ERMAN ŞENTÜRK/HABER SERVİSİ- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Karaburun Yarımadası’nı enerji tarlası statüsüne kavuşturacak olan ve adanın 3’te 2’sine enerji santrali kurulmasına olanak veren planları gün geçtikçe yeni tepkileri de beraberinde getirirken, halkın çevre isyanı da giderek şiddetleniyor. Özellikle son dönemde acil kamulaştırma kararları başta olmak üzere, çeşitli rüzgar enerji santrali (RES) girişimlerinin büyük bölümü hayvancılık ve tarım ile geçinen Karaburun halkına ve bölgeye telafisi güç zararlar verebileceğini duyuran Karaburun Kent Konseyi, herkesi çevre direnişine ortak olmaya davet ederek yarımadanın geleceği için güç birliği çağrısında bulundu.
YARIMADA BÖLGESİNİN ÖNEMİNE DİKKAT ÇEKTİLER
Yaşadıkları bölgenin özel çevre koruma alanı ilan edilmesi için uzun süredir bakanlık nezdinde girişimlerde bulunduklarını belirten Karaburun Kent Konseyi yönetimi, son dönemdeki gelişmeleri değerlendirmek üzere bir açıklamada bulundu. Zengin bir ekosisteme ve biyo-çeşitliliğe sahip olan Karaburun Yarımadası’nın dünyada “Başka Yerde Olmayanlar” sınıflandırmasında bulunduğunu hatırlatarak şunları dile getirdi: “Yarımada, uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınmış pek çok bitki ve hayvan türüne de ev sahipliği yapıyor. Karaburun, yaşatılan gelenekleri, kültürü ve özgün tarım, hayvancılık ürünleriyle, doğayla barışık turizm olanaklarıyla da nadir alanlardan biri. Yarımada halkı, kalkınmanın doğal varlıkların ve kültürel yapının korunarak sağlanması konusunda ortak görüşe sahip. Bu çerçevede, Karaburun Kent Konseyi’nin, bilim insanlarının katkılarıyla hazırladığı ve Karaburun Belediyesi Meclis kararı olarak T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na gönderilen raporla Yarımada’nın koruma-kullanma dengesinin gözetildiği, bütünsel bir yaklaşımla korunması talep edildi.”
RES’LER İÇİN “ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR”
Karaburun Kent Konseyi Başkanı İpar Dilli, temiz enerji olarak nitelenen enerji kaynaklarının adaya getirdiği birtakım olumsuz etkilere dikkat çekerek,”Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü “Ekosistem ile biyolojik çeşitliliğin korunmasını ekonomik kalkınma ve kültürel değerlerin devamlılığıyla ve gelecek nesillere aktarılabilmesi açısından mutlaka Özel Çevre Koruma Alanı olarak ilan edilmesi gereken ulusal ve uluslararası açıdan önemli bir yarımada” olarak tanımladığı Karaburun Yarımadası’nın, tüm karasal alanı ile çok önemli bir deniz alanının ÖÇKA (Özel Çevre Koruma Alanı) ilan edilmesi için teklif raporunu hazırladı. Tüm bakanlıkların olumlu görüş verdiği bu teklif, Enerji Bakanlığı’nın Rüzgâr Enerji Santrali (RES) yatırımları nedeniyle verdiği olumsuz görüş yüzünden Bakanlar Kurulu’na sunulamıyor. Dünyanın karşı karşıya olduğu küresel ısınma ve artan enerji gereksinimi, yenilenebilir ve temiz enerji kaynağı olan RES’leri öne çıkardı. Ancak, RES’lerin nerede, ne ölçüde ve ne pahasına kurulmakta olduğunun, alternatif maliyetinin çok iyi irdelenmesi gerekiyor. ÖÇKA ilan edilmesi düşünülecek kadar değerli olan Karaburun Yarımadası’nda, toplam ve çarpan etkisi değerlendirilmeden tek tek proje bazında “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir” kararları ve üretim lisansları verilen alan Yarımada yüzölçümünü %61’ine ulaştı. Bu projelerin tümünün gerçekleşmesi halinde, Karaburun Yarımadası Özel Çevre Koruma Alanı yerine enerji üretim sahasına dönüşecek. Yarımadanın çeşitli bölgelerine yerleştirilmiş bulanan rüzgâr ölçüm direkleri ise yeni RES yatırımlarının habercisi” dedi.
“TARIM ARAZİLERİ RES’LERE TAHSİS EDİLİYOR”
Kent Konseyi Başkanı Dilli ayrıca, ilerleyen dönemde adaya kurulması planlanan RES’lerin halkı ekonomik olarak da zor durumda bırakacağına değinerek, “Doğal SİT alanlarının bulunduğu bu özel bölgede köylüler çivi çakamazken, 80 m. yükseklikteki (30 katlı bir bina) bir tek türbini 400-500 m² alanı kaplayan santraller kuruluyor. Engebeli coğrafi yapısı nedeniyle tarım ve mera alanlarının kısıtlı olduğu bölgede halkın iki temel geçim kaynağı, keçi yetiştiriciliği ve zeytincilik büyük zarar görüyor. T.C Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, özel ırk olan Karaburun Kıl Keçisini yok olmaması için "Halk elinde ıslah" programına alırken, diğer taraftan otlak alanları, tarım alanları RES’lere tahsis ediliyor. Kalkınmada çok önemli yeri olan alternatif turizm potansiyeliyse baştan yok ediliyor. Bu sistemde, sanayi tesisi bulunmadığı için atmosferin kirletilmesinde hiçbir sorumluluğu bulunmayan Karaburun Yarımadası doğasıyla, yaban hayatıyla, kırsal yaşamıyla ve geleceğiyle çok ağır bir bedel ödüyor” diye konuştu.
HALK İLE BİRLİKTE HUKUK MÜCADELESİNE BAŞLADILAR
Karaburun’daki çevre direnişini yargıya taşıdıklarını söyleyen Kent Konseyi Başkanı İpar Dilli, enerji firmalarının halk ile iletişim eksikliği bulunduğunu belirterek, “Uyarılarımız sonucu WWF, ‘Gerek Karaburun özelinde ve gerekse genel olarak biyolojik çeşitlilik açısından önemli alanlarda, kapsamlı bir kümülatif etki değerlendirmesi yapılması ve bu değerlendirme sonucunda hassas/kritik olarak belirlenecek bölgelerdeki RES projelerinin kabul edilmemesi’ konusundaki önerilerini, destekçisi olduğu Gold Standard Vakfı yönetimine sundu. Karaburunluların doğal varlıklarını ve yaşam alanlarını bu yoğun RES kurulumuna karşı koruma mücadelesi yerel, ulusal ve uluslararası platformlarda sürüyor. Karaburun RES Projesi Gold Standard sertifikalandırma sürecinin tamamlanması için, Lodos firmasının görevlendirdiği danışmanlık firması, 16 Mayıs Cuma günü yerinde incelemede bulunmak ve halkla görüşmek üzere Yayla Köy’e geleceğini duyurup yereli mahalle kahvesine davet etmesine rağmen, firma temsilcisi son anda gelmekten vazgeçti ve bu durum yerel halk, Kent Konseyi ve Belediye Meclisi üyeleri tarafından tutanakla kayıt altına alındı. Yarımadanın %61’ını kapsayan RES projesinin “ÇED Gerekli Değildir” kararının ve üretim lisansının iptali için ÇEHAV üyesi 30 avukatın gönüllü olarak yürüttüğü hukuk süreci de başlatıldı” ifadelerini kullandı.
YARIMADA 20-30 YILLIK YATIRIMLARA FEDA EDİLECEK
Dilli son olarak uzun vadede ömrü olamayan yatırımlara adanın feda edilmemesini istediklerini hatırlatarak şu çağrıda bulundu: “Balıkçılık ve turizmle yılda 59,5 milyon TL ekonomik değer üretir hale gelen Foça ÖÇK Bölgesi’nde, ekosistem korunurken, önemli bir ekonomik gelişme de sağlanmıştır. Ülke ve dünya mirası niteliğinde olan varlıklara sahip Karaburun Yarımadası da, en fazla 20-30 yıl ömrü olan yatırımlara feda edilmeden, bu değerlerle birebir örtüşen kalıcı bir kalkınma sağlanması mümkün. Ancak, koruma ve bozulma arasındaki geçişin yaşandığı çok kritik bir noktada olan Yarımada’da, Enerji Bakanlığı’nın olumsuz görüşünü geri çekmesi ve ÖÇKA ilanı sürecinin bütünlüğü bozulmadan ivedilikle sonuçlandırılması büyük önem taşıyor.”