Cezaevi ring aracından inmek istemeyip güçlük çıkartan Harun Gülmez, Şükrü Seymen ve Gökhan Şahin Sönmezateş gibi darbeci askerler, özel hazırlanmış cezaevi minibüslerinde getirildi.
Geçen yıl 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele saldırı düzenleyen Özel Kuvvetler ve Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timlerininin de aralarında bulunduğu 44'ü tutuklu 47 sanığın yargılanmasına Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Bugün yapılacak duruşmada mahkeme heyetinin, sanıklar ile avukatlarının savunma ve taleplerini almaya devam edecekleri öğrenildi.
Dünkü duruşmada Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ sanıkları sık sık uyarırken, zaman zaman da sarf ettikleri sözlerden dolayı sert çıktı. Bu arada önceki duruşmalarda bazı darbeci askerler cezaevi ring aracından inmek istemeyip güçlük çıkarttı. 'Bazı sanıklar, duruşma salonunun önüne geldiklerinde ring aracından inmek istemeyip jandarmaya direnmişti. Sanıklardan Haldun Gülmez direnince jandarma tarafından zor kullanılarak kol ve bacaklarından kaldırılıp salona götürülmüştü. Bu durumu göz önünde bulunduran jandarma ekipleri, Haldun Gülmez, Şükrü Seymen ve Gökhan Şahin Sönmezateş gibi darbeci askerleri, cezaevi ring aracıyla değil, özel hazırlanmış cezaevi minibüslerinde getirdi.
MİNİBÜSTE AYRI OTURTULDULAR
Darbeci askerler minibüste ayrı bölümlerde oturtuldu. Yanlarına, önlerine ve arkalarına jandarma oturtularak birbirleriyle temas etmeleri, görüşmeleri ve birlikte hareket etmeleri engellendi.
DARBECİLERİN 'UÇAK AYNI DEĞİL' İDDİASINA, MAHKEME BAŞKANI'NDAN SON NOKTA
Yoklamayla başlayan duruşmada, Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, sanıkların dünkü yargılamada sık sık söyledikleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Dalaman'da bindiği uçak ile İstanbul'da indiği uçağın farklı olduğuna yönelik iddialarına yanıt verdi. Emirşah Baştoğ, "Bazı sanıklar uçaklarda farklılık olduğunu ileri sürmüştü. Ancak biz yaptığımız incelemede, kalkan uçakla inen uçağın aynı olduğunu saptadık" dedi.
"SIRALI KOMUTANLARIN EMRİNİ YERİNE GETİRDİM"
Duruşmada söz alan sanık Dalaman Deniz Hava Üs Komutanı Albay Cenk Bahadır Avcı, ifade verdi. Kendisinden, sıkıyönetim mesajlarına itibar etmemesi, mesajları yaymaması, sıralı komutanlarından başka kimseden emir almamasının istendiğini söyleyen Avcı, "Ben bunlarını hepsini yaptım. Mesajlara itibar etmedim. Birliğimin emniyetini aldım. Komutanımızla bağlantı halindeydim. Mesajlara işlem yapmadım. Deniz Kuvvetleri'nin idari soruşturmasında mesajlara işlem yapmadığım yazılı. Sıralı komutanlarımdan başka kimseden emir almadım" dedi. Yaklaşmakta olan helikopteri de 5 mil kala kuleden öğrendiğini anlatan Avcı, "Helikopterle temas kurulamadığını öğrendim. Helikoptere deniz üssüne indiği sırada silahlı kişilerce çevresini sardım. Yakıt vermedim. Helikopter iner inmez yerdeki gücüm er seviyesinde olduğu için takviye kuvvet istedim. Buna komutanlarım da şahit. Takviye kuvvet üç dakika geç kaldı. Helikopter kalktı. İkinci helikoptere üst makamdan gelen emir üzerine yakıt verdim. Yandaki hava üssünün komutanı bana helikopterin dost olmadığını söyledi. Ancak helikopterin 'dost değil' kısmı, açıklanmadı, sadece kuleyle temas kurmadığı için bunun olduğunu söyledi" dedi.
Kara Havacılık Komutanlığı Komutan vekili sanık Tuğgeneral Ünsal Coşkun da, dosyada, Marmaris faaliyetini bildiği, planladığı anlamda delilin söz konusu olmadığını ileri sürdü. Ünsal Coşkun ayrıca Aksaz Deniz Üs Komutanı Namık Alper'in de ifadesinin alınmasını talep etti.
RAPORLARI VE BİLİRKİŞİLERİ ELEŞTİRDİLER
Duruşmada ifade veren sanık askerlerden MAK timi üyesi Teğmen Muhammet Burak İpek, Adli Tıp raporlarının gerçeği yansıtmadığını ileri sürdü. Şehit polis memuru Mehmet Çetin'e rahmet dileyip belki de infaz edildiğini iddia eden İpek, "Sağlık görevlileri olay yerinde şehit olduğuna dair rapor vermiş, şehit olduğuna dair beyanları alınmıştır. Mehmet Çetin hakkında bir savcılık tutanağı yok. Sağlık görevlileri bir kişinin öldüğünü tespit etmişse olay yerinde delillerin karatılmaması için, savcının inceleme yapması lazım" dedi.
Bu sırada araya giren Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Ölümle ilgili kararın daha önce nasıl verildiğini doktor açıklamıştı. Onu okursan görürsün" dedi. Savunmasını ve taleplerini sunmayı sürdüren Muhammet Burak İpek, "Cumhurbaşkanlığı korumaları tarafından bazı kameralar güvenlik gerekçesiyle kapatıldı. Madem biz bu kadar cahillik yapmışız ortalığı karıştırmışız, koyun delilleri ortaya biz de kahredelim, ama orada lehte veya alehte deliller yoktur" dedi. Olay yerindeki hasarların büyük bölümünün polislerin silahlarından çıkan kurşunlardan olduğunu ileri süren İpek, bağımsız bir balistik ve adli tıp uzmanının dinlenmesini talep etti. Bazı ifadelerde kendisinin FETÖ'yle bağlantılı gösterildiğini anlatan İpek, bu kişinin kendisini gizleyen kripto FETÖ'cü olduğunu ve çevresindeki kendisi gibi masum insanlara örgüt suçlamasında bulunup olayı sulandırdığını öne sürdü. Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda yüzbaşı olan Muammer Gözübüyük, kendilerinin Marmaris'e gitmeden önce iki polis grubunun karşı karşıya geldiğini ve birbirlerini tanımadıklarını, şehit polislerin o gruplar içerisinde olup olmadığının sorulmasını talep etti.
Tutuklu askerlerden Üsteğmen Hasan Aslanbay da, ifadesinde bilirkişi raporlarını eleştirdi. Yargılamayla kimseyle telefon bağlantısının olmadığını da ileri süren Aslanbay, "Bilirkişiler aynı ilde görev yaptıkları için birbirlerini yalanlamamışlardır. Yeni bilirkişi incelemesi istiyorum. 112 kayıtlarını dinleyen bilirkişinin tarafsız olmadığını düşünüyorum yeniden inceleme istiyorum. Ayrıca daha önce verdiğim ifademde yanlış yazmalar olmuş, ifademin tekrar gönderilmesini talep ediyorum" dedi. Hasan Aslanbay, sık sık Cumhuriyet Savcısı'na yönelik eleştirilerde bulununca araya giren Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Eleştirilerini kişiselleştirmeden yap" uyarısında bulundu. MAK timinden astsubay Ömer Faruk Göçmen, sadece kriminal raporlarına bakılıp iki polisi kendilerinin şehit ettiğinin ileri sürülemeyeceğini iddia etti. Uygunsa uluslararası düzeyle, yoksa da yeni bir kriminal araştırma ve olay yerinde keşif yapılmasını talep etti.
DARBECİ ASKERE, MAHKEME BAŞKANINDAN TEPKİ
Duruşmada MAK timinde görevli sanık Astsubay Serkan Elçi, bazı tanıkların olaya ilişkin ifadelerini kabul etmediğini söyledi. Başka bir Adli Tıp uzmanının da bilirkişi olarak dinlenmesini isteyen Elçi, 155 kayıtlarına da değinip "Biz inmeden, bir polisin aradığı 155'e verdiği 'gelen helikopterler dolaşıyor' şeklindeki ihbara 155'de görevli polis 'her şeye vakıfız, hazırlıklarımız tamam' diye yanıt veriyor. Neye hazırlarmış efendim bunlar" sözlerine Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "O gece darbe oluyor, adamlar da çay içip pişpirik oynamıyor herhalde" diye sert yanıt verdi.
Bir televizyon programında 15 Temmuz ile ilgili belgesel hazırlandığını bunun da yanlış bilgilere dayandığını öne süren Serkan Elçi'ye Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ bu kez de, "O bir program. Biz onlara bakmayız biz dava dosyasına bakarız" dedi.
MAK timinde görevli sanık Astsubay Selman Çankaya da, polislerin kullandığı da dahil olmak üzere tüm silahların balistik incelemelerinin yapılmasını talep etti.
ESKİ KOMUTANLARINI SUÇLADI
Tutuklu sanıklardan SAT görevlisi Yüzbaşı Haldun Gülmez de savunma ve talep konuşmasında SAT Komutanı Albay Turan Ecevit'e yönelik suçlamalarda bulundu. Turan Ecevit'e, 15 Temmuz günü neler yaşandığını soramadıklarını anlatan Gülmez'e, Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "15 Temmuz sırasında İstanbul'da yaşananlar bizim konumuz değil. Onun için o soruyu sormadım" dedi. Yargılamada suçsuz olduğunu ispat etmek zorunda olduklarını söyleyen Haldun Gülmez "Bize görevi veren Özay Cöder'di. Bize SAT Komutanı Turan Ecevit'in emrini ilettiğini, tüm personelin katılımıyla operasyon yapılacağını ifade etti dedi. Operasyon detaylarını bilmiyorum ve bana söylenmedi. Buradaki ifadesinde de 'Turan Ecevit'in söylediği bir operasyon emrini vermedim" dedi. Ecevit ayrıca, benim o gün itibariyle onun emrinde olmadığımı, beni o gece aramış olabileceğini ya da aratmamış olabileceğini söyledi. Özay Cöder'i de 15 Temmuz günü görmediğini, Özay Cöder'in SAT komutan vekili olup olmadığını da hatırlamadığını söyledi. Tüm bunlar tanığın çelişkilerini gösteriyor" sözleriyle suçlamalarını sürdürdü.
"ÜSLUBUNA DİKKAT ET, MAHKEMEDESİN"
Haldun Gülmez'in eleştirilerini sürdürmesi üzerine sert bir ses tonuyla araya giren Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Tekrar tekrar aynı şeyleri söylüyorsun. Gelen kişiler, tanıktır. Sanık gibi sorgulamaya çalışıyorsunuz. Algı oluşturmaya çalışmayın. Sorulara yanıt verip vermemek onun takdiridir. Mahkeme huzurundasınız üslubuna dikkat et" dedi. Haldun Gülmez, ifadesinin devamında, "Bilmediğiniz yazmadığınız bir listedeki kişileri birliğe çağıramazsınız, Bu da bende şüphe uyandırıyor. Listedeki herkesin FETÖ'cü olduğunu varsayarsak, kendisi de FETÖ'cüdür. Bu listeyi neye göre hazırlamıştır. Ama FETÖ'cü kimliğini gizlemek için yapacağı inkarın yetmeyeceği için o listedeki kişileri çağırıp işkence yapıp polise teslim etmiştir. Bu durumdan dolayı savcı bey, ne şüpheli ne de tanık olarak soruşturmada Turan Ecevit'e soru sorulmamış. Bu emri vermediğin nereden biliyor. O zaman benim aklıma başka bir soru geliyor. Turan Ecevit'in olan ilişkileri gizlenmeye mi çalışıyo? İşkenceyi mi gizlenmeye çalışıyo? Liste emrini veren sivil ya da askerler mi gizlenmeye çalışılıyo? Soruşturma derinleştirilirse bunlar ortaya çıkacaktır" dedi.
BAŞKANA GİYDİRELİM DİYORSUNUZ AMA
Haldun Gülmez, başka biri tanıkla ilgili uygulamayı da eleştirince Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ bir kez daha araya girdi ve "Çoğu zaman uyukluyorsunuz, kendi aranızda konuşuyorsunuz. Belki de konuştuğum sırada uyukladın. Benim söylediğimi anlamamışsın. Kendinizi şartlandırmışsınız. Kalkıp 'başkana giydirelim, sıkıştıralım' diyorsunuz. Ama biz dosyaya vakıfız. Kendi yönünden bakıyorsun ama biz kendimiz için ne gerekliyse ona bakıyoruz. Biraz sabırlı olursan neden keşfe çıkmadığımızı, kararımızda açıklayacağız " dedi.
ALLAH AŞKINA O HELİKOPTERLERE DOST DENİR Mİ'
Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, helikopterleri 'dost', 'düşman' diye tanımlamalarına ilişkin olanak Haldun Gülmez'e, "Allah aşkına, o gece insanların üzerine ateş açan helikopterlere, dost denebilir mi'" diye sordu.
Bu arada Haldun Gülmez'in kendisi de, Marmaris saldırısı sırasında helikopterden makineli tüfekle ateş ettiği sırada yaralanmış, İzmir'de tedavi gördükten sonra tutuklanmıştı. Haldun Gülmez, ByLock kullanmadığını ileri sürünce Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Gelen veri kayıtlarında ByLock kaydın var. Ama içeriklerine ulaşılamadığı yazıyor" dedi. ByLock kullanımına yönelik karşılıklı süren konuşma sırasında Gülmez, Mahkeme Başkanı'na yönelik "Sayın hakim sizin ne karar vereceğinizi ben biliyorum" dedi. Savunma da sık sık Haldun Gülmez'in sözlerini kesip yanıt veren Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ ise bu karşılık, "Valla biz ne karar vereceğimizi bilmiyoruz. Eğer sen bizim vereceğimiz kararı biliyorsan ermişsin" dedi. Haldun Gülmez'in de savunmasını tamamlamasından sonra duruşmaya kısa bir ara verildi.
KOMUTANI SUÇLADI
Duruşmada SAT timlerini seçen sanık yüzbaşı Özay Cöder ifade verdi. Özay Cöder de daha önce tanık olanak dinlenen SAT komutanı Albay Turan Ecevit'i suçladı. Kendilerini Turan Ecevit'in seçip Akıncılar üssüne gönderdiğini, buradan aramalarına rağmen kendisine ulaşamadığını ileri süren Özay Cöder, "Benim HTS kayıtlarımda da bunlar mevcut. Bunun bir girişim olduğunu anladığımızda ve bize kumpas kurulduğunu anladığımızda komutana sormak için Akıncılar'dan çıktık" dedi. Kendisiyle aynı durumda olanların Birliğe gidip, komutana bu olaya neden dahil edildiklerini sorduklarını öğrendiğini öne süren Cöder, "Turan Ecevit, Akıncılardan giden askerleri yakaladıktan sonra kendisini temize çıkarmak için, emekli asker Ali Türkşen, Bülent Kuru ve Mete Yarar'ı birliğe çağırıyor. 'Kumpas kuran FETÖ'cüleri yakaladım' diyor. Hiçbir talimnamede bu uygulama olmamasına rağmen onlara silah dağıtıyor, yelek veriyor. Birliğin savunmasını bunlarla yapıyor. Başlı başına saçmalık. Bunları neden yaparsın ya! Bunlar benim gibi FETÖ'den yargılanan arkadaşların ifadelerinden geçen hususlar. Bunlar yaşanmış olaylar. Bu adamlar madem FETÖ'cü, ama göreve gittiler. Birçok FETÖ'cü kaçtı. Bunlar gidiyorlar komutanlarına kendi kendilerini teslim ediyorlar. Komutanımız 6 ay cezaevinde kalmıştı. Ali Türkşen'le falan. Hatta o zaman bu kadar kısa yattığı için ondan FETÖ'cü mü diye şüphelendiler. Komutanımız darbenin başarısız olduğunu görünce kendisini temize çıkarmak için Mete Yarar'ı, Ali Türkşen'i aradı bizi onların eline teslim etti" dedi. Özay Cöder daha sonra hakkında Ankara'da tutuklama kararı verenin, Adil Öksüz'ü serbest bırakan hakim olduğunu, Eğer FETÖ'cü olsaydı kendisini de serbest bırakması gerektiğini ileri sürdü.
Duruşmada tutuklu sanıkların taleplerinden sonra avukatları da yargılamaya ilişkin taleplerde bulundu. Mağdurlar adına da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Halit Çokan, taleplerini iletti. Avukat Halit Çokan, "Toplanan kanıtlar, dinlenen tanık beyanları, iletişim kayıtları, otopsi raporları, biyolojik raporlar ve kanıtlar, olayın yeterince aydınlandığını ortaya koymaktadır. Tahkikat talepleri dosyayı sürüncemede bırakmak, uzatmak için yapılan taleplerdir. Bunlardan dolayı taleplerin reddine karar verilmesini istiyoruz" dedi.
Cumhuriyet Savcısı Ali Cenk Düzgün de dinlenen tanıklar, bilirkişi raporu, duruşmada dinlenen bilirkişinin beyanları ve diğer delillerle dava konusu olay yeterince açıklığa kavuştuğundan, sanıkların kovuşturmanın genişletilmesi yönündeki taleplerinin, sanıkların hukuki durumlarının değiştirecek mahiyette olmadıkları anlaşıldığından aynı ayrı reddine ve aynı gerekçeyle gelmeyen yazı ve talimat şartlarının beklenmesinden vazgeçilmesine karar verilmesini talep etti. Memur Sen'in davaya katılma talebinin de reddini istedi. Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, duruşmayı yarına erteledi. (DHA)