayetlerinde ölmesinde vebali olan Çalışma Bakanı da okul çağındaki çocuklarımızın can vermesinde sorumluluğu olan Milli Eğitim Bakanı da milletin Meclisi’ne hesap vermemektedir.

28. Dönem boyunca Meclis’e 37 bin 231 soru önergesi verilmiş, bunların 10 bin 381’i hiç cevaplanmamıştır. Sadece 5 bin 745’i süresinde cevaplanmıştır. ‘Konu hakkında araştırmalar sürüyor’ ya da ‘Bu konu, Bakanlığımızın konusu dışındadır’ gibi geçiştirici ifadeler de cevaptan sayılmış. 28. Dönem’in başından bu yana her 100 kanun teklifinin 60’ını CHP vermiş ama her biri AKP ve MHP grubu tarafından reddedilmiştir. 'EYT kapsamına girmeyenler için kademeli emeklilik hakkını konuşalım, mağduriyetleri giderelim' dedik, reddettiniz. 'Vergi dilimlerini yeniden belirleyelim, vergide adaleti sağlayalım' dedik, reddettiniz. 'Antidemokratik kayyum uygulamasını kaldıralım' dedik, reddettiniz. Asgari ücretin insan onuruna yakışır bir seviyeye yükseltilmesini teklif ettik, reddettiniz. Halkın yararına olan her şeyi reddettiniz, iktidarınızın ömrünü uzatmaktan başka hiçbir şeyi dert etmediniz.”

BÜLBÜL: AYM KARARLARINA UYMAYI REDDEDEN MAHKEMELER HUKUKİ GÜVENLİĞİ ALT ÜST ETTİ

CHP grubu adına söz alan Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, şunları söyledi:

"Adaleti bütçe cetvellerinden okuyacak zamanı Türkiye'de artık çoktan geçtik. Bugün burada sadece konuşmak AKP'nin hukuksuzluk zulmü altında ezilen vatandaşa açıkta para konuşmak saygısızlıktır. Kasım ayında AB Komisyonu 2025 Türkiye raporu yayınlandı. Buna göre Türkiye hakkında 69 ihlal kararı verdi, incelenmeyi bekleyen 205 dava dosyası var. 2018'den beri askıda olan AB'ye katılım sürecini aşmaya yönelik hiçbir demokratik ilerleme sağlanmamış. Siyasetçiler, gazeteciler ve muhaliflere yönelik tutuklamalar yargı bağımsızlığını ortadan kaldırdı. Yargı organları yürütmenin kontrolü altında. Yargı muhalefeti hedef alırken iktidar temsilcilerine karşı sessiz kalındı. AİHM kararları uygulanmıyor. AYM kararlarına uymayı reddeden mahkemeler hukuki güvenliği alt üst etti. AİHM kararlarına rağmen Demirtaş ve Yüksekdağ hala tutuklu. Can Atalay'a dair AYM kararının uygulanmaması hukuka açık bir meydan okuma. Türkiye'de demokrasi, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve temel haklar sürekli geriledi. Üzülerek söylüyorum; cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu'nu saf dışı edebilmek için, sırf bir seçim daha kazanmak için kurduğunuz yargı oyunları Türkiye'yi bu hale getirdi."

Gezi davasından tutuklu bulunan Tayfun Kahraman'ın kızı Vera'nın yazdığı mektubu okuyan Bülbül, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a dönerek, "'Her akşam Allah'a eve dönmem için dua ediyorum' diyor Vera. Düşünebiliyor musunuz Sayın bakan" dedi.

SUİÇMEZ: "İNSANLAR ADALETİ ADALET SARAYLARINDA DEĞİL SOSYAL MEDYA ADALETİNDE ARIYOR”

CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez şunları söyledi:

"Elbette ki adalet saraylarının, mahkemelerin ve hakim, savcı sayılarının artması önemlidir ancak burada konuşmamız gereken konu bunlar artarken ters orantılı olarak ülkemizin her tarafından 'adalet istiyoruz' seslerinin niye yükseldiği, adalete duyulan güvenin neden hızla gerilediği, yargının siyaseti dizayn etmek için niye kullanıldığı yargının bağımsız ve tarafsızlığının neden ortadan kaldırıldığıdır. Sorunun temel nedeni AKP'nin 24 yılda demokrasiden, hukuk devleti ilkesinden, evrensel hukuk kurallarından uzaklaşarak tek adam rejimini tahkim etmiş olmasıdır. o nedenle iktidarda olduğunuz bu süreçte 4 yargı reformu strateji planı ve 11 yargı paketi açıklamanıza rağmen artık adaleti adalet saraylarında değil sosyal medya adaletinde arıyor. O nedenle artık halk, hakim ve savcıların değil, adalet sistemiyle sorunlu olan kişilerin adaleti gerçekleştireceğine inanıyor. O nedenle Sayın Adalet Bakanı sık sık 'Türkiye bir hukuk devletidir' diyor. Vatandaşlarımız hızlı, tarafsız, öngörülebilir ve bağımsız bir yargı beklentisi içindedir. Bu beklentiyi karşılamanın yolu da HSK'nın güçlü, şeffaf ve liyakat esaslı bir yapıya kavuşmasından geçmektedir.

HSK, ülke ağır bir hukuk krizi yaşarken hiçbir şey yokmuş gibi davranıp üç maymunu oynamaktadır. HSK olması gerektiği gibi hakimler ve savcılar için bir güvence kurumu olmaktan çıkmış, siyasi talimatlara uymayan hakim ve savcıların sürgün edildiği, soruşturmalarla baskı altına alındığı, terfi ve atamaların siyasal sadakat kriterleriyle belirlendiği bir yapıya dönüşmüştür.”

TANRIKULU: “SİZ HEM DİYORSUNUZ Kİ SEÇİM OLSUN HEM DE SONUÇ DEĞİŞMESİN”

CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise şu ifadelere yer verdi:

"Adalet Bakanlığı bütçesinin nesini konuşalım bilmiyorum. Bütün kamuoyu yoklamalarında halkımızın en fazla dertlendiği ikinci konu adalet haline gelmiş. Birincisi ekonomi, ikincisi adalet. Ve yargıya güven cumhuriyet tarihinin en dip noktasında. Türkiye bir hukuk devleti olmaktan çıktı başka bir devlete dönüştü ve bunun başında Adalet Bakanı olarak siz varsınız. Yargının bu kadar diplerde dolaştığı, adaletin olmadığı bir döneme ben rastlamadım. Şimdi bir savcıya işkence iddiasını iletemeyen bir yargı ortamı var. Bunun sorumlusu da sizsiniz. Bütün endekslerde Türkiye tarihinin en kötü durumunda. Bu nedenle cezaevlerinde bu kadar çok insan var. Bu nedenle hergün hepimize en çok gelen talep af ve infazla ilgili düzenlemeler. Yüzde yüz suç işlediği kesinleşen insanlar bile adil yargılanmadığına inanıyor. Bu anayasal düzende eğer bir mahkeme 'ben AYM kararına uymuyorum' diyorsa bunun yargı bağımsızlığı ile ilgisi yok. Bu doğrudan doğruya anayasal düzene karşı bir suç.

Otokrasiye yaklaşmış bu düzen içerisinde bu iktidarı seçimle değiştirecek güç ana muhalefet partisidir. Siz hem diyorsunuz ki seçim olsun hem de sonuç değişmesin. Bunun için bir taraftan yargıyı kullanarak ana muhalefet partisine yargısal baskılar ama diğer taraftan da onun yerel aktörlerine, cumhurbaşkanı adayına baskı yapacaksınız, içeriye alacaksınız. Bunun amacı ne; çünkü bunu seçimden üç ay önce yapamazsınız. İki üç yıl önce başlayıp adım adım gidersiniz. Siz bunu yapıyorsunuz. Sandıkla da seçimle de sonuç değişmesin.”

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM RESMİ REKLAM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2025 Ege Postası