Taksim Gezi Parkı’na kadın duyarlılığı
Türkiye’nin önde gelen kadın aydınları, Taksim Gezi Parkı’nda bulunan ağaçların kesilmesi ve sökülmesine tepkili. Ünlü yazar Sibel Eraslan, parka yapılan müdahaleyi, ağaçların bir bir kesilmesini incitici bulurken, “Bura yeşil alan,...
Türkiye’nin önde gelen kadın aydınları, Taksim Gezi Parkı’nda bulunan ağaçların kesilmesi ve sökülmesine tepkili. Ünlü yazar Sibel Eraslan, parka yapılan müdahaleyi, ağaçların bir bir kesilmesini incitici bulurken, “Bura yeşil alan, kuşların ve karıncaların evi. Alanın yok edilmesi hiç de hoş değil.” diyor.
Ağaçsız dünyanın çorak ve kurak olacağını vurgulayan gazeteci-yazar Cihan Aktaş ise Gezi Parkı gibi şehirli için anlamı olan ortak alanlara dönük projelerde kılı kırk yarmak gerektiğini dile getiriyor.
Gazeteci-yazar Emine Uçak Erdoğan da tüm ağaçlar plana göre kesildiğini belirterek, “Şu aşamada alıştıra alıştıra yapıyorlar. Planda ağaç görünmüyor. Bir şehrin tarihi dokusunu oluşturan ağaçları kestikten sonra yeni ağaçlar dikmekle doku korunmuş olmaz. İstanbul zaten cazibe merkezi ve tarihiyle zaten değerli. Ben yaptım oldu diye yapılması çok yanlış ve bu düzenlemeden İstanbul’la ilgili duyarlılığı olan her kesim rahatsız. Mahkeme kararının da dikkate alınmaması vahim.” ifadelerini kullanıyor.
Sanatçı Lale Mansur da Gökkafes’e dokunulmamasını, buna mukabil Gezi Parkı’nda ağaçların kesilmesini ironik buluyor. Bu eylemden geri adım atılmasını talep ediyor.
Taksim’i yayalaştırma projesi kapsamında Gezi Parkı yıkılıyor. Parkta yer alan ağaçlar, ya kesiliyor ya da sökülüyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın onay verdiği projeye çevrecilerin yanı sıra kadın aydınlar da muhalefet ediyor. Konu ile ilgili Cihan’a açıklamalarda bulunan Sibel Eraslan, Cihan Aktaş, Emine Uçak Erdoğan ve Lale Mansur, Gezi Parkı’nda yer alan ağaçların yok edilmesine soğuk; yeşilin korunmasına sıcak. Bu isimlerin ortak kanaati parkın yerine AVM ya da kışla yapılmaması.
Doğaya duyarlı kadın yazar ve sanatçıların Gezi Parkı ve ağaç kesimleri ile ilgili yorumları şöyle:
Sibel Eraslan:
“Gezi Parkı’na ne yapılacak, ne konulacak bilmiyorum; ama mutlaka şehrin ve İstanbul sakinlerinin fikri alınmalı. Ben, şu an Beyoğlu’nda oturmuyorum; lakin çocukluğum oralarda geçti. Onun için bana da bu konu sorulmalı. Gezi Parkı’nda bulunan ağaçların kesilmesi beni incitiyor. Burası yeşil alan, kuşların ve karıncaların evi. Şu yapılan kesimler hoş değil. Kanım o, ağaçların kesilmesinden kaygılı olan çok. Bu anlamda büyük bir tedirginlik var. Onun için bu yıkımların, ağaç kesimlerinin bir an evvel sonlandırılması gerekiyor.
Gezi Parkı’na AVM yapılacağı şayiaları var. Şu an İstanbul’da AVM sayısı önemli oranda arttı. Buna bağlı olarak hem kültür hem de toplumun, bireylerin diyalogu etkileniyor. Öte yandan şehirde çok AVM var, bunun ufak bakkalı ve manavı yok eden kapitalist bir sistem olduğunu da unutmamak gerekiyor. Bence, burada yapılması gereken Gezi Parkı ile ilgili şehir ile ilçe halkına danışmak; burayı belki İstiklal Caddesi’ne bağlayan bir yürüyüş alanı olarak planlanlamaktır.”
Cihan Aktaş:
“Şehircilik alanında oturmuş dokuyu beton lehine gözardı eden herhangi bir projeye oldum olası kuşkuyla bakıyorum. Şehir dokusuna ağaç merkezli bakıyorum, bu nedenle de mecvcut ağaçları azami ölçüde korumaya dönük projeleri anlamlı buluyorum. Dinimize göre bir ağaç, saygın bir canlıdır, rastgele sökülüp atılamaz. Mimarlık öğrenimi görmüş Müslüman bir yazar olarak ağaçsız dünya çorak ve kurak geliyor bana. Gezi Parkı'nda ağaçların söküldüğünü öğrendiğimde, ‘bu proje başka türlü yapılamaz mıydı’ diye sordum kendime. Kaldı ki AVM'li herhangi bir proje kamuoyunun bilincini rahatsız etmeye başladı.
İstanbul'un güzelim silueti konusunda çok da özenli davranılmadığı ortadayken, bu konuda rahatsızlık duyulması hiç anlaşılmaz değil. Ağaç merkezli bakış, toplum olarak sahip olduğumuz güzel hasletlerden biri, bunu yitirmememiz gerekiyor. Gezi Parkı gibi şehirli için anlamı olan ortak alanlara dönük projelerde kılı kırk yarmak gerekiyor. Dün twitter’da parkta bulunan ağaçlardan birini evlat edinmek istediğimi yazdım. Çok da fazla destek aldım. Bunun siyasal bir tarafgirlikle de hiç alakası yok. Betonlaşma, mevcut iktidardan çok önce başladı İstanbul'da.
Ayrıca olumlu kimi örnekler de var. Geçen hafta Zeytinburnu Kültür Merkezi'nde İslamcılık Sempozyumu’na katıldım. Merkez binası girişinde yaşlı çınar ağacı korunacak şekilde tasarklanmış, çok hoşuma gitti bu. Aklıma organik mimarinin kurucusu Frank Lloydı Wright'ın ağaçları koruma esasında geliştirdiği projeleri geldi. Wright, dünyada en önem verdiği mimarın Mimar Sinan olduğunu belirtir. Keşke İstanbul'un yapılaşması Sinan'ın mirasının karakteristik özelliklerini derk edecek inceliklerle sürebilse. Daha fazla betona ve AVM'ye değil, daha fazla ağaca ve parka, yeşil alana ihtiyacıu var bu şehrin insanının.
Burada yapılması gereken şudur, kamuya açık ortak projelerde konsensus ile hareket edilmesi. Mimari kuruluşlarla, ayrı birimlerle görüş alışverişinde bulunmak çok yararlı olacaktır. Gezi Parkı’nın akibeti bu parkta vakit geçiren, yoldan geçen, penceresi parka açılan M değil, dahaq fazla yeşil talep ediyor. “
Emine Uçak Erdoğan:
“Planlara göre Taksim’de tam yayalaştırma olmayacak. Şu da bir hakikat meydana ulaşmak kolay değil. Gümüşsuyu’ndan Taksim’e batçıklardan nasıl gidilece? Bu, modern şehirlerde hiç tasvip edilmeyen bir durum. Gezi Parkı’nda kışlanın 1930’larda tepeden imnme bir kararsa yıkılması ne kadar vahimse yeniden inşa edilmesi ve ayrıca AVM olarak yapılması o kadar vahim. Tepeden inme. Ayrıca Taksim’in AVM’ye ihtiyacı yok, camiye ihtiyacı var. Ama bunu bile insanlara sorarak yapmak gerekiyor. Kamplaşma körüklenerek cami diye başlanan süreç AVM halini aldı. Küçük camiye dönüştürülmesi sorunu hallederdi.
Gezi Parkı, o civarda bulunan tek kamusal alan, her sınıftan insanın nefes aldığı. Orayı AVM yapmak kimilerine özel hale getirmek demek. Burayı içkicilerin, tinercilerin mekan tuttuğu yer olarak lanse etmek yanlış. Gezi Parkı’nda yer alan tüm ağaçlar plana göre kesiliyor. Şimdi alıştıra alıştıra yapıyorlar. Ama planda ağaç görünmüyor. Bir şehrin tarihi dokusunu oluşturan ağaçları kestikten sonra yeni ağaçlar dikmekle doku korunmuş olmaz. İstanbul zaten cazibe merkezi ve tarihiyle zaten değerli. ‘Ben yaptım oldu’ diye yapılması çok yanlış ve bu durumdan İstanbul’la ilgili duyarlılığı olan her kesim rahatsız. Mahkeme kararının da dikkate alınmaması vahim. “
Lale Mansur:
“Dün gece çekimde olmasaydım, Taksim Dayanışması Bileşenleri’nin eylemine katılırdım. İlla oraya kışlayı yapmayı istiyorlar. Orada bulunan insanlar istiyormuş, istemiyormuş umurlarında değil. Benim de orada tarihim var. AKM’de senelerce çalıştım. Oradan geldim geçtim, orada oturdum. Onlarca hatıram var Taksim’de.
Gazi Parkı’nda tarihi 75-100 seneye dayanan ağaçlar var. Yani İronik, Gezi Parkı’nda durup Dolmabahçe’ye baktığınızda Gökkafes’in durduğunu görüyorsunuz ama diğer yandan ağaçların bir bir söküldüğüne tanık oluyorsunuz. Ya, bir park kalamaz mı, her yerin beton olması şart mı, bir kuş yaşayamaz mı, bir yeşillik göremez miyi? Taksim’de park filen yok. Küçücük yer. İnsanların böyle bir yere de ihtiyacı var. Bu iş değil. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın barış konusunda ardındayız ama burada yapılan yanlış. Bu yanlıştan bir an evvel dönülmeli. Bunu bir inatlaşma olarak da görmemeliyiz, bu yeşil alan her birimiz için ihtiyaç.”