MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Almanya ile yaşanan İncirlik krizine değinerek 'Alman askerleri önümüzdeki hafta çekileceklermiş. Durduğunuz kabahat hepinize uğurlar olsun. Niye zaman kaybediyorsunu? Yetmezse Konya'dan da tası tarağı toplar en yakın zamanda Ürdün'e mi gidiyorsunuz, fizana mı gidiyorsunuz, ardınıza bakmadan çeker gidersiniz" diye konuştu. Katar'daki gelişmeleri de yorumlayan Bahçeli, "Katar’a uygulanan tedbirler, saldırgan dayatmacı izole edicidir. Bu tedbirlerin ABD ile bağımsız, İran ile bağlantısız olduğunu düşünülmemelidir. Katar’ın tecrit edilmesi beklenmedik hadiselere kapı açabilecektir. ABD Başkanı’nın kılıç dansı, silah anlaşması dilerim ki tüm Ortadoğu’ya bir darbe olarak inmesin' dedi. Bahçeli darbe teşebbüsü iddiaları için şöyle konuştu: 'Eğer yeni bir darbe teşebbüsü olursa, eğer buna kalkışan çıkarsa bilinsin ki bu aziz topraklarda gömülecek ne bir yer, ne cesedinin başına dikilecek bir mezar taşı bulunmayacaklardır. Gelecekleri varsa görecekleri de vardır. Görecekleri sadece azap ve dehşet olacaktır.'
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi: "Milliyetçi, ülkücü hareket varsa tertemiz vatan evlatları vardır ve ayaktadır. Doğrudur, ülkemiz devasa sorun bağları arasında sıkışmıştır. Hiçbir vatandaşımız yarınından, ötesinden emin değildir. Milletçe kenetlenmekten başka seçeneğimiz yoktur. Zira Türkiye'yi hedefine alan pek çok tuzak ve oyunun varlığı gün gibi meydandadır. Uzun vadeli hesaplar tekrar güncellenmiş, adice, aniden devreye alınmıştır. Karanlık çevreler dur durak bilmeden kanlı faaliyetlerini ilerletmişlerdir. Terör bumerang gibidir. Tutan eli mutlaka kıracak, destekleyicileri geri dönüp çarpacaktır. Dünya terörü konuşmaktadır, anlaşılan odur ki daha uzun bir süre de konuşacaktır. Terör demek; canilik, cinayet, cehalet demektir. Terörizm kör bir testere, terörist ise kendi türüne kastetmiş seri bir katildir.
Son bir hafta içinde dünyanın farklı bölge ve ülkeler peş peşe kana bulanmıştır. 20 Mayıs'ta Bağdat'ta, 31 Mayıs'ta Kabil'de, 3 Haziran'da Manila'da terör çok sayıda cana malolmuştur. Ayrıca 3 Haziran'ı 4 Haziran'a bağlayan gece de Londra'da acımasız bir terör saldırısı yaşanmış, 7 kişi hayatını kaybederken 48 kişi de yaralanmıştır. Birleşik Krallık'ta hayat sanki durmuş, insanlar olası eylemlerden dolayı evlerine kapanmıştır. Terör saldırısına maruz kalan ülkelere taziyelerimi iletiyorum. Ancak hala küresel bir inisiyatif alınamamasından da kaygı duyduğumu belirtmek istiyorum. Londra'da, Berlin'de Paris'te istisna olan terör, Kabil'de, Şam'da, Hakkari'de, Şırnak'ta olağandır.
'HANS ÖLÜRKEN DÜNYA AYAĞA KALKAR MEHMET ÖLÜRKEN ÇIT ÇIKMAZ'
"Batı başkentlerinin derin sessizliğe gömülmesi unutulması imkansız olan iki yüzlü bir tavırdır. Hans ölürken, John ölürken dünya ayağa kalkar ama Mehmet ölürken kimseden çıt çıkmaz. Londra patlarsa, Paris kurşunlanırsa muazzam bir itiraz çığlığı yükselir, İstanbul bombalanırsa derin bir sükut cihana yayılır. İnsan her yerde insandır, terör de her yerde terördür. Önümüzdeki dönemde daha fazla kan akacak, daha çok bedel ödenecektir. Yer kürenin her köşesinde faal altında bulunan tüm terör örgütlerine artık 'yeter' deme vakti gelmiş, hatta geçmektedir. Ya insanlık onurunu savunacağız, ya da insanlığın uçuruma yuvarlandığını göreceğiz. Ya başaracağız, ya da hep birlikte haybetmeye mahkum kalacağız. Bu meselenin orta yolu kalmamıştır. Çıkış tektir. Sırt sırta vermek kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.
ALMANYA'YA SERT SÖZLER
Almanya'nın bir yanda FETÖ'cülere destek ve himayesi, diğer yanda PKK'ya kol kanat germesi, ilişkileri geren meydan okuma halidir. Almanya Dışişleri Bakanı'nın suya sabuna dokunmayan sözleri, kuşku ve tereddütlere olanak sağlamıştır. Dost ve müttefik bir ülkenin terör örgütünün propagandasına suskun kalması hiçbir açıdan meşru ve hukuki sayılamayacaktır. Bu soruların netliğe kavuşma zarureti vardır. Aksi halde iki ülke ilişkilerinin düzelme şansı çok az olacaktır. 400'den fazla FETÖ'cü Almanya'ya iltica talebinde bulunmuşken, Almanya'nın damgalı hainleri görmeyip, sözde bir gazeteciyi mesele yapması kabul edilir bir şey değildir. Terör yandaşı gazeteci ki, Kandil'e gidip teröristlerle röportaj yapan, Kürtler katledliliyor yalanını dünyaya servis eden ajan provokatördür. En büyük delil 249 vatan evladını şehadeti 2195 vatan evladının yaralanmasıdır. Delil 15 Temmuz gecesindeki tüm Türkiye'dir. Türkiye'de tutuklu bulunan sözde gazeteci ile ilgili kararın siyaset tarafından verilmesi nasıl beklenmektedir. Teröristlerin iltica talepleri konusunda topu mahkemelere atan Alman siyaseti, söz konusu gazeteci ile ilgili kararın nerede verileceğini sanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti egemen bir devlettir. Ona buna pabuç bırakmayacaktır. İncirlik Üssü Adana'dadır. Yol geçen hanı da değildir. Gizli hedefler için basamak yapacağız yer de değildir.
'İNCİRLİK ÜSSÜ YOLGEÇEN HANI DEĞİLDİR'
Türkiye Cumhuriyeti egemen bir devlettir. Ona buna pabuç bırakmayacaktır. İncirlik Üssü Adana'dadır. Yol geçen hanı da değildir. Gizli hedefler için basamak yapacağız yer de değildir. İncirlik ziyaretine verilmeyen izni eleştirmek abesle iştigaldir. Hükümetin haysiyetli tavrı bize göre son derece isabetlidir. Türkiye'nin neyi nasıl anlayacağını tespit makamı bir yabancı hükümet mensubunun işi ve görevi değildir. Biz anlayacağımızı anladık, göreceğimizi de zaten gördük. Varsa, aklını kendine saklamalıdır. Alman askerleri önümüzdeki hafta çekileceklermiş. Durduğunuz kabahat hepinize uğurlar olsun. Niye zaman kaybediyorsunu? Yetmezse Konya'dan da tası tarağı toplar en yakın zamanda Ürdün'e mi gidiyorsunuz, fizana mı gidiyorsunuz, ardınıza bakmadan çeker gidersiniz.
RAKKA OPERASYONUNUN YÖNTEMİ SAKATTIR
Bir terör örgütüyle aynı türden bir başkasını kullanarak mücadele etmek ne akla, ne de hukuka uyacaktır. IŞİD’e yönelik harekette Suriye Demokratik Güçleri asıl konumdadır. Bunun ana gövdesini de pek tabi de YPG teşkil etmektedir. Rakka operasyonunun yöntemi sakattır. Başbakan yıldırım da bu görüş ve noktadadır. ABD, YPG’ye verilen silahların ayrıntısını ülkemizle paylaşacağını duyurmuştur. Bol keseden dağıtılan silahların ülkemizle paylaşılmasının anlamı nedi? Türkiye kanlı terör örgütüne silah vermeyin uyarısını yapıyor fakat ABD kulağının üstüne yatıp verilen silahları paylaşacağız demek. Bunların her yeri şeffaf olsa ne yazar, olmasa ne çıkar. Kato dağına bakmak, mağaradan çıkan silahları incelemek başlı başına kafidir. Dağlarımız tıpkı şehirlerimiz gibi silah ve cephanelike dönüştürülmüştür. Katırla taşınması mümkün olmayan silahlar, mağaralara nasıl taşınmıştı? Kato Dağı sanki silah fabrikası, sanki hain panayırıdır. Çok güçlü ihtimaldir ki, sınırımızın hemen dibinde YPG’ye sunulan cinayet silahları çok geçmeden ülkemize sokulmaktadır. Dağ da bizim, ferman da bizim, yani Türk milletidir. Dağlarda mesken tutmak için çırpınanlar, düne kadar şehirlere hendek açıp, Türkiye’yi gözyaşına boğan alçaklardır. Kazdıkları çukura gömülenler, girdikleri mağaralarda imha edileceklerdir.
HER HAİN KORKAK, HER KORKAK SATILIK; HER SATILIKTA UŞAKTIR
Terörle mücadelede Türk devletinin keskin kılıcı olan kahramanlarımızın sonuna kadar yanlarında olduğumuzu bir kez daha altını çizerek söylemek istiyorum. ABD’nin YPG ile aynı kareye girmesi, el ele tutuşup IŞİD’in üzerine gitmesi Türkiye’ye tuzak kurulmasıdır. PKK eşittir FETO’dur. Her hain korkak, her korkak satılık, her satılıkta uşaktır. Rusya Dışişleri Bakanı bu görüştedir. Türkiye’nin de bu soysuz ilişkiyi takip ettiği anlaşmaktadır. Bu doğruysa, Rakka operasyonu danışıklı dövüştür. Terör örgütleri perde gerisinde beklendiği gibi dayanışma içindedir. ABD’nin YPG ile ilişkisi taktikselmiş, sahada işi bitince bir kenara atacakmış. Bunların hepsi teneke gürültüsü.
KATAR'IN TECRİT EDİLMESİ BEKLENMEDİK HADİSELERE YOL AÇAR
ABD Başkanı’nın Suudi Arabistan ziyaretinin üzerinden kısa bir süre sonra bu gelişmelerin ortaya çıkması etraflıca değerlendirilmelidir. Katar’a uygulanan tedbirler, saldırgan dayatmacı izole edicidir. Bu tedbirlerin ABD ile bağımsız, İran ile bağlantısız olduğunu düşünülmemelidir. Katar’ın tecrit edilmesi beklenmedik hadiselere kapı açabilecektir. Bu kapsamda İran’ın kuşatmaya alındığı, yeni bir çatışma atmosferinin doğduğunu söylemek temelsiz bir yorum olmayacaktır. Türkiye, körfez işbirliği üyelerinin kendi aralarındaki görüş farklılıklarını diyalog yoluyla çözmelerini tavsiye etmiştir. ABD Başkanı’nın kılıç dansı, silah anlaşması dilerim ki tüm Ortadoğu’ya bir darbe olarak inmesin.
FETÖ DAVALARI
Yakayı ele veren FETÖ’cülerin yargılanması tüm tartışmalar eşliğinde devam etmektedir. Bizim anlayamadığımız, TBMM’yi bombalayan caniler bellidir. Özel harekata saldıran canavarlar bilinmektedir. MİT’e, Cumhurbaşkanlığ yerleşkesine ağır silahlarla ateş yağdıran teröristler belirlidir. 249 vatan evladını şehit eden, polisi polise, askeri askere kırdırmak, milleti birbirine düşürmek isteyen barbarlar demir parmaklıklar ardındadır. Hal böyleyken, infial yaratan duruşmalar neyin nesidi? Suç bellidir, suçlu bellidir. FETÖ’cü darbeciler, suçları inkarla meşguldür. Zannedersiniz ki bu alçaklar sütten çıkmış ak kaşıktır. Birisi diyor ki, “Darbe girişiminden haberim yok, 15 Temmuz’da torunlarımı özlediğim için Ankara’ya geldim” Bir diğeri diyor ki, “darbeyle ilgim yok” biri diyor ki “benim tek bağlı olduğum örgüt TSK’dır” Darbenin sivil görünümlü olduğunu iddia edenlerden, benden FETÖ’cü ilan edemeyecekler diyene. Hakimin Gülen için ne diyeceksiniz sorusuna “orada değildi, onu söyleyebilirim” diyecek kadar rahat, alay eder gibi ifade vermiştir. Zeytinyağı gibi su üstüne çıkmaya çalışmışlardır. Bu namertler TSK’ya yuvalanmış teröristlerdir. Hiçbir ifadeleri bu gerçeği değiştirmeyecektir.
Üstelik süreç uzadıkça iddianame ve duruşma enflasyonu yaşandıkça somut deliller yara almaktadır. Buna da kimsenin hakkı yoktur. FETÖ’cülerin kafasına demir yumruğu vurmak milli bir mecburiyettir. 15 Temmuz’un hesabı ya sorulacak, ya sorulacaktır. Aralarında Pensilvanyalı hoca görünümlü hainin de bulunduğu 130 kişinin Türk vatandaşlığından çıkarılacağı ilan edilmiştir. Bunda acele etmek mantıklı değildir, çünkü mutlaka 15 Temmuzun diyeti alınmalı, ihanetin bedelleri ödetilmelidir.
DARBE İDDİALARINA YANIT
Yine darbe iddiaları gündemdedir. 15 Haziran’ı işaret ederek ‘bu sefer çok kan akacak’ denilmektedir. Eğer yeni bir darbe teşebbüsü olursa, eğer buna kalkışan çıkarsa bilinsin ki bu aziz topraklarda gömülecek ne bir yer, ne cesedinin başına dikilecek bir mezar taşı bulunmayacaklardır. Gelecekleri varsa görecekleri de vardır. Görecekleri sadece azap ve dehşet olacaktır. Hak yolundan, hakikat çizgisinden millet sevdasından asla ayrılmayacağız. Ben, sen yok. Biz varız."