CHP köklerine dönmelidir
1980 darbesinden sonra CHP’nin, üretim sonucu elde edilen artık değerin bütünüyle, kişilerin, zümrelerin ve sermaye sınıfının elinde birikmeye devam etmesi ve kapitalist toplum düzeninin bütün adaletsizlikleriyle sürüp gitmesi karşısında etkili ve inandırıcı politikalar üretmemesi nedeniyle… kırk yıldır girdiği bütün seçimleri kaybetmesine neden olmuştur.
CHP’nin başına musallat olan, parti küçük olsun, bizim olsun anlayışındaki, kimi, entelektüel orijinli politika tacirleri…CHP’yi köklerinden kopararak, büyük kentlerin sahil bölgelerinde, liberal, eğitimli, varlıklı, elit kesimlere hitap eden bir seçkinci partiye dönüştürmüştür.
CHP’ye, son yıllarda emekçi sınıfının ve sivil toplum örgütlerinin destek vermemesinin nedeni, sosyal demokrat ilkelerinden sapması ve kökleri olan emekçi sınıfına ve sivil toplum örgütlerine sırt çevirmesidir. Hem sosyal demokrat bir parti olduğunuzu söyleyeceksiniz, hem örnegin, 2011 milletvekili seçimlerinde partinin milletvekili listesinde bir tek isçiye, emekçiye, esnafa yer vermeyeceksiniz..
Oysa, bu gün gelişmiş ülkelerde bizim işçilerimiz için özenilecek, imrenilecek seviye gelmiş sosyal haklar ve ücret düzeni, uzun mücadelelerin sonucu işçilere belirli ölçüde pay verme politikasının bir neticesidir. Demokrasinin sağladığı imkanları isabetle kullanmasını bilen buralardaki işçi hareketleri, sosyal demokrat partilerin öncülüğünde güçlü sendikal örgütlerini kurarak, egemen sınıflara karşı kendi gücünü dengelemesini bilmiştir.
Ülkemizde, 1961 Anayasası ile böyle bir gelişme çizgisine girmiş bulunan işçi hareketleri, sosyal demokrat partilerin duyarsızlığı nedeniyle, sınırlı haklar koparmak, daha iyi toplu pazarlık imkanları elde etmekten öteye bir aşama yapamamıştı. Bunun sonucu siyasi iktidarları kontrolünde tutan kapitalist ekonominin sahipleri, kendi egemenliklerine zarar vermeyecek, yönlendirdikleri demokrasi biçiminin özünü değiştirmeyecek…
Milli gelirden aldıkları aslan payını küçültmeyecek bütün işçi hareketlerine razı olur gibi görünmüşlerdi.
12 Eylül rüzgarını fırsat bilen egemen sınıflar, demokrasiyi rafa kaldıran baskıcı rejim tarafından… işçilerin sendikal, ekonomik hak ve özgürlüklerinin ortadan kaldırılmasının en büyük destekçiliğini ve teşvikçiliğini yapmışlardı…
2012 yılında ise… 2821 sayılı Sendikalar Yasası ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasalarının birleştiren 6356 sayılı sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi yasasıyla, yine aynı film sahneye konulurken, CHP toplumsal muhalefeti ortaya koyamamıştır…
Ülkemizi yönetmekte olan sağ siyasetçilerin, sınıflar arası gelir uçurumunun üzerine perde çekilmesi amacıyla tezgahlayıp yutturmaya çalıştıkları sosyal adaletçilik politikalarına karşı CHP, sosyal demokrat bir parti kimliği ile bu kıyıma gerekli direnci gösterememiştir.
Oysa, sosyal demokrasinin iktidar olabilmesi için de, özgürlüklerin ve hakların uygulanabilir birer değer olabilmesine ve toplumun üzerindeki ekonomik ve siyasal egemenliklerinin ve baskıların kalkmasıyla mümkündür.
Sözün özü… CHP, 2015 genel seçimlerinden önce alışılagelmiş siyasal politikaların duvarlarını yıkarak, toplumu yapısal değişikliklere götürecek sosyal demokrat ideolojinin, altını net bir şekilde çizmeli, halka anlatmalı, inandırmalı ve adaletsiz ekonomi politikalarından, kapkaççı düzeninden en büyük darbeyi yiyen, sendikal ve siyasal örgütlenmesi baskı altında tutulan, ekonomik özgürlüğü yok edilen işçilere kapılarını açmalı, sosyal demokrasinin bir düzeltmecilik bir sosyal adaletçilik adı altında kapitalizmin egemenliğini kabul etme olmadığını kanıtlamalıdır.