İZMİR - Henüz kış gelmese de gündüz ve gece hava sıcaklığındaki önemli farklılıklar, kendisini iyi koruyamayanları aksırtıp öksürtmeye başladı. Okulların açılıp, çocukların kalabalık ve kapalı ortamda saatler geçirmesi anne babalarına hastalanacak endişesi yaşatırken, İzmir Kent Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Necdet Yetim, enfeksiyondan korunma konusunda uyarılarda bulundu. Vücudun bir kalorifer sisteminin olduğunu, bunun beyindeki ısı regülasyon merkezi tarafından düzenlenip kontrol edildiğini belirten Uzm. Dr. Yetim, şöyle konuştu:
"Vücut ısısı kan damarlarıyla tüm vücudumuza yayılır. Normalde vücut ısısı 36.5- 37 derecedir, uçlarda daha azdır, biz buna vücut ateşi diyoruz. Bu vücudumuzda müthiş bir koruyucu etki yapıyor. Bulunduğumuz her ortamda mikroplar var. Bunlar solunum ya da ciltteki kesiklerden cilt yoluyla vücudumuza giriyor. Ve bunlar orada üreyebiliyor. Ama vücut sıcaklığımız normalse bunlar bir şey yapamıyor, korunuyor vücut. Ama vücut sıcaklığı 34-35 dereceye düşerse bir anda vücudumuzun o bölge ya da tümünde direnci azalıyor. Eğer o anda hastalık yapabilen bir mikrop varsa hücrelerimizin içine girip yerleşiyor ve üremeye başlıyor. Üşütme tabiri buradan geliyor. Burnunuzdan hava alın, deriz. Çünkü hava burnumuzdan içeriye gidinceye kadar ısınır. Ağızdan alırsak boğaza hemen soğuk hava girer ve ısımızı düşürür. Çok soğuklarda burundan da nefes almak yeteri kadar ısıtmayabilir. Onun için vücut ısımızı koruyacak bir şekilde giyinmiş olmamız gerekir. Soğukta giyimimiz de biraz zayıf olursa vücut ısımız düşer, mikroplara karşı direncimiz kırılır ve kolaylıkla enfeksiyona yakalabiliriz."
MİKROPLARA FIRSAT VERME
"Vücut ısını sabit tut, enfeksiyonlardan korun" diyen Uzm. Dr. Necdet Yetim, vücut ısısını korumak kadar enfeksiyonlara karşı vücut direncini sağlayan diğer faktörleri de şöyle sıraladı:
"Vitaminler çok önemli. Mukozaların yapısını sağlam tutan, mikropların girmesini ekleyen başta C, A ve E vitaminine ihtiyacımız var. Bu vitaminlerin eksikliği olmazsa vücudumuzda direncimizi artırırız. Yeteri kadar dinlenememek, fiziksel ya da beyinsel vücut yorgunluğu, yeteri kadar uyumamak, çok yorulmak genel direncimizi kıran faktörler. İyi dinlenmek önemli. Mikroplarla savaşta antikorlar önemli. Bunun için proteine ihtiyaç var, yani iyi, dengeli beslenmek gerek. Kronik rahatsızlıklar, organ yetmezlikleri, damar sertliği, yaş faktörü, çocukluk çağında henüz yeteri kadar korunma faktörlerinin olmaması, ileri yaşlarda ise vücudun genel yaşlanması, KOAH, astım gibi hastalıklar vücudun yeteri kadar oksijenlenememesi kişinin enfeksiyonlara daha açık aday olmasıdır. O nedenle vücudunun dengesini bozma, hasta olma, diyoruz. O dengeyi sağlamak için çok faktör gerekiyor. Mümkün olduğu kadar bol oksijenli, temiz havalı yerde bulunalım. Kapalı yerlerde çok uzun kalmamaya çalışalım, kapalı ortamları sık sık havalandıralım." (DHA)