POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM

Ege Postası köşe yazarı Mithat Umutoğulları Ankara’da CHP Genel Sekreteri İzmir Milletvekilleri Kamil Okyay Sındır’la mini bir röportaj gerçekleştirdi. Sındır, Umutoğlulları aracılığıyla İzmir örgütüne parti içi mesajlar verirken ilk talimatını da şu sözlerle gönderdi; “Parti içinde kavganın birbirimizi kırmanın asla yeri olmaz. Önceden dilek temenni olarak söylüyordum. Genel sekreter olarak bunu artık talimat olarak söylüyorum." CHP Genel Sekreteri Sındır'dan Umutoğulları aracılığıyla

EGE POSTASI - Ege Postası köşe yazarı Mithat Umutoğulları Ankara’da CHP Genel Sekreteri İzmir Milletvekilleri Kamil Okyay Sındır ile konuştu.
Umutoğulları ile Sındır’ın buluşmasında Genel Sekreter'den ‘mesaj’ yağmuru geldi. Sındır,  ilk talimatını da Umutoğulları aracılığıyla parti kamuoyuna duyurdu.

PARTİ İÇİ MESAJ SELİ
Kongre süreçlerinin geride kaldığını, partililerin kazanan isimlerin etrafında birleşerek onlara destek olması gerektiği mesajını veren Sındır, “ Biz demokrasiyi içselleştirmiş bunu parti içinde hayata geçirmiş partiyiz. Önseçimleri yapan tek partiydik son genel seçimlerde…Demokrasinin gereği parti yönetim organlarına parti içinden adaylar çıkabilir. Kazanmak adına seçim sürecinde kendilerine oy verecek partileri kendi etrafında kümelendirebilir. Bu bir yarıştır. Kavga değildir. Kongreler parti içerisinde parti ilkeleri değerleri üzerine hedefe doğru daha hızlı koşmak içindir. Delegelerin tercihleri doğrultusunda bir aday öne çıkar. Az farkla çıkar çok farkla çıkar bu önemli değil. Kazanan örgütün seçtiği kişidir. Yarışa giren bütün adaylar seçilenin yanında olmak zorunda. Kızıp küsüp ayrışmak köşeye çekilip pasif kalmak partiye kötülüktür. İki üç kutup olması kavga olması çekişme olması kümelenmeler ekipçilik gibi şeylerle gelindi bugüne. Doğru olan kazanan adayın etrafında kümelenip destek olmaktır” dedi.

İLK TALİMAT
 Ülkenin içinde bulunduğu durum çerçevesinde partililere çağrıda bulunan Sındır, “ Ülkenin meselelerine bakın. Türkiye’de savaş ortamındayız. Ekonomi bir yanda. Demokrasi ayaklar altında. Basın baskı altında. Yargı baskı altında. Böyle bir ortamda parti içinde kavganın birbirimizi kırmanın asla yeri olmaz. Önceden dilek temenni olarak söylüyordum. Genel sekreter olarak bunu artık talimat olarak söylüyorum. Gruplaşma hakkımızı yok. İnsanlar birbirini sevmeye bilir. Zorla sevgi olmaz ama saygı olmak zorunda. İlçe başkanına, il başkanına, belediye başkanına, milletvekiline, genel başkanımıza saygı duymalıyız. Seçilmiş olanlarında seçilmişliğin verdiği güçle kibirle davranma hakkı yoktur” dedi.

YÜZDE 70 HEDEFİ KOYDU
“Ekipçilik” yapılmaması gerektiğinin altını çizen Sındır, “  Yarın hesapları yapmak birilerini yok sayma anlayışında kimse olmamalı. Buna ben müsaade etmem. Kongreler geride kaldı. Bir daha ne zaman kongre olur o dönemlerde seçimler yapılır. Bizim işimiz İzmir’de kaybettiğimiz ilçeleri yeniden kazanmak, oyumuzu yüzde 70’lere çıkartmak. Birlikte hiyerarşik disiplin içinde sevgi saygıya dayalı bir bütünlük istiyorum. İl başkanımızın bunu yapacağına inanıyorum. Yapmak zorundayız. Bu partinin yöneticisi asla bütünlük dışında olmamalı” dedi.
 
"İZMİR OLARAK DEĞİL TÜRKİYE OLARAK BAKIYORUM"
MYK’ya yöre kimliğiyle bakmadığının altını çizen Sındır, “ İzmir milletvekiliyim. İzmir seçildiğim bölge. Yerel sorunlarını vatandaşın sıkıntıları benim doğrudan ilgi alanım. Bunun için İzmir’e sahip çıkmak sorumluluğum. Genel sekreterlik görevini sürdürürken MYK’nın içinde yer alan bir kişi olarak ben İzmir değil Türkiye olarak bakıyorum. MYK üyelerini geldikleri seçim çerçeveleriyle değerlendirmek yanlış. Bu bir kere partinin hizmet ettiği bütün ülkeye haksızlık olur. Genel sekreter olarak İzmir’e karşı sorumluluğum nasılsa Trabzon’a Diyarbakır’a olan sorumluluğumda aynı” diye konuştu.

"BELEDİYENİNİN BAŞARISI ÖRGÜTÜN BAŞARISIDIR"
Sındır parti içinde sık sık tartışılan belediye başkanı-ilçe başkanı arasındaki rekabet içinse şunları söyledi;
“Belediye başkanlığı yaptım. İlçe örgütüyle belediye başkanlarının arasındaki hem örgütsel hem kurumsal hem kişisel bütün ilişkilerin ne olduğunu bilen yaşamış birisiyim. Belediye başkanı, ilçe başkanının yarın bir gün belediye başkanı koltuğuna talip olmaya çalıştığını görebilir, bundan endişe duyuyor olabilir, ilçe başkanı belediye başkanı olabilme düşüncesiyle örgütü dizayn etmeye çalışabilir. Bunlar siyasetin doğasında ama bir disiplin getirmek gerekiyor. Bu çatışmaların çakışmaların gelecek beklentileri üzerine partiye zarar verecek senaryoların kurguların  önüne geçecek tüzük değişikliği gerekiyor. Bir ilçe başkanının o ilçedeki belediye kendi belediyesiyle belediye başkanı hakkında olumsuz bir şey söyleme hakkı yok. Buna ben izin vermem. Belediye başkanı da örgüt başkanını yok sayamaz.  İlçe başkanı belediyenin yaptığı hizmetleri övmekle halka anlatmakla görevlidir. Belediyenin başarısı örgütün başarısıdır. Belediyeyi kazanmak istiyorsak örgütte iyi çalışmalı. Belediye başkanı bir yere getirebilir ama örgüt boşluğu seçim kazandırmaz. Belediye başkanı da kraliyetini ilan edemez. Ben kralım edasından uzak durmalı. Bizim örgüt içinde saygıyı mutlak kırmamız sevgiyi de büyütmek için çaba göstermemiz gerek. Kendi içimizdeki hoşgörüyü de öne çıkartmalıyız.”

"DİSİPLİN SOPASIYLA YÖNETİCİLİK OLMAZ"
“Disiplin sopasıyla örgüt yöneticiliği olmaz” diyen Sındır, “  Sevgi saygı birlik beraberlik ve demokrasiyi kendi içimizde yaşıyor olmamız lazım. Kavgaya gürültüye örgüte zarar verecek söz ve eylemlere örgütü kutuplaştıran söz ve eylemlere tahammülümüz olmayacak. Sen sandıkta ona destek oldun hadi güle güle doğru bir mantık değil. Bunların asla yaşanmaması lazım. Beni en çok üzen bir partilin sandığa gittiğinde özgür iradesinin dışında bir baskı hissetmesi ve tercihini değiştirmesi olur. İradesinin kendinden çıkıp başkasına geçmesini kabul edemem. Onurlu duranlarda işinden oluyorsa bunu da kabul edemem” dedi.