Atanmayı bekleyen öğretmenler, gıda mühendisleri, ziraat mühendisleri, veterinerler, bilgisayar mühendisleri, su ürünleri mühendisleri, arkeologlar, sanat tarihçileri, daha birçok meslek grubundan vatandaşlarımız var. Fakat ne yapılıyo? Maliye Bakanı açıkladı, 1 milyar 370 milyon liraya saray yapılıyor, 185 milyon dolara uçak alınıyor. İnsanlar atanmayı beklerken, bu kadar büyük paraların lükse harcanması yanlıştır” dedi.
Türeli, TBMM Genel Kurulu’nda 2015 Yılı bütçesinin tümü üzerinde CHP Grubu adına söz aldı.
AKP döneminde kariyer ve liyakat sistemine dayalı çalışma hayatının tahrip edildiğini vurgulayan Türeli, “Taşeron hizmet alım sözleşmesi gittikçe yaygınlaştırılmış ve bu sistem şu anda çalışma hayatı içinde çok belirleyici bir noktaya gelmiştir. 2002 yılında kamuda taşeron uygulamasına çok az rastlanmaktaydı. 2004 yılında 3 bin 183 kişiye yükseldi. Günümüzde 781 bin kişi. Böyle bir şey olabilir mi'” diye konuştu.
“Taşeron, ‘çağdaş kölelik’ demektir” ifadesini kullanan Türeli, şöyle devam etti.
“İnsanların hiçbir güvencesi yok. Çalışanların gelecekleri şirket sahibinin iki dudağının arasına bırakılmış durumdadır. Asgari ücretle uzun çalışma saatleri var, ikramiyesi yok, yıllık izin hakkı yok. İşte böylesine kötü bir model Türkiye'de yaygınlaştırılıyor. CHP olarak, iktidara geldiğimizde ilk yapacağımız işlerden biri kamuda taşeron çalıştırmanın engellenmesi ve kamuda çalışan taşeronların derhal kadroya alınmasıdır.”
4/C’LİLER KADROYA ALINSIN
Konuşmasında 4/C kadrosunda çalışanların sorunlarına da değinen Türeli, “657 sayılı Kanun'un ilgili maddesinde hangi şartlar altında geçici işçi çalıştırılabileceği belirlenmiş. Orada, ‘Bazı işler sürekli olmadığı için oralarda geçici işçi çalıştırabilirsin’ deniliyor. Örneğin, anketörler, güzel sanatlarda modeller ama burada ne yapıld? Özelleştirilen kuruluştaki işçiler alındı ve 4/C kadroları dolduruldu. Şu anda 23 bin 666 kişi 4/C kadrosunda çalışıyor” şeklinde konuştu.
“Kadroya alın diyoruz, almıyorsunuz” diyen Türeli, “Herhalde sırada yeni özelleştirmeler var, oradan gelen işçileri de yine 4/C’de değerlendirmeyi planladığınız için kadroya almıyorsunuz. 4/C'liler devletin kadrosuna alınmak istiyor. Çünkü aynı işi yaptıkları insanlarla farklı koşullarda çalışıyorlar” dedi.
ATANMAYI BEKLEYENLER
Atanmayı bekleyen öğretmenler, gıda mühendisleri, ziraat mühendisleri, veterinerler, bilgisayar mühendisleri, su ürünleri mühendisleri, arkeologlar, sanat tarihçileri ve daha birçok meslek grubundan vatandaş bulunduğunu ifade eden Türeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Fakat ne yapılıyo? Maliye Bakanı açıkladı, 1 milyar 370 milyon liraya saray yapılıyor, 185 milyon dolara uçak alınıyor. İnsanlar atanmayı beklerken, bu kadar büyük paraların lükse harcanması yanlıştır. Niye atanmıyor bu arkadaşla? İnsanlar eğitimini gördüğü alanlarda çalışmak istiyor. Zaten bu alanlarda personel açığı var. Atayın o zaman bu arkadaşlarımızı. O zaman hem bu açığı karşılarsınız, nicelik açısından problemi çözersiniz hem de çok daha nitelikli hizmet sunulmasının da önünü açmış oluruz.”
GÜVENLİK VE KORUMA MEMULARLARININ FAZLA MESAİSİ
Bütçenin içerisinde fazla mesai ödemelerini düzenleyen bir “K cetveli” bulunduğunu belirten Türeli, “Koruma ve güvenlik memurlarının fazla mesaisi 2 yıl önce kesildi. Kaç kez, ‘Bunu çözün’ dedik, ısrarla çözmüyorsunuz. Çözün bu işi. Bu arkadaşlarımızın fazla mesailerini vermiyorsunuz. Bunun bütçeye fazla bir maliyeti de yok” diye konuştu.
Türeli, muharip gazilerin şeref aylıklarına ilişkin problemin de bir türlü çözüme kavuşturulamadığını vurgulayarak, “Şeref aylığı konusunda gazilerimiz, sosyal güvenlik sistemine tabiyse ayrı, tabi değilse ayrı uygulama yapılıyor. Böyle bir şey olabilir mi'” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
ÇİFTÇİLER SIKINTILI
Çiftçilik ve hayvancılık yapan vatandaşların sıkıntılarının da büyük olduğunu dile getiren Türeli, üretim girdilerinin maliyetlerinin 4 kat arttığını ifade etti. Türeli, “Gübrenin, zirai ilacın, mazotun fiyatı 4 kat artmış, ürünün fiyatı yerinde sayıyor, bazı ürünlerde maliyet 2 kat artmış. Nasıl ayakta kalacak, nasıl geçinecek çiftçi” şeklinde konuştu.
Sosyal yardım sistemin de yaşanan aksaklıklara da değinen Türeli, Türkiye’de sosyal yardım uygulamalarının oransal olarak OECD ülkelerinin çok altında olduğunu ifade etti. Türeli, “Ülkemizde son derece dağınık bir sistem var. Kimin ne yaptığı belli değil çok başlı bir sistem. 8 ayrı kuruluş sosyal yardım veriyor. Sosyal sigorta, sosyal hizmet, sosyal yardım arasında bütünleşik bir yapı bulunmuyor” diye konuştu.
Türeli, CHP tarafından hazırlanan, “Aile Sigortası”nın daha çağdaş ve bütünleşik bir sistem önerdiğini belirterek, “Aile sigortası, bütün sosyal yardım sistemini birleştiren hem sosyal yardımın miktarını artıran hem de çok daha etkin ve verimli sistem kuran bir yapıdır. İktidara geldiğimizde ilk yapacağımız işlerden biri de aile sigortasını uygulamaktadır” dedi.
KAÇ-AK SARAY
Bütçe harcamalarında, israftan kaçınılmasının en önemli nokta olduğun belirten Türeli, “Kaç-AK Saray”ın israf uygulamalarının en canlı örneği olarak Başkent’in orta yerinde durduğunu söyledi.
“Sayın Erdoğan, Cumhurbaşkanı olmasaydı ne olacakt? Bu saray yine Cumhurbaşkanı’na tahsis edilecek miyd? Sanmıyorum” diyen Türeli, “Ben diyorum ki Başbakanlıkta kalacaktı. O zaman diyebiliriz ki aslında tamamıyla Cumhurbaşkanı’na göre tasarlanmış bir sistem. Bu kabul edilemez” diye konuştu.
GERÇEK DEMOKRASİ NEREDE
Türeli, konuşmasında AKP döneminde yaşanan demokrasi dışı uygulamalara da değindi.
Demokrasinin öz ve içerik açısından zenginleşmesi için birtakım kurallara ihtiyaç bulunduğunu belirten Türeli, bunların başında hukuk devletinin geldiğini ifade etti.
AKP döneminde hukuk sisteminin baskı altına alınmaya çalışıldığını ifade eden Türeli, bir diğer sorunun ise basına yönelik baskılar olduğunu söyledi.
Hür basının, insanların doğru bilgi almalarını sağlayan en önemli organ olduğunu belirten Türeli, şunları kaydetti:
“Demokrasi konusunda baskıların olduğunu, gazetecilerin cezaevlerinde tutulduğunu, baskılara uğradığını, gazete patronlarına talimat verilerek hükümet aleyhinde yazan gazetecilerin işten çıkarılmalarının sağlandığını hepimiz biliyoruz. O zaman, demokrasi öz ve içerik açısından zenginleşmez. Demokrasi, düşünce ve ifade özgürlüğü ve bu doğrultuda toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkıdır. Eleştiri olmazsa demokrasi olmaz. Demokrasi ortak akla dayanır.
Bugün ne yazık ki AKP döneminde gerçek bir demokrasi yoktur ama CHP döneminde Türkiye'de gerçek bir demokrasi tüm kurum ve kurallarıyla kurulacak ve işletilecektir.”
KESİN HESAP KOMİSYONU KURULSUN
Bütçe görüşmelerinin olması gerekenin dışında ‘şeffaflık’ ve ‘saydamlıktan’ uzak bir şekilde gerçekleştirildiğini belirten Türeli, “(Hesap verilebilirlik) diyorsunuz, bazı hesapları kamuoyunun ve TBMM'nin denetiminden kaçırıyorsunuz. Bunlar yanlış uygulamalardır” dedi.
Türeli, bir kesin hesap komisyonunun kurulmamasının da ciddi bir sakınca olduğunu vurgulayarak, “Bir komisyon olmaması, kesin hesap kanun tasarılarının, bütçe kanun tasarılarının gölgesinde kalmasına neden oluyor” ifadesini kullandı.
AKP döneminde Türkiye ekonomisinin sorunlarının çözülemediğini vurgulayan Türeli, sözlerini şöyle tamamladı:
“On iki yıldan beri iktidarsınız, şimdi aklınıza geldi, öncelikli dönüşüm programları, eylem planları hazırlıyorsunuz. On iki yıldır neredeydini? Türkiye ekonomisi kan kaybederken, üretim, istihdam dibe doğru vururken, Türkiye ekonomisi ithalata dayalı bir ekonomi haline gelirken, cari işlemler açığı bu kadar artarken, dış borç stoku bu kadar artarken, istihdam artmazken, işsizlik oranları yükselirken, yoksulluk artarken aklınız neredeydi'
Şimdi kötü gidişatın farkındasınız birtakım adımlar atarak ekonomiyi dönüştürmeye çalışıyorsunuz ama artık çok geç.”