Köşk’ü Erdoğan’a devrettinten sonra ilk kez bir uluslararası programa katılan Gül,
Türkiye’nin sınırlarında istikrarsızlık istemediğini belirterek: ‘‘Türkiye olarak Irak’ta kapsayıcı bir hükümet kurulmasını en başından itibaren söyledik. Bu noktaya geç gelinmesine rağmen Irak hükümetini destekliyoruz.’’ dedi. Türkiye’nin Suriye ile 900 km sınırı olduğuna vurgu yapan Gül, Türkiye’ye Suriye konusunda yapılan tenkitleri ‘kolaycılık’ olarak değerlendirirerek konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: ‘‘Bölgedeki durumun bugünkü vahametini izah edecek kilit ifade, ‘’hayal kırıklığı’’ olabilir. Bu hayal kırıklığı, gerek ihtilafların sebebini, gerekse sonuçlarını açıklayabilir. Gerçekten de hem bölge ve dünya halklarının, hem de uluslararası toplumun elitleri, başta Filistin meselesi olmak üzere Orta Doğudaki sorunların çözümsüz kalmasından ve durumun daha da derinleşmesinden dolayı hayal kırıklığı içindedirler. Bunun şu veya bu şekilde sonuçlarının olması beklenir.
Suriye’nin kimyasal silahlardan arındırılması, kayda değer bir gelişme olmuştur. Bu, uluslararası toplumun ortak hedefi olan bölgenin kitle imha silahlarından arındırılması yolunda ortak çabanın sonuç verebileceğini de göstermiştir. Aynı alanda bir başka, hatta daha da önemli bir gelişme, İran’ın nükleer programı ile ilgili müzakerelerin olumlu sonuçlanabileceğine dair beklentilerdir. Bu gerçekleşirse, çoktaraflı mekanizmaların ve kazan-kazan anlayışına dayalı bir diplomasinin büyük bir zaferini teşkil edecektir. Dışişleri
Bakanı ve Cumhurbaşkanı olarak bu sürecin çeşitli aşamalarında Tahran’a giderek veya görüşmelere Türkiye’de evsahipliği ederek dahlim olduğunu memnuniyetle söylemeliyim. İran dini lideri Ayetullah Hamaney’le bu konuyu doğrudan görüşen tek NATO Müttefiki ülke devlet başkanı olduğumu da belirtmem gerekir.
Irak’ta eskisine oranla daha kapsayıcı, geniş tabanlı bir Hükümetin kurulmuş olması, geç de olsa bir diğer önemli gelişmedir. Bu da Irak içinde ve dışındaki aktörlerin sağduyu ve eşgüdüm noktasına gelmesi sayesinde olmuştur. Bu bana 2003’de İkinci Körfez Savaşı münasebetiyle, Başbakan olarak başlatmış olduğum Irak’a Komşu Ülkeler Dışişleri Bakanları Toplantıları Sürecini hatırlattı. Savaştan önce ve sonra Irak’a komşu ülkeler olarak P-5 ve bölgesel örgütler ile dokuz kez üst düzeyde toplanarak ortak bir gündem etrafında toplanmayı, istişare ve eşgüdüm yapmayı bir ölçüde başarmıştık. Dolayısıyla, yeni Irak Hükümetinin de, aynı anlayışla teşvik edilmesi ve desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. ’’ dedi.
‘O ATMOSFER TESİS EDİLMELİ’
KonuşmasındaFilistin-İsrail arasında yaşanan sorunlara da değinen Cumhurbaşkanı Gül, bazı Avrupa ülkelerinin Filistin devletini tanıma kararı aldığına dikkat çekerek şunları söyledi: ‘‘Bu eğilim Avrupa’da Filistin meselesinin çözümünün çıkmaza girmesinden duyulan ciddi bir hayal kırıklığını yansıtmaktadır. Tanıma eğiliminin İsrail ve Filistin’deki barışçı çözüm yanlılarının çabalarına katkıda bulunmasını ve onları teşvik etmesini ümid ederim. 2007 yılında Cumhurbaşkanı seçildiğimde, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez beni tebrik etmek için aynı günAnkara’ya gelerek birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisine hitap etmişlerdi. O atmosfer, kalıcı çözüm için yeniden tesis edilebilir ve edilmelidir. ’’
‘TÜRKİYE’NİN NEREYE GİTTİĞİ ÇOK AÇIK’
Türkiye’nin AB üyeliği ile alakalı fikirlerini de katılımcılarla paylaşan Cumhurbaşkanı Gül, “Türkiye’nin nereye gittiği çok açık. Bugün bazı fasıllar açılmıyorsa, bunun sorumlululuğu AB’ye aittir. Bizim için demokrasi mükemmelleşme sürecidir. Yaşanan sorunların geçici olduğu kanaatindeyim. Türkiye hukukun üstünlüğünü ve demokrasi standartlarını yükseltme yönünde yoluna devam edecektir’’ dedi.
Halifax Uluslararası Güvenlik Forumu’na konuk olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Abdullah Gül konuşmasını şu sözlerle noktaladı: ‘‘Yukarıda saydığım olumlu gelişmeler bazı imkanlar, dersler ve ipuçları içermektedir. Bütün bunlar, siyasi aktörlerce bütünsel ve stratejik bir yaklaşımla, ortak bir zeminde ve yapıcı bir anlayışla ele alındığı takdirde, taşları yerinden oynatabileceğimizi düşünüyorum. Bu da sadece Orta Doğu halklarının değil, bütün dünyanın barış ve refahının çıkarına olacaktır.’’
11. Cumhurbaşkanı Gül, forumda Kanada Adalet Bakanı Mackey, Kanada Dışişleri Bakanı John Baird ve ABD’li Senatör John McCain’le de biraraya geldi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, program bitiminde Halifax’te yaşayan Türk toplumuyla da biraraya geldi. (DHA)