Karaburun Yarımadası’nın %71’i, ÇED Olumlu kararları ve verilen üretim lisanslarıyla 6 firmanın RES Projelerine tahsis edilmiş durumda. Yarımada’da %13’lük bir alanı kaplayan Bozdağ/Akdağ kütlesi hariç tutulduğunda, Yarımadalılar’a bırakılan yaşam alanı, 415 km² olan ilçe yüzölçümünün %16’sı !
Karaburun yaşayanları, Yarımada’nın zengin ekosistemini, nadir yaban hayatını geri dönüşsüz biçimde tahrip eden, tarım ve mera alanlarına yayılarak, turizm potansiyelini yok ederek halkın kendi topraklarında varlığını tehdit eden bu ölçüsüz RES yatımlarını durdurmak için açılan “Yurttaş Davaları”yla hukuk mücadelesi yürütüyor.
KARABURUN YURTTAŞ DAVACILARI-KARABURUN KENT KONSEYİ'NİN KAMUOYUNA AÇIKLAMASI
Ayen Enerji A.Ş.’ne ait Mordoğan RES projesi kapasite artışı projesinin “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açılan davada, İzmir 3. İdare Mahkemesi oybirliğiyle verdiği kararla; ÇED OLUMLU KARARINI İPTAL ETTİ.
15 türbini işletmeye alınmış olan Mordoğan RES projesinde, yatırımcı firma 5 türbin ilavesiyle kapasite artışı başvurusu yapmış ve projenin ÇED sürecinde “Halkın Katılımı Toplantısı”na, yerel halk “Karaburun Yarımadası’nda mevcut kurulu RES’lere ilave olarak kurulacak yeni bir RES’in çarpan kümülatif etkiyle Yarımada’nın ve Mordoğan bölgesinin sahip olduğu doğal/kültürel/ekonomik değerlerin geri dönüşsüz biçimde yok olmasına neden olacağı” gerekçesiyle protesto ederek katılmamış; karşı çıkış nedenleri de Karaburun Kent Konseyi’nce ayrıntılı raporlarla Bakanlığa iletilmişti.
T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, 30.06.2015 tarihinde “ÇED Olumlu” kararı vermesi üzerine açılan davada, Mahkeme, Bilirkişi Heyeti incelemesi sonucunda hazırlanan raporun sonuç bölümünde “...bu alanda kapasite artırımı bir yana mevcut türbinlerin dahi faaliyet göstermesi düşündürücüdür ... Karaburun Yarımadası’nda faaliyete geçen tüm RES’lerin belli bir doygunluğa ulaştığı, kümülatif etki nedeniyle olumsuz önemli çevresel etkiler yaratacağı düşünülmektedir” denilerek dava konusu kapasite artışı talebinin uygun olmadığı belirtilmişti.
Mordoğan RES kapasite artışı projesinde, türbinlerin tarım arazilerinde, zeytinlik alanlarda, konutların 150 m, tescilli kültür varlıklarının 75 m yakınında konumlandırılması planIanıyor.
Karaburun yaşayanlarının talebiyle ve Karaburun Belediye Meclisi Kararıyla 2013 yılında T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yapılan başvuru üzerine, Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünce hazırlanan “Karaburun Yarımadası Özel Çevre Koruma Alanı İlanı Gerekçeli Raporu”na tüm ilgili devlet kurumları olumlu görüş vermiştir. Başka bir deyişle, Raporda Karaburun Yarımadası’nın, doğal varlıkları, kültürü, özgün üretimiyle korunarak gelecek kuşaklara aktarılması gereken uluslararası öneme sahip bir ülke değeri olduğu kabul edilmiştir. Bu teklife yalnızca Enerji Bakanlığı RES projeleri nedeniyle olumsuz görüş vermiştir. Karaburun Yarımadası’nın %71’i, Mordoğan RES de dahil olmak üzere, RES projeleri için 6 firmaya tahsis edilmiştir.
Ne acıdır ki, Karaburun Yarımadası yaşayanları, zeytinliklerini, mera alanlarını, doğayla barışık turizm olanaklarını, Anayasa ile tanımlanan “sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı”nı ve ilgili kurumlarca da kabul edilen ama korumak için gereği yapılmayan doğal değerleri korumak ve yaşatmak için bir hukuk mücadelesine girmek zorunda bırakılmıştır.
Yarımada’nın %61’ini Karaburun RES Projesi için Lodos A.Ş. firmasına tahsis eden ÇED Kararı dahil olmak üzere, 10’un üzerinde dava sürmektedir.
Anayasa’nın 56. maddesi, ”çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir” hükmü ile biz vatandaşlara da bir görev vermiştir. Bizler bu görevi sorumlulukla, titizlikle, tüm demokratik haklarımızı kullanarak yerine getirerek yaşam alanlarımızı ve sağlıklı yaşam hakkını korumaya kararlıyız.
Başta T.C Çevre ve Şehircilik ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olmak üzere, ilgili tüm devlet kurumlarını, yasaların ve Anayasanın kendilerine yüklediği görevleri, tam bir sorumluluk ve duyarlılıkla yerine getirmeye çağırıyoruz.