HALİDE DEMİR POLATLI/EGEPOSTASI- TMMOB’a bağlı Şehir Plancıları Odası Başkanı Özlem Şenyol Kocaer, İzmir’in Yeni Kent Merkezi olarak bilinen bölgede bulunan ve parsel bazında imar değişikliği yoluyla rant yaratıldığı ve çarpık kentleşmenin önünün açıldığı gibi gerekçelerle 22 alan hakkında dava açtı.
İZMİR ADINA ENDİŞELİYİZ, 22 ALAN HAKKINDA DAVA AÇTIK
Oda Başkanı Özlem Şenyol Kocaer, 22 alanda İzmir Büyükşehir Belediyesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Özelleştirme İdaresi eliyle gerçekleştirilen parsel bazlı imar değişikliklerinin kentin temel alt yapı ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak, bütüncül planlama yaklaşımından uzak, çarpık kentleşmeyi teşvik edici olduğu eleştirisinde bulunarak, “Alsancak Liman Arkası bölgesi, Yeni Kent Merkezi çevresi ve Bornova Kazım Dirik Mahallesi alanları başta olmak üzere 22 alan hakkında açtıkları davaların bir bölümünün sonuçlandığını, bir bölümünün sürdüğünü dile getirerek, İzmir adına endişeli olduklarını ve hukuki yollara başvurmak başta olmak üzere mücadelelerini sürdüreceklerini söyledi.
NE TESADÜFTÜR Kİ PARSEL BAZLI İMAR PLAN DEĞİŞİKLİKLERİ RANT ODAKLI BELLİ MERKEZLERDE YOĞUNLAŞIYOR
“Parsel bazında plan değişiklikleri hızlandı, bu yönde kentin merkezinde büyük parçaların dönüşümü sağlanıyor. Ancak bu dönüşüm sağlıklı bir kent ya da kentin temel alt yapı ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak. Çarpık kentleşmeyi teşvik ediyor. Bütüncül planlama yaklaşımından uzak bir planlamaya doğru gidiyoruz” diyen Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Kocaer, eleştirilerini şöyle sıraladı:
“Kentleşme politikası bu yönde gitmemeli. Hukuka uygun bir biçimde kentleşme politikaları yaşama geçirilmeli. Ne tesadüftür ki parsel bazlı imar plan değişiklikleri rant odaklı belli merkezlerde yoğunlaşıyor. Karşılaşmakta olduğumuz parsel bazında imar planı değişikliklerine bakıldığında ise, İzmir bütününde özellikle kentin rant odaklarında yer alan ve çeşitli sermaye gruplarının elinde bulunan ya da eline geçen arazi parçaları özelinde imar planı değişikliği yapıldığı, kentin ihtiyaçlarından olan park alanı dışındaki kullanım kararlarının (eğitim, sağlık, sosyal ve kültürel tesisler, dini tesisler, belediye hizmet alanları, ulaşım altyapısı için gerekli alanlar ve diğer teknik ve sosyal altyapı alanları) gözetilmediği, imar planlarının bütüncül bir yaklaşımla ele alınarak revize edilmediği ve tamamıyla sermaye gruplarının rantsal talepleri doğrultusunda gerçekleştirildiği görülmektedir. Ancak son yıllarda İzmir‘de artan bir ivmeyle, yukarıda bahsi geçen kurumlardan özellikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığınca bütüncül yaklaşımdan uzak, yaşanan kentsel sorunların giderek artmasına neden olacak nitelikte, ayrıcalıklı imar haklarını içeren parsel bazında imar planı değişikliklerini onaylandığını görmekteyiz. Ayrıca Özelleştirme İdaresinin kamu arazilerini el değiştirmesi yolu ile Alışveriş Merkezi, rezidans ve iş merkezlerine dönüştürmek üzere imar planı değişikliklerini onayladığını görmekteyiz.”
YETKİLİLERİ BU POLİTİKADAN VAZGEÇMELERİ İÇİN UYARIYORUZ
“İzmir kentinin özellikle son bir yılda almış olduğu yoğun göç ile hızlı artan nüfusu düşünüldüğünde kamu yararından uzak sermaye odaklı kentin planlanması İzmir‘in gelecekte; hava kalitesi düşük, yaşam standartları düşük, kamusal alanları özellikle bu bölgelerde tamamen niteliği değişen ve ulaşım sorunlarıyla ülkemizdeki bugün özellikle göç veren metropol kentlerin kaderini yaşaması kaçınılmaz olacaktır. Aynı zamanda kentlerin planlanmasında rantın eşit dağılımı yine kent yöneticilerinin sorumluluklarındandır ancak parsel bazında yapılan plan değişiklikleri kentlerin adaletli yönetimini ortadan kaldırmakta ve bu yönde talepler için gelecekte referans oluşturmaktadır” diyen Özlem Şenyol Kocaer, şu uyarıda bulundu:
“İmar planı yapma ve onaylama yetkisi bulunan kurumların görevi, bu yetkilerini halktan yana, halkın sağlıklı ve güvenli çevrelerde, eşit imkanlara sahip daha yaşanabilir kentler haline getirmekten yana kullanmak olmalıyken, bunun aksine bilime ve hukuka aykırı çeşitli sermaye gruplarının rantsal talepleri doğrultusunda hazırlanan imar planı değişikliklerini onaylanarak İzmir‘in çarpık kentleşmesini sağlayacak kentleşme politikalarından ivedilikle vaz geçmeleri konusunda uyarıyoruz. Hukuki mücadelemizi ise sonuna kadar sürdüreceğiz.”