Yazar, makalesine 'destekçilerinin Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra ülkenin en büyük devlet başkanı olarak gördüğü kişi' ifadesini kullandığı Başbakan Erdoğan’ın parti kongresinde yaptığı konuşmayla başlıyor.
Makalede, Erdoğan'ın kongrede söylediği ‘Türkiye’nin Müslüman ülkelere örnek olduğu’ sözleri hatırlatılırken seçim sonuçlarından yola çıkılarak ülkenin yarısının muhalif olduğu ifade ediliyor.
Gazetenin haberinde Türk uzmanların ve politikacıların görüşleri de var.
Guardian’a konuşan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, “Erdoğan çok otoriter. Kendinden çok emin. Tavırları hem Türkiye hem de dünya için çok tehlikeli” diyor.
“Erdoğan seçilmiş bir sultana dönüşüyor. Parti kongresi tek kişilik bir şovdu… Türkiye’nin kaderini belirleyecek tek kişi olduğunu düşünüyor. Kibir (hubris) sendromu geçiriyor.”
Haberde, muhaliflerin aksi görüşleri paylaşanlar da var.
Guardian gazetesine konuşan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) milletvekili Nursuna Memecan, Erdoğan’ın ‘otoriter olmadığını’ belirtirken Başbakanın, detay odaklı olduğunu söylüyor.
MODERN Mİ TEHDİTKAR MI'
Görüşleri derleyen gazetenin yazarı Erdoğan için şu ifadeleri kullanıyor:
“Sevin ya da sevmeyin, destekçileri de karşıtları da Erdoğan’ın Türkiye’nin siyasi sahnesine egemen olduğu konusunda hemfikir. Destekçilerine göre o dinamik, modernleşen bir güç. Karşıtlarına göre ise bölücü hatta tehditkar.”
Gazeteci Cengiz Aktar da Türkiye’nin ‘kutuplaştığı’ yorumun yaparken ‘AKP’nin artık siyasi bir parti olmadığı, Erdoğan’ın özel aracı olduğu’ görüşünü paylaşıyor.
Guardian, giderek artan sorunlar karşısında Erdoğan’ın iktidarını koruyup korumayacağına dair soru işaretleri doğduğuna dikkat çekip Başbakan için “zayıf görünüyor” yorumunu yapıyor.
Dış siyasetle ilgili gazetenin danıştığı İstanbul Politikalar Merkezi Başkanı Fuat Keyman da ‘Erdoğan’ın Esad’ın gücünü hafife aldığı’ görüşünde.
Gazetenin yazarı Simon Tisdall’a göre, Türkiye Arap Baharı ile birlikte Orta Doğu’da ‘model’ olarak öne çıksa da Suriye’deki iç savaş Türkiye’nin ‘bölgesel liderlik’ kavramına zarar verdi.
SURİYE'Yİ KİŞİSEL MESELE YAPTI
Yazar, Başbakan Erdoğan’ın, tüm çabalarına rağmen Esad’ı reform yapmaya ikna edememiş olmasını ‘kişisel bir mesele’ olarak algıladığını yazıyor.
Başbakan Erdoğan’ın 2014’te cumhurbaşkanlığı koltuğuna geçmesinin beklendiği belirtilen haberde, Erdoğan’ın bunu yapabilmesi için gerekli koşullar şöyle sıralanıyor:
“Abdullah Gül geri çekilmeli veya güçsüz bir başbakan olarak kalmayı kabul etmeli.”
Guardian yazarı, Türkiye’de orta sınıfın, Batı yanlılarının, Kemalistlerin ve sağcı milliyetçilerin Erdoğan’ın planını ‘anayasal devrim’ olarak gördüğünü belirtiyor.
Gazetenin dikkat çektiği maddeler arasında, Erdoğan’ın iktidarının ilk yıllarında partisinin kapatma davası, Irak işgali döneminde ABD ile iyi ilişkiler kurma çabası ile zor günler geçirdiği.
Yazar, bu zorluklara rağmen ilerleyen yıllarda Erdoğan’ın gücünü Türkiye’de birçok kuruma yaydığını belirtip ordunun siyasi gücünün de zayıflatıldığını vurguluyor.
DİNDAR NESİL YARATMA HIRSI
Başbakan Erdoğan’ın Kürt meselesini çözme sözü vermesine rağmen ‘PKK saldırılarının devam ettiği’ de haberde dikkat çekilen maddelerden.
Gazete, AKP’nin Fethullah Gülen cemaati, Müslüman Kardeşler ve Gazze’de Hamas yönetimiyle bağlarından yola çıkarak Erdoğan’ın ‘dindar bir nesil yaratma hırsında’ olduğuna dair şüphelere de yer veriyor.
Başbakanın sağlığına dair endişeler olduğu da belirtilen yazıda, “Erdoğan’ın devrinin kapanacağını söylemek büyük bir hata olur. En azından şimdilik” deniyor.
MEDYA AKP BAKANLARINI İNCELEMİYOR
Gazetecileri Koruma Komisyonu ve Avrupa Komisyonu’nun, Türk medyasına yönelik hükümet baskısını eleştirdikleri raporlar da Guardian’ın gündeminde.
Gazete, Başbakan’ın yaklaşık 10 yıllık iktidarı boyunca ‘eşi benzeri görülmemiş bir güç’ topladığına dikkat çekerken, AKP hükümeti hakkında hiçbir inceleme yapılmadığını ve bakanlar ile akrabalarının hayatları ve ticari çıkarları hakkında hiçbir soruşturma yapılmadığı belirtiliyor. (bbc türkçe)