Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin ilk derece mahkemesi sıfatıyla baktığı 54 sanıklı MİT TIR'larının durdurulması davasının gerekçeli kararı tamamlandı.
İlk derece mahkemesi sıfatıyla davaya bakan Yargıtay 16. Ceza Dairesinin gerekçeli kararı bin 320 sayfadan oluştu.Gerekçeli kararda, devlet dışı silahlı aktörlerin sürekli ve sistematik silahlı saldırılarına maruz kalan Türkiye’nin, sınırlarını, vatandaşlarını, bekasını korumak için Suriye’nin kuzeyinde Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte gerçekleştirdiği askeri operasyonlarda uluslararası hukuk açısından meşru savunma hakkını kullandığının açık olduğu belirtildi.
Suriye iç savaşının etkilerine doğrudan muhatap olan Türkiye’nin 2013’ten bu yana ülke genelinde meydana gelen terör saldırıları sonucunda, güney sınırlarını terörist faaliyetlerden ve saldırılardan korumayı, Suriye topraklarının bölünmesini, parçalanmasını önlemeyi hedeflediği aktarılan gerekçede, sınır bölgesinde PYD’nin koridor açmasına engel olmak amacıyla ÖSO ile beraber Suriye’nin kuzeyinde savunma odaklı faaliyetler yürütüldüğü ifade edildi.
Gerekçeli kararda, nihai amacı anayasal düzeni değiştirmek olan Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) yaşanan bu süreçte özellikle açık mücadele içine girdiği, hükümetin uluslararası arenada zor duruma düşmesi için yürütülen faaliyetleri deşifre etme kararı aldığı bildirildi.
MİT TIR’larının durdurulmasına ilişkin 21 Ocak 2014’te Aydınlık gazetesinde “İşte tırdaki cephane” başlıklı haberin yayımlandığı hatırlatılan gerekçede, gazetenin internet sitesinde ise “Aydınlık Mühimmatın Fotoğrafına Ulaştı: Boru Değil Top Mermisi” başlıklı haberin bulunduğu aktarıldı.
Gerekçede, Cumhuriyet gazetesinde 29 Mayıs 2015’te Can Dündar tarafından yapılan “İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar” başlıklı haber ile 12 Haziran 2015’te Erdem Gül tarafından yapılan “Erdoğan’ın ‘var ya da yok’ dediği MİT tırlarındaki silahlar jandarmada tescillendi. Jandarma ‘var’ dedi” başlıklı haberin yayımlandığı, her iki haberde de tırlarda bulunduğu iddia edilen silah ve mühimmatın fotoğraflarına yer verildiği anlatıldı.
MİT TIR’larının durdurulmasının olağan bir adli soruşturma işlemi değil, FETÖ’nün planlı bir örgütsel organizasyonu olduğuna dikkat çekilen gerekçede, hükümetin ve MİT’in faaliyetlerini hedef alan olayın bireysel hareket eden kişilerce gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığı, bir örgütün faaliyeti kapsamında mensuplarınca gerçekleştirilebileceği kaydedildi.
“Planlı biçimde icra edildi”
Gerekçede,MİT TIR’larının durdurulmasının FETÖ mensubu olduğu somut delilerle kanıtlananlar tarafından planlı biçimde icra edildiğine işaret edildi.
FETÖ’nün, mensuplarınca işgal edilen kamu pozisyonlarının sağladığı yetki ve imkanları suistimal ettiğine dikkati çekilen gerekçede, bu çerçevede örgütsel faaliyetlerin gerçekleştirildiğine değinildi.
MİT TIR’larının durdurulmasında faillerin tamamına yakınının istihbaratçı, özel yetkili savcı olduğu bildirilen gerekçede, FETÖ’nün bu kadrolardaki gücünden istifade ederek olayı planladığı ve icra ettiği aktarıldı.
MİT TIR’larının durdurulmasının, FETÖ’nün planlı bir örgütsel organizasyonu olduğunun kabulü zarurettir.” tespitine yer verilen gerekçede, bu nedenlerle hakkında mahkumiyet kararı verilen ve organizasyon içinde yer alan sanıkların, maddi gerçekle bağdaşmayan, inkara dayanan ve cezadan kurtulmaya yönelen savunmalarına itibar edilmeyeceği vurgulandı.
“Doğrudan hükümet ve MİT hedef alındı”
Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından da benimsenen, istikrar kazanmış yargısal içtihadlara göre, silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması şartlarının arandığı hatırlatılan gerekçede, şunlar kaydedildi:
“Farklı vilayetlerde ayrı ayrı kurumların yetki ve imkanlarının senkronize ve işlevsel biçimde kullanılması suretiyle icra olunan ve doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve MİT’i hedef alan, mahiyeti, icra şekli, örgütün amacına yaptığı hizmet ve katkı ile doğurduğu sonuçlar itibarıyla bireysel hareket eden kişilerce gerçekleştirilmesi mümkün bulunmayan, ancak bir örgütün faaliyeti kapsamında mensupları tarafından gerçekleştirilebilen, birçok asıl faillerinin FETÖ/PDY terör örgütü mensubu olduğu somut delillerle kanıtlanan, planlı bir biçimde icra edilen olayla ilgili olarak, organizasyon içinde yer alan sanıkların FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olduğu kabul edilecektir.” (AA)