HDP'den Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerine sert tepki
HDP'li Ertuğrul Kürkçü, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'İzleme Heyeti'ne olumlu bakmıyorum' sözlerine karşılık verdi. Kürkçü, "Cumhurbaşkanı siyasi sorumluluğu olmayan bir alanda açıklama yaparak çözüm sürecine takoz koyuyor" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İmralı adasında gidecek bir İzleme Heyeti'ne olumlu karşılamayacağına ilişkin açıklamasına HDP cephesinden sert tepki geldi. Açıklamaların hemen ardından Radikal’e konuşan HDK Eşbaşkanı ve HDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü açıklamaları, “Kürt sorunu yoktur” anlayışının bir devamı ve Cumhurbaşkanı’nın her şeyi ‘tek elde’ toplama gayretinin bir ürünü olduğunu söyledi.
Kürkçü şunları söyledi:
"Bu sözlerle ilgili henüz bir mütalaa yapmadık. Ancak dil sürçmesi olduğunu da sanmıyorum. Sürece İzleme Kurulu gibi bir üçüncü bir taraf oluşturulması konusu İmralı’da Öcalan ve devlet yetkilileri arasında yapılan görüşmelerde netleşmişti. Bunun uygulamasının nasıl olacağı bekleniyordu. Şimdi, Cumhurbaşkanı siyasi sorumluluğu olmayan bir alanda açıklama yaparak çözüm sürecine takoz koyuyor."
Peki Erdoğan, üstelik Yalçın Akdoğan gibi kendisine yakın olarak değerlendirilen bir ismin yürüttüğü sürece bu aşamada neden böyle bir müdahalede bulund? Kürkçü’nün değerlendirmesi şöyle, “Cumhurbaşkanı kendisinden başka hiç kimsenin inisiyatif kullanmasını istemiyor. Her şeyi tek elde toplamak istiyor ancak bu tek elde toplama isteği tek elden dağılmayı getirecek, bunu kendisi de görecek."
"
Sabah saatlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzleme Heyeti'yle ilgili şunları söylemişti:
"Ben gazetelerde okuyorum. Böyle bir şeyden benim haberim yok. Bu olaya da ben olumlu bakmıyorum. Başbakanlığım döneminde de "Akil İnsanlar Heyeti'nden bir grubun gitmesine nasıl bakarsınız'" dediklerinde bunu doğru bulmadığımızı o zaman da söylemiştim. Aynı şeyi şimdi de söylüyorum. Bu konuda işin başından itibaren her ülkede olduğu gibi istihbarat teşkilatları bunun birinci derecede sürecin yönetenleridir. Bizler o dönemde malum temsilcileri olan siyasi partiden 3 elemanı buraya gönderdik. Yine biz gönderdik. Hükümet olarak gönderdik. Bu sayının 3’ten 5’e, 7’ye çıkması veya ayrı bir grubun oraya gitmesi neyi değiştirecek ki. Birilerini tatmin için bu işler yapılmaz. Bunun dışındaki süreç kendi çerçevesi içinde kalmalıdır. Dağa bile çeşitli roman yazarları gönderildi. Ne netice alındı. Yeni romanlar mı yazdırılaca? Bunlara gerek yok, bunları doğru da bulmuyorum."