Ege Postası
Geri

Zeybekci: CHP'nin adayından bana ne!

AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nihat Zeybekci, TV 35'te Alev Olgay'ın sorularını yanıtladı. CHP'nin adayıyla ilgili soruya Zeybekci; "Müsaadenizle şöyle cevap vereyim; Bana ne! CHP’nin aday tespitiyle ilgili bölüm beni ilgilendirmez hakikaten, ama kim çıkacağı, kim gelirse gelsin biz bildiğimizi okuyacağız, kim gelirse gelsin biz İzmir’e, İzmirli hemşerilerimize gelecekte görmek istediğimiz İzmir sevdamızın projelerini anlatacağız ve bunu birlikte yapacağız." yanıtını verdi.
Zeybekci: CHP'nin adayından bana ne!
Haberler / Yerel Politika
24 Ocak 2019 Perşembe 09:41
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

EGEPOSTASI- AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nihat Zeybekci, TV 35'te 'Seçime Doğru' programında Alev Olgay'ın sorularını yanıtladı.

Zeybekci, nasıl bir seçim kampanyası yürüteceğinden, seçildiği takdirde hayata geçireceği projelere kadar birçok konuda ayrıntılı açıklamalar yaparken, "CHP'nin adayı kim olmalı" sorusuna "Bana ne" yanıtı verdi. Zeybekci, İzmirlilerin yaşam tarzı kaygılarıyla ilgili soruya ise bundan sonra yanıt vermeyeceğini, böyle bir kaygının asla olmaması gerektiğini söyledi. Zeybekci, oy oranı hedefiyle ilgili soruya "Zerre kadar umrumda değil" cevabı verirken, İZBAN grevi ile ilgili de çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Nihat Zeybekci, “İzmir bizim için ne anlama geliyo? İzmir bir yaradılıştan dolayı zaten dünyanın en güzel şehri. Gerek tabiat, gerek jeolojik, gerek jeopolitik, gerekse de coğrafi olarak ve hani o Heredot’un dediği gibi “Gök kubbe altında yaratılmış en güzel topraklar” denen bir yer... Burayı haritayı bildiğiniz zaman geçmişle ilgili İzmir’in potansiyelini İzmir’in zenginliğini, gücünü, dünyadaki yerini bildiğiniz zaman şu andaki olduğu pozisyonu görünce... Yapılacak çok şey var. Ama onlar yapıldığı zaman da çok muhteşem bir şey olacak. Yaptığınız her ne yaparsanız bu şehirde tarihi dokunuşlar ve bir tarih yazmak hakikaten bir destan yazmak gibi sonuçlar alabileceğimiz çok cazip bir anlam ifade ediyor” dedi.

İşte Zeybekci'nin konuşmasından öne çıkan ana başlıklar:

CİNSİYETÇİ BİR YAKLAŞIM DEĞİLDİ

Çok açıktı İzmirliler de bunu çok iyi anladılar ama başkasını nasıl bilirsin kendim gibi derler ya o sözümüz bizim Anadolu'nun tabiridir sözümüz insanlar arasında olumlu bir şeyi tarif ederken herhangi bir şeyi tarif ederken bu şekilde tarif edilir. Öyle cinsiyetçi bir yaklaşım falan da kimsenin aklından geçen bir şey değil. Ama birilerinin aklı hep öyle şeylerdeyse o onların problemi. Evet, İzmir dediğim gibi dünyanın en güzel şehri olarak doğmuş olan bir şehir bunu şimdi mahallenin derken Akdeniz’in, Avrupa'nım bu coğrafyanın en güzel şehir olabilecek bir yer ve de bir siyasetçi olarak hakikaten hizmet etmek istiyorsan, göze dokunur şeyler bırakmak istiyorsan birinci sırada İzmir vardır başka bir yer yoktur. Türkiye'nin diğer şehirleri İstanbul ve Ankara ile arasında eksikleri olabilir ama yapılan çok şeyler vardır. İzmir’de eksik çok fazla, ihmal edilen çok fazla... İzmir maalesef son çeyrek yüzyılını ihmal edilerek geçirdi, suistimal edilerek geçirdi, vakti çalınarak geçirdi. Şimdi İzmir’in tam zamanı bunun için ‘Mahallenin en güzel kızı’na yetmez yani orada ben başta söylediğim dünyanın yaradılıştan en güzel şehri.

OY ORANI ZERRE UMURUMDA DEĞİL

27 Kasım'dan bu yana 55 gün oldu. O kadar günde seçim kampanyası olarak başlamadık zaten ziyaretler, nezaket ziyaretleri şeklinde başladık. Hala da öyle devam ediyoruz. İnsanlarımızın arasındayız sadece ilçeleri ziyaret etmiyoruz. Cumhur İttifakı olarak gittiğim her ilçede AK Parti ve MHP teşkilatlarını da ziyaret ediyorum. Onların ilçe başkanları, kadın kolları, gençlik kolları hepsi ile beraber olarak orada bir toplantı yapıyoruz. Sonra ilçeyi dolaşıyoruz vatandaşlarımızla bir araya gelerek onlarla bir program yapıyoruz. Çok iyi gidiyor yani ivme olarak çok iyi gidiyoruz. Bu oy oranı oy miktarı da zerre umurumda değil. Onun peşinde değilim ama insanlarımızdan aldığım bu pozitif yaklaşım, bize bakışları, gülümsemeleri, fotoğraf çekilme talepleri illa ki kahvemi, çayımı içmeden bırakmam muhabbetlerinin aşırı derece artmış olması inanın beni daha çok heyecanlandırıyor.

İZMİR'İ İZMİRLİLER KURTARACAK

İzmirli hemşehrilerimizden, İzmir’in her noktasındaki insanlarımızdan oyunuzu bana verin veya bize verin demek onlara yapılan bir saygısızlık olarak görürüm. Ben böyle bir şey demeye gelmedim, kimsenin oyunu da istemiyorum sadece şunu söylüyorum diyorum ki; oyunuzu İzmir'e verin, İzmir'in menfaatlerine, İzmir’in geleceğine oyunuzu kendinize verin diyorum. İzmir’i İzmirliler kurtaracak, ortak akıl kurtaracak, ortak hikayemiz kurtaracak. İzmir bunu yaptıktan sonra geri kalan şeyleri şu anda sayılan tüm problemlerinin tamamı inanın belirli bir takvimde hepsinin kolaylıkla çözüldüğünü hep birlikte göreceğiz.

ÖYLE GÜMBÜR GÜMBÜR BİR SEÇİM KAMPANYAMIZ OLMAYACAK!

Klasik bir seçim kampanyamız olmayacak insana, çevreye, hastaya, çocuğa saygılı olacak. Gümbür gümbür bir seçim kampanyamız hiç olmayacak. İletişim alanlarının tamamı kullanılarak ama şöyle söyleyeyim 30 ilçemiz için söyleyebilirim bunu ama asıl metropolde de çok daha fazlasını yapacağız. Ana caddelerinde ve sokaklarında dolaşmadığım hiçbir ilçe kalmayacak ama metropole geldiğiniz zaman da günde 7-8 saat yürüyerek çalışacağım. Yürürken de yanımızda o ilçemizin adayı, ilçe başkanımız olacak üç kişi gezeceğiz. 8-10 saat rahat yürüyebilirim o konuda bir problemim yok. Sadece şu vatandaşlarımızla beraber olmak onlarla İzmir’i paylaşmak, onlara İzmir’i anlatmak geleceğin dünyasındaki, çocuklarımızın dünyasındaki İzmir’in nerede olması gerektiğini anlatmak o sevdamızı, hikayemizi anlatmak fırsat buldukça aralarda. Onlarla beraber seçim kampanyamızda yapacağımız şey bu. Böyle gümbür gümbür şeyler değil ama çisil çisil ama devamlı.

İNSANIN BOĞAZINA BİR YUMRUK TIKANIYOR

Alt yapı problemleri çok yoğun. Şehrin en göz bebeği olan alanlarda her yerde kanalizasyonun olmadığı yer olur m? 21. yüzyılın İzmir’in de geleceğin şehirlerinin yarıştığı dünyada kanalizasyonun olmadığı foseptik sorunlarının yaşandığı şehrin en merkezi yerinde Alsancak’ta doğalgaz bağlanmaması ile ilgili, basit insani ihtiyaçlarla ilgili, Karabağlar’a akşam gittik dolaşırken hava kirliliğinden nefes alamadığınız ortamı yaşıyorsanız, bu şehirde yağmur sularının tamamıyla kanalizasyona verildiği dolayısıyla arıtmanın çalışmadığı artık Türkiye’de böyle bir şehir kalmadı, böyle bir ilçe bile kalmadı. 4.5 milyonluk bir şehrin katı atıklarının dağlara taşlara atıldığı bir ortamda ben bunları duyduğum zaman aklıma geldiği zaman insanın boğazına bir yumruk tıkanıyor kalıyor nasıl yani diyorsun. Bunları nasıl söylersin başkalarına benim şehrimde ulaştırma daha doğrusu trafikle ilgili çok problemlerimiz, çocuklarımızla ilgili çok problemlerimiz var. Gençlerimizle ilgili sorunlar var spor salonları yok, spor alanları yok, yüzme havuzları yok. Pazar yerlerimizle ilgili sorunlarımız çok fazla çok yüksek seviyede pazar yeri problemimiz var bunlarla ilgili inşallah 4 Şubat’ta bunların hepsinin çözümünü ortaya koyacağız.

3 AYLIK BİR UYKUSUZLUK DÖNEMİMİZ OLACAK

Tarih tarih yazarak yani şöyle söyleyeyim; çok net 1 Nisan’dan sonra inşallah milletimizin böyle bir teveccühü gerçekleştikten sonra İzmirimizin bu yönde bir kararı olduktan sonra 3 aylık bir uykusuzluk dönemimiz olacak 3-6 ay aralığında. Bu da şu İzmir Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerimizle koordineli bir şekilde bir yol haritası belirlemek. Öncelikler hiyerarşisi belirlemek ve bunu belirdikten sonra icraata geçmek ve bu arada da 9 ay içerisinde bu şehirde evet çok şey değişti diyecek algıyı mutlaka yaratmanız gerekiyorki şehriniz sizlere moral ve kamuoyu desteği vermeye devam etsin. O 9 ay süresinde İzmir'e gelmeyenlerin 9 ay sonra geldiklerinde şimdi biz İzmir’de böyle problemler var mı diye bir şey diyoruz ya onlar da öyle diyecekler nasıl yan? Bu kadar sürede bunlar nasıl yapılabildi. İzmir'e mi geldik dedirteceğiz.

SEÇİLENİ HOŞ GÖRDÜM SEÇENDEN ÖTÜRÜ

Problem anlamında şu anda konuştuğumuz hiçbir şeyi İzmir 5 yıl sonra konuşmuyor olacak. İzmir’in problemleri çok köklüdür çok zordur, çok ihmal edilmiştir 25 yıllık süreçte. Bütün kalbimle, inancımla söylüyorum, ihmal edenler şunlar bunlar şu görüşlü siyasi parti falan değil onun derdinde değilim kardeşim ben İzmir’in derdindeyim. İzmir’in bir fotoğrafını çekiyorum ve realite ortaya koyuyorum şundan, bundan, şu yaptı, bu yaptı değil hani diyorlar ya ‘Yaradılanı hoş gördüm yaradandan ötürü’ bu sözümü ne olur çok iyi alın ve bunun da çok iyi bir şekilde anlaşılmasını istiyorum yanlış anlaşılma ihtimali de olabilir bunun ‘Seçileni hoş gördüm seçenden ötürü’ onu milletimiz tekrar tekrar seçerek göreve getirdiyse başımla beraber ama bu problemleri de hep beraber görelim onun için kimseye karşı siyaseten öyle bir şey içinde olmayacağım. Belki alıştığınız bir tarzım olmayacak.

ARKADAN DOLAŞARAK BİRİLERİNİN YAPTIRDIĞINI BİLİYORUZ

Yatırım yapılabiliyor mu biliyorum zorluklarını. Diğerlerinin engellemeye dönük davranışlarını biz merkezi hükümet yatırımlarında da gördük. Her alanda gerek ulaştırmada gerek sağlıkta gerek sporda sahalarda gördük. E yapayım hayır. Sen yap hayır. Böyle bir anlayış var. Dava açarak, itiraz ederek belediye yapmasa bile arkadan dolaşarak birilerinin yaptırdığını biliyoruz. Yeni bir polemik başlamasın kimdi onlar. Herkes biliyor. Yeterince yatırım yapıldı m? Kimseyi hedef almıyorum. Ama yapılmış gibi mi görünüyo? Soruyorum yapmış gibi mi görünüyor. Ben de böyle bir cevap vermiş olayım. Elbette güzel şeyler var onları da ıskalamamak lazım. Evet hatalar var onlar düzeltilecek. Bazı yerlerde dar alanlar var, tedavi edilmesi gereken yerler var. Örneğin tramvay hattı iki körfez yakasının birbirine değmesi gerekli ve buluşmalı. Bazı yerlerde maalesef kör noktalar var ve sıkıştırıyor oraları. Trafiğe yol açıyor. İZBAN'ı şehrin en kuzeyinden en güneyine en uç noktalara kadar artı bu şehirde raylı sisteme binen herkes havaalanına ulaşabilmeli. Gaziemir girişi ile ilgili tek bir cadde üzerine sanki tüm ülke hatta dünya trafiğini tek bir cadde üzerine kurmuşuz. Çaresizlik diyelim biz buna. Ancak by-pass ile iki hat daha yapıp çok hızlı çözeceğiz.

KARŞIYAKA STADI'NIN EN KISA SÜREDE İHALESİNİ YAPACAĞIZ

Karşıyaka Stadı’nın ihalelerini en kısa sürede yapacağız. Ancak ihaleye çıkmadan önce tamamlanması gereken şeyler var. Bir stat ihalesi yaparken şu özelliklerin tamamlanması gerek. Ne bileyim bir otoparkı, bir alt yapısı gibi onları da çözeceğiz. En azından inşallah o durdurma bölümü bitti. Onu aşarken de en azından tekrar durdurmamak için hazırlıklı çıkmak gerekli.

YENİ ATATÜRK OLİMPİYAT STADI ÇOK İDDİALI OLACAK

Hakikaten dünyanın en modern, en iddialı Türkiye’nin başka hiçbir yerinde olmayan ki İzmir buna yakışır Akdeniz Olimpiyatları zamanında yapılan Atatürk Stadı’nın yerine ama çok daha yeşil, çok daha farklı, çok daha rahat yeni bir İzmir Atatürk Olimpiyat Stadı’nın içine çok büyük fonksiyonlar yüklediğimiz, çok daha teknolojik , sosyal bir stat olacak. Diğer şey de İzmir’de Türkiye’de hiçbir yerde olmayan bisiklet yarışlarının ve salon atletizm yarışmalarının tüm branşlarının yapılabildiği bir spor salonunu İzmir’e kazandıracağız. Göztepe Stadı devam ediyor, görüyorum. Yeni sezona yetişmese bile belki yarısına yetişir. Ama hedefimiz bu sezona yetiştirmek. Çok hızlı devam ediyor şu anda. Şekil artık ortaya çıkmış, bitirme ve toparlayarak gelme aşamasına gelmişler.

O PROJEYLE 30 BİN KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLANACAK

Urla ve Karaburun'daki proje çok büyük bir proje. 10 binden çok daha fazla kişiye istihdam sağlanacak. O dünyanın en iddialı bilim ve teknoloji vadisi. Hukuki alt yapısı benim bakanlığım zamanında bitirilmiştir. Gerek proje bazlı teşvik sistemi gerekse serbest bölgeler kanunu. Bunun ikisinin uygulanacağı bir vadi olacak orası. Dünyada bu anlamda faaliyet gösterecek olan tüm kuruluşlar,tüm kişiler, tüm şirketler olacak. Burada vergilerin tamamen sıfır olduğu, sigortaların tamamen sıfır olduğu, enerji maliyetlerinin dünyanın en ucuz enerji maliyetleri seviyesine geldiği, oraya gelen insanların tamamen bürokrasiden ari olduğu, çalışma izinleriyle uğraşmadığı, bankacılık ve finans anlamında hakikaten dünyanın en iddialı bölgesinin oluştuğu bir bilim ve teknoloji vadisini orada kuracağız. Aslında bu sayı 10 binin çok üzerinde. Şu anki düşüncemiz 30 bin. Dünyada bu anlamda Hindistan’dan tutun Çin'e, Çin’den tutun Amerika’ya kadar Japonya’ya kadar asıl Türkiye’de tabii. Biz ne yapmaya çalışıyoruz peki ' Orada etrafı polenleriyle etkileyecek iyi huylu virüs gibi bir vadi. Buranın Türkiye’ye çok etkileri olacaktır. Oradaki o iklim, oluşan değer mutlaka öncelikle İzmir'e ardından tüm Türkiye’ye bir güneş gibi aydınlatarak etkisi altına alacaktır.

YARIMADA'YA ULUSLARARASI BİR MERKEZ PLANLIYORUZ

Karaburun-Urla çevresinde yaklaşık 30 bin dönüm, 30 milyon metrekarelik bir alan. Bunun içinde yapılaşmada bindelik seviyede kalacak olan yapıların olmadığı, zaten orada pazarlayacağımız alan gerçi pazarlamak deyince birileri yine pazarlamak ile ilgili başka şeyler söyleyebilir. Onların aklından hiç çıkmayan gibi değil, o anlamda değil. Orada bu ülkenin toprakları içinde bir dünya markası yaratmak istiyoruz hedefimiz bu. Yine tabii ki bunu ayın dördünde açıklayacağız ama burada da söylüyorum, dünyanın başındaki en büyük problemlerden birisi emekli ve yaşlılar ile ilgili sosyal ve güvenlik harcamaları. Bizde de olduğu gibi. Bizde de başlıyor artık yavaş yavaş. Bu bizde bir kara delik gibi hep var zaten, ama dünyada bu baş edilemez bir hale geldi. Emekli olduğu andan itibaren insanlar çok dinç emekli olsa dahi fubol oynayacak olsa dahi hasta yaşlıda olsa dahi gelişmiş ülkelerde verilen maaş ortalaması 6 bin Euronun üzerinde. Ve bu ülkeler bu maliyetleri daha ucuza getirebilecek lokasyonlar, ülkeler arıyorlar. Çok ucuz ülkelere bunları yaptıramazlar oraya gidemezler çünkü yaşam standartları itibari ile de kendi insanlarının gerek çevre gerekse ülke alt yapısı yahutta donanımları itibariyle kültürlerine yakın kültürlerin olduğu en uygun yere gitmek istiyorlar. Bunun için de Yarımada Bölgesinde yine bu civarda yani 20-30 bin civarında emekli ve yaşlı insanın, bakıma muhtaç insanın bakılabileceği uluslararası bir merkez. Onlar orada olduğu zaman bir kişi 3 kişilik istihdam sağlar her anlamda. Bu da bizim için çok önemli. Biz bu hayalleri kurarken bir vatandaş çıkıp gelip bizim kanalizasyonumuz da foseptik çukurumuzda sıkıntı var boşaltamıyoruz diyorlar. Önce bunları temel sorunları halledeceğiz. Bunları düzeltmeliyizki uluslararası yatırımcıları buraya getirebilelim. Alt yapı problemlerini halletmeden İzmir’i dünyaya açamazsınız. Dünyada sağlık şehri, bilim şehri , turizm şehri olması, dünyanın bir lojistik merkezi haline gelmesini, üniversiteler şehri olmasını sağlayamazsınız. Öncelikle standart alt yapıyı kurmalısınız.

BİZ DE BU MAHALLENİN ÇOCUĞUYUZ

Bir baktım hava soğuk yerler ıslak orada Safiye ablamız oturmuş yere ve bir de konsantre olmuş bakıyor bir yere. Yani dinlenmek için değil belli ki bir şeyi bekliyor. Vardım yanına selam verdikten sonra kendi evini tarif etti. Biz de mahallenin çocuğu gibi oturduk yanına, mahalleden birisi gibi rahatsız olmadı bizden. Ne bekliyorsunuz burada dedim. 'Tüp bekliyorum' dedi. 1,5 saat sonra gelecekmiş tüpçü. Onlar tamamen orada doğal. Bunlar benim köyümde yaptığım söylemler ve yahutta köyde otururken bağdan, bostandan gelen birine ya da Denizli’deki bir arkadaşımızı gördüğümde ona takılırken bağırdığım şeyler, biz de ünlemek derler buna. İşte orada tüpçüde oturduk tesadüfen 200 metre ileriye tüpçü arabası geldi. Tüm tüpler de var. Safiye ablanında tüpü varmış içlerinde, aldık. Garibin de evinde sanırım bir piknik tüpü var. Üzerinde de derler ya hani tenceresinde pişirip kapağında yediği bir hayatı vardı. Biz de bu mahallenin çocuğuyuz. Biz Ege’liyiz, Ege’nin dağlarından gelen Yörük çocuğuyuz daha doğrusu vatanın bu ülkenin evladıyız bütün herkes gibi, İzmir’in çocuğuyuz. Bunlar da bizim içimizden gelerek yaptığımız şeyler.

EGE KİMSEYİ TAKLİT ETMEZ, EGE TAKLİT EDİLİR

İzmir bir özet Türkiye'nin bir özeti. Özellikle belki baktığımız zaman tamam İzmirimizde her yer var ama tabi İzmir’in özelliği şu gelen herkesi de kendine hemen bir an önce uydurabilen bir kültür. Bu kültürün güçlü olmasının da en önemli şeyleri budur. Gelenleri kendi içinde bir şekilde entegre eder. Egelilik kültürü hiç bozulmamış burada Ege’ye baktığın zaman farklıdır mesela ben Ege’ye karşıdan baktığımda Ege’yi yaşarken, Ege kimseyi taklit etmez, Ege taklit edilir. Ege’de siz bir şeyi taklit etmeye kalkarsanız o sırıtır ve millet ona şöyle bir bakar kafasını çevirir. Yani bu her anlamda vardır. Sosyal yaşantıda, kent yaşantısında, şehirleşmede alt yapıda, ne bileyim müzikte, kültürde, inşaatta, yapılarda her şeyde. Yani burada ben hiç yakıştıramam mesela, Ege’de ki yapılarda ne bileyim Karadeniz’de gördüğümü ya da başka yerde gördüğümü biz bunu Ege’ye koyduğumuz zaman yakışmaz. Geçen gün dedim zaten Karaburun’da da, gördüğüm o yapılar, gerek sivil yapılar daha doğrusu vatandaşın yapıları, gerekse hükümete ait, devlete ait olan yapılar Karaburun’a yakışmamış. Bize ait bir mimarinin, Ege’ye mimarisinin özellikleri çünkü yani hakikaten muhteşem örnekler de var. İzmir’de dolaşırken az da olsa ama çok güzel mimari tarzlarımız, güzelliklerimiz, özelliklerimiz var bizim. O mimari belki iki üç bin yıldan beri denenerek, test edilerek her şeyiyle; iklimiyle, rutubetiyle, sıcağıyla, insan kültürüyle, yemek kültürüyle, yaşam kültürüyle, her şeyiyle test edilerek o yapı oluşturuldu. Başka bir şeyi taklit ettiğiniz zaman veya İskandinav tarzı bir evi getirip de yüksek çatılı bir evi şöyle yaptığınız zaman İzmir'e yakışmaz zaten, iklime de uymaz.

CHP'NİN ADAYINDAN BANA NE!

Müsaadenizle şöyle cevap vereyim; Bana ne! CHP’nin aday tespitiyle ilgili bölüm beni ilgilendirmez hakikaten, ama kim çıkacağı, kim gelirse gelsin biz bildiğimizi okuyacağız, kim gelirse gelsin biz İzmir’e, İzmirli hemşerilerimize gelecekte görmek istediğimiz İzmir sevdamızın projelerini anlatacağız ve bunu birlikte yapacağız. Kim gelirse gelsin, ben onlara da söyleyeceğim o olacak, geldikten sonra da, oyunuzu ne olur CHP’ye, AK Parti'ye, MHP’ye, İYİ Parti’ye, HDP’ye değil; oyunuzu İzmir’e verin diyorum.

İZMİR BELEDİYE BAŞKANI EGE'NİN ABİSİ SAYILIR

Aziz Bey ile biz devamlı konuşuyoruz ki! Yani 15 yıldan beri, çünkü belediye başkanlığına hemen hemen beraber başladık, rahmetli Piriştina’nın vefatından çok kısa bir süre o geldi göreve 2004’ten sonra ve biz Ege Belediyeler Birliğinde Ege’li bir belediye başkanı olarak da. Ki İzmir Belediye Başkanı da aynı zamanda Ege’nin abisi sayılır. Öyle bir görevi de vardır. Yani genel itibariyle Ege’de bir şey de vardır. O anlamda bir ilişkimiz vardır kendisiyle. Dün de gelinlik fuarında beraberdik, çok da güzel bir fuar, iyi bir fuar. Artık bir marka olmuş on üçüncüsü düzenleniyordu, bir defile de vardı. Öyle sosyal, kendi aramızda özel konularda konuştuk. Kimseyi çekiştirmedik merak etmesinler.

KOCAOĞLU ADAYLIĞINI KOYDUĞU ZAMAN DEĞİŞİR

AK Parti ile CHP arasında yaşanan polemik konusunda olmamasını tercih ederim. Dedim ya Aziz Kocaoğlu bu şehirde yüzde elli ile seçilen bir belediye başkanıdır. Adaylığını koyduğu zaman değişir, o vasfı kalkıyor onu da söyleyeyim, ama bizim için hala o konuda bir sıkıntı olmaz. Yüzde elli ile seçilmiş olan milletin iradesi tarafından beş yıl boyunca görevlendirilmiş olan bir süreç yaşıyor. Millete olan saygımızdan ona karşı da herhangi bir şeyimiz olmaz ama bu süreçte herhalde bir diyalog yaşandı öyle. Ben taraftar değilim.

İZMİR'E YAPILAN EN BÜYÜK HAKSIZLIK BU OLUR

Çok açık ve net. İzmir’in yaşam tarzı derken İzmir’e hala o ilkel, tutucu bir anlayışla, gerici bir anlayışla İzmir’in hassasiyetleri diye bir yaşam tarzı şeyini 21. yüzyılın dünyasında ve İzmir’in de onu hala konuşuyor olmak İzmir’e yapılan en büyük haksızlık olur. İzmir’e hakikaten hakarettir, haksızlıktır. İzmirli benden daha farklı yaşamıyorki ve ben de İzmir’de hiçbir kardeşimizden farklı yaşamıyorum. Onun için İzmir’in yaşam tarzı benim yaşam tarzımdır ve benim yaşam tarzımdan hiç kimse rahatsızlık duymuyor, ben de hiç kimsenin yaşam tarzından rahatsızlık duymuyorum, duymam da zaten. Bunu sanki bir şeymiş gibi ortaya çıkarma gayreti de şudur; beceriksizlik ve kabiliyetsizliklerini cahilce bir ideolojik kılıfla örtme gayretinden başka hiçbir şey değildir. İzmirli bunu artık yemeyecek, İzmirli artık bunu siyasetin veyahut da İzmir’in o tartışmanın orta yerinde tutulmasına bence müsaade etmeyecek. İzmir’e yapılan en büyük haksızlık bu olur. 

BUNDAN SONRA BU SORUYA CEVAP VERMEYECEĞİM

İzmirlilerin hayatlarına müdahale edileceği gibi bir kaygıları var. Böyle bir kaygıları olmalı mı'

Böyle bir şey asla kimsenin aklından bile geçmemeli, zaten bu da tartışılmamalı. Yani yazıklar olsun diyorum bunu hala İzmir’de tartışma konusu haline getirmek üzere gayret edenlere bunun ile ilgili hakikaten bir şeyler sarf edenlere diyorum ki; 'yazık yapmayın Allah aşkına' İzmir’in problemi bu değil. 21. yüzyıldayız, İzmir’deyiz. İzmir’de bunu hala tartışma konusu haline getirmiş olmak İzmir’e yapılan en büyük haksızlıktır. Konuyu tartışmıyorsunuz, İzmir’i konuşmuyorsunuz, İzmir’in geleceği ile ilgili hayallerinizi, sevdanızı, projelerinizi İzmir’in önüne getirmekten bırakıyorsunuz diyorsunuz ki farklı şey tartışalım. Ben zaten bundan sonra böyle bir soruya asla cevap da vermeyeceğim, konusuna da girmeyeceğim zaten. Yazıktır, İzmir’e haksızlıktır.

ŞEYTANIN BİLE AKLINA GELMEZ

Hani şeytanın bile aklına gelmez denen şeyler vardır ya bazen. Zaten o dönemde bunu gördük biz. İzmir'de vatandaşlarımız günlük 300 binin üzerindeki, İZBAN'ı kullanan vatandaşlarımız, çalışanlarımız, öğrencilerimiz, herkes bu mağduriyeti bir ay boyunca yaşadı. Hakikaten de yönetim yüzde ellisi büyükşehir belediyesi, yüzde ellisi Devlet Demir Yolları şirketi; yani devletin hisselerine sahip olduğu şirket, çok da güzel tekliflerde bulundu. Sendika grev yapma kararı aldı. Bunların hepsi de hukukidir, kanunda yeri vardır ama mağdur olan da vatandaş. Kış kıyamet, okul zamanı, iş zamanı. İnsanlar iş yerlerine giderken yaklaşık iki-iki buçuk saatlik bir zaman kaybı yaşamaya başladılar ve çok yoğun bir şekilde de bu konudaki rahatsızlıklarını dile getirdiler. Sonra bir baktık ki bunun sanki hükümet tarafından yaratılıyormuş gibi birşey var. Bunu gördüğüm anda, siyaseten de baktım ki başka birşeye malzeme ediliyor. Bunu gördüğüm anda dedim ki bu iş yürüyemez ve bunu Cumhurbaşkanımızla da paylaştık. İzmir'i bu zulümden çıkartmak lazım. Sendikanın grev ertelemesi ile ilgili konu gündeme geldiğinde dediler ki; 'biz bunu çok kısa sürede çözmeyi tekrar deneyeceğiz' diye. Sabah cumhurbaşkanımız kararname ile anayasal hakkı Cumhurbaşkanımız da, erteledik ve İzmirimizi rahatlattık. Bu grev ertelemesinden sonra da bügün bu şekilde anlaşılmış olması da Türkiye şartlarına göre çok iyi bir rakamdır, çok iyi bir orandır. Tabi buradaki erteleme ile ilgili Cumhurbaşkanımızın kararlı yaklaşımı, sonraki gelen grevlerin önüne de çok güzel bir perde olmuştur ve sendika ile iş veren çok daha kolay anlaşmıştır.

1 NİSAN SABAHI GÜNEŞ ANADOLU'YA İZMİR'DEN DOĞACAK

Biz milletimizin tabiki vereceği oylarla ilgili söylediğim, bize vereceği oy değil İzmir'e vereceği oy önemli. İzmir'e vereceği oy geçerli. 1 Nisan sabahı inşallah güneş Anadolu'ya İzmir'den doğacak. 31 Mart akşamı inşallah o zeybek, Konak Meydanı'nda oyananacak. Ve İzmirimiz için bence iyi olacak. İzmir'in kazanacağı bir noktada mutlaka her beraber olacağız.”

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası