İzmir'de, Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma ardından 149'u tutuklu 267 sanık hakkında hazırlanan ve 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen iddianamade, tutuklu Hava Teknik Okullar Komutanı Tümgeneral Ahmet Cural'ın, o gece dönemin İzmir Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya'ya cep telefonundan, silahlı bir grup tarafından rehin tutuldukları mesajını gönderdiğini söylediği ortaya çıktı.
Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Berkant Karakaya tarafından hazırlanan ve İzmir 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde kabul edilen, ekleri ile birlikte 1300 sayfalık iddianamede, askeri darbenin önemli 3 ayağından biri olan İzmir'de, 801 şüpheli hakkında soruşturma yapıldığı yer aldı. Savcı Karakaya, tanık ve şüpheli ifadelerinin ardından, 267 kişi hakkında kamu davası açtı. 53 şüphelinin dosyaları ayrılırken, 481 kişi hakkında ise ek kovuşturmaya gerek olmadığına yer verildi.
İddianamede Fethullah Gülen, 1 numaralı sanık ve 'örgütün elebaşı' olarak yer alırken, sanıklara, 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olma, TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs' suçlamaları yöneltildi. Fethullah Gülen, Ege Ordusu Kurmay Başkanı Tümgeneral Memduh Hakbilen, Hava Teknik Okullar Komutanı Tümgeneral Ahmet Cural ve 'Çiğli Hava Üssü imamı' olduğu belirtilen astsubay Zekeriya Kuzu ile diğer sanıklar hakkında, 2'şer kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 15 yıla kadar hapis cezası istendi.
Sanıklardan Tümgeneral Ahmet Cural'ın, olayı soruşturan Cumhuriyet Savcısı Berkant Karakaya'ya geçen 4 Ağustos'ta, tutuklandığı sırada verdiği ifadenin ayrıntıları da ortaya çıktı. Savcı Karakaya tarafından sorulan 18 soruya 8 sayfadan oluşan yanıtlar veren 2 çocuk babası Cural, darbeci olmadığını söyledi. Darbe nedeniyle tutuklanan rütbelilerden kimleri tandığı sorulan Ahmet Cural, şöyle dedi:
"İzmir'de 5 yıldır görev yapmaktayım. Görevim gereği resmi ve dini bayramlarda, törenlerde, valiliğin düzenlediği toplantılarda ve resepsiyonlarda bulundum. Hava Kuvvetleri dışında, Kara ve Deniz Kuvvetlerine mensup komutanlarla tanışma fırsatım oldu. Tutuklanan meslektaşlarımı faaliyetler sırasında tanıdım. Ne telefonla ne de yazılı herhangi bir mesajla benimle kimse temasa geçmedi. Darbe kalkışması ile ilgili herhangi bir görevlendirme tarafıma verilmemiştir. Fethullahçı Terör Örgütü olarak nitelenen yapıyla benim ne geçmişte, ne de günümüzde hiçbir bağım olmadı, hiçbir alakam yoktur. Bana herhangi bir kimse parola veya şifre olsun diye 1 dolar vermemiştir. Gözaltına alındığımda üzerimde bulunan bütün paraları polise ben kendim teslim ettim. Üzerimde 215 euro, 111 dolar ve 20 lira para vardı. Ben üç yıl boyunca daha önce ABD'de görev yaptım. Doğal olarak olarak orada Amerikan doları kullandım. Üzerimde, evimde ABD doları bulunması bu nedenle doğaldır. Ben bir eğitim kurumun komutanı olduğum için yıl içinde Avrupa'ya, ABD ve çeşitli ülkelere eğitim ve inceleme amacıyla görevim nedeniyle gittiğim oldu. Üzerimde euro ve doların bulunması da bu görev nedeniyle bende kalan paralardır. Ben adı geçen örgütün hiçbir toplantısına da katılmadım."
"ŞANVER'İN KIZININ DÜĞÜNÜNDEYDİM"
Darbe girişiminin olduğu 15 Temmuz sabahı eşiyle birlikte Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının Moda Deniz Kulübü'nde yapılacak düğünü için bir askeri uçakla İstanbul'a gittiklerini söyleyen Ahmet Cural, şöyle devam etti:
"Gittiğimizde nikah töreni bitmişti. Düğün devam ederken Korgeneral Ziya Kadıoğlu'nun elinde telefonla telaşlı bir şekilde dolaştığını gördüm, yanına gittim. Ne olduğunu sordum. O da bana 'Ankara'da kriz var, havada uçaklar uçuyormuş, ne olduğunu öğrenmeye çalışıyoruz' dedi. Hava Eğitim Komutanı Korgeneral Hasan Küçükakyüz, akrabalarına uğramak için düğünden ayrıldı. Ancak beni telefonla arayıp, köprüden geçemediklerini, köprünün kapatıldığını, bir hareketlilik olduğunu, bu nedenle düğüne geri döneceğini söyledi. Havuz başında tüm komutanlar bir araya gelip, aramızda konuşmaya başladık. Bir durum muhakemesi yaparken daha rahat toplantı yapabilmemiz için kapalı bir alana geçtik. Hava Kuvvetleri olarak bu darbe girişiminde bulunanlara karşı alınabilecek tedbirlere yönelik bir yazı hazırlamaya çalıştık. Bir süre sonra aniden kapılar açılıp, içeri silahlı askerler girdi. İçlerinden bir tanesi 'Komutanım sizin güvenliğinizi sağlamaya geldik' dedi. Dışarıdan 'Çabuk olun, daha yapacak başka görevlerimiz var' sesleri duyduk. Cep telefonumla İzmir İl Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya'ya 'Silahlı bir grup tarafından enterne edildik' şeklinde bir SMS gönderdim. Silahlı grup hepimizin telefonlarını topladı. Ardından telefonlarımızı geri verdiler. Bir asker elindeki rütbelere göre listede bulunan komutanların adlarını okuyup dışarı çıkartıp, ellerimizi plastik kelepçe ile bağladılar. Hol kısmına götürüp bizleri yüzüstü yere yatırdılar. Daha sonra bizleri helikopterle Fenerbahçe Orduevi'ne bıraktılar. Serbest kaldıktan sonra kendi birliğimi telefonla arayıp durumu sordum. Sakin olduğunu öğrendim. Benim sorumluluğumda yaklaşık 4 binin üzerinde personel ve öğrenci bulunmaktadır. Ben öncelikle personelim ve öğrencilerimin güvenliğinin sağlanması için talimat verdim. Ben izinli olarak iki gün için İstanbul'a gelmiştim. Celal Uzunkaya ile birkaç kez telefonla görüştüm. Cumartesi sabahı da kendi arayıp, 'Çiğli 2'nci Ana Jet Üssü'nde polis ile üs personelinin karşı karşıya geldiğini, üssün komutanı olan Ramazan albayı tanıyıp tanımadığımı sordu. Bana 'Polis ile askerin çatışmaması için bu albayı ikna edecek bir yol ve yöntem bulabilir misin' diye sordu. Ben de bu darbe girişimi ile ilgili olarak Hava Kuvvetleri'nin Eskişehir'deki Harekat Merkezi'nin darbecileri bastırabileceğini, oradaki bir yetkili ile görüşüp yardım isteyeceğimi, Eskişehir'den Çiğli'yi arayıp baskı uygulayabileceklerini söyledim. Görüştüğüm komutana durumu izah ettim. Bana daha sonra bu komutan geri dönüp, Çiğli'ye Hava Eğitim Kurmay Başkanı Tuğgeneral Veyis Savaş'ın geçici üs komutanı olarak atandığını, buradaki darbe kalkışmasını hemen bastıracağını söyledi. Ben de bu durumu Uzunkaya'ya telefonla bildirdim."
ENERJİ BAKANLIĞI MÜŞTEŞARI YAPMIŞLAR
İzmir'e geldiğini bildirmek için Celal Uzunkaya'yı cep telefonuyla aradığını söyleyen Ahmet Cural, kendisine hakkında bir soruşturma olduğu anlatırken, ifade vermek üzere savcılığa gitmesini istediğini anlattı. Cural, şöyle dedi:
"Suçlamaları sordum. Darbe kalkışmasından uzaktan yakından ilgim olmadığını söyledim. Kendi makam arabamla Terörle Mücadele Şubesi'ne gittim. Burada benimle ilgili delilleri sordum. Bana, darbe sonrası görevlendirme yazısını gösterdi. Benim görevime devam, yanında açtıkları ayrı bir bölümde ise 'Enerji Bakanlığı Müsteşarı' yazıyordu. Ben kesinlikle darbe kalkışmasına katılmadım, kalkışmadım. Bu darbe kalkışması sırasında harp okullarında ve askeri liselerde bazılarında karışıklıklar olduğu ortaya çıktı. Benim komutanlığını yaptığım okullarda herhangi bir karışıklık veya hareketlenme asla olmadı. Ayrıca insan gücü bakımından büyük bir birliğe sahibim. Eğer bu darbeciler askeri lise ve harp okullarında bir karışıklık yaratmışlarsa benden de bunu isteyebilirlerdi. Personel sayım, öğrenci sayım fazladır. Bana böyle bir görevlendirme bildirilmemiştir. Zaten bildirilse de bunu asla kabul etmezdim. Düğünde bulunduğum sırada darbe kalkışmasından haberim oldu. Darbe kalkışması olduğu sırada düğün ortamında benim zaten üstüm olan, amirim olan komutanlarla bir aradaydım. Dolayısı ile sözlü olarak onlarla durumu görüştüm. Astım olan ve birliğime vekaleten komutanlık yapan komutanı ve birliğimdeki nöbetçi amiri telefonla arayıp durumu bildirdim."
"ÖZTÜRK'Ü İZMİR'DE GÖREV YAPTIĞINDAN TANIYORUM"
Üzerinde çıkan euro ve dolarların hepsinin banknot olduğunu söyleyen Cural, bunun dışında ev ve arabasında da arama yapıldığını ifade ederken şöyle konuştu:
"Avukatım bana gösterdiği tutanaklarda da dolar veya euro bulunduğu şeklinde bir bilgi yoktu. Üzerimde bulunan dolar ve euroları yurt dışına görev nedeniyle gidişlerimden kalan paralardır. Özel bir bulundurma amacım yoktur. Ayrıca cezaevindeki harcamalar için bu paraları da TL'ye çevirip kullanmaktayım. Harekat Merkezi olarak kullanıldığı söylenen Akıncı Üssü'nün komutanı olan Tuğgeneral Hakan Evrim ile Çiğli Hava Üssü Komutanı Tümgeneral Kubilay Selçuk'u Hava Kuvvetleri generalleri olduğu için tanırım. Ayrıca Akın Öztürk'ü de bir yıl öncesinin Hava Kuvvetleri Komutanı olmasından ve ayrıca İzmir'de Hava Eğitim Komutanı olarak da görev yapmasından dolayı tanırım. Bu tanışmalarım mesleğim gereğidir. Darbe kalkışmasına yönelik bir tanışmamız asla yoktur."
Ahmet Cural, Celal Uzunkaya'nın tanık olarak dinlenmesini de istedi.
İDDİANAMEDEKİ BAZI SANIKLAR
İddianamede adları yer alan şüphelilerden bazıları şunlar:
Ege Ordusu Kurmay Başkanı Tümgeneral Memduh Hakbilen (Darbe girişiminin sözde İzmir Sıkıyönetim Komutanı), NATO Kara Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Salih Sevil, Bornova 57'nci Topçu Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmed Nuri Başol, Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanı Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız, Foça Batı Görev Grup Komutanı Tuğamiral Yaşar Çamur, Hava Teknik Okulları Komutanı Tümgeneral Ahmet Cural, Ulaştırma Personel ve Eğitim Komutanı Tümgeneral Mustafa İlter, İstihkam Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanı Tuğgeneral Osman Nadir Saylan, Ege Deniz Bölge Komutanı Tuğamiral Süleyman Manka ve Amfibi Okullar Komutanı Tuğamiral Erdal Ergün, Ege Ordusu Kurmay Başkan Yardımcısı Tuğgeneral Hakan Eser, Hava Eğitim Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğgeneral Veyis Savaş, Gaziemir Hava Sınıf Okulları Komutanı Tuğgeneral Ersal Ölmez, Hava Teknik Okulları Komutanı Tümgeneral Ahmet Cural, Astsubay Zekeriya Kuzu. (DHA)