EGE POSTASI - Başbakan Binali Yıldırım’ın İzmir Ödemiş'te açıkladığı "Milli Tarım Projesi", çiftçi ve besiciye, mazottan alet ekipmana, düve alımından düşük ücretli mera tahsisine kadar destek paketlerinin yanında üretim planlaması ve bürokrasinin azaltılması konularını da kapsıyor.
Yıldırım'ın İzmir'de açıkladığı "havza bazlı üretime dayalı destekleme modeli" ve "hayvancılıkta yerli üretimi destekleme modeli" olmak üzere iki ana temelden üzerine oluşturulan "Milli Tarım Projesi"ne yönelik, CHP Genel Sekreteri ve İzmir Milletvekili Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır'dan çarpıcı yorumlar geldi.
Başbakan'dan İzmir'de çiftçiye 'mazot' müjdesi
Geçmişte Ege Üniversitesi Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyeliği'nde de bulunan ziraat kökenli Sındır, iktidara tarım politikaları üzerinden önemli uyarılarda bulundu. Sındır, Ege Postası'na yaptığı açıklamada şunları söyledi;
CHP'li Balbay'dan Başbakan'a 'Proje' eleştirisi
14 YILDIR NEREDEYDİ!
“ Sayın Başbakan tarım politikası konusunda, eyleme geçmek anlamında14 yıldır neredeydi! Asgari ücret olsun, emeklilere destek olsun, mazot konusu olsun diğer bir çok sosyal ekomomik konularda seçim bildirgemizi referans kullanıyorlar heralde, iyi bir şey...
SAMİMİYSE...
Tarıma üretime destek vereceği konusunda samimiyse Sayın Başbakan, Üretim Reformu Destekleme Kanun Tarası Taslağı'ndan zeytin alanlarını yok edecek düzenlemeyi geri çeksin. 'Mera alanlarını koruyacağım' diyor. Hiç samimi olmadıkları belli. Çünkü aynı kanun tasarısı taslağında, mera alanlarını sanayiye terk edecek. Samimiyse mera alanlarının OSB'lere terk edileceği düzenlemeyi tasarıdan çıkarsın.
Halkın sağlığını ve üreticimizi düşünüyorsa Sayın Başbakan, yine aynı kanun tasarısı taslağındaki GDO'lu mısırdan üretilen glikoz şurubunu kota kapsamı dışına alan düzenlemeyi kaldırsın. Şeker pancarı üreticisinin yok olmasını engellesin. 'Bir yandan üreticiyi destekliyorum' diyeceksin öbür yandan tarımsal üretimi yok edecek düzenlemeler yapacaksın. Üstelik halkın sağlığını tehdit edecek şeyler yapacaksın. Bu kabul edilir bir şey değil.
Çiftçimizin kalkınması üretimin arttırılması verimliliğin artırılması kırsalda refahın artması hepimizin en büyük dileği ama bunu samimi olarak gerçekleştirmek gerekiyor.
SULAMA ALANLARI UYARISI
Eğer samimiysen bu düzenlemeleri de ortadan kaldırırsın. Havza bazında destekleme modeli doğru uygulanırsa üretime ve üreticiye fazaydası olur ancak yanlış uygulamalar üreticiyi yok eder. Örneğin buğdayı 'havza bazlı desteklemede en yüksek verim veren havzalarda destekleyeceğim diğer yerlerde desteklemeyeceğim' dersen İç Anadolu bozkırında üreticiyi yok edersin. En yüksek verimi veren havzalarda destek verilecek anlayışı normal koşullara bağlı olan üreticiyi yok etme sürecine sokmamalı. Bunun için Türkiye'de sulama alanlarını arrtıracak önlemler almanız gerekir. Verimliği artırmanın en temel koşutlarından birisi sudur. Sen sulama yatırımlarını hele hele GAP bölgesindeki yatırımları bir kenara koyarak 'verimi artrıracağım' diyemezsin.
SÜSLÜ LAFLARLA KANDIRMASINLAR
Güney ve Güneydoğu Anadolu'da bir yandan 'yatırımları teşvik ediyorum' diyeceksin bir yandan GAP bölgesindeki sulama yatırımlarını hala 15 yıl öncesinin durumunda bırakacaksın. O nedenle süslü laflarla üreticiyi kandırmaya devam etmesinler.
Et Balık Kurumu'nun, Süt Endüstürisi Kurumu'nun, Tarım İşletmeleri'nin özelleşirilmesi sonrası ülkeyi soktukları durum ortada...Üreticiyi yok eden tarımı yok eden sürecin artık geldiği noktadır bugün Türkiye tarımı...Tarım işletmelerini şeker fabrikalarını özelleştirilmiş benzeri kurumları üretimi ve üreticiyi destekler bir sürece getirmeden ülkede ne hayvansal ne damızlık ne tohumluk üretimi sağlamazsan Doğu ve Güneydoğuyu perişan hale sokarsın. Orta Anadolu'da çiftçiyi yok edersin. Süt üreticisi ve et üretisicisini de doğal olarak uluslararası piyasaların kucağına bırakırısın. Bu kurumların asli görevleri piyasalardaki istikrarı sağlama çalışmalarını yapmak öncelikli olmalıdır.”