AKP’nin 11 yıldır uyguladığı ekonomi politikalarının mağduru kesimlerin başında emekliler geliyor.11 yılın sonunda sayıları 11 milyona yaklaşan emekli, açlık sınırında yaşam mücadelesi veriyor.
Toplam nüfusun yaklaşık yüzde 14’ünü oluşturan emekliler, eşleri ve çalışmayan çocukları ile birlikte düşünüldüğünde çok daha büyük bir toplumsal kesim. Bazı illerde her 4 kişiden biri emekli.
Türkiye’de dört kişilik ailenin açlık sınırı 1.130, yoksulluk sınırı ise 3.682 lira. Buna karşılık en büyük kesimi oluşturan SSK’lılarda en düşük emekli aylığı 957lira, ortalama aylık ise 1.000 lira civarında... Durum Bağ-Kur’lu tarım ve esnaf emeklilerinde çok daha da vahim. Memur emeklileri ise açlık sınırını zar zor yakalayabiliyor. Yıllardır dillendirilen “Memuru, emekliyi enflasyona ezdirmedik” iddiasına karşılık, emeklinin sefaleti ortada...
30 Mart seçimleri AKP iktidarından kurtulmadan ilk önemli dönüm noktası olacaktır. Emekliler mutlaka sandığa gitmeli; yıllardır kendilerini insanca yaşama koşullarından mahrum eden AKP’nin biletini sandıkta kesmelidir. Emeklilerin yüzünü CHP güldürür. Emekliler insana yaraşır yaşam koşullarına CHP ile kavuşacak.
AKP, on bir yılı aşan iktidar döneminde, ekonomide başarılı olduğu algısı yaratarak halkı kandırdı, “İstikrar sürsün Türkiye büyüsün” diye diye aldığı oylarla iktidarını sürdürdü. Oysa bu sürede AKP, ülkenin tüm köklü kuruluşları ve varlıklarını “özelleştirme” adı altında yabancılaştırırken, tarımı, esnafı bitirdi; sanayiyi, KOBİ’leri zor durumda bıraktı, işsizliği büyüttü, vatandaşı ağır borç yükü altına soktu, işçiyi, memuru, sendikal mücadeleyi sindirdi; gelir dağılımını bozdu. AKP iktidarının nimetlerinden yararlanan bir avuç yandaş türedi zengin sınıf ortaya çıkarken, geniş halk kitleleri giderek yoksullaştı.
AKP’nin 11 yılı aşkın süredir uyguladığı yağma ve talana, yolsuzluk ve rüşvete, kendi küpünü doldurmaya dayalı, “rantçı” ekonomi politikalarından mağdur olan kesimlerin başında, sayıları orta büyüklükte bir ülke nüfusuna denk gelen emekliler oluşturuyor. 2013 sonu itibariyle toplam sayıları 11 milyona yaklaşan emekli, malul ve diğer hak sahipleri açlık sınırında yaşam mücadelesi veriyor.
Bazı illerde dört kişiden biri emekli…
Emekliler, malul, iş görmezlik geliri alanlar ile ölen emeklilerin hak sahiplerinin toplam sayısı 2013 sonu itibariyle 10 milyon 607 bin 263’e ulaşıyor. Bunların 6 milyon 260 bin 444’ü SSK’lı, 2 milyon 422 bin 898’i Bağ-Kur’lu, 1 milyon 923 bin 921’i ise Emekli Sandığı’na bağlı. Toplam nüfusun yaklaşık yüzde 14’ünü oluşturan emekliler, eşleri ve çalışmayan çocukları ile birlikte düşünüldüğünde çok daha büyük bir toplumsal kesimi oluşturuyorlar.
Bazı illerde her 4 kişiden birinin emekli olduğu görülüyor. Emeklilerin toplam nüfusa oran Zonguldak’ta yüzde 24.7 ile en yüksek düzeye ulaşıyor. Bunu yüzde 23.1’le Bartın, yüzde 22.8’le Sinop, yüzde 21.6 ile Karabük, yüzde 20.7 ile Kırklareli ve Balıkesir izliyor. Eskişehir, Edirne, Çanakkale ve İzmir’de de nüfusun yüzde 20’sini emekliler oluşturuyor.
Emekli açlık sınırında….
Türk-İş’in araştırmasına göre Türkiye’de dört kişilik ailenin açlık sınırı; yani karnını doyurabilmesi için yapması gereken asgari aylık harcama tutarı 1.130 lira. Bu ailenin giyim, ulaşım, kira gibi diğer ihtiyaçları ile birlikte bir aylık geçim için yapması gereken aylık asgari harcamayı ifade eden yoksulluk sınırı ise tam 3.682 lira…
Buna karşılık en büyük kesimi oluşturan SSK’lılarda en düşük emekli aylığı 957 lira, ortalama aylık ise 1.000 lira civarında...
Durum Bağ-Kur’lu tarım ve esnaf emeklilerinde çok daha vahim. Memur emeklileri ise açlık sınırını ancak yakalayabiliyor.
Türkiye’de yaygın işsizlik olgusu da dikkate alındığında, emekli ailesinin dramı daha net biçimde ortaya çıkıyor. Bu ülkede; aile reisi emekli, eşi ev hanımı ve iki çocuğu da işsiz olan çok sayıda aile bulunuyor. Böyle bir ailenin aylık geliri bir aylık geçim için gerekli tutarı bırakın, karnını doyurmaya yetmiyor.
Emeklilerin büyük bölümü düşük düzeylerde aylık alıyor. Ortalama SSK ve Bağ-Kur emekli aylığı da açlık sınırının altında kalıyor. Yıllardır dillendirilen “Memuru, emekliyi enflasyona ezdirmedik” iddiasına karşılık, emeklinin sefaleti ortada...
Emekliler eşitlik istiyor…
AKP taşeron işçilik uygulamasını ve sendikasızlaştırmayı yaygınlaştırırken, bir yandan da vesayet sendikacılığını ortaya çıkardı. Kendi kurdurduğu yandaş-türedi sendika marifetiyle memurlarla göstermelik toplu sözleşme yapan hükümet, memur emeklilerinin aylıklarını da bu kapsamda belirliyor. SSK ve Bağ-Kur emeklileri ise bu hakka bile sahip değil, artışlar konusunda hiçbir yaptırımda bulanamıyor, talepleri dikkate alınmıyor, hükümet artış oranlarını gönlüne göre belirliyor. Memur emeklisine ayrı, SSK ve Bağ-Kur emeklisine ayrı zam yapılıyor. Bu açıdan emekliler arasında bir eşitsizlik yaşanıyor. SSK ve Bağ-Kur emeklileri de memur emeklileri gibi maaş zamlarının toplu sözleşmeyle belirlenmesini istiyor.
Emekliler mutlaka sandığa gitmelidir…
Ekonomide sahte başarı öyküleri pompalayarak “İstikrar sürsün Türkiye büyüsün” diye yıllarca halkı kandırıp oy alan; milyonlarca emekliyi açlık sınırına mahkûm ederken kendi kesesini dolduran, hırsızlık, yağma, talan, yolsuzluk ve rüşvet batağını gizlemeye çalışan AKP kaçınılmaz sonuna yaklaşıyor.
Yıllarca çalışıp bu ülkeye hizmet etmiş yurttaşlarımızın emekliliklerinde huzurlu ve geçim derdi tasası çekmeden yaşamak en doğal haklarıdır. Yoksulluk pençesindeki milyonlarca emeklimiz, onurlu bir yaşamı hak ediyor. Onların onurlu ve insanca yaşayabilmeleri için gerekli bir gelir düzeyine kavuşmaları lazımdır. Emeklilerin sağlık ve bakım hizmetlerinden daha fazla ve kolayca yararlanması gerekir. Bu sosyal devlet anlayışının bir gereğidir.