Miami’de tutuklanan İran asıllı Türk işadamı Reza Zerrab, New York’a otobüs ile nakledilecek. New York Güney Bölgesi Savcılık Ofisi Basın Sözcüsü James Margolin, “Ancak otobüste başka eyaletlerdeki farklı cezaevlerine nakledilecek tutuklular da bulunacağından yolculuk süresince en az 4 geceyi farklı cezaevlerinde yatarak geçirebilecek” dedi.
ABD’nin Miami kenti havalimanından, ülkeye giriş yapmak isterken FBI ajanları tarafından gözaltına alındıktan sonra çıkarıldığı mahkemede tutuklanan İran asıllı Türk işadamı Reza Zerrab (Rıza Sarraf) hakkındaki iddianame dosyasını hazırlayan New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Bharara ile New York Güney Bölgesi Savcılık Ofisi Basın Sözcüsü James Margolin Hürriyet’e özel açıklamalar yaptılar.
ABD’de, renk, dil, din, ırk, ekonomik güce bakılmaksızın, yasalar önünde koşulsuz eşitlik, demokrasi, şeffaflık, insan hakları ile güç ve iktidarın hesap verme sorumluluğu gibi konularında çalışmalar yapan Ortak Amaç (Common Cause) adli sivil toplum kuruluşunun New York’ta University Club’da düzenlediği toplantı sonrasında konuştuğumuz James Margolin, Reza Zarrab davası ile ile ilgili çok özel açıklamalarda bulundu.
4 FARKLI CEZAEVİ
Reza Zarrab’ın New York’a nakledilmesinin 2 hafta daha sürebileceğini belirten Margolin, “Halen Miami’de tutuklu bulunan Zarrab, Amerikan Federal Güvenlik birimi tarafından otobüsle New York’a nakledilecek. Ancak otobüste başka eyaletlerdeki farklı cezaevlerine nakledilecek tutuklular da bulunacağından yolculuk süresince en az 4 geceyi farklı cezaevlerinde yatarak geçirebilecek” dedi.
Zarrab’ın New York’a gelir gelmez hakim karşısına çıkarılacağını belirten Margolin, ilk duruşmada avukatların kefaletle serbest yargılanma isteğinde bulunabileceğini, ayrıca duruşmaların en erken eylül ayında başlamasının beklendiğini söyledi.
TÜRKLER UMUT ARIYOR
Başsavcı Preet Bharara ise hiç kimsenin hukuktan üstün olmadığını ve bunun en ideal demokrasi olduğunu belirterek, “Bu yalnızca New Yorkluların ya da Amerikalıların değil, dünyanın her yerinde, her kıtasında, İzlanda’dan Hindistan’a, Brezilya’dan Türkiye’ye kadar herkesin umudu” diye konuştu. ABD’li bir savcı olarak yaptığı işte Türkiye ile gündeme gelmesinin, FBI’nın Türk iş adamı Reza Zarrab’ı İran’a olan yaptırımları delme, kara para aklama suçlamaları gözaltına almasıyla başladığını anlatan Bharara şöyle konuştu: “Anlaşıldı ki bu kişi Türkiye’de de çok gündemde olan bir kişiymiş. Tutuklamayı yaptığımız gün Twitter’da 8 bin 100 takipçim vardı. Bir kaç gün içinde 270 bini geçti. Bu akşamki yemek öncesinde, 298 bini buldu ve hemen hepsi Türk takipçiler. Ancak durum şu ki, hiç ülkelerine bile gitmemiş olduğum, adımı zor söyleyebilen hatta hiç duymamış, İngilizce bilmeyen, Türkçe mesajlar yazan yüzbinlerce insan, temiz bir yönetim konusunda umut arayışı içinde. Bu hepimiz için, dürüst ve şeffaf, hukukun üstün olduğu yönetimlere özlem duyulduğunun açık bir göstergesi.”
TÜRKÇE ÖĞRENDİĞİM İLK SÖZCÜK ‘ADALET’
Türkiye’de bazı medya kuruluşlarının kendisini ‘Gezi Parkı’ olayları ile ilintilendirme iddialarına da yanıt veren Bharara, “Hayatım boyunca Türkiye’de bulunmadım. Türkiye’de belki de özgür olmayan bazı basın kuruluşlarını söylediğinin tersine; ne turist olarak, ne protestocu olarak, ne de direniş yada protestolar organize eden biri olarak bulunmadım. Ama bir gün Türkiye’yi ziyaret etmeyi çok isterim” diye konuştu. Konuşmasının ardından Türk gazetecilere kısa bir açıklama yapan Bharara, “Bizim önemsediğimiz bir şey var o da adalet. Türkçe öğrendiğim ilk sözcük de ‘adalet’ ve biz bunu önemsiyoruz” dedi.
DÜRÜST HÜKÜMET EVRENSEL BİR ÖZLEM
Ortak Amaç (Common Cause) toplantısında kürsüye, “Yaklaşık iki hafta önce ünlü bir Türk işadamını tutuklattığı için, 273 bin Türk’ün Twitter’da izlemeye başladığı savcı” diye tanıtılarak çağrılan Başsavcı Bharara, konuşmasında, hukukun üstünlüğüne ve yasalar önünde herkesin eşit olduğu ilkesine vurgu yaptı. Yolsuzlukla mücadelenin temel görevleri olduğunu, yolsuzluğun ABD’ye özgü bir durum olmadığını, uluslararası boyutları olduğunu anlatan Bharara, yaptığı soruşturmalar yüzünden, Rusya’ya girişinin yasaklandığını, doğduğu ülke olan Hindistan’a bir süre girişinin engellendiğini, İsviçre, Fransa ve Jamaika gibi ülkelerde de pek sevilen biri olmadığını, ancak adaleti yerine getirmenin kendisine huzur ve mutluluk verdiğini belirtti. Yolsuzluğa karışmış hükümetlerle ve yolsuzluklarla mücadele etmenin, demokrasiyi korumanın temel yollarından biri olduğuna değinen Bharara, “Amaç, şeffaf ve dürüst bir hükümet rüyasını gerçekleştirmek. Benim ofisimde, kendilerini işlerini adamış arkadaşlarımın, belki başka yerlerde daha çok kazanacak olabilmelerine karşın, her gün çok zorlu işler yapmalarının bir nedeni var. Toplumlarını ve ülkelerine katkı sağlamak. Amaç yasaları çiğneyen politikacıya ceza vermek değil ancak bu da tabii ki gerekli. Amaç, bozulmuş politik sistemin gelişmesini ve iyileşmesini sağlamak. Sonuçta hepimiz aynı şeyi istiyoruz. İşleyen ve yurttaşlarının yaşamlarını daha da iyileştiren yönetimler istiyoruz” dedi.