Yargıtay’ın FETÖ’cülerin sahte olduğunu itiraf ettiği dijital verileri gerekçe göstererek Balyoz davasını bozması, kumpas davalarındaki sahte delilleri yeniden gündeme getirdi. Verdiği kararla kumpası yok sayan Yargıtay dijital verilerin gerçek olup olmadığının yeniden araştırılmasını istedi.
Cumhuriyet'ten Zehra Özdilek'in haberine göre; Kapatılan Taraf gazetesi muhabiri Mehmet Baransu tarafından bir bavul içinde firari savcılara teslim edilen sözde delillere dayanan Balyoz davası kapsamında 424 kişinin ifadesi alınırken, 365 kişi hakkında bin 339 sayfalık iddianame düzenlenmiş, 237 kişiye ise verilen cezalar onaylanmıştı. Davanın kovuşturma aşamasında Albay Ali Tarık Akça yaşamını yitirirken, kumpasa karşı tepki gösteren Yarbay Ali Tatar ise kendi silahı ile intihar ederek yaşamına son vermişti. Davanın Yargıtay aşamasında ise Albay Halil Yıldız, Kurmay Albay Murat Özenalp ve Tuğamiral Cem Çakmak yaşamını yitirmişti. Öte yandan Balyoz davası kapsamında 10 binden fazla askerin çeşitli uygulamalarla sistem dışına çıkarıldığı belirtilmişti. Son olarak Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Balyoz davasında Çetin Doğan, Behzat Balta, Mehmet Kaya Varol, İhsan Balabanlı, Metin Yavuz Yalçın, Erdal Akyazan ve Emin Küçükkılıç hakkında verilen beraat kararını bozdu.
HUKUKİ DEĞERİ YOK
Balyoz davasının karanlık bir dönemi ifade ettiğini dile getiren avukat Hüseyin Ersözbilirkişi incelemelerinin bu karanlık davanın sahte delillerine ışık tuttuğunu dile getirdi. Ersöz, “Ancak, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 7 kişi yönünden beraat kararlarının bozulmasına ilişkin hükmünde yer alan ‘AYM’nin kararı çerçevesinde denetlenmesi cihetine gidilmeden kategorik olarak delil değeri taşımadıkları yönündeki kabulde isabet bulunmamaktadır’ değerlendirmesi çok vahimdir. Zira bu cümle mahkeme sürecinde yaptırılmış olan bilirkişi incelemelerini de göz ardı etmektedir. Öncelikle, Mehmet Baransu tarafından bavul içinde özel yetkili savcılara teslim edilen dijital dokümanlar suçlamanın ana konusudur. Bunlar arasında yer alan CD’lerin üzerindeki el yazılarının, davanın sanığı ‘Süha Tanyeri’nin el yazısı notlarından kopyalanarak, CD’lerin üzerine bir cihazla yazıldığı’ bilimsel olarak kanıtlanmıştır” diye konuştu.
İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi, CD içerikleriyle ilgili olarak da İTÜ’ye bilirkişi incelemesinin yaptırdığını belirten Ersöz, “Bilirkişilerce hazırlanan raporda dijitallerin sahte olduğuna ve zaman çelişkileri barındırdığına dair tespitler bulunmaktadır. Bu bilimsel tespitler, kamuoyuna açık bir şekilde ortadayken Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin delillerin sahteliğine dair tespitleri görmezden gelen ‘delil değeri taşımadıklarına dair’ yerel mahkeme kararını ‘isabetli bulmayan’ yaklaşımı hukuki değerden yoksundur. Bu durum en çok da sahte delilleri üreten, komplo yargılamaları yürüten ve bu süreci kamuoyu algısı ile destekleyenleri umutlandırır” dedi.
‘YEREL MAHKEME DİRENMELİ’
Ersöz, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bir komplo dava beraat kararı ile bitti derken, geldiğimiz aşamada Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından verilen karar, kamuoyunda bu sürecin gerçekte sonlanmadığı intibaı uyandırabilecek ve yeni bir siyasi tartışmanın başlangıcını oluşturabilecek niteliktedir. adil yargılanma hakkı ve hukuk güvenliğini bu şekilde örselemeye kimsenin hakkı bulunmamaktadır. Bu karara karşı talebimiz, İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği beraat kararlarında ‘direnmesi’ ve dosyayı Yargıtay’a iade etmesidir. Yargıtay’ın verdiği karar adil yargılanma hakkına gölge düşürecek değerlendirmeler barındırmakta ve dosya muhteviyatını ise yansıtmayan bir mahiyettedir.”
SES GEÇİRMEZ ODADA EZAN SESİ
“Sahte olduğu” tespit edilen bazı deliller şöyle: