Bornova İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü, Ege Üniversitesi ve Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) işbirliğinde düzenlenen, ’Bornova’dan başlıyor, İzmir’de gıda kayıplarını azaltıyoruz' isimli Tarımsal Yayım Projesi'nin açılış toplantısı, yapıldı. EİB toplantı salonunda yapılan toplantıda gıda kayıpları ele alındı.
Toplantıda Yaşar Üniversitesi Stratejik Planlama ve Mükemmeliyet Ofisi'nden Enver Selçuk Karaata, dünyada kaynakların azaldığını hatırlatarak, Birleşmiş Milletler(BM) Dünya Nüfus Örgütü'nün 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyara yakın olacağını tahmin ettiğini söyledi.
Karaata, bu açıdan bakıldığında gıda kayıplarının öneminin giderek arttığını ifade etti.
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Prof. Dr. Erdoğan Güneş de dünyada gıdadaki kayıp oranının 900 milyar dolara ulaştığını söyleyerek, tarım alanlarının yüzde 28'inin tüketime kapalı olduğunu bildirdi. Dünyanın açlıkla karşı karşıya olduğunu vurgulayan Güneş, gıdanın kaybedilmemesi gereken bir unsur olduğunu söyleyerek, şöyle konuştu:
"BM, sürdürülebilir kalkınma sürecinde yüzde 50 oranında gıda kayıplarının azaltılmasının zorunlu olduğunu ifade ediyor. Kayıplar üretimdeki, taşımadaki ya da paketlemedeki sorunlardan kaynaklanıyor. Ama tüketici davranışlarından kaynaklı kayıplar da var. Bu ekonomik kayıp sadece üreticiyi değil aynı zamanda toplumu değiştiriyor."
Tarımda, bitkisel üretimde ve hayvancılıktaki kayıp oranlarının, ülkeler arasında karşılaştırılamayacağını belirten Güneş, Türkiye'de de yerel ve ulusal düzeyde önlemlere karşın gıda kayıplarının hala yaşandığını söyledi. Hayvancılıkta ve süt üretim sürecinde yaşanan kaybın yüzde 10 civarında olduğunu bildiren Prof. Dr. Erdoğan Güneş, "Et üretiminde ise sağım ve kesim toknolojilerinin standart olmaması nedeniyle kayıplar artıyor. Üretim, hasat ve depolamada ortaya çıkan kayıplar küçük çiftçinin gelir kaybına neden oluyor" diye konuştu
Türkiye'de 2017-2018'de bitkisel ve hayvansal üretim düzeyinde yaklaşık 60 milyar TL'lik kayıp yaşandığını söyleyen Prof. Dr. Erdoğan Güneş, ekonomik kaybın ise 12 milyar dolar düzeyinde olduğunu açıkladı. Bu oranın ihracatın yüzde 65'ini oluşturduğunu belirten Güneş, kayıpların önlenmesi için yapılması gerekenlerle ilgili şu bilgileri verdi:
"Üretim kaybını azaltmak zor. Çünkü teknolojik gelişmemiz zayıf. Dağınık ve küçük işletmeler var. Ar-Ge ve eğitim çalışmaları artmalı. Üreticinin, kadınların çocukların eğitimi önemli. Lisanslı depoculuk uygulamaları geliştirilmeli. Bilinç ve farkındalık düzeyi arttırılmalı. Geçtiğimiz günlerde tarım şurası yapıldı ve 60 maddeden biri tarımda kooperatifleşmenin yaygınlaşmasını sağlamaktı. İzmir de bir kooperatif memleketi. Biz üretimden tüketim süreci içinde ürünlerin üretim ve satış noktaları arasındaki aracıları yok edersek kayıpları azaltırız."
'EKMEKLE BİRLİKTE HAMMADDE DE İSRAF EDİLİYOR'
TMO Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı Ayşin Şenses ise hububat piyasalarını düzenlerken ekmeğin ana hammaddesi buğday üzerine çalıştıklarını söyleyerek, 2008 yılında yürüttükleri araştırmayla ilgi bilgi verdi. İsrafın çok ciddi olduğunu, bunun bir sosyal sorumluluk olduğunu dile getiren Şenses, "Ekmek toplumumuzda kutsal bir yere sahip. Ama israf oranları ne yazık ki giderek artıyor. 2012'de yeniden araştırdık. İsrafın yüzde 20 oranında arttığını gördük" dedi. Ekmeği israf etmediklerini söyleyenlerin hayvanlara verdiğini ancak bunun da bir israf olduğunu anlatan Şenses, toplumun bu konudaki bilinçsizliğine dikkat çekti. Şenses, "2013 yılında ulusal boyutta bir kampanya yaptık. 1 günde 6 milyon ekmeğin israf edildiğini tespit ettik. Bunu önlemek için yoğun bir çalışma içine girdik. Bilinçlendirme çalışmalarına başladık" dedi.
Günde 6 milyon ekmeğin 3 milyonunun fırınlar tarafından israf edildiğini kaydeden Şenses, şöyle devam etti:
"Fırıncılara da çok büyük görev düşüyor. Üretim aşamasında da eğitim gerekli. TMO ciddi oranda lisanslı depoculuğun geliştirilmesi için çalışıyor. Bu israfın çevresel boyutları var. 447 bin ton ekmek için ihtiyaç duyulan 470 bin ton buğdayın üretilmesi gerekiyor. Yani her yıl 194 bin ton hektar alan boş yere işlenmiş oluyor. 17 bin ton mazot, 7 bin ton tuz, 18 bin ton hamur mayası, 1 milyar metreküp su israf edilmiş oluyor. Ekmeğin içinde işlenen maddeler var. Elektrik ve insan gücü gerekli. Toplumdaki israf artarken çocukların eğitiminin önemi daha da artıyor. Çocuklar gıdanın meyvenin sebzenin nasıl üretildiğini bilmiyor. Marketteki elmaların hepsi aynı renk aynı biçim ve onların fabrikadan çıktığını sanıyor. Doğayı görmeyen nasıl yetiştiğini görmeyen kişinin bunun değerini anlaması mümkün değil. Mücadeleyi ve üretmeyi onlara öğretmediğimiz sürece israfı önleyemeyiz." (DHA)