Ege Postası
Geri

Yüksel'den TV 35'te çarpıcı değerlendirmeler: İzmir’de hedef en az yüzde 75 olmalı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan eski Yardımcısı, PM eski Üyesi Alaattin Yüksel, TV 35 ekranlarında yayınlanan Seçime Doğru programının konuğu oldu. Yüksel'den TV 35'te çarpıcı değerlendirmeler
Yüksel'den TV 35'te çarpıcı değerlendirmeler: İzmir’de hedef en az yüzde 75 olmalı
Haberler / Yerel Politika
28 Mart 2019 Perşembe 15:06
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

HAZIRLAYAN: HALİDE DEMİR POLATLI-CHP Genel Başkan eski Yardımcısı, İzmir eski Milletvekili Alaattin Yüksel, Seçime Doğru programında Alper Baran Esin'in sorularını yanıtladı, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Deneyimli siyasetçi Yüksel, 31 Mart seçimlerinde hedefin yüzde 75 oy oranı olarak belirlenip, en az yüzde 60 oy alınması gerektiğini söyledi.

İZMİR’DE HEDEF YÜZDE 75, EN AZ YÜZDE 60 OLMALI

Alaattin Yüksel, “Bu seçimde İzmir’in bütününde en az yüzde 69’a ulaşılmalı. Ağır bir ekonomik kriz yaşanıyor. Referandumda yüzde 69 oy oranına ulaşmış olan İzmir’in bugün seçimi yüzde 70’in üzerinde bir oy oranıyla sonuçlandırması gerekiyor. Yüzde 70’in üstü bile bizim için sürpriz olmamalı, hatta yüzde 75 olmalı. En az oy oranı olarak da yüzde 60 hedefi konulmalı” dedi.

BU YAKLAŞIM CUNTA DÖNEMLERİNDE BİLE OLMAMIŞTIR

Partisinin belediye meclis üyesi adaylarının terör örgütleriyle bağlantılandırılması ve isimlerinin yayınlanmasının etik olmaması dışında yasal olarak suç olduğunun altını çizen Yüksel, “İzmirli genel başkan yardımcılarının belediye meclis üyesi adaylarımızla ilgili başlattıkları tartışma var. PKK ile ilişkili diye. Bu nedir kardeşim, nereden çıkt? Siyasi partilerin üzerinde yönetim vesayeti var. Bu arkadaşların suçluluğu kanıtlanmamıştır. Birtakım istihbari bilgilerle isimleri açıklanıyor. Böyle bir yaklaşım darbe dönemlerinde bile olmamıştır. İktidar partisi erime sürecinde, korku ve panik içinde. Yaptıkları ağır bir suçtur. Memnu hakların iadesi belgesini verdiğiniz zaman bile seçime katılabilirsiniz. Bu bile bir engel değil. Hiçbir soruşturmaya uğramamış, yargının önüne gitmeyen insanların falanca kişinin akrabasıdır denilerek ifşa edilmesi ve suçlanması kabul edilemez. Hem yasal değil hem etik değil. Etiği aşmış durumda. İktidar partisinin şu anda yaptığı şey suçtur. İçişleri Bakanı çıkıp, ‘seçilirlerse yarın bunların göreve başlayıp başlamayacağına ben karar veririm’ diyor. Aman Allah’ım akıllara ziyan. Bunu cunta liderleri bile yapmadı” değerlendirmesini yaptı.

PROGRAMIN SATIR BAŞLARI:

ARTIK KİMSE DEMOKRASİDEN BAHSETMİYOR

Bir dönem sivil toplum örgütleri, sendikalar hep ısrarla vurguladı. Bu 'Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasası ile demokrasi olmaz' diye. TÜSİAD gibi işveren örgütleri de bu endişeyi hep dile getirdi. Artık bunlar konuşulmuyor bile. İzmir’in bugün ekonomisinin daha gelişmiş ekonomi olması için ne yapılması gerektiği konuşulurken de teşvik sorunu var. Artık söylenmez oldu. Demokrasi de aynı şekilde. Artık kimse demokrasiden bahsetmiyor.

AFRİKA TİPİ BAŞKANLIK SİSTEMİ

Seçmen davranışını iki kutuplu hale getirmeye çalışıyorlar. İttifak olayı da anti demokratiktir. Her siyasi görüş kendisine siyaset platformunda yer bulabilmelidir. İki partinin oluşturduğu Cumhur İttifakı’nın ne derece sağlıklı olduğu da son derece tartışmalıdır. Sayın Bahçeli’nin Sayın Erdoğan’ın kendisi ve partisiyle ilgili bizim tekrarlamaktan çekindiğimiz çok ağır eleştirileri var iken,-ne olduysa bir şey oldu ki başkanlık sistemine de sert biçimde karşıydı-sonradan tersi görüş bildirmeye başladı. Afrika tipi Başkanlık Sistemi çıktı sonuçta. Ve Sayın Bahçeli bunu Türkiye’nin beka meselesi olarak açıklamaya başladı.

İKTİDAR BU YÖNTEMLE TÜRKİYE’Yİ YÖNETMEYE DEVAM EDERSE…

MHP ideolojik olarak AKP’nin değil AKP MHP’nin ideolojisine yakınlaştı. Seçim süreci Türkiye’nin beka meselesine dönüştürüldü. Beka sorunu var. Ancak nasıl var biliyor musunu? Onların söylediği gibi değil. Siyaseti bu ülkenin geleceği için yapalım diyoruz ya. Bu iktidar o kadar kötü yönetiyor ki ülkeyi, kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı bir dil kullanıyor ki, Türkiye’nin beka sorunu burada. Bu iktidar bu yöntemle Türkiye’yi yönetmeye devam ederse, Türkiye bugün çok tehlikeli bir noktada.

TÜRKİYE FRENİ PATLAMIŞ KAMYON GİBİ YOKUŞ AŞAĞI SÜRÜKLENİYOR

Türkiye’nin geleceğiyle ilgili çok büyük sorunlar var. Kötü ekonomi ve dış politika yönetimi var. Türkiye freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı sürükleniyor. Türkiye’yi öyle bir noktaya getirdik ki geleceği karanlık. Ama bunu sen yaptı? Sen düzeltemezsin ki. Bu itiraflarıdır aslında.

İSTİHBARİ BİLGİLERLE AÇIKLAMA YAPILIYOR

İzmirli genel başkan yardımcılarının belediye meclis üyesi adaylarımızla ilgili başlattıkları tartışma var. PKK ile ilişkili diye. Bu nedir kardeşim, nereden çıkt? Siyasi partilerin üzerinde yönetim vesayeti var. Suçluluğu kanıtlanmamış, herkesin suçsuz olduğu karinesinde olduğu gibi birtakım istihbari bilgilerle bu askeri, darbe dönemlerinde bile bu kadar kötü yaklaşılmamıştır. Hiçbir sivil siyasetçinin Türkiye siyasi tarihinde, çıkıp bu şekilde istihbari bilgilerle bunun PKK ile ilişkisi vardır dediğini anımsamıyorum. Sadece bu seçime yönelik oluyor. Çünkü iktidar partisi erime sürecinde, korku ve panik içinde.

İKTİDAR PARTİSİNİN ŞU ANDA YAPTIĞI SUÇTUR

Söyleyeyim bir tanesini, sayın Mahmut Esat Aslan, Hamit Mumcu gibi arkadaşların da ismi çıkıyor. Biz bu insanları tanıyoruz. Bir de suç unsurları da eklemişler altına. 1963’te İTÜ’de bir direnişe katıldığı belirtiliyor. Temiz kağıdı da veriliyor üstelik ilgili kurumlara. Bu büyük bir suçtur, ağır bir suçtur yaptıkları. Memnu hakların iadesi belgesini verdiğiniz zaman bile seçime katılabilirsiniz. Bu bile bir engel değil. Hiçbir soruşturmaya uğramamış, yargının önüne gitmeyen insanların falanca kişinin akrabasıdır denilmesi. Sayın Karamollaoğlu bir açıklama yaptı, haklı bir açıklama. 'AK Parti ve MHP adayları da gözden geçirilse 355 değil 1355 olur' dedi. Hem yasal değil hem etik değil. Etiği aşmış durumda. İktidar partisinin şu anda yaptığı şey suçtur.

İÇİŞLERİ BAKANI ÇIKIP, ‘BEN KARAR VERİRİM’ DİYOR; AKILLARA ZİYAN

Seçimlerde 3 bakan değiştirilirdi; İçişleri, Adalet ve Ulaştırma Bakanı. Bunu da kaldırdılar. Sayın Soylu ne diyor çıkıp televizyonlara, bir sürü hakaret, küfürler bir kenara, meclis üyeleriyle ilgili, ‘Tamam geçmişler ama ben erkim, bakanım. Seçilirse yarın bunların o göreve başlayıp başlamayacağına ben karar veririm’ diyor. Aman Allah’ım akıllara ziyan. Bunu cunta liderleri bile yapmadı.

SOYER’İ KARALAMAK İÇİN BİNLERCE GAZETE PTT ARACILIĞIYLA DAĞITILIYOR

'Biz bu seçimi kaybediyoruz. Kaybedeceğimiz yerlerde kazananlar meşru değildir' demek istiyorlar. Cumhurbaşkanı kayyum tehdidi savuruyor, Ankara adayımızla ilgili.  O zaman seçim yapmayın. O kadar kötü seçim kampanyası yürütülüyor ki, bu dönem iyice çığırından çıkmış vaziyette. Bir kadın milletvekili, camide cemaate nutuk atıyor. Akıl alır bir şey değil. Sayın Soyer ile ilgili PTT aracılığıyla kaç yüz bin gazete dağıtılması emri geliyor ve dağıtılıyor. Karalama kampanyası yani. Bunlar akıl alır şeyler değil. Yandaş basında da insanların kişilik haklarına ağır saldırı, tehdit var. Kaba tehdit siyasette hakim olmaya başladı. Bunun derhal bizzat düzeltilmesi gerekiyor.

20 MİLYONUN ÜZERİNDE İNSAN AÇLIK SINIRINDA YAŞIYOR

İşsizlik tırmanıyor. Açlık sınırındaki asgari ücretle çalışan insanlar var. Onları ilave ederseniz yoksulluk sınırı 6 bin 500 lira oluyor. Türkiye’nin 20 milyonun üzerinde açlık sınırında yaşayan insanı var demektir. Milli gelir de 9 bin dolara düşmüştür. Böyle acı tablo var.  Bekar bir insanın asgari geçinme için 2 bin 500 lira alması gerekiyor.

SEÇİMİ KAYBEDECEKSİNİZ, BALKONA ÇIKIP MESAJINI ALDIK DEYİP…

Bu bir yerel seçimdir. Kentleri en iyi yönetecek insanları seçelim. Yerel seçimleri kaybedeceksiniz tamam. Çıkacaksanız balkona, 'aldık mesajınızı, kabul ettik' diyeceksiniz. On yıldır ertelediğiniz yapısal reformlarınızı yaparsınız, gerçek bir demokrasiyi tesis edersiniz. Bunu yapın. Niye işi zorlaştırıyorsunuz'

REFERANDUMDAKİ SONUÇLAR ÖLÇÜ OLMALIDIR

Referandumda hayır tercihi olan seçmenlere baktığınızda, hayır diyenler Millet İttifakı etrafında toplanıyorlar. Evet diyenler de Cumhur İttifakı etrafında. Referandumdaki sonuçlar ölçü olmalıdır. Seçim koordinasyon merkezinde görevliydik. Yüzde 72 hedef koymuştuk. Yüzde 68.7’yi yakaladık.

İZMİR’DE HEDEF YÜZDE 75, EN AZ YÜZDE 60 OLMALI

İzmir’in bütününde en az yüzde 69’a ulaşılmalı bu seçimde. 2001 ekonomik krizi üç siyasi partiyi yerle bir etti. Bugün ANAP, DSP, DYP yok. O seçim AK Parti’yi iktidar yaptı. Böyle bir ekonomik kriz yaşanıyor. Referandumda yüzde 69 almış bir İzmir’in bugün yüzde 70’in üzerinde bir oranla seçimi sonuçlandırması gerekiyor. Üstüne üstlük AK Parti’nin adayı Nihat Zeybekci. Denizli’den bir arkadaşı gelip aday yapıyorsunuz. Çelişkili bir seçim kampanyası yürütüyor. Başlangıçtaki diliyle şu andaki dili farklılaştı. Yüzde 70’in üstü bile sürpriz olmamalı, hatta yüzde 75 olmamalı. En az yüzde 60 olmalı.

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası