CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açıkladığı, tüm öğretim kademelerindeki zorunlu derslere ait "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" yeni müfredat taslağına ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Özçağdaş’ın "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" adını taşıyan yeni müfredat taslağı hakkındaki değerlendirmeleri şu şekilde:
''Müfredat bu haliyle, Türkiye’nin geleceğine hizmet eden bir eğitim programı değil, dindar ve kindar nesiller yetiştirme hedefinden bir gün bile vazgeçmeyen Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının çağdışı eğitim manifestosudur. Eğitimde program geliştirme, dünyada 1930'lardan, Türkiye'de 1950'lerden beri bir bilim alanıdır. 2002'ye kadar Türkiye'de 'müfredat' yerine 'program' sözcüğü kullanılmaktaydı. ‘Maarif’ sözcüğü ise kullanımdan kalkmış bir sözcüktür. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Türkçe'nin gramer yapısına uygun olmayan sözcükler seçmesi, bunu telkin etmesi, daha başlangıçta eğitim programlarının nasıl bir zihniyetle hazırlandığını bize göstermektedir. Bilim alanlarını yok sayarak hazırlanan metinlere Öğretim Programı denmesi de zaten mümkün değildir.
"AKP çapsızlığının bir ürünü"
Milli Eğitim Bakanlığı UNICEF ile yapılan K12 Ulusal Beceri Geliştirme Programı kapsamında ‘Türkiye Bütüncül Modeli’ ismini benimsemişken, bu isim yerini, iktidar partisinin seçim sloganına, 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' ismine bırakmıştır. Bizim açımızdan içinde bulunduğumuz yüzyıl, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılıdır. Bu topraklara 10 yüzyıldan bu yana Türkiye denmektedir. 'Eğitim-öğretim' yerine 'maarif' gibi kullanılmayan eski bir sözcüğü seçmek, bunu iktidar partisinin seçim sloganı ile bezemek, ancak AKP çapsızlığının bir ürünü olarak tarihe geçecektir.
"Beceriksizlik ya da bilinçli bir ihanet"
22 yıllık iktidarında Türkiye’yi hemen her alanda büyük sorunlar ve açmazlarla karşı karşıya bırakan, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığını kendisine şiar edinmiş AKP iktidarının, kendilerinin de kabul ettiği üzere, en büyük başarısızlık alanlarından biri, eğitimdir. Defalarca yapılan müfredat ve sistem değişikliklerini, halen aynı zihniyetle yeniden yeniden üretiyor olmak, ancak bu iktidarın başarabileceği türden bir beceriksizlik ya da bilinçli bir ihanet olarak adlandırılabilir.
"Türkiye'nin ihtiyacı laik eğitim sistemidir"
Yaklaşık 20 milyon öğrenci mevcudu ile neredeyse her aileden bir bireyin eğitim süreci içinde olduğu; toplumsal, kültürel, ekonomik ve çevresel çok sayıda çözülmesi gereken sorunları olan bir ülke için eğitim, tam anlamıyla bir beka sorunudur. Türkiye’nin temel ihtiyacı, çocuklarının düşünen, sorgulayan, eleştiren, araştıran, çağdaş medeniyetler ile rekabet edebilen yurttaşlar olarak geleceğe güvenle hazırlandığı bilimsel, demokratik ve laik bir eğitim sistemidir.
"Uzmanlardan görüş talep edilmedi"
Program geliştirme ve değerlendirme süreci ‘Program Geliştirme Bilim Alanının’ ilkelerine uyularak hazırlanmalı ve disiplin alanının bilimsel bilgisini temele alarak oluşturulmalıdır. Cumhuriyet tarihinin en tartışmalı Milli Eğitim Bakanlarından biri olan sayın Yusuf Tekin, kendi ideolojisi doğrultusunda, eğitim paydaşlarının görüşlerini almadan öğretim programlarını değiştirmektedir. Bakanlık, öğretim programlarının hazırlanış aşamasında AKP ideolojisine yakın görmediği, daha açık bir ifadeyle muhalif hiçbir STK'dan, üniversitelerin eğitim bilimleri bölümlerinden ya da alan uzmanı bireylerden görüş talep etmemiştir.
"Gerici niteliktedir"
İçerik, 'Erdem-değer-eylem' modeli ile programı hazırlayanların ideolojik tutumlarını sonuna kadar yansıtmaktadır. Eğitim programları, çocukların aileden, çevreden edindikleri değerler karşısında taraf olamaz. Programların benimsediği değerler; test edilmiş, geçerliliği ortaya konulmuş, çocukların yararına, tarafsız ve evrensel değerler olmak zorundadır. Oysa hazırlanan program 'değer telkini' üzerine oturtulmuştur. Bu açıdan hayli otoriter, despotik, gerici niteliktedir." (T24HABER)