Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un, son Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında, “Sadece ‘paralel yapılanma’ değil ulusal güvenliği tehdit eden tüm unsurlar görüşüldü. Buna KCK de dahil” şeklindeki sözleri, “kırmızı kitap” olarak bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde (MGSB) KCK’nin de “yeni bir tehdit” olarak yer alacağı yönünde algı oluşturdu. Ancak, PKK’nin şehir yapılanması KCK, mevcut MGSB’de zaten tehdit olarak yer alırken 2009 yılında bu yapılanmaya karşı arka arkaya adli operasyonlar düzenlenmişti.
Kaynaklar, “paralel yapılanma” ifadesinin Gülen cemaatinden çok önce KCK için kullanıldığını da anımsattı. Kurtulmuş’un KCK çıkışı, Gülen cemaatine yönelik MGK’de alınan kararın, KCK ile yönetilmesine yönelik bir hamle olarak yorumlandı.
Kaynaklar, Kurtulmuş’un sözlerinin KCK’ye dönük yeni operasyonların habercisi olabileceğini de belirtti. Türkiye Cumhuriyeti’nin milli menfaatları ve milli hedefleri, milli hedeflere ulaşılabilmesi için takip edilecek iç ve dış güvenlik ile savunma siyasetlerine ilişkin esasların yer aldığı MGSB’de, öncelikli iki iç tehdit bulunuyor.
Bu tehditlerden birisi “bölücülük” diğerisi ise “aşırı sol” akımlar. “Bunlarla mücadele ederken temel evrensel değerlerden vazgeçmemelidir” denilen belgede, “aşırı sağ” tehdit olarak yer almıyor.
İç tehditlerle ilgili izlenmesi gereken yol haritası ise belgede şöyle çiziliyor:
- Türkiye Cumhuriyeti etnik temele dayalı olarak kurulmamıştır. Kuruluş esası, tek devlet, tek ulus, tek bayrak, tek dildir. Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” sözü temel bir ilkedir. Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı bulunan herkes ülkenin esas unsurudur.
- Atatürk’ün, “Millet; dil, kültür ve ülkü birliğiyle birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu siyasi ve sosyal bir birliktir” sözü bugün de geçerli olan, çağımızın gereklerine yanıt veren bir yaklaşımdır.
Bu bağlamda mahalli dil ve kültürler bireysel özgürlük kapsamındadır. Bu özgürlüklerin kötüye kullanılmaması önem taşımaktadır. Bölücü örgütün bu unsurları kendi amaçları doğrultusunda kullanmamasını sağlamak gereklidir.
PKK’nin her türlü uzantısının “tehdit” değerlendirmesi içinde kaldığı belge nedeniyle, KCK de bu kapsamda değerlendiriliyor. Güvenlik kaynakları, PKK’nin silahlı varlığı sürdüğü sürece MGSB’deki tehdit değerlendirmesinde yer alacağını kaydetti. Kaynaklar, “paralel yapılanma” ifadesinin 2009 yılında ilk kez KCK için kullanıldığına da dikkat çekti.
Dalgalar gelebilir
Son MGK toplantısında, Gülen cemaatinin devlet içindeki örgütlenmesi ile dış faaliyetlerinin mercek altına alınması kararlaştırıldı. Kaynaklar, çözüm süreci çalışmaları yürüten hükümetin, özellikle ekim ayı içinde yaşanan Kobani protestoları ve askerlere yönelik “şehir infazları” ile politik açıdan büyük zora girdiğinin altını çizdi. Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş’un, “Ulusal güvenliği tehdit eden tüm yapılar görüşüldü. Buna KCK de dahil” yönündeki sözlerinin MGSB’ye girecek yeni bir tehdit olarak değil, önümüzdeki dönemde bu örgütlenmeye dönük yeni operasyon dalgalarının habercisi olarak yorumlanabileceği belirtildi.