Ege Postası
Geri

Tacettin Bayır’dan SGK, Ankara ve parti yönetimine sert sözler: AKP İzmir’i, CHP İzmir örgütü işçiyi cezalandırıyor

NEO TV’de Senem Gökdağ’ın sunduğu Manşet programında konuşan CHP İzmir eski Milletvekili Tacettin Bayır, SGK blokesiyle başlayan maaş krizinin nedeninin kamuoyuna doğru anlatılmadığını söyledi; AKP iktidarını “İzmir’i cezalandırmakla”, CHP yönetimini ise “İzmir’i temsil edememekle” eleştirdi. Bayır, “Bu kez işçilerin yanındayım, sorun siyasi ayrımcılık ve yanlış iletişim” dedi.
Tacettin Bayır’dan SGK, Ankara ve parti yönetimine sert sözler: AKP İzmir’i, CHP İzmir örgütü işçiyi cezalandırıyor
Haberler / Yerel Politika
9 Aralık 2025 Salı 00:57
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

NEO TV ekranlarında Senem Gökdağ’ın sorularını yanıtlayan CHP İzmir eski İl Başkanı ve İzmir eski Milletvekili Tacettin Bayır, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde yaşanan maaş krizi ve işçi eylemlerine dair çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. İşçilerin “çıplak ayak” eyleminin nedeninin kamuoyuna doğru anlatılmadığını vurgulayan Bayır, SGK’nın hesap blokesiyle başlayan sürecin “yasa tanımaz bir uygulama” olduğunu söyledi; AKP iktidarını “İzmir’i cezalandırmakla”, CHP Genel Merkezi’ni ise İzmir’i Parti Meclisi ve MYK’da yeterince temsil edememekle eleştirdi. Bayır, “Bu kez işçilerin yanındayım, sorun Cemil Tugay’ın niyeti değil; merkezi iktidarın baskısı ve yanlış yönetilen iletişimdir” ifadelerini kullandı.

KAYNAK AÇIKÇA ANLATILMALIYDI: SGK’NIN BLOKE KARARI

Bayır, işçilerin “çıplak ayak” eyleminin temel nedeninin net şekilde paylaşılmadığını belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Bu olayın kaynağı Sosyal Güvenlik Kurumu’nun, özellikle CHP’li belediyelerde borç bilgisi vermeden banka hesaplarını bloke etmesidir. Evet efendim, SGK Büyükşehir’in hesaplarını bir anda dondurdu.”

Bayır, SGK’nın alacağı olsa bile maaş hesaplarına haciz koyamayacağına dikkat çekti: “Yasa açık; kamu kurumlarında çalışanların maaşlarını ödemekle yükümlü hesaplara haciz uygulanamaz. Buna rağmen bloke konuldu. Büyükşehir bu konuda itiraz etti ve büyük ihtimalle haklı bulunacak.”

BLOKE EDİLİNCE BELEDİYENİN HAREKET KABİLİYETİ SIFIRLANDI

Hesapların kilitlenmesinin belediyenin ödeme trafiğini durma noktasına getirdiğini vurgulayan Bayır, bu nedenle işçilerin maaşlarında gecikme yaşandığını ifade etti.“Hesaba bloke konunca hareket edemezsiniz. Büyükşehir’deki geç ödeme meselesi de tamamen bundan kaynaklandı. Ama bunu açık biçimde anlatamadılar.”

BEN İZMİR’İ BİLİRİM… ANLATIM EKSİK KALDI

Uzun yıllara dayanan siyasi ve sivil toplum tecrübesine atıf yapan Bayır, konunun iletişim yönüne de dikkat çekti: “İzmir’i doğduğum günden beri yaşarım, il başkanlığı yaptım, üç dönem milletvekilliği yaptım. İzmir’i bilirim. Bu kuşatma doğru anlatılmadı. Bu nedenle de işçilerin tepkisi büyüdü.”

“TUGAY İŞÇİ DÜŞMANI DEĞİL AMA DAHA ŞEFFAF OLMALI” BAYIR’DAN DİKKAT ÇEKEN ÇAĞRI

Tacettin Bayır, maaş krizine ilişkin değerlendirmelerini sürdürürken İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’a doğrudan bir çağrı yaptı. Tugay’ın niyetinin kötü olmadığını vurgulayan Bayır, buna rağmen iletişimde ciddi eksikler olduğunu söyledi.

DAHA AÇIK OLUN, KORKMAYIN… İZMİR SİZİN YANINIZDA

Bayır, Tugay’a hem bir yol arkadaşı hem de partidaş olarak seslendi:“Sayın Tugay’ın art niyetli olduğunu düşünmüyorum. İşçi düşmanı demek asla doğru değil. Ama kim ne akıl veriyorsa, süreç doğru yönetilmiyor. Kendisine sesleniyorum: Daha açık, daha şeffaf olun. Korkmayın, çekinmeyin. İzmirli sizin yanınızda. Örgüt de yanınızda. İşçi de sizin düşmanınız değil.”

Bayır, belediye başkanının işçi karşısında “işveren baba” konumunda olduğunu hatırlatarak daha rahat bir yönetim dili kullanılabileceğini belirtti.

TUGAY EN ŞANSSIZ BELEDİYE BAŞKANLARINDAN BİRİ

Bayır’a göre Cemil Tugay, son yılların en zor koşullarında görev yapan CHP’li başkanlardan biri:“Bana göre son dönemin en şanssız belediye başkanı. Çünkü merkezi iktidarın CHP’li belediyeleri başarısız göstermek için uyguladığı baskı ve engellemeler artık açık şekilde hissediliyor.”

AKP KENDİ BELEDİYESİNE SES ÇIKARMAZKEN CHP’Lİ BELEDİYEYİ KİLİTLİYOR

Bayır, SGK blokesi üzerinden başlayan tartışmanın aslında uzun süredir devam eden bir siyasi stratejinin parçası olduğunu savundu: “Bugüne kadar AKP’li belediyelerin SGK primlerini yatırmamasına ses çıkarmayan iktidar, konu CHP’li belediyeler olunca anında bloke koyuyor. AKP’li belediyeler arazi satıp bütçe toparlıyor, kimse karışmıyor. Ama CHP’li belediyeye gelince en ufak taşınmaz satışına izin yok. Bu bir çifte standarttır.”

İZMİR CEZALANDIRILIYOR

Bayır, hükümetin uzun yıllardır İzmir’e karşı cezalandırıcı bir tutum takındığını belirterek sözlerini sertleştirdi: “İzmir’den vergi topluyorlar ama bu verginin kaçını yatırım olarak geri veriyorlar? Bu tabloya baktığımızda açıkça söyleyebilirim: AKP İzmir’i cezalandırmaya devam ediyor. Yıllardır bunu söylüyorum. Mantık şu: ‘Bana oy vermeyen kenti cezalandırırım.’ İşçisi, esnafı, memuru fark etmiyor. İzmir'e oy vermediniz diye cezalandırılan bir şehir muamelesi yapılıyor.”

BU UYGULAMA YASA TANIMAZLIKTIR  BAYIR’DAN SGK VE BAKANLIK ENGELİNE SERT TEPKİ

Tacettin Bayır, maaş krizinin arka planına ilişkin açıklamalarını sürdürürken, özellikle SGK’nın bloke kararının ve bakanlıkların kredi onay süreçlerinin “yasa tanımaz uygulamalara dönüştüğünü” söyledi.

KAMU HİZMETİNE TAHSİS EDİLMİŞ PARAYA HACİZ KONULAMAZ; YASA AÇIK

Bayır, konunun temelini çok net bir ifadeyle özetledi: “Yasal olarak kamu hizmetine tahsis edilmiş mal ve para üzerine haciz konulamaz. Bu yasa. Ama bugün CHP’li belediyelerin hesaplarına haciz konuyor. Bu açıkça yasa tanımayan bir uygulamadır.”

“BENİM PARAMI ANKARA’DA KESİYORSUN, SONRA İŞÇİYE ÖDEME YAPAMAYINCA SUÇLU BELEDİYE OLUYOR”

Bayır, merkezi hükümetin İzmir’in elini kolunu bağladığını şöyle anlattı: “Diyorsun ki eski borçlarından dolayı senin payını kesiyorum. Zaten gelecek paranın yüzde 60’ını işçiye vereceğim. Devlet yüzde 60 kesince bana yüzde 40 geliyor. Ben işçime ödeyeceğim yüzde 20’yi nereden bulayım? Kaynak yaratmadan mümkün değil.”

İZMİR YENİ KAYNAK ÜRETMEK ZORUNDA… AMA BAKANLIK İMZA ATMIYOR

Bayır, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin uluslararası finans kuruluşlarından düşük faizli, uzun vadeli krediler bulduğunu ancak bakanlık engeline takıldığını aktardı:

“Buca Metrosu için, Çiğli Tramvayı için yurt dışından kredi bulduk. Geri ödemesi uzun vadeli, faizi çok düşük. Ama bir yasa çıkarmışlar; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı onay vermezse krediyi kullanamıyorsun. Bakanlık imza atmadan İzmir tek adım atamıyor.”

Bayır, bakanlığın bu onay için herhangi bir sorumluluk üstlenmediğini vurguladı:“Bakanlığın kefaleti yok, garantisi yok. Alt tarafı bir imza atacak. ‘İzmir bu krediyi kullanabilir’ diyeceksin. Bu kadar! Ama onu da atmıyorlar.”

AKP MİLLETVEKİLİ CEYDA HANIM’IN İDDİALARI GERÇEĞİ YANSITMIYOR”

Bayır, AKP İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı’nın geçtiğimiz günlerde “İzmir’e kredi çıkardım” yönündeki açıklamasına da yanıt verdi: “Biz aynı uçakta sekiz yıl gidip geldik Ankara’ya. İyi bilirsiniz. Verilen şey sizin ‘verdiğiniz’ kredi değil. Bizim yurt dışından bulduğumuz kredi. Onaylanan şey sadece sizin bakanlığınızın mecburen imza attığı bir süreç. Türkiye’den İzmir’e kredi falan verilmiyor.”

Bayır, bu süreci bile siyasal bir başarı gibi sunmanın doğru olmadığını belirterek ekledi:“Bu bir lütuf değil, görevdir. İzmir’in hakkı olan uluslararası kaynağın kullanılmasına bile siyaset karıştırılıyor.”

BAYIR’DAN BAKANLIĞA VE CHP İL BAŞKANINA KRİTİK MESAJLAR

Tacettin Bayır, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin bekleyen dış kaynaklı kredileri üzerinden iktidara sert eleştiriler yöneltirken, CHP İzmir İl Başkanı Çağatay Güç’e de dikkat çekici uyarılarda bulundu.

BAKANLIK SADECE BİR İMZA ATACAK… KEFİL BİLE DEĞİLSİNİZ

Bayır, İzmir’in yıllardır bekletilen dış kaynak kullanımında ciddi mağduriyet yaşadığını belirterek şunları söyledi: “Bizim bulduğumuz kredi 3–4 milyar lira civarında. Siz buna kefil olmuyorsunuz, hiçbir sorumluluğunuz yok. Sadece bir bakanın imzasıyla bu para İzmir’e gelecek. Peki niye izin vermiyorsunuz?”

Bayır, işin boyutunun çok daha büyük olduğunu vurguladı: “Son bir buçuk yıldır İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bakanlıktan onay bekleyen dış kaynaklı kredileri 40 milyara dayanmış durumda. Neden imzalamıyorsunuz kardeşim? İzmir’in yatırım yapmasını mı istemiyorsunuz?”

“ÇAĞATAY BAŞKAN, SENİN YERİN SENDİKA TARTIŞMALARI DEĞİL”

Bayır, açıklamalarında CHP İzmir İl Başkanı Çağatay Güç’e de “ağabeylik” tonunda uyarıda bulundu: “Çağatay Başkan, sen partinin il başkanısın. Büyükşehir Belediye Başkanı değilsin. Senin muhatabın sendika ya da işçi değil. İl başkanının görevi, CHP’nin İzmir’deki oylarını korumaktır.”

Bayır, Güç’ün geçmişte Büyükşehir Belediyesi’nde bürokratlık yapmış olmasının görev çizgisini bulanıklaştırmaması gerektiğini vurguladı: “Genel Sekreter Yardımcılığı görevinden il başkanlığına gelmiş olabilirsin ama artık Özgür Özel’i temsil ediyorsun. Senin görevin denetlemektir. Ağır abi olman gerekir. Cemil Tugay’ın avukatı değilsin.”

CEMİL TUGAY KENDİ SAVUNMASINI YAPAR, İL BAŞKANININ ROLÜ BAŞKADIR

Bayır, il başkanının belediye adına polemik yürütmesinin doğru olmadığını belirtti: “Cemil Tugay’ın avukata ihtiyacı yok. Kendi savunmasını kendi yapar. İl başkanı belediyenin işleyişini denetler, meclis grubunun başkanıdır. Sendika tartışmasının içine girmez.”

BAYIR: “İL BAŞKANI’NIN MUHATABI SENDİKA DEĞİL, TUGAY’DIR”  CHP İÇİNDE YETKİ VE OTORİTE TARTIŞMASI

Tacettin Bayır, CHP İzmir İl Başkanı Çağatay Güç’ün son açıklamalarına ilişkin dikkat çeken değerlendirmelerde bulunarak, parti içindeki görev sorumluluk çizgisine dair net bir çerçeve çizdi.

Bayır, il başkanının doğrudan işçi eylemleri üzerinden polemiğe girmesini doğru bulmadığını belirtti: “Bunları sorgulayabilirsiniz ama muhatap olacağınız kişi sendika değildir. Sorulacak her şey Cemil Tugay’a sorulur. Eğer bir hata varsa içeride birlikte düzeltilir.” Bayır, il başkanının taşıdığı siyasi sorumluluğu hatırlattı: “Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı, aynı zamanda Özgür Özel’i temsil eder. Bu yüzden gereken tavır ve mesafe korunmalıdır.”

ACEMİLİĞİNE VERİYORUM… HAVUZUN İÇİNE İTİLDİ

Bayır, Çağatay Güç’ün il başkanlığına başlangıç sürecinin zorlayıcı olduğuna dikkat çekti: “Özgür Bey yeni il başkanı. Acemiliğine veriyorum. Hem genel merkez ‘Benim adayım bu’ dedi, hem Cemil Bey ‘Benim adayım bu’ dedi. Genç arkadaşımızı havuza itiverdiler. Rakibi yoktu, yarışarak gelmedi.”

Bayır, yarışarak gelmeyen bir il başkanının otorite kurarken doğal olarak zorlanacağını vurguladı: “Bir rakibi olsaydı, kazanarak gelseydi, otoritesi çok daha güçlü olurdu. İlçe başkanları üzerinde de, belediye başkanları üzerinde de etkisi farklı olurdu.”

MAAŞ ALDIĞI MEKANİZMADAN PARTİ YÖNETİMİNE GEÇİNCE OTORİTE KURMAK KOLAY DEĞİLDİR

Bayır, Güç’ün geçmişte Büyükşehir Belediyesi’nde görev almış olmasının da bu süreçte bir handikap yarattığını söyledi: “Çalıştığı ve maaş aldığı mekanizmadan ayrılıp il başkanı olunca doğal olarak bazı zorluklar yaşanıyor. Bu normal. Biz destek vereceğiz, aşacaktır. Çünkü o bizim kardeşimiz.”

ELEŞTİRİ OLACAK, AMA KAVGA LÜKSÜMÜZ YOK

Bayır, CHP’nin iktidara yürüdüğü bir süreçte parti içi tartışmaların dikkatle yönetilmesi gerektiğini belirtti: “Tabii ki yanlış varsa eleştirilecektir. Bu ‘her şeye susacağız’ anlamına gelmez. Ama kavga lüksümüz de yok. Birbirimizi tüketmek zamanı değil.”

“CEMİL TUGAY NEZAKETLE YANIT VERDİ… TUNÇ VEYA AZİZ OLSAYDI TABLO FARKLI OLURDU”

Bayır son olarak, Cemil Tugay’ın sendika tartışmasına verdiği yanıtı “nezaketli” bulduğunu ifade ederek dikkat çekici bir kıyas yaptı: “Cemil Bey çok nezaketli bir cevap vermiş. Eğer bu tartışma Tunç Bey veya Aziz Bey döneminde yaşansaydı, çok daha farklı bir karşılık görebilirdi.”

BAYIR: “TAYYİP BEY’İN İZMİR’E BAKIŞI SORUNLU, HATTA DÜŞMANCA”

Tacettin Bayır, AKP’li İzmir milletvekillerine seslenerek hem yerel yatırım dağılımındaki adaletsizliği hem de uzun süredir bekletilen kredi dosyalarını gündeme taşıdı. Bayır’ın sözleri, iktidarın İzmir’e yönelik tavrına ilişkin sert eleştiriler içerdi.

İZMİR MİLLETVEKİLİ OLMAK SADECE AKP SEÇMENİNE HİZMET ETMEK DEĞİLDİR

Bayır, AKP İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı’ya hitaben şu sözleri söyledi:“Siz 20 yıllık bir iktidarın milletvekilisiniz. İzmir milletvekili olmanız, sadece AKP’ye oy verenlere hizmet edeceğiniz anlamına gelmez. İzmir’e hizmet etmek zorundasınız.”

Ancak buna rağmen iktidar temsilcilerinin etkili olabileceğine inanmadığını da ekledi:“Ceyda Hanım’ın da, Atilla Bey’in de, MYK’da görev yapmış arkadaşımızın da etkili olabileceğini düşünmüyorum. Çünkü Tayyip Bey’in İzmir’e karşı özel bir zafiyeti var. Hatta ‘düşmanlık’ desek daha doğru olur. İzmir’e neden hizmet versin ki? Böyle bir bakış var.”

2025’TE İZMİR’DEN TOPLANAN VERGİNİN SADECE YÜZDE 1’İ YATIRIM OLARAK GERİ DÖNDÜ

Bayır, merkezi hükümetin İzmir’e yaptığı yatırım oranının vahim düzeyde düşük olduğunu açıkladı:“2025 Ocak Ekim döneminde İzmir’den toplanan genel bütçe vergisi 22 milyar 391 milyon lira. Bunun yalnızca yüzde 1’i İzmir’e yatırım olarak döndü. Yüzde 2.93 değil, yüzde 1 bile değil neredeyse!”

 AKP GÜNDEM SAPTIRMADA USTA; BASIN DA ELLERİNDE

Bayır, AKP’nin uzun zamandır gündem belirleme ve manipüle etme konusunda ustalaştığını söyledi:“AKP’nin en iyi yaptığı şey gündem belirlemek ve saptırmak. Ellerinde basın var, TRT var, kanallar var. İstisna olarak tarafsız yayın yapan çok az kanal kaldı.”

BİR BUÇUK YILDIR BEKLEYEN KREDİ DOSYALARI… İMZALAMAYAN KİM?

Bayır’ın en çarpıcı açıklamaları, İzmir’in ulaşım projeleri için yıllardır onay bekleyen kredi taleplerine ilişkin oldu. Elinde belgeler olduğunu vurgulayan Bayır, tarihleri tek tek sıraladı: “Bakanlığın önünde bir yıldır, bir buçuk yıldır bekleyen dosyalar var. Çiğli Tramvayı için tramvay alım kredisi 3.11.2024 ve 11.07.2024 tarihli başvurular hala imzalanmamış. Yarın vagonları alabilecek durumdayız ama imza yok.”

Aynı durumun metro projeleri için de geçerli olduğunu söyledi: “Metro projesiyle ilgili 3.10.2024 tarihli dosya da neredeyse bir yıldır bekliyor. Hâlâ imzalanmadı. İzmir’in projeleri neden bekletiliyor? Bunun cevabını kim verecek?”

KAYNAĞI BULDUK, PROJELER HAZIR… AMA BAKANLIK İMZAYI ATMIYOR

Tacettin Bayır, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin özellikle İZSU üzerinden yürütmek istediği altyapı yatırılarının da merkezi yönetim tarafından engellendiğini belirterek kritik bilgiler paylaştı. Bayır’ın açıklamalarına göre, belediyenin finansmanını kendi bulduğu projeler dahi bir buçuk yıldır imza bekliyor.

İZSU’NUN DİKİLİ VE ÇİĞLİ PROJELERİ BİR YILDIR BEKLETİLİYOR

Bayır açıklamasında şu çarpıcı ifadeleri kullandı: “İZSU’nun Dikili’de, Çiğli’de arıtma ve yağmur suyu projeleriyle ilgili bir, bir buçuk yıl önce gönderdiğimiz yazılar imzalanmıyor. Kaynağı da bulduk, parayı da bulduk. İzmirli hak ettiği değeri alsın istiyoruz ama mevcut iktidar bunu engelliyor.”

BAKANLIK SADECE İMZA ATACAK, KEFİL BİLE OLMUYOR

Bayır, bakanlığın yaptığı şeyin bir sorumluluk almak değil, sadece prosedürel bir onay olduğunu vurguladı: “Attıkları imza bir kefalet değil. İzmir’e garanti vermiyorlar, sorumluluk almıyorlar. Sadece yasada ‘Bu yatırımlar için bakanlık onayı gerekir’ dendiği için imza gerekiyor. O imza atılmadığı için biz dış kaynaklı kredileri kullanamıyoruz.”

GÖNDERİLEN PARANIN YÜZDE 60’I PERSONELE GİDİYOR; YATIRIM YAPACAK ALAN BIRAKILMIYOR

Bayır, hükümetin belediyelerin mali yapısını bloke eden kesintiler yaptığını söyleyerek tabloyu şöyle özetledi: “Gönderilen paranın yüzde 60’ı personel gideri. Zaten hükümet bunu makaslıyor. Yatırım yapacak bir kuruş bırakmıyor. Hâl böyle olunca yeni kaynak yaratmak zorundayız. Meclis üyeleri de bu nedenle proje arayışı içinde.”

SORUNUN KAYNAĞI SİYASAL AYRIMCILIKTIR

Bayır, fotoğrafın net olduğunu söyledi: “Merkezi yönetim bir partide, yerel yönetim başka partide olunca ciddi bir sorun çıkıyor. İzmir’e karşı ayrımcılık yapılıyor. Bu kesin.”

HİZMETTE TARAFSIZLIK ESASTIR; OY VEREN,VERMEYEN AYRIMI YAPILAMAZ

Bayır, hem yerel hem merkezi yönetimlerin hizmeti siyasal tercihe göre dağıtamayacağını vurgulayarak sözlerini sertleştirdi: “İzmir’de herkes CHP’ye oy vermiyor; AKP’ye de oy veren var. Ama seçilmiş bir yönetimin ‘Bana oy verene su, verene çöp alırım; vermeyene hizmet yok’ deme hakkı yoktur. Merkezi yönetim de böyle davranamaz. Hizmette tarafsızlık esastır.”

ASIL UTANMASI GEREKEN İZMİR’DEN SEÇİLMİŞ AKP’Lİ VEKİLLERDİR

Tacettin Bayır, merkezi yönetimin İzmir’e yönelik politikalarının yanı sıra, AKP’li İzmir milletvekillerinin tutumunu da sert sözlerle eleştirdi. Bayır’a göre, iktidarın İzmir’e hizmet götürme konusundaki tavrı uzun yıllardır değişmedi.

AKP’NİN HİZMET ANLAYIŞI 20 YILDIR AYNI: OY VERENE HİZMET, VERMEYENE YOK

Bayır, iktidarın hizmeti siyasal tercihe göre dağıttığını bir kez daha vurgulayarak şunları söyledi: “AKP’nin genel anlayışı bu: ‘Bana oy verene hizmet götürürüm, oy vermeyene götürmem.’ Bu 20 küsur yıldır böyle. İzmir için söylediklerini unutmadık; hâlâ aynı kafadalar.”

ASIL UTANÇ DUYMASI GEREKENLER İZMİR’DEN SEÇİLMİŞ AKP’Lİ VEKİLLERDİR

Bayır, İzmir’de iktidarı temsil eden siyasilerin halk karşısına çıkamamasını şöyle değerlendirdi: “Burada aslında utanç duyması gerekenler İzmir’den seçilmiş AKP’li milletvekilleridir. Neden pazara çıkamıyorlar? Neden halkın içine giremiyorlar? Çünkü İzmir’e hizmet getiremiyorlar. İzmir’e yapılan haksızlıkların karşısında tek kelime etmiyorlar.”

MURAT BAKAN VE DENİZ YÜCEL ELEŞTİRİLİYOR AMA GÖREVLERİ NEDENİYLE ANKARA’DAN AYRILAMIYORLAR

Bayır, bazı isimlere yönelik “sahada görünmüyorlar” eleştirilerine de açıklık getirdi: “Onların görev yeri Ankara. Murat Bakan da Deniz Yücel de orada yoğun görevler yürütüyor. Bu yüzden İzmir’de görünememeleri doğal. Yoksa başka bir kasıt yok.”

BEN DE MİLLETVEKİLİYDİM; 44 İLE GÖREVLİ OLARAK GİTTİM

Bayır, milletvekilliği döneminde sadece İzmir’le sınırlı görev yapmadığını hatırlatarak örnek verdi: “8 yıl milletvekilliği yaptım. O süreçte İzmir dışında 44 ile gittim. Çünkü milletvekili çıkaramadığımız iller vardı. Erzurum gibi, Yozgat gibi… Oralarda 3–4 gün kalıp saha çalışması yapıyorduk.” Bayır, CHP’de milletvekilliğinin yalnızca seçildiğin ile hizmet etmek anlamına gelmediğini vurguladı: “Genel Başkan bana dedi ki: ‘Sen sadece İzmir vekili değilsin; Kastamonu ve Çankırı’dan da sorumlusun.’ Ankara’ya gittiğimde boşluk bulur bulmaz Çankırı’ya giderdim. Çünkü görev buydu.”

BERAAT ÇIKARSA YARGI TARAFSIZDIR; ÇIKMAZSA BU DAVA SİYASİDİR

Tacettin Bayır, Tunç Soyer, Şenol Aslanoğlu ve İZBETON Genel Müdürü Heval Savaşkaya’nın yarın görülecek davasına ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Bayır’a göre karar, yalnızca üç kişinin kaderini değil, Türkiye’de yargının tarafsız olup olmadığını da gösterecek.

BERAAT GELİRSE YARGIYA GÜVENİM BİR NEBZE YERİNE GELİR

Bayır, yarınki duruşmada çıkacak kararın kendisi için bir turnusol işlevi göreceğini söyledi: “Eğer beraat ve tahliye kararı alınırsa, ben bu işin siyasi olmadığına, yargının tarafsız olduğuna kanaat getirebilirim.”

“TUTUKLULUK DEVAM EDERSE BU KARAR TAMAMEN SİYASİDİR”

Bayır, davanın siyasi bir operasyon olduğu yönündeki endişelerini açıkça dile getirdi: “Eğer beraat etmezlerse, tutukluluk devam ederse, bu karar tamamen siyasidir. Merkezi yönetimin yargı üzerinde kurduğu baskıyla alınmış bir karar olduğunu iddia ederim.”

İMAMOĞLU’NUN DİPLOMA DAVASINDA DA AYNI YÖNTEM UYGULANDI

Bayır, Ekrem İmamoğlu’nun diploma davasını örnek göstererek yargıdaki hakim değişikliklerine dikkat çekti: “Diploma davası 16 Şubat’a ertelendi. Peki ne oldu da mahkemenin hâkimi değiştirildi? Mevcut hâkim dosyaya vakıftı, pişmişti. Büyük ihtimalle beraat kararı verecekti.”

Bayır, bu tür uygulamaların tesadüf olmadığını belirtti:“İmamoğlu’nun daha önceki davalarında da beraat etmesi muhtemel dosyalarda hâkimler son dakikada değiştirildi, farklı illere sürüldü. Bu tesadüf değil.”

SOMUT DELİL YOKSA TUTUKLULUK SİYASİ BİR KARARDIR

Bayır, yarın görülecek davanın da aynı riskleri taşıdığını söyledi: “Tunç Soyer, Şenol Aslanoğlu ve Heval Savaşkaya hakkında elle tutulur, somut bir delil yoksa ve dava ‘içi doldurulmaya çalışılan’ bir dosyaysa, tutukluluklarının devamı tamamen siyasi bir karardır.”

GERÇEKTEN ADALET VARSA BERAAT GELİR

Bayır, yargının tarafsız işlemesi hâlinde kararın çok net olması gerektiğini belirtti: “Eğer bu siyasi bir dava değilse, gerçekten adalet terazisi çalışıyorsa, yarın beraat etmelerini beklerim.”

ASLINDA CEZAYI HAKİM VERMEDEN YATIRIYORLAR

Tacettin Bayır, tutuklu yargılanan isimlerin durumuna ilişkin dikkat çekici değerlendirmelerde bulunurken, hem yargı pratiğine hem de CHP içindeki temsil tartışmalarına dair çarpıcı ifadeler kullandı.

BİR YIL CEZASI OLAN BİR SUÇTA ZATEN YATTIKLARI SÜRE CEZAYA DENK GELİYOR

Bayır, tutukluluk süresinin fiilen cezaya dönüştüğünü söyleyerek durumu şöyle özetledi:“Bunun en ağır cezası bir yıl olsa, yarısının yatarı varsa zaten o kadar yattılar. Yani hakim kararı olmadan cezayı almış gibi hapiste tutuluyorlar. Bu birçok insana yapılıyor.”

ŞENOL ASLANOĞLU ARTIK İL BAŞKANI OLMADIĞI İÇİN DAVANIN SEYRİ DEĞİŞEBİLİR

Bayır, il başkanlığı sona erdiği için Aslanoğlu’nun siyasal ağırlığının davanın sonucunu etkileyebileceğini söyledi: “CHP İl Başkanı’nın tutuklu kalması ile sade bir partilinin kalması arasında fark var. Artık aktif bir görevi yok. Bu nedenle tahliye ihtimali güçlenebilir.”

Bayır, bazı partililerin Aslanoğlu’nun PM’ye girmesini önermesini ise yanlış bulduğunu belirtti: “Parti Meclisi’ne aday olması bana göre ona yapılacak kötülüktü. Çünkü PM üyesi olduğunda verilecek karar sarayın baskısından daha çok etkilenebilirdi. Şimdi öyle bir tüzel kişiliği yok.”

BEN TAHLİYE EDİLMEYECEKLERİNE İHTİMAL VERMİYORUM

Bayır, davanın siyasi yönü olduğu iddialarına rağmen, mevcut koşullarda tahliye olasılığını daha güçlü gördüğünü ifade etti: “Ben tutukluluğun devamına ihtimal vermiyorum. Artık sokağa çıkabilecek durumda olmasını beklerim.”

“ÖZGÜR ÖZEL,KILIÇDAROĞLU GERİLİMİ ABARTILIYOR”

Bayır, kurultay süreci ve Özel,Kılıçdaroğlu ilişkisine dair basında yer alan iddiaları da yorumladı: “Özel, Kılıçdaroğlu’nu arayıp kurultaya davet etti. Baykal’dan Karayalçın’a, Altan Öymen’den Hikmet Çetin’e kadar bu tür şeyler hep konuşulur ama yazıldığı gibi değildir. Haber değeri olsun diye abartılır.”

MYK YAPILANMASININ AĞIRLIĞI DA SÖYLENDİĞİ GİBİ DEĞİL

Bayır, Özgür Özel’in yeni oluşturduğu MYK’nın ‘güç dengesi’ açısından fazla okunmaması gerektiğini belirtti: “Yapılan MYK’nın da söylendiği kadar büyük bir ağırlığı olduğunu düşünmüyorum. Bu yorumları abartılı buluyorum.”

AMA İZMİR AÇISINDAN TABLO ÜZÜCÜ: ÖZGÜR ÖZEL İZMİR’E CEZA KESTİ

Bayır, İzmir’in parti içi temsilinde dışarıda kaldığını belirterek sözlerine sert bir tespitle devam etti: “İzmir açısından üzücü buldum. İzmir yeterince temsil edilmedi. Ve açık söyleyeyim: Özgür Özel’in İzmir’e bir ceza kestiğini düşünüyorum. İzmir örgütünün bunu oturup düşünmesi lazım.”

İZMİR’İN TEMSİLİ YOK… ÖZGÜR ÖZEL BU KENTE MESAJ VERDİ

Tacettin Bayır, CHP’nin yeni MYK’sında İzmir’den kimsenin yer almamasını “siyasi bir mesaj” olarak yorumlarken, İzmir örgütünün de bu tablo karşısında ciddi bir özeleştiri yapması gerektiğini söyledi.

İZMİR’İ TEMSİL EDEN KİMSE YOK; VEKİLİN İSTANBUL’DA OTURMASI TEMSİL ANLAMINA GELMEZ

Bayır, İzmir’in parti içindeki temsilinin fiilen ortadan kalktığını belirterek şunları söyledi: “Vekilin geri çekilmesiyle İzmir’in temsilcisi kalmadı. İstanbul’da ikamet eden İzmir milletvekilini ‘İzmir’in temsilcisi’ diye söylemesinler; böyle bir şey yok.”

Bayır, MYK’da İzmir’den yalnızca Urla’dan bir eğitimci kadın yöneticinin yer aldığını hatırlattı ancak bunun da temsiliyet sorununu çözmediğini belirtti.

İZMİR’DEN ÇOK TALEP OLUNCA ÖZGÜR ÖZEL KİMSEYİ YAZMAMAYI TERCİH ETTİ

Bayır, deneyimli bir siyasetçi refleksiyle tabloyu şöyle yorumladı: “İzmir’den 7–8 kişi MYK için talepte bulundu. Özgür Özel de düşündü: ‘Dördünü yazsam diğer dördü kırılacak, sekizini yazsam Ankara karışacak.’ Bu nedenle kimseyi yazmayarak yoluna devam etti. Bu, İzmir’e ‘Toparlanın’ mesajıdır.” Bayır, bunun örgüte yönelik bir sarsma ve yenilenme hamlesi olabileceğini dile getirdi: “Bu bir uyarıdır. ‘Örgüt kendine gelsin, sahaya insin’ mesajı var burada.”

İZMİRLİ SEÇMEN MİLLETVEKİLLERİNDEN RAHATSIZ; GENEL BAŞKANA ŞİKÂYET GİTMİŞ OLABİLİR

Bayır, bazı milletvekillerinin sahada görünmemesiyle ilgili seçmen rahatsızlığının genel merkeze yansımış olabileceğini söyledi: “Murat Bakan ve Deniz Yücel Ankara’da görevli oldukları için İzmir’e gelemiyorlar. Ama diğer vekiller için de ‘Gelmiyorlar, örgütle temas kurmuyorlar’ rahatsızlığı var. İzmirli seçmen bunu genel başkana iletmiş olabilir.”

TUGAY ŞANSSIZ BİR DÖNEMDE GÖREVE GELDİ; BELEDİYE PERSONEL YÜKÜ ÇOK AĞIR

Bayır, sözün ardından belediyenin içinde bulunduğu ekonomik tabloya dikkat çekti: “Sayın Tugay şanssız bir dönemde göreve geldi. Bir önceki belediye başkanı giderken çok sayıda işçi aldı. Büyük bir personel fazlası var.”

Bayır, belediyenin ücret seviyesinin Türkiye standartlarının üzerinde olmasının da bütçeyi zorladığını söyledi: “İzmir’de sosyal haklar çok yüksek. Türkiye’nin en yüksek maaş veren belediyesi. Elbette olsun; çalışanlarımız hakkını alsın ama gelir buna yetmiyorsa sorun başlıyor.”

MAAŞ 80 BİN LİRA OLSA NE OLUR? KASA 50 BİN LİRA VERİYORSA GERİSİ SADECE KAĞIT ÜZERİNDE KALIR

Bayır ekonomik gerçekliği çok net bir örnekle özetledi: “Sen maaşı 80 bin yapıyorsun ama ay sonunda ancak 50 bin verebiliyorsan, ‘30 bini sonra veririm’ diyorsan bunun anlamı yok. Maaşın yüksek görünmesinin de anlamı yok çünkü kasa bunu ödeyemiyor.”

CEYDA HANIM’IN GÜCÜ YETMEZ… ASIL HEDEFİ BÜYÜKŞEHİR ADAYLIĞI

Tacettin Bayır, AKP İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı’nın söylem ve çıkışlarını değerlendirirken, İzmir’deki mevcut sorunlar üzerinden tek başına bir vekilin etkili olmasının mümkün olmadığını söyledi.

TEK BİR AKP MİLLETVEKİLİ İZMİR’İN SORUNLARINI ÇÖZEMEZ

Bayır, Çankırı’nın siyasi pozisyonunu şöyle yorumladı: “Ceyda Hanım’ın gücü yetmez buna. Bir AKP milletvekilinin İzmir’de bu sorunların üstesinden geleceğini düşünmüyorum.”

Bayır, Çankırı’nın geçmiş çıkışlarını hatırlatarak hedef büyüttüğünü işaret etti: “Geçen dönem Konak Belediyesi ile ilgili bir mesele olmuştu. Anladığım kadarıyla o çıtayı daha da yükseltmiş. Şimdi hedef Büyükşehir.”

TİYATRAL ÇIKIŞLARIYLA MESAJ VERİYOR: ‘BEN BÜYÜKŞEHİR ADAYIYIM

Bayır, Çankırı’nın son dönemde kamuoyunda dikkat çeken “kargo kutusu” çıkışı gibi teatral hamlelerin de bu niyetin işareti olduğunu söyledi: “Cemil Bey’e yaptığı espriler, göndermeler, kargo meselesi… Bunlarla aslında ‘Ben Büyükşehir adayıyım’ mesajı veriyor.”

İZMİR’DE KRİZ BÜYÜMEMELİ; ÇÖZÜM KAYNAK YARATMAKTAN GEÇİYOR

Bayır, tüm bu politik gelişmelerin ortasında en kritik konunun belediye işçi ilişkilerindeki tansiyon olduğunu vurguladı: “Cemil Bey ile sendikalı işçiler arasındaki tartışmanın daha fazla büyümemesi için kaynak yaratılması şart. Krizin çözümü burada.”

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM RESMİ REKLAM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2025 Ege Postası