CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel; “ Genel seçimlerde baraj konusunun tartışıldığı bugünlerde, yerel seçimlerde uygulanan baraja dikkatinizi çekmek istiyorum. Genel seçimlerde baraj konusu elbette çok önemli ama asıl tartışılması gereken konulardan birisi de yerel seçimlerde uygulanan barajdır. 12 Eylül darbesi sonrasında 1983 Seçimlerinde %45 oy alarak 212 milletvekili çıkaran Özal, 1987 seçimleri öncesinde düşmeye başlayan oylarını artırmak ve tek başına iktidar olmak için seçim kanununda değişiklik yaptı, sistemi kendi lehine olacak biçime soktu. Çifte Barajlı d’Hondt sistemine bir de ‘kontenjan’ uygulamasını ekledi.1987 de %36.3 oy oranıyla, mecliste yüzde 64.9 oranında milletvekilliği kazanmış oldu. 1987 seçimleri, siyasi tarihimizin en adaletsiz seçimlerinden biridir” dedi.
Yüksel sözlerine şöyle devam etti; “12 Eylül rejimiyle gelen %10 seçim barajı genel seçimlerde değil yerel seçimlerde de temsilde adaletsizliğe neden olmakta. Çok daha vahim sonuçları var: 2972 Sayılı Yerel Seçimleri düzenleyen yasa yurttaşlarımızı temsil hakkından yoksun bırakmaktadır. 1984 yılına kadar Türkiye’de belediye meclisi ve il genel meclisi seçimlerinde d'Hondt usulü nispi temsil sistemi uygulanırken, çıkarılan bu yasayla sisteme bir de, onda birlik baraj uygulaması getirildi. Onda birlik sisteme göre bir seçim çevresindeki geçerli oyların onda biri, tüm partilerin ve bağımsızların aldıkları oylardan ayrı ayrı çıkarılmaktadır. Bu çıkarma işleminden sonra oyu kalmayan partiler tasnif dışı bırakılmakta, oyu kalanlar bile çoğu kez belediye veya il genel meclisine üye gönderememektedir. Bu yasaya göre %17’den fazla oy alan parti bile belediye meclislerine üye gönderemiyorlar. 2014 yerel seçimlerinde CHP, Gediz’in Eskigediz Beldesinde %17,11, MHP Kırıkkale Bahşili’de %17,15 AKP Şırnak Uludere’de %17,02 oy almasına rağmen belediye meclislerine üye gönderemediler. CHP’nin, %10 ile %17,11 arasında oy aldığı tam 86 belediyede aynı durum vardır. Bu belediyelerin içinde Osmaniye (%10,6), Kastamonu (%10,85), Isparta (%12,3) il belediyeleri de, Yusufeli (%14,01), Evren (%16,66), Çamlıhemşin (%15,43) Yenice (%16,84) gibi ilçe belediyeleri de bulunmaktadır. İl genel meclisi seçimlerinde de aynı adaletsizlik söz konusudur. Örneğin MHP, Bolu’da %16,09, Artvin’de %14,22 ve Zonguldak’ta %11,42; Saadet Partisi ise Rize’de %10,98 oranında oy almasına rağmen il genel meclislerine üye gönderemediler. Ne yazık ki bu sistemin tek kazananı her seçim bölgesinde en fazla oyu alan parti olmaktadır. Örneğin, Düzce’nin Çilimli ilçesinde oyların %65,6’sını alan AKP, belediye meclis üyeliklerinin tamamına (%100’üne) sahip olurken, %16,81 oy alan MHP de, %12,49 oy alan CHP de belediye meclisine üye gönderememiştir. Türkiye geneline baktığımızda, AKP’nin belediye meclisleri için kullanılan oyların %42,87’sini alarak belediye meclis üyeliklerinin %51,37’sini elde ettiği; CHP’nin ise %26,34 oyla belediye meclisi üyeliklerinin ancak %20,30’unu alabildiğini görüyoruz. Anayasanın 67. Maddesinde yer alan, “Seçim kanunları, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenir” hükmü yer almaktadır. Mevcut yasal düzenleme ise “temsilde adalet” ilkesini hiçbir şekilde sağlamamakta, “yönetimde istikrar ilkesi” ise belediye başkanı ayrı bir oylama ile çoğunluk esasına göre seçildiği için sağlamaktadır. Burada “yönetimde istikrar” ilkesini zayıflatan husus, kontenjan adaylarının belediye başkanlığı seçiminde değil, belediye meclis üyeliği seçiminde en çok oyu alan partiye verilmesinden kaynaklanmaktadır. Temsilde adaletin sağlanamaması “Anayasaya aykırılık” teşkil etmektedir''.